Kâhintepe ’de üç sezondur devam eden çalışmalarda, Karadeniz bölgesinin bilinmeyen tarihöncesi dönemlerini öğrenebilmemiz için çok önemli keşiflere imza atıldı.
KARADENİZ’DE BÜYÜK KEŞİF!
Bilim insanları, Kastamonu’nun Araç ilçesi yakınlarında, Göbeklitepe ile aynı döneme ait kalıntılar bulundu. Peki, bu çok önemli arkeolojik keşif Anadolu ve dünya tarihi için ne anlama geliyor? Kâhintepe kazısı danışmanı Dr. Nurperi Ayengin, Atlas için yazdı.
YAZI: DR. NURPERİ AYENGİN (Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı)
FOTOĞRAFLAR: KÂHİNTEPE KAZI ARŞİVİ
Karadeniz Bölgesi’nde bugüne dek akeramik neolitik döneme tarihlenen bir yerleşim ya da tapınım alanı bulunamamıştı. Anadolu’nun bu döneminin sembolizm ve dinsel uygulamaları hakkında bize bilgi veren yerleşimler Güneydoğu’daki Çayönü, Nevali Çori, Göbeklitepe ve İç Anadolu’daki Aşıklı Höyük’ten bilinmekteydi. Bu açıdan Kâhintepe’de üç sezondur yaptığımız çalışmalar Karadeniz’in bilinmeyen tarihöncesi dönemlerini öğrenebilmemiz için çok önemli. Bu projeyle dönemin dini inanışı, sosyal yapısı ve kültürünün nasıl olduğu sorularına cevap arıyoruz.
Kâhintepe yerleşiminde, yüzey toprağının hemen altında, pulluk kullanımı nedeniyle tahrip olmuş erken tunç çağına tarihlenen adak çukurları yer alıyor. Akeramik neolitik dönem tabakasının erken tunç çağı adak çukurları tarafından tahrip edildiği anlaşılıyor.
Tepedeki kazılarda akeramik neolitik döneme tarihlendiğini düşündüğümüz, yoğun olarak sürtmetaş ve yontmataş endüstrisiyle üretilen, dönemin dini inancıyla ilişkili olan objeler ve mimari için tasarlanmış dikmeler tespit edildi. Ayrıca, bu dönem toplumunun dini yapısı hakkında fikir sahibi olabileceğimiz buluntularla karşılaşıldı.
Akeramik neolitik dönemde bir “tapınak” ekonomisi, uzak bölgelerle ticaret, etkin bilgi ve teknoloji alışverişi, uzmanlaşma terimlerini artık rahatlıkla kullanıyoruz. Göbeklitepe, Körtiktepe, Nevali Çori ve Çayönü gibi yerleşimler bize bunu gösteriyor.
Kâhintepe buluntuları dönem insanlarının doğa ile olan ilişkisini ve karmaşık bir mitoloji geleneğini yansıtıyor. Şimdiye kadar gerçekleştirilen çalışmalarda bu tabakadan hiçbir karbon örneği tespit edilemedi. Bu durumun, bölgede bol yağışın olması ve söz konusu dönemde yoğun kireç kullanımından kaynaklandığını düşünüyoruz. Zira bu dönemde kireçle özel bir macun hazırlandığı ve bu macun ile yaptıkları yontuları sıvadıkları anlaşıldı. Söz konusu gelenek, geç magdalenian dönemden biliniyor ve insan hareketliliğinin bir göstergesi.
Bulunan yontmataş aletler Yakındoğu, Kafkaslar ve Avrupa’daki dönemin alet geleneğinde yapılmış. Kâhintepe’de yoğun olarak çeşitli taşlardan (serpantin, bazalt, çay taşı, çakmaktaşı, mermer, radyolarit) hayvan tasvirleri bulundu. Bu hayvanlar ayı, boğa, domuz, ceylan, kuş türlerinden ise şahin, kartal, ördek, akbaba, serçe ve tanımlamasını henüz yapamadığımız pek çok kuş türünden oluşuyor. Ayrıca bazı sürüngenler de tasvir edilmiş. Bazıları tanımlanamamış olsa da bu tasvirlerin en çok karşılaşılanı yılan. Bunların dışında çoğunlukla çay taşları üzerinde aşı boyası ve siyah bir boya ile yapılmış tasvirli objeler de dönemin mitolojisi hakkında bize bilgi veriyor.
Yine Kâhintepe’de serpantinden yontulmuş göz tasvirleri de bulundu. Bu ilginç semboller bazı hibrit yontularda da yer alıyor. Bu döneme ait başka bir yerleşimde henüz bu tip bir sembolizma ile karşılaşılmadı.
GÖBEKLİTEPE’YE BENZER
Neolitik döneme geçiş yerleşimlerinde sembolik değer ve ritüel kullanımıyla ilgili farklı kuş türleri bulunuyor. Körtiktepe’de kuş çizimleri olan taşlar mezar hediyesi olarak bırakılmış. Bunun yanı sıra Nevali Çori’deki akbaba benzeri kuşların kireç taşı heykelleri bulunuyor. Göbeklitepe’deki sütunlar üzerinde tasvir edilen hayvanlar ve kuşlar dini inanışın sembolü. Kâhintepe’de benzer bir dini inanış hâkim.
Üç yıldır coğrafi yapıyı derinlemesine inceleme fırsatı bulduğumuz için, tepenin, dönem insanları tarafından çok bilinçli bir şekilde seçildiğini ve bir toplanma alanı olarak kullanıldığını düşünüyoruz. Tepenin tarihöncesi dönemlerde kullanılmış önemli bir yol güzergâhı olduğu kanaatindeyiz.
Coğrafi olarak diğer merkezlere uzak olan Kâhintepe yerleşiminde, buluntulardaki dini inanışa yönelik çok sayıda örnek, bölgelerarası benzer bir inanç hâkimiyetinin göstergesi olabilir. Henüz tam bir tarihlendirme karbon örneği ile sağlanamasa da buluntular ve özellikle yontmataş aletler bize akeramik neolitik döneme ait bir tapınım alanı olduğunu düşündürüyor. Bu yüksek bilinçle ve sofistike üretilmiş buluntular, Anadolu ve dünya tarihi için büyük önem taşıyor.
Kâhintepe nerede?
Kâhintepe, Kastamonu’nun Araç ilçesine yaklaşık dört kilometre uzaklıkta. Yaklaşık 320 metre yükseklikteki kayalık bir tepenin üzerinde, ovaya hâkim bir noktada, Araç Çayı’na doğru burun yaparak uzanıyor. Bu yamaç yerleşimi, 150’ye 80 metrelik bir düzlük üzerinde, hasat yapılmış iki tarla ve çamlık bir alandan oluşuyor.
Tarihöncesi Kastamonu’su
Kastamonu’nun tarihöncesi dönemleriyle ilgili ilk veriler 1950’lere dayanıyor ve Prof. Dr. Kılıç Kökten’in aralıklarla bölgede yaptığı araştırma gezilerinden biliniyor. Prof. Dr. Enver Bostancı ve Ahmet Gökoğlu öncülüğünde yapılan yüzey araştırmalarıyla bölgenin arkeolojik potansiyeli belgelenmeye başlamıştı. 1977’de P. Donceel-Voute tarafından klasik dönemlere yoğunlaşan kısa dönemli bir çalışma yapıldı. 1995-98 yıllarında ise Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan başkanlığında üç sezon süren yüzey araştırmalarında Kâhintepe de ziyaret edildi. Kâhintepe kazısı, DSİ Filyos baraj kurtarma kazısı ve Kastamonu Müze Müdürlüğü başkanlığında yürütülüyor.
ATLAS · KASIM 2020
ATLAS KASIM 2020 SAYISINI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ
1 yorum
Kazanilmis bazi diger sembolleri ucuncu sahislar veya yurt disina gondermek sureti lile kaybetmemek sartiyla gidip ziyaret gidebiline gecmisi ile yuzlesmek icin guzel olur.