Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya Kaz Dağları’nın bitki cümbüşü

Kaz Dağları’nın bitki cümbüşü

Özge Çolak

Kazdağları’nın aslında en gerçek öyküsü, doğanın yarattığı bitki cümbüşüdür. Bu nefes kesen coğrafyada yapılacak bir lezzet gezintisinin hayali bile son günlerin pasını silmeye yetebilir.

YAZI: Güzin YALIN / Yemek Kültürü Araştırmacısı

Siz de havası temiz, yeşili bol bir yerlerde olmanın hayalini kurmaz mısınız bazen? Bitmeyen soğuklardır içinizi daraltan; savaş haberleri, salgınlar, veya bir doğal afettir. Veya belki sadece alıp başını gidivermek dürtüsüdür. Sebep ne olursa olsun, bazen bir durup soluklanmak ister insan. Ben böyle zamanlarda yollara düşmek isterim hemen; mümkünse gerçekten, değilse hayalimde… Nefes alıp kendime gelmek içinse kendimi Ege dolaylarında bir yerlere atmam, mesela Kazdağları’na bir kaçamak yapmam yeter. Şimdi de böyle bir gezinin tam vakti olduğuna göre, gelin bu Nisan birlikte gittiğimizi hayal edelim Kazdağları’na ve yörenin benzersiz mevsim lezzetlerini birlikte anımsayalım.

Gezimize damak zevkimizi okşayarak başlarsak, karşımıza ilk çıkanlar tazelik, doğallık ve bolluk olacaktır. Yörenin mutfağındaki en özel tatlar, özellikle bahar aylarında bollaşan türlü çeşit bitkiden gelmekle birlikte, bunları yiyerek beslenen keçilerin sütü ve oğlakların eti de en az dağın ot ve mantarları kadar özel lezzetler taşır. Bu sayede, bölgede yapılan peynirler de sebze ve meyveler kadar meşhur, çiçeklerin özünden üretilen bal da en az o peynirler kadar özeldir. Ve tabii zeytinyağı… Zeytin ve zeytinyağı tüm Ege’de olduğu gibi elbette Kazdağları’nda da bol üretilip severek tüketilir. Hatta dünyada en yüksek zeytinyağı tüketimine sahip yerlerden olan Girit’ten Türkiye’ye göçmüş ailelerin yerleştiği beldelerden olduğu için, burada belki her yerden biraz fazla bile tüketilir.

Kazdağları’nın sevimli köylerinde, Yeşilyurt’ta, Adatepe’de veya Çamlıbel’de kolaylıkla bulup tadabileceğiniz lezzetlerin başında dağın meşhur otlarından yapılanlar gelir. Burada otlar haşlanıp üzerlerine zeytinyağı dökülür, kavrulup yabani sarımsaklı yoğurtla süslenir, etle birlikte tencere yemeği olarak pişirilir, omletlerin içine girer, salata olup sofraya çiğ gelir. Enginar, bakla, fasulye ve mantar yemeklerinin eşlikçisi de olur Kazdağları’nın otları, en az ot yemekleri kadar çok sevilen hamur işlerinin dolgusu da. Ama asıl zenginlikleri, yörenin meşhur pazarlarında hep bir arada, bir renk ve rayiha cümbüşü halinde sergilenişlerindedir.

Öyle ki, insan bu mevsimde Kazdağları’nda bir pazar yerinde kendini kaybedip, saatlerce otların kokusunu içine çekmeye ve yeşilden mora dönüşen renklerini yüreğine doldurmaya dalabilir. Ama otlar yegâne yiyecek türü değildir bu zengin tat diyarında… Kıyıdaki balık lokantalarında her daim en lezzetli halleriyle mevsim balıkları ve yöreye özgü taze mezeler bulunur. Yörenin sofralarında bildiğimiz zeytinyağlı ev yemeklerine kabak çiçeği dolması, çağla yemeği, mürdük aşı, çırpma, tumbi, börülce köftesi, balıklı bamya ve tavşan yahni de eklenir. Bunların kimi Çanakkale, kimi Balıkesir, kimi de Girit mutfağından gelmektedir, ama hepsinde bu dağların havasından suyundan eklenmiş bir tat mutlaka mevcuttur.

Kazdağları’nın sofra lezzetleri neredeyse sayısızdır; bu doğru. Ama yemekler bu eşsiz beldenin tek lezzeti değildir. Çağlar boyunca türlü efsanenin yurdu olmuş bu yörede keyfimize keyif katacak daha pek çok şey vardır. Taptaze kırlarında sakin bir köşe bulup oturur, kitap okuruz mesela. Mümkünse, kitabımız Homeros’un İlyada Destanı olur ki içinde bu dağların öykülerini bulalım. Yunan mitolojisinde İda Dağı olarak bilinen Kazdağları, bu ünlü ozanın kaleminden ölümsüzleşmiş olan İlyada’da “bin pınarlı, vahşi hayvanların anası” olarak geçen masal dağıdır. Sonra belki Hasan Boğuldu Göledi’ne ve Sutüven Şelalesi’ne geçip çoktandır hasret kaldığımız pikniği yaparız. O yüzden yanımızda Sabahattin Ali’nin bir öykü kitabı da olur ki, içerisinde Kazdağları’nın ünlü efsanelerinden Hasan Boğuldu’nun öyküsünü bulalım. Ardından isterseniz köylerden birindeki kahvehanede adaçayımızı içeriz. Dağlarda yürüyüşe çıkıp Sarıkız efsanesinin geçtiği yolları izleriz; rengârenk çiçeklere, ilginç mantarlara, dik başlı otlara bakar, akşam soframızı hangilerinin şenlendireceğini tahmin etmeye çalışırız…

KAZ DAĞLARI’NIN OTLARI

  • Turpotu
  •  Isparıça (yabani kuşkonmaz/tatlı filiz/tilkikuyruğu/ izbinya/dikenucu)
  •  Karabaşotu
  •  Çobançantası
  •  Sirkenotu
  • Hardalotu (helvacık/eşek helvası)
  •  Hindiba (radika/arslandişi)
  •  Gelincikotu
  • Gaymacık
  •  Paraotu (sarıgız/kargaotu)
  •  Zaho
  • Kenger
  • Özlemek filizi
  • Şevketibostan (akkız)
  •  Isırgan
  •  Arapsaçı (yabani rezene)
  • Tarhun (pelin)
  • Kayakoruğu
  •  Ebegümeci
  • Menengiç
  •  Kuzukulağı
  • Labada
  • Cibez-Azma
  • Mercanköşk
  •  Alan maydanozu (kazayağı)
  • Sedefotu
  • İstifno
  • Çitlenbik

KAZDAĞLARINI OKUMAK İÇİN

  • Kaz Dağları’ndan Bir Lezzet Öyküsü – Erhan Şeker
  • Şifalı Otlar Kitabı – İlhan Berk
  • Bitkilerin Bildikleri – Daniel Chamovitz
  • İlyada – Homeros
  • Hasanboğuldu – Öykü, Sabahattin Ali
  • Sutüven – Şiir, Mustafa Seyit Sutüven

KAZDAĞLARINI SEYRETMEK İÇİN…

  • Sarı Kız/ Kız Evliya (1973): Kaynağını Kazdağları’nın Sarı Kız efsanesinden alıyor olabilir mi? Hikâye paralel işlemese de dünya işlerinden elini eteğini çekmiş Sarı Kız ile bu dağların öykülerini hatırlatıyor.
  • Hasan Boğuldu (1980): Hasan’la Yörük kızı Emine’nin aşkını konu alan film, Edremit, Kazdağları, Sutüven Şelalesi gibi noktalarda geçiyor. Orhan Aksoy’un yönettiği filmde Hülya Avşar, Yalçın Dümer başrollerde.

KAZDAĞLARINI DİNLEMEK İÇİN…

  • Kaz Dağı’nın Zirvesine – Edremit’in Türküleri (Zeki Çiçek)
  • Türküleri Egenin 1, 2, 3 – Tolga Çandar

ATLAS NİSAN 2020

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap