Anasayfa KeşfetBilim GERÇEĞİN FARKLI YÜZLERİNİ ALGILIYORLAR

GERÇEĞİN FARKLI YÜZLERİNİ ALGILIYORLAR

Harika Pelin Şengül

Her canlı çevresini sınırlı duyularla algılıyor. İnsan da. Araştırmalar gösteriyor ki, “bizim realitemiz, hayvan türlerinin realitesi olmayabilir”.

Uzun yıllardan beri çayır köpeklerinin seslerini analiz eden Kuzey Arizona Üniversitesi’nden Prof. Con Slobodchikoff, “İnsanların, bizim realite olarak kabul ettiğimiz şeylerin hayvan türlerinin realitesi olmayabileceğini anlamalarının zamanı geldi” diyor. Slobodchikoff, arılar ve bazı kuşların elektromanyetik spektrumun bizim göremediğimiz ultraviyole aralığını gördüğünü, yarasalar, yunuslar, köpekler ve kedilerin bizim duyamadığımız ultrasonik aralıktaki sesleri duyduğunu belirtiyor. Çevremizi sınırlı duyularla algıladığımız bir gerçek. Kuşlar, Dünya’nın manyetik alanını algılıyor; platypuslar gagalarındaki binlerce elektro algılayıcıyla çok zayıf elektrik sinyallerini bile tespit edebiliyor, çıngıraklı yılanlar yüzlerindeki kızılötesi sensörlerle 0.003 derecelik sıcaklık farklarını bile algılıyor, fareler ultrasonik aralıktaki seslerle kuşlar gibi cıvıldıyor.

Filllerin iletişimlerinin bir kısmı da, 20 hertz altındaki düşük frekanslı (infrasonik) seslerle meydana geliyor. Ünlü fil uzmanı Dr. Joyce Poole, bu tür seslerle “merhaba ben geldim”, “neredesin?”, “yardım edin, kayboldum” gibi mesajlar ilettiklerini söylüyor. Halen Harvard Tıp Fakültesi’nde fillerin bu tür sesleri nasıl işittiklerini araştıran Dr. Caitlin O’Connell-Rodwell, ekibiyle birlikte yaptığı deneylerle, fillerin düşük frekanslı çağrılarının yerde binlerce metre yol alan sismik dalgalar oluşturduğunu göstermiş ve fillerin uzaktaki sürülerin çağrılarından kaynaklanan yer titreşimlerini ayaklarıyla algıladıklarını kanıtlamıştı. Ölmüş bir filin ayağında yapılan incelemelerde, ayağın önünde ve kenarlarında, aralarında jel bulunan birçok katmandan oluşan çok sayıda titreşim sensörüne rastlanması da bulguları destekledi.

Oxford Üniversitesi’nden Dr. Beth Mortimer ve ekibinin, 2021’de Proceedings of the Royal Society B’de yayımlanan araştırmaları, fillerin insan faaliyetlerinden kaynaklanan yer titreşimlerinden kaçındığını gösterdi. Bilim insanları, Kenya’da bulunan Samburu Ulusal Koruma Alanı ve Buffalo Springs Koruma Alanı’ndaki fillere, fil ve insan kaynaklı sismik dalgaların kayıtlarını dinletti. Filler, insan kaynaklı yer titreşimlerini duyunca geri çekiliyordu! Dr. Mortimer, ulusal rezervler gibi alanlar daha sakin olsa da, araçlardan, jeneratörlerden, silah seslerinden kaynaklanan yer titreşimlerinin fillerin davranışlarını etkileyebileceğini belirtiyor. “Filllerin birbirleriyle iletişim kurmak için düşük frekanslı sesleri nasıl kullandığına dair hâlâ çok az şey biliyoruz” diyen araştırma grubundan Dr. Chris Thouless, bu dev canlıların ayaklarıyla “duyarak” çok uzaklardaki gökgürültülü fırtınaları, insan faaliyetlerini ve filleri tespit edebileceklerini söylüyor.

FOTOĞRAF: Filler ayaklarıyla “duyarak” çok uzaklardaki gök gürültülü fırtınaları, insan faaliyetlerini ve diğer filleri tespit edebiliyor. Dr. Beth Mortimer ve ekibinin çalışmaları fillerin düşük frekanslı seslerinin meydana getirdiği yer titreşimlerinin, yürümeleriyle meydana gelen titreşimlerden genelde daha güçlü olduğunu ve daha uzaklara ulaştığını gösterdi.

ROBBIE LABANOWSKI

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap