Anasayfa Atlas Tarih HURGADA: KUM VE KÖPÜK

HURGADA: KUM VE KÖPÜK

Harika Pelin Şengül

Mısır’ın Kızıldeniz sahilinde uzanan Hurgada şehri, 20’nci yüzyılın başına kadar kendi halinde bir kum ve deniz dünyasıydı. Bölgede zengin petrol kaynaklarının keşfi, Kızıldeniz ile Doğu Çölü arasında bir kıyı kentinin kurulmasına öncülük etti. Atlas ekibi, firuze rengi sahillerin uçsuz bucaksız çölle buluştuğu Hurgada’daydı. 

YAZI: ÖZLEM NUMANOĞLU

FOTOĞRAFLAR: SERKANT HEKİMCİ

Antik Mısır’ın akrep tanrıçası Selket karşımda üç metre boyunda yükseliyor. Başının üzerinde kuyruğunu havaya dikmiş akrebi ve iki yana açtığı koruyucu kollarıyla Hurgada’ya henüz ayak basmış yolcuları “Mısır’a hoş geldiniz” diye karşılıyor. Antikçağın tanrıları çoktandır çölün tozlarına karıştı ama işte altın yaldızlı replika Selket karşımda; binlerce yıl sonra bile kendilerini gururla “firavunun torunları” diye tanımlayan bir halkın yurdunda, o güzel, sürmeli gözleriyle 21’inci yüzyılı izliyor.

Havaalanından dışarı ilk adımda Doğu Çölü’nün sıcak nefesi yüzümü yalayıp geçiyor. Sabahın erken saatlerinde, karanlık gökyüzüne dipten kızıl bir aydınlık yerleşmiş. Havaalanından çıkıp şehrin içlerine doğru ilerlemeye başlıyoruz. Asfalt yol, bir kum deryasının ortasında, kara bir yılan gibi kıvrılarak akıyor. Otobüsteki uykulu sabah sessizliğini radyonun kısık sesinden dökülen bölük pörçük Arapça sesler kırıyor. Uzakta, ta ufuk çizgisinde Kızıldeniz Tepeleri çölün içinden sivri dişlerini çıkartmış. Uçsuz bucaksız düzlüklerin içinde birden elektrik kuleleri peydah oluyor ve koca metal ayaklarıyla çölün bir ucundan öteki ucuna ilerleyip gözden kayboluyorlar. Yerleşimler, inşaatlar, yüksek duvarların ardında oteller akıp gidiyor otobüsün camından. Sonra insan izleri yine kayboluyor, çöl dizginleri ele geçiriyor ve kum, zamanı adeta eğip bükerek akrep tanrıçanın devriyle bugünün Mısır’ı arasındaki binyılları bulandırıyor.

Ve sonra, uzaklarda bir kum tepesinin ardında, mavi gri halesiyle Kızıldeniz göz kırpıyor. Birazdan şehri uykusundan uyandırıp ortalığı kasıp kavuracak güneş, kıpırtısız su kütlesinin üzerinde ateşten bir tabak gibi yavaşça yükseliyor. Kıyıda, ince boyunlarını göğe uzatmış palmiyeler dalgalanarak, güneşin sabah ayinini selamlıyor. Antik Mısır’ın en kudretli tanrısının, Ra’nın evinde gün doğuyor.

Antik Mısır’da 24 Saat kitabında Mısırbilimci Donald P. Ryan, “Nil Nehri’nin dışında Mısır dünyasının en baskın ögesi, her akşam batıdan batan ve ertesi gün yeniden doğuşu tutkuyla beklenen ısı ve ışık kaynağı turuncu küreydi” der ve içi tanrılarla dolu bir gemiyle gökyüzünü bir uçtan diğer uca dolaşan güneş tanrısı Ra’yı hatırlatır. Ancak  Hurgada’nın tarih sahnesine çıkışını anlatmak için belki o kadar da gerilere gitmek gerekmez.

PETROLLE BÜYÜYEN ŞEHİR

Tarihçi John L. Meloy, “Kızıldeniz peyzajında gelişigüzel serpiştirilmiş hayalet kentler yer alır” der. 20’nci yüzyılın başlarına kadar Hurgada bir “hayalet kent” bile değildi; neredeyse el değmemiş bir çöl ve deniz dünyasıydı. Bu kıyıdan çölün göçebe halkı Bedeviler yararlanıyor; ekmeklerini de Kızıldeniz’den çıkartıyorlardı. Gün doğarken uyanıyor, ahşap tekneleriyle denize açılıyor, balık tutuyor, bazısı inci avcılığı yapıyor ve ağlarından çıkanları pazara getirip komşu şehirlerden gelen tüccarlara satıyorlardı. Sade bir hayatın hüküm sürdüğü, yağmuru ve bitki örtüsü kıt bu yere “gardaka” adını vermişlerdi. Gardaka (bizdeki adıyla garkad ağacı) çölde yetişen, susuzluğa ve tuza dayanıklı, ayrıca Kuran’da da adı geçen bir çalı türüydü. Hurgada’nın Arapça orijinal adı El Gardaka’nın bu bitkiden geldiği ve muhtemelen 1900’lerin başında bölgeye gelen İngiliz petrol işçilerinin de bu ismi benimsemesiyle yaygınlaştığı düşünülüyor (İngilizcesi Al Ghardaqah/Hurghada).

Bugün büyük bir petrol sahası içinde yer aldığını bildiğimiz Hurgada’nın adı, 1909 yılında (yani Mısır henüz Birleşik Krallık’a bağlıyken) Britanyalı jeologların Kızıldeniz’de petrol rezervleri keşfetmesiyle duyulmaya başladı. 1911’de bir petrol şirketinin bu küçük balıkçı köyüne gönderdiği jeolog Max K. Bauermann, kısa keşif ziyaretinde civardaki petrol rezervlerini keşfetti ve Hurgada’nın 1 numaralı petrol kuyusu, Birinci Dünya Savaşı’nın patlak verdiği 1914 yılında Genişa bölgesinde açıldı. Her gün Kızıldeniz’in derinliklerinden çıkarılan tonlarca ham petrol, kuzeydeki Süveyş kentinde kurulan rafineride işleniyor ve boru hatlarıyla Süveyş (Tevfik) Limanı’na ulaştırılıyordu. Hurgada’da modern hayat böylece başladı; yaklaşık 100 yıl önce birkaç ev, bir postane ve küçük bir limanın kurulmasıyla…

Güneş tepeye çıktığında, derin mavisi ve o maviyi daha da koyultan boz, çıplak kıyılarıyla ismine meydan okuyor Kızıldeniz. Kent hafızasının en eski tanıkları da bu kıyılarda; artık tamamıyla şehirleşmiş Hurgada marinasında gizleniyor. Yeni Marina’da lüks yatların, tur teknelerinin, modern restoranların, kafelerin ve altın kubbeleriyle El Mina Camii’nin uzandığı afili sahil hattı, hemen yanında onunla kontrast oluşturan eski marinayla buluşuyor. Bir yaşam belirtisi görülmeyen tarihi balıkçı barınakları ile küçük balık pazarı burada…

Tezgâhları Kızıldeniz’den çıkan rengârenk papağan balıkları, kılıç balıkları, yengeçler, ıstakozlarla dolup taşan balık pazarının önünde, iskeleye sıkış tepiş bağlanmış eski kayıklar görünüyor. Mavi-beyaz boyalı geleneksel balıkçı kayıklarını yakından görmek için iskelenin girişine ilerlerken, bir asker yabancı olduğumuzu anlıyor, uzaktan “maalesef giremezsiniz” der gibi üzgünce başını iki yana sallayarak yanımıza geliyor. Neden? “Güvenlik sebebiyle izin veremem” diyor. O an fark ediyoruz ki, bir askeri noktadayız ve  iskeleye elimizi kolumuzu sallayarak giremeyiz. Sonradan, Mısır’da denize açılmadan ve çöle girilmeden önce muhakkak izin alınması gerektiğini öğreniyoruz. Denizin ve çölün bireysel hareket etmeye niyetlenen amatörler için içerdiği tehlikeler bir yana, en geniş yeri 306 kilometre olan dar bir iç denizde bulunduğumuz ve karşımızda Suudi Arabistan kıyılarının uzandığı düşünülecek olursa askeri hassasiyet anlaşılır hale geliyor.

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN KASIM 2024 SAYISINDA. ALMAK İÇİN TIKLAYIN!

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap