Rusya, ABD ve Avrupa’dan sonra Hindistan’ın uydusu da Mars’ın yörüngesine yerleşti. Üstelik bu operasyon, gezegenler arası uzay yolculuklarının en ucuzu oldu.
Hint Uzay Araştırmaları Kurumu (ISRO) 24 Eylül 2014’te uzay aracı Mangalyaan’ın (MOM) Mars yörüngesine yerleştiğini duyurdu. Böylece Hindistan, başarılı bir şekilde gezegenler arası uçuş gerçekleştiren ilk Asya ülkesi oldu. Aynı zamanda bu başarı Hindistan’ı dünyada Mars etrafına uydu yerleştiren dördüncü ülke de yaptı.
Mangalyaan, Mars etrafında en yakın 422, en uzak 76 bin 994 kilometrede bulunacak bir yörüngede dolanıyor. Araç, yörüngedeki bir tam turunu yaklaşık 73 saatte tamamlıyor. Uydunun üzerinde beş ayrı göreve göre tasarlanmış ölçüm aletleri var. Bu alıcılar Mars atmosferi ve yüzeyi üzerine ölçümler yapacak. Özellikle alıcılardan biri atmosferde mikrobiyolojik yaşamın temel belirteçlerinden biri olan metan gazını araştıracak.
Hintlilerin yıllardır uzay teknolojileri alanında kazandığı başarılar sonucunda NASA ile Hint Uzay Araştırmaları Kurumu arasında 30 Eylül 2014’te işbirliği antlaşması da imzalandı. Artık ABD ve Hindistan, uzaydan gözlem ve Mars araştırmaları için ortak proje hazırlayacak.
Hint gökbilim tarihinin temelleri İÖ 1500’lü yıllara kadar uzanıyor. Antik Hint gökbilimi dinsel öğretilerden ve eski Yunan, İslam ve Çin uygarlıklarından etkilendi. Dünya üzerinde gökbilimle ilgilenen eski uygarlıkların genelde ılıman iklimlerde, sulak araziler üzerinde ve bulutsuz gecelerin daha çok olduğu coğrafyalarda geliştiğini görüyoruz. Sümer, Babil, Eski Mısır, Yunan, Roma, Arap ve Hint uygarlıklarıyla Maya, Aztek ve İnkalar gökbilimde öncü oldu. Bunların dünya haritasındaki konumları yaklaşık Yengeç ve Oğlak dönenceleri üzerine denk geliyor. Her iki yarı kürede dönencelerin bulunduğu 23.5 ve -23.5 dereceli orta enlem kuşakları ve yer ekvatorunun geçtiği 0 derece enlem kuşağı insanların gökbilime daha çok ilgi duydukları yerleşim yerleri. Bu enlemlerde Güneş’in 21 Mart, 21 Haziran, 23 Eylül ve 21 Aralık’taki hareket yolu gökyüzünde ve ufuk düzlemi üzerinde özel noktalardan geçiyor. Örneğin, Güneş’in ve Ay’ın hareketlerini inceleyen bu uygarlıkların çoğu yaşamlarını düzene sokan ve kolaylaştıran takvimleri yapabildi. Hint uygarlığında gökbilimin ilk çağlardan itibaren ön plana çıkmasının nedenlerinden biri de böyle bir coğrafi konuma sahip olması.
Eski Hint astronomlarının diğer uygarlıklarla temasa geçmiş olmaları, bilgi alışverişini iyi kullanmaları, onların çalışmalarının sağlam temellere oturmasını sağladı. Güneş’e ve Ay’a dayalı gözlemlerle Hint takvimi de oluşturuldu. Hindistan’ın birçok yerinde Güneş Tanrısı’na adanan tapınaklar vardır. Gözlemevi olarak kullanılan bu tapınaklarda Ay’ın ve Güneş’in gökyüzündeki yıllık hareketleri dışında yıldızlara ilişkin konum çalışmaları da yapıldı.
Hindistan’da gökbilim öğretisi ve çalışmalarına verilen önem günümüze kadar hiç azalmadı. Türkiye’deki en büyük teleskop 1.5 metre çaplı Rus-Türk ortak çalışma protokolü ile TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nde bulunurken, Hindistan’da optik ve kızılöte dalgaboylarında çalışan 2.3, 2.0 ve 1 metre çaplı teleskoplar bulunuyor. Bunun yanı sıra Güneş’e dayalı çalışmaların yapıldığı güneş teleskopları ve gözlemevleriyle, gökbilime yönelik teleskop ağları da var.
Hindistan’da gökbilimcileri destekleyen araştırma kurumları her yıl yüzlerce genci kabul ediyor. Ayrıca astronomi ve astrofizik alanında doktora sonrası araştırmalara yönelik fizikçi, matematikçi ve mühendisler yetiştiriliyor. Bu araştırmacılar uzay çalışmalarına genç yaşlardan itibaren dahil ediliyor. Ülkede astronomi ve astrofizik alanında eğitim veren ve araştırmaların yapıldığı onlarca enstitü ve üniversite var. Ayrıca gökbilim aletlerinin ve teknolojisinin geliştirilmesine de önem veriliyor. Bilgisayar programcılığına yapılan yatırım gezegenler arası ortam yolculuğunu sağlayacak kadar ilerlemiştir.
Hindistan’da uzay araştırmaları 1960’lı yıllarda manyetik ekvatorun üzerindeki üst atmosferin ve iyonosferin araştırılmasıyla başladı. Gönderilen küçük roketler sayesinde uzay teknolojilerine ilişkin ilk denemeler yapıldı. Böylece Hint Uzay Programı televizyon yayınlarını yapan, iletişimi sağlayan ve meteorolojik durumu bildiren uydularla çeşitlendi. Yer üzerindeki doğal kaynakların kullanımı bile uydular kullanılarak uzaktan algılamayla sürdürüldü.
Hint Uzay Araştırmaları Kurumu’nun günümüzdeki amacı, ülkedeki uzay teknolojisinin ve onun değişik görevlerine ait uygulamalarını desteklemek. İki büyük Hint uydu sisteminden biri haberleşmeyi diğeri ise doğal kaynakların uzaktan algılamayla izlenmesini sağlıyor.
Gelecekte fırlatılacak uydularda hem haberleşme ağı, hem de ülkenin 30 dakikada bir 50 metre çözünürlüklü bölge haritalarına anında ulaşılabilecek. Bu arada fırlatma teknikleri ve yakıt kullanımları geliştirilecek. Uzay çalışmalarında şimdiki hedef insanlı uzay uçuşlarını başlatmak. Hindistan önce dünya çevresindeki bir yörüngeye insanlı uzay istasyonu fırlatılması, sonrasında gezegenler arası yolculuklarda insanlı uzay araçlarına geçmeyi planlıyor.
Bu başarılarda okullardaki temel bilime verilen önemin payı çok açık. Teorik ve uygulamalı ders saatleri çoğu zaman gökbilim konuları temel alınarak işleniyor. Öğretim programlarında her seviyeye yönelik gökbilim dersleri var. Özetle, Hindistan, eski Hint uygarlığının öğretilerini ve düşünce sistemini, günümüz bilgi ve teknolojileriyle birleştirerek, gezegenler arası yolculuklara ortak oldu diyebiliriz.
Prof. Dr. Serdar Evren (Ege Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü)
YAZI: SERDAR EVREN / FOTOĞRAFLAR: HİNT UZAY ARAŞTIRMALARI KURUMU
ATLAS KASIM 2015 / SAYI 260