Kadını anlatan bir koku üretmek isteyen moda efsanesi Coco Chanel, kendisine sunulan örneklerden 5 numaralı olanı seçer ve parfüm dünyası sonsuza kadar değişir. Formülü gizli tutulan, ilk günden beri hiç değişmeyen, Fransa’nın Grasse bölgesinde özel olarak yetiştirilen çiçeklerden yapılan No 5 kısa sürede bir ikona dönüşür. Bu, doğa ve insanın en ilgi çekici ortaklıklarından birinin hikâyesi…
“Bir koku istiyorum, kadını anlatan.” Gabrielle “Coco” Chanel’in, 1919 yılında ünlü parfümeri ustası Ernest Beaux’a verdiği bu talimat bir efsanenin doğumuna neden olur: “Chanel No 5.” Moda dünyasının en ünlü kadını, o zamana kadar giysi, şapka ve çantalar üstünde uzmanlaşmıştı. Ama No 5 ile birlikte kokunun da kraliçesi oldu.
No 5 piyasaya çıktığı 1921 yılından bu yana, dünyanın en çok satan kokusu oldu. Yıllar onun çekiciliğine, efsanesine, gizemine çok şey kattı ama formülü hiç değişmedi. No 5’in gizli bir formülü var; Chanel firması dışında, bir başka parfüm üreticisinin bu kokuyu yeniden üretmesi mümkün değil.
Buna “kokunun mabedine”, Fransa’nın Grasse bölgesine yaptığımız yolculukta tanık olduk. Grasse, uçsuz bucaksız bahçeleriyle Fransa’nın parfüm merkezi olmasının yanı sıra bir tarih ve kültür kenti; bölge de adını bu yerleşimden alıyor. Cannes’a 20 kilometre uzakta, 300 metre yükseklikteki bölgenin doğası, kozmetik firmalarının parfümleri için gerekli çiçeklerin üretilmesine çok elverişli.
Chanel’in bu gizemli parfümünün yaratılış öyküsünü araştırmak üzere Grasse’ta iki gün geçirdik. No 5’in temel çiçeği olan yasemin ve gül bahçelerinde dolaştık, esansın üretildiği fabrikaları gezdik. Bölgede yasemin eylül, gül ise mayıs ayında toplanıyor. Chanel’in bu efsanevi kokusunun bozulmadan günümüze kadar gelmesinin ardındaki insanlarla da tanıştık. Bunlar, Grasse’taki yasemin (Jasminum grandiflorum) ve mayıs gülünün (Rosa centifolia) yetiştiği bahçelerin sahibi Joseph Mul ile Chanel parfümlerinin yaratıcısı Jacques Polge ve araştırma geliştirme direktörü Christopher Sheldrake’ti.
Joseph Mul, üç kuşaktır Grasse bölgesinde yasemin ve gül üreten bir ailenin şimdiki temsilcisi. Bölgede yasemin üretimi giderek azalıp rakip parfümericilerin sayısı artınca Chanel, No 5’in geleceğini garanti altına almak için, Mul ailesiyle ortaklık anlaşması imzalar. Mul ailesi, 1987 yılından bu yana, geleneksel yöntemlerle ürettiği yasemin ve gülleri sadece Chanel’e veriyor. Böylece ünlü kokunun temel hammaddelerinin devamı da sağlanıyor. Mul ailesi, şu anda bölgede yasemin üretiminin yüzde 90’ına sahip. Ve bütün bu yaseminler sadece No 5’in üretimi için kullanılıyor. Yasemin ve gülün üretiminde hiçbir kimyasal madde, gübre kullanılmıyor. Çiçeklerin toplanması da sabahın çok erken saatlerinde, güneşin yakıcı etkisi kendisini hissettirmeden önce başlıyor. Uzun yıllardır bu işi yapan mevsimlik işçilerin arasında dört Türk kadın da var. Narin bir şekilde toplanıp sepetlere konulan bu nadide çiçekler, hemen fabrikaya götürülüyor. Joseph Mul’un verdiği bilgiye göre bir kilo gül yaprağı 350 çiçekten, bir kilo yasemin ise 8 bin çiçekten elde ediliyor; 30 mililitrelik bir No 5 şişesi içinde ise bin yasemin, 12 gül bulunuyor. No 5’in neden efsane haline geldiğinin sırlarından biri, işte bu çiçekler ve bu topraklar… Diğer sırları ise Jacques Polge’un anlatımıyla, onun tarihinde yatıyor.
Coca Chanel, 1920’li yıllarda moda dünyasındaki hükümdarlığının zirvesindedir. Yarattığı giysi ve şapkalarla, modada bir dönemi bir daha geri gelmemek üzere değiştirmiştir. Başarısının ardındaki en büyük neden de “kolay giyilen giysiler” yaratmasıdır. Bu sayede kadınlar, özgürlük ve konforu aynı anda elde eder. Şöhretin zirvesindeki Chanel, arayışlarını bu kıyafetleri tamamlayacak olan “koku”ya yöneltir.
Bu kararın ardında, Bolşevik Devrimi’nden kaçarak Fransa’ya gelen Rus çarının kuzeni Büyük Dük Dimitri’ye âşık olması da vardır. Chanel’in, Dimitri’yle birlikte yaz tatilini geçirmek üzere gittiği Monte Carlo’daki yakın arkadaşları, aynı zamanda dönemin ünlü sanatçılarıdır. No 5 bir Rus soylusu, bir Katalan ressam ve bir Polonyalı şairin oluşturduğu uluslararası dost çemberinin yaptığı sohbetlerde ortaya çıkar.
Dimitri, Chanel’i bir zamanlar Rus çarının parfümcüsü olan Ernest Beaux ile tanıştırır. Chanel, çok etkilendiği Beaux’tan evrensel kadını simgeleyen bir koku bulmasını ister. Beaux, hemen işe koyulur, kısa zamanda çeşitli numunelerle Chanel’in karşısına çıkar. Küçük cam şişelerdeki numunelerin her birinin üstünde bir numara vardır. Chanel, bu numunelerden beş numaralı olanını seçer ve bir efsane böylece doğmuş olur.
Neden 5 numara olduğu konusuyla ilgili başka efsaneler de vardır. Chanel, Zodyak’ın 5 numarası olan Aslan burcundandır. Şanslı sayısının 5 olduğuna inandığı için, 5 numaralı şişeyi seçtiği de iddia edilir. Öyle ya da böyle, 5 numara, onun sonraki hayatının en şanslı numarası olmuştur.
Chanel’in No 5 için seçtiği şişe de tıpkı modadaki gibi minimalist ve basitlik imajıyla belirlenir. Ve bu şişe de tıpkı içindeki koku gibi biçimiyle efsaneleşir. New York’taki Modern Sanatlar Müzesi, 1959 yılında sergilediği eserlere No 5’in şişesini de ekler. Ünlü ressam Andy Warhol da bu ünlü şişeyi tablolarında yansıtır.
Ama No 5’in uluslararası üne kavuşması, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişiyle başlamıştır. Amerikalı askerler, kendilerini bekleyen eşlerine en güzel hediyeyi Paris’te bulmuştur; ülkelerine dönmeden önce Chanel’in Rue Cambon’daki butiğinin önünde efsane kokuyu almak için kuyruğa girerler.
No 5’e en büyük reklamı ise bir başka efsane sağlar: Marilyn Monroe… Bir gazetecinin 1954 yılında, “Yatmadan önce ne giyersiniz” sorusuna verdiği “Sadece birkaç damla No 5” yanıtı, bu ünlü parfümü 20. yüzyılın en büyük ikonlarından biri haline getirir.
Parfümün son reklam kampanyasının yüzü ise Brad Pitt. Ünlü oyuncu No 5 için kamera karşısına geçen ilk erkek unvanını taşıyor.
No 5’in sırlarından biri de onu yaratan “burun”, yani Ernest Beaux’dur. Beaux, Fransız bir anne babadan Rusya’da doğmuştur, 17 yaşında parfümeri işine girmiş, kısa zamanda çarın bile dikkatini çekmiştir. Uzun yıllar Kremlin’in kullandığı bütün koku, sabun ve güzellik malzemeleri Beaux tarafından sağlanır. Ta ki Bolşevik Devrimi’ne kadar. Devrimden sonra Beaux Fransa’ya, parfümerinin doğduğu Grasse bölgesine göç eder. Burada bir laboratuvar kurar. Eski Rus asilzadeleri aracılığıyla Chanel ile tanışmasının ardından, tüm enerjisini onun istediği kadın kokusunu yaratmaya yönlendirir. Ürettiği sayısız parfüm arasından 5’inci sıradakini seçen Chanel, içine sadece Grasse bölgesinde yetişen yaseminlerden daha fazla eklenmesini ister. Böylece No 5 son haline kavuşur. Yani ünlü parfümü yaratan Beaux’dur ama onu eşsiz kılan bizzat Chanel’in ta kendisidir.
No 5, aynı zamanda üretim süreciyle de o güne kadar üretilmiş diğer parfümerilerden ayrışır. No 5, yasemin ve gül gibi doğal maddelerle sentetik maddelerin uyumlu karışımıyla oluşmuştur. Bu yöntem o güne kadar sadece doğal maddeleri kullanan parfümeri sektöründe yeni bir dönemi de beraberinde getirir. Polge, uzun yıllar Chanel’in tek burnu olarak sayısız parfüm üretir. Onun ardılı bugünkü Chanel imparatorluğunun “burnu” Jacques Polge, 1986 yılında No 5’in Eau de Parfum’ünü de yaratır.
Diğer büyük bir sır ise No 5’i oluşturan değerli çiçeklerdir. En temel madde, Filipinler’de yetişen sarı renkli ylang-ylang çiçeğidir. İkincisi bugün sadece Grasse bölgesinde yetişen mayıs gülüdür. Bu gül, yılda bir kez sadece mayıs ayında üç hafta boyunca açar. Sabah erkenden, güneş ışınları henüz çiçeğe ulaşmadan da toplanır. Bir ton gülden sadece 1.5 kilogram esans elde edilir. No 5’i emsalsiz kılan hammaddelerden öteki ise yasemindir. Yasemin aynı zamanda tüm parfümerinin temel maddesidir. Chanel, uzun yıllar boyunca Grasse’taki tüm yerel toprak sahipleriyle anlaşma yapar. Bu bölgede üretilen tüm yaseminler sadece No 5 için kullanılır. Bu anlaşmalar, sonra mayıs gülü için de yapılır. No 5’i emsalsiz kılan özellik de budur. Başka hiçbir üretici kendi parfümünde, Grasse bölgesinin ikliminde yetişen yaseminleri ve gülleri kullanamaz. Böylece bu ayrıcalıklı kokunun değişmeden kalması garanti altına alınmış olur.
Tabii, bütün bu hammaddelerin karışım oranı sır gibi saklanıyor. No 5’in sır formülü, Chanel’in Paris yakınlarındaki merkezinde saklanıyor. Hammaddelerin karışımı ve onlara eklenen alkolün oranı bizzat Jacques Polge’un denetiminde yapılıyor. Polge çiçeklerin üretimi, hasadı, esansın elde edilmesi ve onların Paris’e getirilerek uygun karışımlarda parfüme dönüşmesi ve hatta şişelenmesini tek tek denetliyor. No 5’in değişmeyen kalitesini belirleyen tüm aşamalar onun denetiminde yapılıyor. Bugün Chanel efsanesinin ardındaki en büyük isim Jacques Polge. “Kokla, göreceksin” diyen bu ünlü burun sayısız Chanel parfümüne son onayını veriyor.
Polge, Grasse’taki sohbetimizde kokunun öneminden bahsederken “Fransa’da hoşlanmadığımız biri için ‘Onu koklamam bile’ deriz” diyor. No 5’in formülünün hiç değişmediğini anlatan ve bir asır boyunca orijinal kokunun değişmemesi için aldıkları önlemlerden bahseden Polge’a son olarak, yazar Patrik Suskind’in Koku romanını soruyoruz. Roman, kendine bir koku arayan ve arayışın sonunda Grasse bölgesine de gelen Jean Baptiste’in trajik hikâyesini anlatıyor. Sevgi arayışındaki Babtiste sonunda bir koku buluyor, onu sürdüğü zaman insanlar ona dokunmak için üstüne saldırıyorlar, ta ki onu parçalara ayırana kadar. Polge’a “Böyle bir koku yaratmak mümkün mü” diyorum, “Asla” diyor…
Fotoğraf: Günümüzde No 5’in şişesi bile ikona dönüşmüş durumda. New York Modern Sanatlar Müzesi, 1959 yılında sergilediği eserlere sade tasarımıyla dikkat çeken bu şişeyi de ekledi.
Yazı: Murat Köksal / Fotoğraf: Sinan Çakmak
Atlas Aralık 2012 / Sayı 237
Foto Galeri
1 yorum
Hiç sevemedim bu kokuyu, anneme de kullanmadına izin vermedim. İtici