Anasayfa KeşfetKültür Polonya Son Tren

Polonya Son Tren

Ayşegül Parlayan Özalp

Onlar bir dönemin demirden devleri, yeni bir dünyanın habercisi, endüstri devriminin simgeleriydiler. Teknolojinin gelişmesiyle birer birer ortadan kayboldular. Ama Polonya’nın batı kesiminde, 81 kilometrelik kısa bir hatta Avrupa’nın son buharlı lokomotifi görev yapmayı sürdürüyor, adeta zaman yolculuğuna çıkıyor. Atlas’ın fotoğrafçısı Turgut Tarhan bu özel trenin kumanda odasına geçip lokomotifi kullandı ve yolcuları sevdikleriyle buluşturdu.

Yazı ve Fotoğraf: Turgut Tarhan

Makinist Andrzej, kırmızı renkli regülatör kolunu itince birkaç yüz tonluk buharlı treni harekete geçiren o korkunç gücü tüm duyularımla hissediyorum. Sarsılan lokomotifin içindeki uğultuya giderek tizleşen ıslık sesi eşlik ediyor, sıcaklıkla birlikte içeri kömür tozu ve buhar doluyor. Polonya’nın batısında, geniş Prusya Ovası’nda ilerliyoruz. Dumanlar çıkararak ilerleyen bu eski lokomotifin içinde kendimi adeta bir zaman makinesinde, geçmişe yolculuk eder gibi hissediyorum…
Wolsztyn kasabasında saat 5:40’ta, 77325 sefer sayılı tren iki makinist, bir kondüktör ve yolcularıyla birlikte 81 kilometrelik yolculuğuna başladı. İngiltere, Almanya gibi ülkelerde yaygın olan turistik buharlı tren organizasyonlarından biri değil bu, aksine yaşayan bir olgu. Avrupa’daki son tarifeli buharlı tren seferi. Yolcular işine gücüne, evine, okula, bir ziyaret için Poznan kentine ya da güzergâhtaki 16 duraktan birine gidiyor. Bu yolculuğu sık sık yaptıklarından olsa gerek durumu kanıksamış bir şekilde, sanki çok olağan bir durummuş gibi perondaki “kara trene” adım atıyorlar. Oysa herkese kolay kolay nasip olacak bir şey değil bu. Çocukluk yıllarımda sadece bir kez bunun gibi bir trene merakımdan binmiştim. O da Karadeniz Ereğli’den kömür madenlerine işçileri taşıyan kısa bir hattı.
Wolsztyn’den yola çıkan lokomotifin markizinde, yani arkasındaki kumanda odacığında fazladan bir kişi daha var, o da benim. Heyecanlıyım, çünkü makasları geçtikten sonra, sadece iki durak ötedeki Rostarzewo’da treni kullanma sırası bana gelecek. Kâğıt gibi düz arazinin ufkunda yükselmekte olan güneş, daracık pencereden bizleri aydınlatıyor. İstasyon görevlisi düdük çalıp makinist “odjazdy” dediğinde, yani hareket talimatını verdiğinde regülatörü önce oturduğum yerden tek elle itiyorum ama gücüm pek yetmiyor. Ayağa kalkıp öteki kolumun yardımıyla ileri geri yaparak ve basınç göstergesine bakarak doğru noktayı bulmaya çalışıyorum. Zira koca trenin ana güç kontrolü bu kolun kumanda ettiği, yanma odasının önündeki büyük bir valften sağlanıyor. Gereğinden fazla açılırsa içeri duman tepiyor, az açılırsa hızlanma yetersiz kalıyor, ideali manometre (basınçölçer) değerinin 10 atmosfer civarında kalması.

Çok sayıdaki valf, kol ve göstergelerle içerisi bir fabrikadan farksız. İlginçtir, buna rağmen herhangi bir mesafe sayacı veya hız göstergesi yok. İçinde bulunduğumuz yarım asırlık OL49 model lokomotif, saatte 100 kilometre hıza çıkabilmesiyle dizel ve elektrikli konvansiyonel lokomotiflerin o kadar da gerisinde kalmadığını ispatlayıp önyargıları kırmaya gönüllü.

Biraz uğraştan sonra treni hareket ettirebiliyorum. Şimdi dar ve yüksekçe makinist koltuğundayım. “Günümüzde kaç kişi buharlı bir lokomotif kullanma şansı yakalayabilir ki” diye geçiriyorum içimden, gerçekten özel bir deneyim yaşıyorum.
Otomobil direksiyonuna benzeyen marş simidini tren hızlandıkça göstergenin yüzde 70 pozisyonundan yüzde 20’ye gelene kadar çevirip kilitliyorum. Bu, piston döngüsündeki buhar kesme oranına ve dolayısıyla gidiş yönü ile hıza kumanda ediyor ki, enerjinin verimli kullanımı için vazgeçilmez. Bir sonraki istasyona yaklaşırken bana öğretildiği üzere aynı hareketin tersini yapıyorum. Öteki makinist o sırada ocağa kömür atmakla meşgul. Kapak açıldığında cehennem ateşinden yüzüme vuran sıcaklık anlatılır gibi değil. Tren gidiş dönüşte toplam 3 ton kömür harcıyor. Bir ara kömür atma işini yaptıysam da yavaş kalıyorum, kömürün birazını yere dökmem de cabası.

İşin en hassas kısmı ise en sona kalıyor. Freni kademeli şekilde zamanında arttırıp azaltmak gerekiyor. Makinistin komutlarına uyarak treni istasyonun doğru yerinde durdurmayı başarıyorum. Bir ara dalgınlıkla fren kolunu basınç konumunda birkaç saniye fazla tuttuğum için makinist alelacele yandaki bir vana ile durumu telafi etmek zorunda kalıyor ve telaşla beni uyarıyor. Doğru noktada durmak kadar doğru zamanda istasyonlara varmak da yılların tecrübesiyle mümkün olabiliyor. Yolculuk biraz onun, biraz benim sürüşümle devam ediyor…

Polonya’nın bu bölgesinde geniş tarlalar, akarsular boyunca uzanan ağaçlar, yer yer ormanlar, küçük göller ve irili ufaklı yerleşim birimleri göze çarpıyor. Tarım alanları ve fabrikalar işgücü dağılımı konusunda fikir veriyor.
Sanayi kenti ruhunu yansıtan ve aynı zamanda aktarma noktası konumundaki Poznan, buharlı trenin son durağı. Türkiye’deki benzerlerine oranla devasa boyutta sayılabilecek tren garına yaklaşırken makaslardan geçildikçe ray sayısı iyice artıyor. Bu kritik bölgeye gelmeden önce yerimi çoktan Andzrej’e devretmiştim. Perona girerken iyice yavaşlıyoruz. Raylardan gelen gıcırtılı fren sesi iki saatlik yolculuğun sonuna ulaşıldığının işareti, en azından yolcular için öyle. Oysa makinistlerin hâlâ yapacak işleri var. Son yolcunun inmesinin ardından makasların da yönlendirmesiyle depo alanına geri geri gidiliyor. Burada lokomotifin rutin yağlama işlemi yapılacak ve ufak bir arıza tamir edilecek.

Ertesi gün aynı trendeydim ama bu sefer yolcu olarak. Pencerelerden Polonya kırlarını seyrederken hangi zamana ait olduğumu düşünüyorum. Buharlı lokomotiflerin işletilebilmesi her aşamada büyük tecrübe ve özveri gerektiriyor, teknik sorun çıkması halinde makinistler duruma müdahale edebilecek donanıma sahip. Büyük müdahale ve bakımlar ise kara trenlerin üssü Wolsztyn’de gerçekleşiyor. Kısaca makinistlik treni kullanmaktan ibaret değil, ateşçilikten başlayıp bu birikime ulaşmaları uzun yıllar alıyor. Ancak tüm zahmet ve tehlikelerine karşın bu işi bırakmak onlar için çok zor.

Genellikle mat siyah rengi ve kendine özgü sesiyle hatıralardan silinmeyen, bir dönem Avrupa kültürü ve peyzajıyla bütünleşen buharlı trenler 18. ve 19. yüzyıldaki endüstri devriminin en önemli simgelerindendi. Üretim ve ulaşımda insan, hayvan veya rüzgâr gücüyle sınırlı olma engeli aşılmıştı, tüketim ve ulaşımda nice yenilikler vaat eden bambaşka bir döneme girilmişti. Bunu sağlayan şey ise özetle kömür ve çeliğin uyumlu birlikteliğiydi. Yüksek sıcaklık ve basınçtaki istim, yani kuru buhar enerjinin taşınması ve kontrolünü sağlıyordu. Buharlı lokomotifler işte o yıllardan günümüze ulaşabilmiş zaman makineleri gibidir. Sürekli geliştirilerek teknolojisi rafine edilen ve yakın tarihe kadar kullanılan buharlı lokomotiflerin ilk bakıştaki hoyrat, yağlı, kirli görüntüsünün ardında aslında dahiyane buluşlar silsilesi yatıyor.

Wolsztyn-Poznan hattında günde iki buharlı tren seferi düzenleniyor. Diğerleri yerlerini yeni tasarım dizel trenlere bırakmış durumda. Polonya Devlet Demiryolları işletmesinin tarihe duyduğu saygı ve çalışanlarının özverisi sayesinde Wolsztyn’de hâlâ bu zaman makinelerini görebiliyoruz; yolculuk edebiliyor ve hatta lokomotifi kullanma deneyimi yaşayabiliyoruz.

Bu endüstri mirasının korunmasında tren tutkusu nedeniyle ülkesi İngiltere’den göç edip 17 yıldır Polonya’da yaşayan Howard Jones ve İngiltere’deki meslektaşı Nigel Fitt’in de önemli katkıları var. Birçok ülke gibi Polonya’da da buharlı trenlerin artık ekonomik açıdan sürdürülebilir olmadığı ve kaldırılmaları gerektiği görüşü ağırlık kazanmaya başlamıştı. Ama Howard Jones’un Polonyalı yetkilileri ikna girişimi sonuç verdi ve bu tek hat korundu. Şimdi masrafların bir kısmı dünyanın her köşesinden gelen meraklıların aldığı hızlandırılmış makinistlik kurslarının geliriyle karşılanıyor.

Howard yaşını belli etmeyen, enerjik ve idealist bir insan. Onunla ofisinde hayatı ve buharlı trenlerin geleceği üzerine konuştuk. Bana ziyaretçilerin anılarını kaleme aldığı defteri heyecanla gösterdi. Ayrıca ilginç bir tespiti vardı; çoğu katılımcıya zor gelen ateşçiliğin bazılarınca özellikle tercih edilebildiğinden bahsetti. Hatta dediğine göre bir kişi ülkenin kuzeyine yapılan özel bir organizasyonda on saat boyunca ocağa tonlarca kömür atmıştı. Herhalde bu durumdan en çok makinistler memnun kalmıştır diye düşünüp gülümsedim; zira onlar her seferde dönüşümlü olarak sürücü ve ateşçi görevlerini üstleniyorlar. Bu arada kursa katılan ilk Türk vatandaşı olduğumu, Türkiye ile birlikte kursa katılan ülke sayısının 26’ya çıktığını öğrendim.

Tren makinistliği performansım iyi miydi, yoksa kötü müydü bilemiyorum ama çok farklı bir deneyim olduğunu belirtmeliyim. Polonya’daki yolculuğuma devam etmek üzere ekspres trene binmeden önce Poznan İstasyonu’ndaki emektar OL49’a son kez baktığımda gördüğüm o gururlu duruşunu hiç unutmayacağım.

Nasıl Gidilir
Türk Hava Yolları ve Polonya Hava Yolları’nın (LOT) her gün İstanbul-Varşova arasında karşılıklı uçuşları var.
THY Rezervasyon 444 0 849
www.thy.com
LOT 212-241 57 49
212-296 27 21
www.lot.com
Varşova-Poznan: Varşova Poznan arasında düzenli tren seferleri yapılıyor. Tren bileti 65 zloty (40 TL), yolculuk yaklaşık üç saat sürüyor.
Poznan-Wolsztyn: Poznan-Wolsztyn arasında 81 kilometrelik hat boyunca günde iki defa buharlı tren ve beş kez de dizel tren seferi yapılıyor. Bilet fiyatı tek yön 17 zloty (10 TL). Ancak Wolsztyn’e daha çabuk ulaşmak isteyenler Varşova’dan otobüsü tercih edebilir. Poznan’dan Wolsztyn’e günde 16 otobüs seferi yapılıyor.

Vize-Para
Polonya’ya gidecek Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alması gerekiyor. Turistik vize ücreti 150 TL.
Polonya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği
Atatürk Bulvarı 241, Kavaklıdere
312- 457 20 00,
http://ankara.msz.gov.pl/tr/
Polonya Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu
Giz 2000 Plaza, Ayazağa Köyü Yolu No: 7, K. 5
Maslak – İstanbul, 212-290 66 30 – 290 66 34
http://istanbul.mfa.gov.pl/tr/
Polonya’nın resmi para birimi “zloty” (PLN). 1 avro yaklaşık 4.1 zloty, 1 zloty 0.60 TL ediyor. Dövizinizi “kantor” adı verilen döviz bürolarında bozdurabilirsiniz.
Polonya Avrupa standartlarına göre ucuz bir ülke sayılır. Fiyatlar Türkiye’dekine yakın. Yiyecek-içecek, ulaşım ucuz sayılır. Konaklama büyük şehirlerde görece pahalı (1 kişi 200 zloty civarı), kasabalarda ise 80 zloty civarı.

Telefon
Türkiye’den Polonya’yı aramak için; 00 + 48 + numara
Polonya’dan Türkiye’yi aramak için;
00 + 90 + alan kodu + numara

Makinistlik Kursu
“The Wolsztyn Experience” acentesi Poznan-Wolsztyn arasında çalışan buharlı trende makinistlik kursu düzenliyor. Kurs fiyatları süre, mevsim, konaklama seçeneği ve ekstra taleplere göre değişiklik gösteriyor.
Başvuru için:
www.thewolsztynexperience.org
E-posta:
[email protected]

Konaklama
Hotel Palac Wolsztyn (***)
Gölün kıyısında eski bir saray restore edilerek otel hizmeti veriyor. Görkemli mimarisiyle konforlu ve manzaralı.
695 40 22 40
www.palacwolsztyn.com.pl
Hotel Kaukaska (***)
Tren hangarına çok yakın, sessiz ve sakin bir bölgede.
683 47 12 84
Gezilecek Yerler
Wolsztyn: Varşova’nın batısında yer alan bu küçük ve sakin kasaba buharlı tren hattıyla turistleri kendine çeker. Kasaba yürüyerek çok rahat dolaşılıyor. Trenlerin bakımlarının yapıldığı Buharlı Tren Garı ziyaret yerlerinin başında geliyor. Buranın yaklaşık 100 yıllık bir geçmişi var. Rezervasyon yaptırdığınız takdirde buranın misafirhanesinde de kalabiliyorsunuz. Hangarın dışındaki yapıda küçük bir tren müzesi mevcut. Hangarın karşısında da trenler sergileniyor. Her gün saat 08:00-15:00 saatleri arasında rehberli turlar düzenleniyor. Kentte tüberküloz aşısını bulan Robert Koch Müzesi de bulunuyor. Tüberküloz konusundaki keşifleri nedeniyle 1905 yılında Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü’nü alan Koch, Wolsztyn’da da görev yapmıştı. 20. yüzyılın önemli heykeltıraşlarından Marcin Rozek’in küçük müzesi de gezilebilir. Kasabanın kuzeyinde Wolsztynskie, güneyinde ise Berzynskie gölleri bulunuyor. Bu iki göl doğal bir kanalla birbirine bağlanıyor. Her iki gölün çevresinde de yürüyüş yolları var. Küçük yelkenli teknelerin yanaştığı Yelken Kulübü’nün civarında kamp alanı mevcut
Poznan: Warta Nehri’nin doğu yakasına kurulu Poznan, ortaçağdan beri Polonya’nın önemli bir ticaret merkezidir. Kentin en turistik ziyaret merkezi, Stary Rynek adı verilen eski kent meydanıdır. Meydanın çevresi tarihi yapılar, müzeler, sokaklar ve kahvelerle çevrilidir. Buradaki tarih müzesi, arkeoloji müzesi ve savaş müzesi ziyaret edilebilir. Poznan sanayi kenti olmasına rağmen doğal güzellikleriyle de ilgi çeker. Çevresindeki Kierskie, Malta, Rusalka ve Strzeszynskie gölleri yürüyüş ve gezinti yapmak için tercih edilebilir.

Önemli Telefonlar
Wolsztyn Turizm Ofisi
68 347 31 04
Wolsztyn Tren Garı ve Müzesi
68 419 17 93
www.parowozowniawolsztyn.pl
Poznan Turizm Ofisi
ul. Ratajczaka 44, 61-728 Poznań
+48 61 851 96 45, 194 31

ATLAS EYLÜL 2013/SAYI:246

Foto Galeri

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap