Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya U23 DENİZALTISI: KARADENİZ’DE ALMAN SAVAŞ BATIĞI

U23 DENİZALTISI: KARADENİZ’DE ALMAN SAVAŞ BATIĞI

Harika Pelin Şengül

İkinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya’nın Karadeniz’de Sovyetler’e karşı kullandığı denizaltılardan biri olan U23, yıllar boyunca Kocaeli’nin Bağırganlı kıyılarının açıklarında, sessiz ve karanlık derinliklerde bekledi. Arama çalışmaları nihayet sonuç verince Türkiye kıyılarının en ilginç batık hikâyelerinden biri de tekrar gün yüzüne çıktı. Almanya’dan karayoluyla Karadeniz’e ulaştırılmasından savaşın sonunda komutanı tarafından batırılmasına U23, savaşın dikkat çekici sayfalarından biri.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ALİ ETHEM KESKİN

Sabah tekneyle Kocaeli’nin Bağırganlı kıyılarının açıklarına geldik, koordinatları sisteme girdik ve denizaltı batığının tam üzerinde durduk. Kaptanımız Ahmet Taşçı, “malya” adı verilen, şamandıraya bağlı kılavuz hattını batığın üzerine attı. Sonar ekranında denizaltının silüeti belirdiğinde çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Selçuk Kolay’la dalış malzemelerimizi kuşanıp aşağıya inmeye hazır duruma geldik. Şanslıydık çünkü Karadeniz oldukça sakindi. Bununla birlikte kıyılarda artan nüfus ve Tuna Nehri’nden gelen kirlilik sebebiyle suda görüş oldukça kısıtlıydı. Suya atladık ve şamandıraya bağlı kılavuz hattından yavaş yavaş derinlere doğru yol almaya başladık. Aşağı baktığımda önce pek birşey göremedim, zira etraf oldukça loştu. 20 metre derinliğe ulaştığımda denizaltı belirginleşmeye başladı. O an çok büyük bir mutluluk duydum. Hayalimde denizaltı içindeki denizcileri bir görev esnasında canlandırdım; “Bu anı onlar yaşasalardı acaba ne hissederlerdi?” diye düşünüyordum. Artık denizaltının yanındaydım, onu tam olarak özümseyebilmek için zaman dursun istiyordum…

25 Eylül 2020 günü yaptığım bu dalış, artık hasretin benim için bittiğini gösteriyordu. Alman U23 denizaltısını bulma çalışmaları yıllarca sürmüş; yan taramalı sonarla yapılan çalışmaların çoğuna ben de katılmış, her çalışmanın sonunda yaşanan hayal kırıklıklarına ortak olmuştum. Ama tüm bu emek nihayet sonuçlarını vermişti, artık U23’ün yanı başındaydım…

Benim için her şeyin başlangıcı 2004 Nisan’ına kadar uzanıyor. O dönemde Atlas’ın editörlerinden olan Batur Avgan ilginç bir projeyle ilgili bilgilendirmek üzere beni dergiye çağırmıştı. Gittiğimde Batur’un masasında Almanca, fotoğraflı iki kitap gördüm. Bir yandan sayfaları çeviriyor, bir yandan da hikâyeyi anlatıyordu.

KARADAN TAŞINAN DENİZALTILAR

İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Adolf Hitler tüm Avrupa’yı yangın yerine çevirmişti. İşgallere doymamış, gözünü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) dikmişti. Barbarosa adı verilen harekat, 22 Haziran 1941 günü milyonlarca Alman askerinin SSCB’ye taarruzuyla başladı. Amaç doğudaki zengin doğal kaynakları ve özellikle de petrol yataklarını ele geçirmekti. Hitler, sadece kara birliklerinin hücumuyla Rusları dize getireceğine inandırılmıştı. Almanlar hızlı bir ilerleyişle Karadeniz kıyılarını işgal etmiş, Rus şehri Tuapse’ye kadar ilerlemişti. Ancak Karadeniz’de kıyıları kontrol altına alacak ve ikmal yollarını koruyabilecek bir Alman deniz kuvveti yoktu. Karadeniz’e ulaşımı sağlayacak boğazlar da Montrö Sözleşmesi gereğince askeri gemilere kapalıydı. Geçişler, savaşta tarafsız olan Türkiye’nin inisiyatifindeydi. Boğazlar, denizaltıların kaçak geçişlerini engellemek için denizaltı savunma ağlarıyla kapatılmıştı. Alman hükümetinin Türkiye’den boğazların denizaltı geçişlerine açılması talebi de reddedildi. Almanya bunun üzerine  kendi yapımları olan Türk denizaltıları Atılay, Saldıray ve Yıldıray’ı satın almayı talep etti. Yavuz ve Midilli macerasını bir kez daha yaşamak istemeyen Türkiye, tarafsız kalma konusunda kesin kararlı olduğunu belirterek bu isteği de reddetti.

 Çaresiz kalan Almanya çılgınca bir plan hazırladı. Kuzey Denizi’nden Karadeniz’e denizaltılar karadan taşınacaktı. Almanya’daki donanma üssü Kiel’den müttefik Romanya’nın Köstence limanına kadar olan rota, Avrupa’daki nehirlerin kullanıldığı toplam 3 bin 500 kilometrelik mesafe demekti. Altı adet denizaltı parça parça sökülecek ve taşınacaktı. Bu amaçla Alman donanmasının en küçük ve en hafif denizaltılarından Tip 2’ler seçildi. Tip 2 B sınıfından seçilen altı denizaltı U9, U18, U19, U20, U23 ve U24 olarak adlandırılmıştı. Denizaltıların taşınabilmesi için dahiyane bir mühendislik çalışması yapıldı. Denizaltıların boyutları küçük olsa da yekpare taşınmaları söz konusu değildi, bu nedenle  denizaltıların parçalara ayrılmasına karar verildi. Sökülen parçalar römorkörlerin çekeceği özel hazırlanmış mavnalara yerleştirildi. Bu çalışma tamı tamına 11 ay sürdü.

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN MART 2024 SAYISINDA. ALMAK İÇİN TIKLAYIN.

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap