Anasayfa KeşfetArkeoloji Hasan Dağı’nın sırrı

Hasan Dağı’nın sırrı

Özge Çolak

Bozkırın efendisi Hasan Dağı ve Anadolu kültürü adına bir güzel haber: Pek çok kişinin adını bile duymadığı, binlerce yıldır sönmüş volkanın koynunda saklanan Mokisos antik kentinde 2021 yılında kazılar başlıyor.

YAZI: DOÇ. DR. B. TOLGA UYAR  

Hasan Dağı’nın Gölgesinde Bir Gizli Ören

Kapadokya bölgesinin belki de en az bilinen ve neredeyse el değmemiş yerlerinden biri, Aksaray’ın gölgesinde serinlediği, tüm heybetiyle yükselen Hasan Dağı’dır. İşte bu görkemli dağın kuzey yamaçlarında, şehir merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Helvadere beldesinin 200 metre kadar üzerinde sıra dışı arkeolojik kalıntılar bulunur. 1500 metre rakımdaki bu korunaklı vadide bazalt taş bloklarıyla inşa edilmiş konutlar, kesme taştan anıtsal mezarlar, kiliseler ve sarnıçlar coğrafyaya dağılır. Yerel bellekte Viranşehir, yani “yıkık, harap şehir” adıyla yer etmiştir, ama Kapadokya’nın günümüze kadar en iyi korunmuş ve en büyük Doğu Roma kentidir burası aslında. (En üstteki fotoğraf: DR. CAN ERPEK)

Viranşehir kalıntıları, 19’uncu yüzyılda batılı seyyahların anıları ve 20’nci yüzyıl başlarında bilim adamlarının araştırmalarıyla tanınmaya başlar. Başlangıçta bu yerleşimin Nora ya da Neroassos adıyla bilinen Helenistik dönem kalesi olduğu düşünülür. Nora adı halen Viranşehir harabeleriyle bağdaştırılsa da, aksi yöndeki bilimsel veriler nedeniyle, bu şüpheli saptama bilim dünyasında genel kabul görmez. Akla en yatkın gözüken, buranın 6’ncı yüzyıla tarihlenen Mokisos adlı bir Doğu Roma kenti olduğu görüşüdür. 1930’lardan günümüze geçerliliğini koruyan bu sav, Bizanslı vakanüvis Prokopios’a dayanır: 

“Kapadokya’da, ovada Mokisos adında bir kale vardı, o kadar haraptı ki, kısmen yıkılmış, kısmen de yıkılma tehlikesi altındaydı. İmparator İustinianos bunu tümüyle yıktırdı ve kalenin batısındaki dik, çok yüksek ve ulaşılması güç yere dev bir sur inşa ettirdi. Ayrıca çok sayıda kilise, imaret ve halka açık hamamlar ve kentin zenginliğini yansıtan başka yapılar inşa ettirdi. Mokisos daha sonra metropolis mertebesine de yükseltildi ki, Romalılar geniş bir bölgenin en önemli kentini böyle adlandırırlar.”

Viranşehir’deki yapıların büyük kısmı, yığma taş yapım tekniğiyle inşa edilmiş. Ana yapı malzemesi, volkanik kökenli yerel bazalt taşı. (FOTOĞRAF: MEHMET SERHAT AYDEMİR)

Konsilin (kilise konseyi) kayıtları da çarpıcı bilgiler aktarır. Örneğin 553 yılı kayıtlarında, Mokisos’a başkent olma hakkı verildiği ve isminin de İustinianopolis (İustinianos’un kenti) yapıldığı yazıyor. Daha erken tarihli bir diğer kayıttan, kentin, piskoposluk merkezi olduğunu da öğreniyoruz.

Kent kalıntıları, 200 hektardan biraz daha geniş bir alana yayılıyor. Doğal bir çanağın içinde kurulu olduğu için akropolis ve kuzeybatıdaki kale dışında aşağıda uzanan ovadan görünmüyormuş.

Mokisos’u çok bilinen antik kentlerle karşılaştırmak pek mümkün değil, çünkü şehir ızgara kent planına göre dizayn edilmemiş. Şehir planını belirleyen iki önemli faktör peyzaj ve savunma önceliğiydi. Kenti saran tepeler, doğal surlardı.

Kentteki tüm yapılar muhtemelen 6’ncı ve 7’nci yüzyıllarda inşa edilmiş, Mokisos’un politik ve askeri gücü tükendiği için sonraki yüzyıllarda inşa faaliyetleri yavaşlamış ve durmuştu.

Doğal tahribata ve insan eliyle verilen zararlara rağmen Hasan Dağı inatla ve umutla, ama biraz da küskünce binlerce yıllık kadim geçmişe sahip bu müthiş kenti bağrında sakladı. Bu coğrafya ve kültür mirasına müjdeyi bu yaz Kültür ve Turizm Bakanlığı verdi. Viranşehir, Mokisos (Nora) arkeolojik kazısının 2021’de başlatılması planlanıyor. Görünen o ki, Mokisos’un talihi dönüyor.

Yapı listesi kabarık

– Yerel taşlarla kabaca inşa edilmiş düz damlı/ kubbe-tonoz örtülü yaklaşık 1000 konut.
– Roma dönemine ait antik mezarlığın parçası olan 50’den fazla anıtsal pagan mezarı.
– Kuzeybatı tepede askeri yapılar içeren, surlarla çevrili akropolis.
– Merkezde iki büyük, iki küçük kilise ve psikoposluk konutu denilebilecek bir dizi binadan oluşan harap haldeki dini kompleks.
– Batı yamaçlarda yerel ağızda Kemerli Kilise, Kara Kilise denilen, görece iyi korunmuş iki büyük kilise.
– Yerleşimin hemen her yerine yayılan 25’ten fazla irili ufaklı kilise.

Artık tabelasız değil

Kazı çalışmaları öncesi, bu yaz Mokisos’ta yaklaşık bir ayı bulan yoğun bir arazi çalışması yapıldı. Bu kapsamda, 1500 metrelik gezi güzergâhı oluşturuldu, giriş kapısı, Türkçe ve İngilizce bilgilendirme, yönlendirme tabelaları ve haritalar yerleştirildi. Akademisyenler, mimar ve mühendisler, bilimsel ve teknik çalışmalar da gerçekleştirdi. Proje, Aksaray Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü başkanlığında yürütülüyor.

* Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Bizans Sanatı Anabilim Dalı Başkanı, Mokisos kazıları bilimsel danışmanı

ATLAS· EKİM 2020

 

Benzer Yazılarımız

1 yorum

RAMAZAN KESER 10 Kasım 2022 - 12:39

Maşallah maşallah çok güzel

Cevap

Yorum Yap