Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya İbrice Limanı / Edirne: Sualtından Saros

İbrice Limanı / Edirne: Sualtından Saros

Özge Çolak

Keşan ilçesi sınırlarında, Saros Körfezi kıyısında küçük, sakin bir liman İbrice. Ama açıklarında rengârenk deniz yaşamı ve çarpıcı dalış noktaları uzanıyor, Ege’nin bu noktasında ziyaretçileri unutulmaz bir deniz şöleni bekliyor. Türkiye’de dalış etkinliklerinin en köklü, ününü hak eden merkezlerinden biri İbrice Limanı.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ALİ ETHEM KESKİN

Bir avuç dolusu meraklının hobi amaçlı dalış yaptığı o zamanlarda ben ve arkadaşım, İstanbul’a yakın, aynı zamanda da kolaylıkla kıyıdan suya girerek dalış yapabileceğimiz yerler araştırıyorduk. 1980’li yılların sonuydu. Uzun süredir dalışla ilgilenen ağabeylerimizden dalış yapabileceğimiz yerler hakkında ipuçları alıyorduk. Bize önerilen yerlerin başında 100’ü aşkın balık, onlarca sünger ve zengin deniz bitkilerine ev sahipliği yapan Saros Körfezi geliyordu. Körfezde dalış yapılan noktaların arasında Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Mecidiye beldesinin sınırları içinde yer alan İbrice Limanı dikkatimizi çekmişti.

Temmuz ayı başında bir cumartesi sabahı erkenden İbrice’ye yola çıktık. Önce çevreyi iyice inceledik. Limanın batısına doğru uzanan toprak bir yol dikkatimizi çekti. Yolda biraz ilerledikten sonra bulunduğumuz tepeden denize baktığımızda küçücük bir koy gördük. Altın rengi bir kumsal ve turkuazdan maviye doğru uzanan bir renk karnavalı... İşte dalış noktamızı bulmuştuk. Malzemelerimizi dik bir yokuştan kumsala indirerek hazırlandık. Suya dalar dalmaz büyülendik. Birkaç metre derinde karşılaştığımız dik bir duvarla kendimizi on metre derinlikte bulduk. Burada daha önce hiç görmediğim beyaz gorgonlar beni çok etkiledi. Karagöz sürüleri eşliğinde 30 metreye indik. Tam bu sırada tok ve güçlü bir gümleme sesi duyduk. Sadece sesi duymakla kalmayıp titreşimleri tüm vücutlarımızda hissettik. Dalışımızı tedirgin bir şekilde sürdürdük. İstanbul’a dönünce yaşadığımız deneyimi arkadaşlarımıza anlattık. Daha önce bölgede dalış yapmış olanlar, bazı balıkçıların dinamitle avlandıklarını söyledi… Yıllar içinde tüplü dalışın yaygınlık kazanmasıyla birlikte İbrice Limanı’nda dalış merkezleri açıldı. Sadece yaz aylarında değil, bahar aylarında ve hatta kışın bile İbrice Limanı’nın çevresinde sıklıkla dalış yapılmaya başlandı. Limanın içinde 2004 yılında ilk dalış merkezi açıldı, zaman içinde merkezlerin sayısı arttı.

Kiremitlik dalış noktasının İbrice Limanı’na doğru uzanan derinliklerinde başta papaz balıkları ve karagözler olmak üzere kalabalık balık sürülerine rastlanıyor. (en üstteki fotoğraf)

Dalış sezonu nisan ayının başında açılıp aralık başında kapanıyor. Bu süre boyunca yaklaşık 10 bin kişiye dalış yaptırılıyor. Gerek Uzunkum’da, gerek Erikli’de yaz aylarında yapılan müzik festivalleri dalıcı potansiyelini arttırıyor. Bununla birlikte dalış merkezlerinin önemli sorunları var. Liman işletmesi tarafından sağlanan elektrik iki misli pahalı. Su, tankerlerle dalış merkezlerine dışarıdan taşınıyor. Bu arada dalış sektörünün İbrice Limanı ve çevresinde etkin olması ve bölgede sık sık dalış yapılması, yasak yöntemlerle balık avcılığını büyük oranda engellemeye başladı. Ancak dalıcılar, seyrek de olsa dipte dinamitle öldürülmüş olduklarını düşündükleri balıklara rastladıkları belirtiyor.

Cennet veya Liman Kenarı olarak bilinen dalış noktasında, dalışa merak salan birçok kişi ilk deneyimlerini yaşıyor. Sertifika almak için bölgeye gelen öğrenciler de ilk eğitimlerini bu koyda tamamlıyor.

İbrice Limanı çevresindeki dalış noktalarında 1980’li yılların sonunda başlayan sualtı maceralarım önce Bodrum, Ayvalık, Kaş ve Antalya Tekirova gibi bölgelerde; sonrasında Kızıldeniz, Hint Okyanusu, Atlas Okyanusu ve Büyük Okyanus’ta sürdü. Tam 30 yıl sonra dalış etkinliklerimin başladığı İbrice Limanı’na yeniden gidip dalmaya karar verdim. Acaba geçen zaman içinde ne gibi değişiklikler olmuştu? Su eskisi gibi berrak mıydı? Dipteki canlılar ve bitki örtüsü yine zengin miydi?

İbrice Limanı’nın batısında Toplar Burnu’na yakın dik yamaçların denizle birleştiği noktada tüneli andıran uzun oyuklar bulunuyor.

 

YALNIZCA TEKNEYLE ULAŞILABİLİYOR

İbrice Dalış Merkezi yöneticisi Ahmet Uz’u 2019’un Ağustos’unda arayıp İbrice Limanı’na geleceğimi bildirdim. İlk olarak Kiremitlik Mevkii’ne dalış yapacaktım. Bana dalış arkadaşım Tunçel Yılmaz eşlik edecekti. Kiremitlik, Toplar Burnu’yla İbrice Limanı bölgesi arasında yer alan güzel bir dalış noktası. İbrice’nin birkaç yüz metre batısındaki bu dalış noktasına yalnız tekneyle ulaşılabiliyor. Buraya vardığımızda kıyı boyunca uzanan dik duvar sırasının arasında dar bir girinti dikkatimi çekti. Suya girip bu açıklıktan içeri girdiğimde, bir Türk hamamını andıran küçük bir mağara oluşumu gördüm. Bölgedeki yaşlı balıkçıların anlattığına göre eskiden bu mağara Akdeniz foklarına ev sahipliği yapıyormuş. Bu nedenle oluşuma Fok Mağarası adı verilmiş. Öğle saatlerinde daldığımız için tam bu saatlerde mağaranın tepesindeki iki delikten sızan huzmeler, seyretmeye doyulmayan ışık oyunları yaratıyordu. Mağaranın içinde dalışa başlayınca turkuazdan laciverte uzanan tonlar gözümün önünden geçti ve derinlere doğru inmeye başladım.

Geçen zaman içinde sahil güvenlik botunun üzeri bitkilerle kaplanmış. Henüz yapay resiflerin bir yönetim planı olmaması sebebiyle balıkçılar gemi üzerinde avlanmayı sürdürüyor. Bu durum, yapay resif stratejisiyle çelişiyor ve zaman zaman balıkçılar ile dalgıçları karşı karşıya getiriyor.

TC SG-122 sahil güvenlik botu, Saros Yapay Resif Projesi kapsamında 2014 yılının yazında batırıldı.

Bana rehberlik eden dalış arkadaşım Tunçel’in öncülüğünde Fok Mağarası önünde 40 metre derinliğe kadar inen upuzun bir duvarı izleyerek dalışı sürdürdüm. Duvarın üzerinde sarı, kırmızı, mor süngerler yer alıyordu. Bu canlı renkler dimdik inen duvarın monotonluğunu kırıyordu. Bunların yanı sıra kovuklarda yuvalanmış uzun antenli böcekler ve mığrı balıklarına rastlamış olmamız dalışımızı zenginleştirdi. 40 metre derinliğe yaklaştığımızda duvarın hemen yanından yukarıya doğru uzanan minare şeklinde büyük bir kaya parçasıyla karşılaştım. Bu kütle, üzerindeki rengârenk sünger oluşumlarıyla muhteşem bir görsel ziyafet sunuyordu. Minare kayasının hemen dibindeki ufak kovuğun içindeki mığrı ve tavanındaki böceklerin fotoğraflarını çektikten sonra yüzeye doğru yönelip başladığımız noktadan dalışımızı tamamladık.

Sualtı güzellikleri ve yapay resif projesiyle İbrice Limanı her seviyede dalgıç için cazip bir keşif noktası.

Tünel adı verilen dalış noktasında, dik yamaçların diple birleştiği bölgede duvarların üzerinde sarı parmak sünger (Aplysina aerophoba) kümeleri yer alıyor.

Bu bölgede dalmayı en çok merak ettiğim dalış noktası Toplar Burnu’nun batısında, yöre sakinlerinin Denizara olarak adlandırdığı bölgeydi. Çünkü burada bir yapay resif projesi gerçekleştirilmişti. Bu proje 2009 yılında Keşan Belediyesi’nin başkanı Mehmet Özcan öncülüğünde, ESTAB (Edirne Saros Turizm Altyapı Hizmet Birliği) eliyle ve Savaş Yapman’ın danışmanlığında başlatıldı. Ege Su Ürünleri Bölümü başkanı Altan Lök tarafından hazırlanan proje Tarım Bakanlığı tarafından onaylanıp hayata geçirildi. Balıkların içlerine yuva yapması için hazırlanan yüzlerce beton blok ve başta Seyit Onbaşı olmak üzere Çanakkale Savaşı’nı simgeleyen karakterlerin heykelleri yapay resif projesi kapsamında Denizara açıklarında sualtına indirildi. Bu bölgenin seçilmiş olmasının sebebi ise dibin düz ve kumluk olması. Dalış merkezleri, yapay resifin bulunduğu bölgeyi tonoza bağlı şamandırayla işaretlemiş. Ancak balıkçılar bu şamandırayı koparmış. Henüz yapay resiflerle ilgili bir yönetim planı olmadığından bir takım sorunlar yaşanıyor. Zira yapay resif olarak tescillenen bir nokta ve civarında her türlü avcılığın yasak olması gerekir. Oysa Saros’taki yapay resifin bulunduğu alanda dalış yapılmadığı zamanlarda balık tutmak isteyenler kolaylıkla oltayla veya serbest dalarak zıpkınla avlanabiliyor. Şamandıra olmadığı için tekneyle bölgeye gelip GPS cihazıyla dalış noktasının yerini bulduk. Beton bloklardan oluşan yapay resif alanına daldığımızda etrafımızda yoğun bir canlı topluluğu dikkatimi çekti. Belli ki bu alanda balık avcılığı da sürüyordu. Beton blokların biraz ilerisinde yer alan bazı heykellere sarılmış balık ağları bunun göstergelerinden birisiydi. Bunun yanında Çanakkale Savaşı’nda kullanılmış olan topların benzerleri de alanda yer alıyordu. Bu toplardan birinin arka kısmında bulunan bir deliği yuva olarak benimsemiş mığrı balığı çok hoşumuza gitti. Sıra Denizara açıklarında yine yapay resif oluşturmak amacıyla batırılmış sahil güvenlik botuna gelmişti. Donanmaya 47 yıl hizmet eden ve daha sonra kullanım dışı kalan TCSG-122 Sahil Güvenlik botu Denizara açıklarında batırılmıştı. Batığın üzeri geçen zaman içinde tamamen yosun tabakasıyla kaplanmıştı. Batık üzerinde ufak sürüler adeta nöbet tutarcasına dolaşıyordu.

DEV UÇAK: AİRBUS A330

Yine Saros Yapay Resif Projesi kapsamında 14 Haziran 2019 günü Uzunkum açıklarında batırılan Airbus A330 uçağı bir sonraki dalış noktasıydı. Henüz kısa bir süre önce batırıldığı için batık içinde ve etrafındaki canlılık hakkında beklentilerim çok yüksek değildi. Yirmili metrelerde dipte yatan dev uçak, dünyada şimdiye dek batırılmış en büyük uçak. Dalışa uçağın kokpit tarafından başladık. Karagöz sürülerinin şimdiden batık etrafında dolaşması sevindirici bir haberdi. Kokpit içinde pilot koltukları sökülmüştü. Uçağın kabininde de koltuklar ve tavandaki dolaplar sökülerek çıkarılmıştı. Bu sayede uçak içinde kolaylıkla bir yere takılmadan dolaşabildik.

Saros Yapay Resif Projesi kapsamında başta Seyit Onbaşı olmak üzere Çanakkale Savaşı’nın kahramanlarının heykelleri Denizara açıklarında sualtına indirildi. Bu çalışmanın sanat danışmanı ressam heykeltıraş Feryal Taneri, heykeltıraşlar Cengizhan Kantık, Ethem Muhtaroğlu, Uğur Cinel, Salman Farız ile Kalpten Dönmez.

İbrice Limanı’nda son dalışımı Cennet olarak da bilinen Liman Kenarı’ndan “gece dalışı” olarak yapmaya karar verdim. Burası İbrice Limanı’nın batı kısmında bulunan ufak bir koy ve limanı oluşturan mendirek taşlarının bulunduğu bir bölge. Önce 20’li metrelerdeki kum zemine indik. Dipte seyrek halde uyuyan iskorpit balıkları ilk dikkatimi çekenler oldu. Biraz daha yakından bakınca çeşitli karidesler ve barbunya balıklarının da dipteki yaşamın parçaları olduğu dikkat çekiyordu.

Derken ufak bir mığrı yavrusu kıvrıla kıvrıla ışıklarımızın aydınlattığı alanın önünde geçip gitti. Kumluk zeminden sonra doğuya mendirek taşlarının yığılı olduğu bölüme doğru ilerledik. Kayaların arasında avlanan bir ahtapot hemen kayaların rengine uyarak kendisini saklamaya çalıştı. Kayaların iç kısımlarının tavanlarında birkaç karavida (Scyllarides latus) yavrusu yer alıyordu. Bunların yanı sıra bu dalışın en ilginç yanı istavrit sürüleriydi. Gündüzleri oldukça sakin sakin yüzen istavritler gece olunca karanlıkta mendirek taşlarında, çılgınca, bir oraya bir buraya koşuşturuyorlardı. Bu benim için büyük bir sürprizdi. Zira daha önce gece dalışında istavritleri hiç görmemiştim. Hele hele bu şekilde delice bir sağa, bir sola hızlı hızlı yüzmelerini hiç beklemiyordum. Uzunca bir süre istavritlerin bu çılgın danslarını seyrettikten sonra dalışımızı sonlandırdık.

 

Zemine, heykellerin yanı sıra Çanakkale Savaşı’nda kullanılmış topların kopyaları da yerleştirildi.

İbrice Limanı çevresindeki dalış noktaları, Saros Körfezi’nin diğer köşeleri gibi zengin sualtı yaşamıyla dikkat çekiyor.

Tulumlular olarak da bilinen kırmızı tunikatlar (Halocynthia papillosa), basit bir omurga yapısına sahip, planktonlar ve mikroskobik organizmalarla beslenen derin deniz canlıları. Genellikle kayaların alt kısımlarında, veya kovukların tavan kısımlarında bulunuyorlar.

 

Bodur ıstakoz (Galathea strigosa) kuzey Ege’de sıkça görülüyor. Genellikle çatlak, kovuk ve mağara gibi karanlık ortamları tercih ediyor, geceleri dolaşarak avlanıyor.

 

İbrice yakınlarında bulunan dalış noktalarında kayaların diplerinde dalıcılar tarafından ıstakoza (Homarus gammarus) rastlanması sevindirici.

 

Genellikle gündüzleri kayaların karanlık kısımlarında rastladığımız iskorpit balığı (Scorpaena porcus) yavrusu gece deniz tabanında dolaşır. Başarılı bir kamuflaj ustasıdır.

 

Gece avlanmaya çıkmış bir mığrı balığı (Conge conger) yavrusu. Mığrı balıkları yalnız başlarına yaşar. Geceleri avlanır, gündüzleri kovuklar içinde temizlikçi karideslerle birlikte görülebilirler.

Bölgede dalış yaptığımız diğer noktalar Delikli Taş, Şömine ve Askertaşı. Delikli Taş bölgenin en doğusundaki dalış noktası. Gökçetepe ile İbrice Limanı arasında Deli Liman olarak adlandırılan koyun 100 metre açığında bulunan bir kayalık. Bu dalış noktası, adını 12 metre derinlikte kayanın içinde bulunan delikten almış. Delikli kayalığın yanı sıra sualtında kıyıdan açığa doğru uzanan 30 metre uzunluğunda bir duvar da bulunuyor. Duvarın doğal yapısındaki ufak girinti ve kovuklarda müren, mığrı ve langust, veya böcek olarak bilinen, ıstakoz gibi kıskaçları olmayan kabuklu deniz hayvanları (Palinurus vulgaris) yaşıyor.

Hizmet süresini tamamlayarak emekliye ayrılmış Airbus A330 tipi uçak, 14 Haziran 2019 tarihinde yapay resif oluşturmak ve dalış turizmine katkıda bulunmak amacıyla İbrice Limanı’nın güney batısında batırıldı. 22 metre derinlikte yatan uçak, dalıcılar için yeni ve ilginç bir keşif noktası.

Şömine dalış noktası ise Delikli Taş’ın batısında üç-beş metre derinlikten 30-35 metreye uzanan taş yığınları ve bu taşların batısında biri kısa diğeri daha uzun olan iki duvar yapısı bulunuyor. Duvar oluşumu ve kayaların arasında en çok rastlanan canlıların başında mığrı balığı ve ıstakozlar geliyor.

22 metre derinde yatan uçağın kabin bölümünde bulunan koltuklar ve tavan dolapları dalıcıların içeride kolayca hareket edebilmesi için sökülmüş. Yavru balık sürüleri de yavaş yavaş uçak batığını yuva olarak benimsemeye başlamış.

Asker Taşı, İbrice Limanı’nın batısında Uzunkum bölgesi açıklarında yer alan bir dalış noktası. Asker Taşı ismini alması, kıyıdaki askeri kampın açıklarında bulunmasından kaynaklanıyor. Toplar Burnu’nun 150-200 metre ötesinde, 12 metre derinlikte başlayan bir resif olan Asker Taşı, 33 metre derinliğe kadar iniyor. Çapı 250 metre civarında canlılık açısından oldukça zengin bir kaya yığını. Burada özellikle iri ıstakozlara ve rengârenk gorgon mercanlarına rastlanıyor.

Hafta arası sakin bir şekilde İbrice Limanı çevresinde yaptığımız dalışların ardından cumartesi sabahı ortalık birdenbire adeta kalabalık bir şehir merkezine dönüştü. Birçok meraklı hafta sonu ilk kez dalış deneyimi yaşadı. Bazıları da sertifika almak için kurslara başladı. Dalıcı sayısının artması, sualtı yaşamının korunması konusunda etkili bir farkındalık yaratıyor. İhbarların da yardımıyla zıpkınla ve av sezonu dışında avlanmaya karşı Erikli bölgesinde Jandarma ve Sahil Güvenlik’e dalış merkezleri de destek oluyor. Dalış merkezlerinin bu desteğiyle nesli azalan orfoz popülasyonunun yavaş yavaş artmaya başladığı gözleniyor.

Toplar Burnu yakınlarında, denizin derinliklerindeki oyuklarda dalgıçlar mavinin tüm tonlarına şahit oluyor.

Umarım bu bölgede yakın zamanda sadece dalıcılara açık, koruma alanı ilan edilmiş sualtı parkları açılır. Bu alanların yönetim planları hazırlanır. Ve İbrice Limanı sadece Türkiye’de değil dünya çapında bir dalış bölgesi olur.

ATLAS EYLÜL 2019

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap