- Depremde Yok Olan Özel Koleksiyon
- “Atlas Bizzat Dünyam”
- “Yaşamadığım Bir Anıyı Hatırlamışım Gibi…”
- “Her Sayı Bir Davet”
- “Hâlâ Babamla Atlas Okuyoruz”
- “Her Bir Ağacın, Hayvanın, Yosunun Sesi Oldunuz”
- “Kızıma İlk Hediyem…”
- “Keşif Duygumu Canlandıran Yegâne Dergi”
- “Özgün ve Yapmacık Değil”
- “Arşı Aşan Bir Sevda…”
- “Artık Bizim Atlas İçin Ne İfade Ettiğimiz Önem Kazandı”
- “Paha Biçilemez Bir Pencere”
- “Öğrencilerim İçin Abone Oldum”
- “Bir Dünya Okulu”
- “İçimdeki Bitmeyen Heyecanın Kıvılcımı…”
- Dünya’yı Sırtlayan Kapak
- “Bütün Sayıları Dijital Ortama Kazandırın”
- “Uğur’umuzu dağlara verdik”
- Bir Askerlik Anısı
- “Telefondan Değil, Atlas’tan Yol Takip Ederim”
- Atlas Tarih İle Özel Bağ
- “Öncü Bir Yayın Oldu”
- Kültür Oyuncağı
- Başucu Kaynağı
- 366 Aylık Yol Arkadaşlığı
- Memleket Yakınlığı
- Atlas Rotaları
- Doğum Günü Dostluğu
- Atlas Kâşifleri
- Müstesna Bir Yer
- Atlas Çocukları
- Bir Nevi Seyahat Bileti
- “İyi ki Varsınız”
- Okul Kütüphanesinden Bugüne
- Tanışma Sayısı: Hasankeyf
- Derste Bir Atlas
- Atlas Ruhu
- Yeni Bir Atlas Doğuyor
“Derginizi siz bize anlatın” çağrımıza gelen mesajlar, Atlas’ın yıllar içinde okuruyla kurduğu güçlü ve sıcak bağa dair kişisel anlatılar içeriyor.
Depremde Yok Olan Özel Koleksiyon
Ali Koçak / Hatay
Atlas dergisiyle Nisan 1994’te 12 yaşındayken tanıştım. Televizyonda Atlas’ın pastalı birinci yaş günü reklamı vardı. Derginin kapağından gülümseyen Afrikalı kız, ailemden bu dergiyi istemem için yeterliydi. Dergiyi alıp bana getiren teyzeme “pasta nerede?” diye sormuş, kısa süre sonra da sayfalar arasında kaybolmuştum. Atlas benim için dünyaya ve Türkiye’ye açılan masmavi bir kapıydı. 90’lı yıllarda internet ve bilgisayarlar yaygın değilken, Atlas benim için bir tutku haline geldi, iç dünyamı renklendirip şekillendirdi, ufkumu ve dünyaya bakış açımı genişletti. Her sayının benim için ayrı bir önemi ve anısı vardır. Atlas ile büyüdüğüm yıllar boyunca bazen aklıma beni korkutan şu soru gelirdi: “Hangi sayı okuyacağım son sayı olacak?” Maalesef korktuğum bu yıl başıma geldi ve Şubat 2023, Atlas’ı satın alabildiğim son sayı oldu. Büyük felaket 6 Şubat 2023 depreminde, Hatay Antakya’da yaşadığım apartman, yıkılan onbinlerce binadan biriydi. Sağ kurtulmayı başarmıştım. Uzun yıllardır biriktirdiğim kitap koleksiyonum ile ayrı bir köşede sergilediğim Atlas koleksiyonum enkaza gömüldü. Atlas hem dünyanın hem Türkiye’nin doğal, tarihi ve kültürel güzelliklerini ve değerlerini görme, bilme ve keşfetme imkânını evlerimize kadar getirerek, “Türkiye’nin en güzel dergisi” unvanını 30 yıl boyunca fazlasıyla hak etti. Atlas’a nice 30’uncu yıllar diliyorum. Dergide bugüne dek emeği geçen herkese teşekkür ederim. Ümit ediyorum ki bir gün yeniden Atlas koleksiyonumu oluşturabilecek ve her ay Atlas’ın o mavi kapısını aralayarak keşfetmek için bakmaya devam edebileceğim.
“Atlas Bizzat Dünyam”
Meral Gülçiçek/Kırşehir
Atlas ve Atlas Tarih, 20 yıla yakın süredir dünyaya açılan pencerem değil, bizzat dünyam. Her sayı; yeni bilgi, keşif, merak, heyecan, tutku… Eğitim neferi olarak öğrencilerimle bulunduğum ücra yerlerde ışığım, kütüphanem… Birlikte nice 30 yıllara. Katkı sağlayan herkesi kutluyorum.
“Yaşamadığım Bir Anıyı Hatırlamışım Gibi…”
Arca Yılmaz/Kopenhag, Danimarka
Atlas’la lise yıllarımın sonunda tanıştım. 2010’ların başıydı, meraklıydım. Doğaya çıkmayı seviyor ancak çok yer bilmiyordum. Atlas sayesinde okuyarak öğrendim. Türkiye’nin en derin kanyonu, Andaman Adaları’ndaki biyoçeşitlilik, kuş göç yolları… Baktım ki her yeni sayıyı beklemek çok uzun sürüyor, sahaf sahaf gezerek eski sayıları toplamaya başladım. Maceralara ilgim artıyordu ve Atlas ekspedisyon ekibiyle de tanışmıştım. Benim için en etkileyici karşılaşma ise Uğur Uluocak sayılarıydı. Üniversitedeydim, dağcılığa başlamıştım ve Uğur’u ismen biliyordum. Neler yaptığını ise kendi kaleminden Atlas’ın eski sayılarından öğrendim. Size gönderdiğim fotoğrafta, Uğur’un hayatını kaybettiği kazanın anlatıldığı sayının arasında denk geldiğim “Uğur’lama” daveti var. Yaşamadığım bir anıyı hatırlamışım gibi hissettirmişti. İyi ki doğdun Atlas!
“Her Sayı Bir Davet”
Ayşenur Tuncay/İstanbul
“Keşfetmek için bak!” o kadar güçlü ve kalbe dokunan bir ifade ki benim için Atlas her yeni sayısında, her kapağını açışımda, her Editörden köşesinde yeniden keşfetmeye davet ediyor. Baktığım her yerde keşfedilecek güzellikleri kendime tekrar hatırlatıyorum ve Atlas ile yeni rotaları merakla bekliyorum. Kimi zaman deniz suyuyla buruşmuş, kimi zaman sırt çantamda kıvrılmış, toprakla renk almış ya da sayfa aralarına altın sarısı sahil kumu dolmuş her sayı, keşfedilmiş yeni yolları, unutulmaz manzaraları ve gülümsemeyle hatırlanan anları benim için saklıyor.
“Hâlâ Babamla Atlas Okuyoruz”
Burak Çelik/Mersin
Atlas dergisiyle 2000 yılında babam sayesinde tanıştım. MEB-Ülkeler Coğrafyası kitabının yazarlarından olan coğrafya öğretmeni babam, her ay Atlas dergisi alır, detaylıca okuyup inceler ve evimizin salonuna bırakırdı. 2000 yılında birinci sınıf öğrencisi olarak hem okula hem Atlas okurluğuna başlamıştım. Salonda Atlas’ın masmavi kapağını her gördüğümde mutlu olur, kapağı çevirip mavi kürenin sırlarını keşfetmek için sabırsızlanırdım. Atlas sayesinde And Dağları’ndan Bering Boğazı’na, alize rüzgârlarından Atacama Çölü’ne kadar geniş bir coğrafya bilgisi ve kültürü edinmeye başlamıştım. Hâlâ babamla Atlas okuyor ve dergi üzerine sohbet ediyoruz. Atlas’a nice 30’uncu yıllar diliyorum. Dergide bugüne dek emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.
“Her Bir Ağacın, Hayvanın, Yosunun Sesi Oldunuz”
Doç. Dr. Burak Eren/İstanbul
Merhaba sevgili dostlarım Atlas emekçileri… Coğrafya kendimi bildim bileli tutkum. Okumayı yeni söktüğüm dönemde elimde dünya atlası vardı, hâlâ var. 2012’nin Şubat ayında bayiden ilk defa Atlas’ı satın aldım. “İşte bu” dedim ve hiç bırakmadım. 11 yılı geçti aboneliğim. E-dergi aboneliğim de var ama elektronik ortam ilk tercihim değil. Tatile nereye gidersem gideyim, önce o şehrin/ülkenin anlatıldığı sayıyı bulup okurum. Her sayı benim için çok önemli. Ormanların, denizlerin, doğanın her bir noktası için duygularımı yaşatan, baskı dinlemeyen ve susmayan siz Atlas çalışanlarına çok teşekkür ederim. Her bir ağacın, hayvanın, yosunun sesi oldunuz ve olacaksınız. Tutkularım beni çoğu zaman doğa fotoğrafı çekmeye sürüklüyor. Bu yüzden olsa gerek, dergi çalışanları içinde favorim Turgut Tarhan. Tarhan’ın çekim yapmak için gittiği güzergâhları, kaldığı yerleri, çektiği çileleri merak ve hayal ederek okurum. Atlas’ın bana hediyesi bir dünya turu yapma fikrini vermiş olması…
“Kızıma İlk Hediyem…”
Dr. Onur Koçak/Ankara
Her şey 1993 yılının bir Haziran gününde bir doktor muayenehanesinde, sehpa üzerinde duran baskılara el atmamla başladı: Gördüğüm ve o an için resimlerine ve haritalarına doyamadığım Atlas’ın üçüncü sayısı! Coğrafya, macera, keşif ve tutku! 11 yaşında bir çocukta uyandırdıkları bu duygulardı. Gitmeden de görerek ve okuyarak elde edilen bir deneyimdi ve adeta yaşımla ilerleyen bir gereksinim oldu. Ve aradan 30 yıl geçti. O küçük çocuk 40 yaşında bir mühendis oldu, tasarımcı oldu, akademisyen oldu. Birçok şey hızla değişirken, her ayın ilk günü Atlas’ı bayilerde arama serüveni ve derginin kapağını açma keyfi bende hiç değişmedi. Birçok sayınızda Cüneyt Oğuztüzün ile farklı açılardan gördüm Anadolu’yu. İskender Iğdır’ın elle çizimleri ile öğrendim harita okumayı ve kartografyanın anlamını. Uğur Uluocak ile gördüm zirvelerin farklı renklerini. Ve kan bağım olmasa da bir yakınım gibi üzüldüm aramızdan ayrılışlarına. Alaska- Pribilof Adaları’nı ve 10 bin kilometre uzağındaki Bodrum-Mazı Köyü’nü tüm okurlar aynı vizyonla gördük. Sonrasında kendim gezdim neredeyse tüm Anadolu’yu, yarım milyon kilometrenin üzerinde yol yaptım. Baktım, tanıştım, inceledim, görmeye ve de öğrenmeye çalıştım. Hâlâ iyi bir öğrenci olduğumu hissediyorum! Sonunda kızım İpek Marla’ya armağan ettiğim ilk hediyem oldu doğum ayı olan Ocak 2023 sayınız. Keşfetmek ve öğrenmek ruhun erdemlerindendir özgür kılınmış bedenlerde. Sadece coğrafyayı değil, doğaya ve yaşama saygıyı işlemekten yılmadığınız için teşekkür ederim size ve ebediyete intikal etmiş diğer emekçilerinize. Savaşlara inat sevgiyle ve barışla yaşamak ümidiyle.
“Keşif Duygumu Canlandıran Yegâne Dergi”
Dr. Tayfun Topaloğlu/İzmir
Ortaokul birinci sınıftayım. İki sıra arkadaşımla Denizli halk kütüphanesine gittik. Atlas dergisinin ilk sayılarından biriydi sanırım, kutupları anlatıyordu. Arkadaşlarımla merak ve heyecan içinde sayfaları çevirdik, fotoğraflara baktık. Üzerinden 30 yıl geçtiğini şimdi fark ediyorum. Bu güzel duyguyu artık küçük kızım Düşçe’yle paylaşıyorum. O gün bugündür farklı sayılarını zevkle okuduğum, merak ve keşif duygumu canlandıran yegâne dergidir Atlas… İyi ki varsınız, iyi ki sizleri tanımışım. Emeği geçen herkese gönülden teşekkür ediyorum. Nice 30 yıllara!
“Özgün ve Yapmacık Değil”
Emre Karakuş/Ordu
Atlas dergisiyle ilk olarak ortaokulda bir kitaplıkta tanışmıştım. İçinde eşsiz fotoğraflar barındıran ve kapağındaki dünyayı sırtlayan adam resmiyle kafama kazınan bu maviş dergi ilgimi çekmişti. Lisede kitap okuma alışkanlığım geliştikçe, Atlas dergisini düzenli bir şekilde satın almaya başladım. İlk satın aldığım sayı Nisan 2016 sayısıydı ve 2021 yılına dek her ay Atlas satın aldım. Atlas’ın sadece kitaplığımda durması bile mutluluk veriyor. Derginin geçmişten gelen kendine özgü bir yapısı var. Emek verilip özverili bir şekilde hazırlandığı belli, özgün ve yapmacık gelmiyor. İçindeki yazılar ve uçsuz bucaksız coğrafyaların fotoğraflarıyla hep hayal ettiriyor. Burada, Türkiye’nin gerçek anlamda tek tarih dergisi olan Atlas Tarih’ten de bahsetmek gerek. Atlas Tarih’in bende oluşturduğu heyecan, Atlas’tan fazla oldu. Atlas Tarih’in bir kitaplıkta yer alışı oraya prestij ve kalite getirdi. Atlas ve Atlas Tarih kültürel anlamda iyi bir seviyede ve varlıklarıyla okurlarına nitelikli bir katkı veriyor. Her iki derginin de hiç durmadan devam etmelerini isterim. Dergilerimi öyle özenle saklıyorum ki her birini poşetledim ve zarar gelmemesine dikkat ediyorum.
“Arşı Aşan Bir Sevda…”
Erdal Yılmaz/Ankara
İlk sayısını aldığım Nisan 1993’ten son sayısını aldığım Kasım 2023’e kadar 368 ay geçmiş, koskocaman 30 sene devrilmiş. Ekleri, haritaları, kitapçıkları, kılavuzları, CD’leriyle birlikte, pandemi ve büyük depremde çıkmayan iki sayı haricinde, hiç eksiksiz 366 sayı toplamışım. Abone olmamış; her zaman kitapçıdan, gazete ve dergi bayiinden, her daim tarifi olmayan o ilk sayıdaki heyecanı yaşayarak, poşeti bile yırtık olmayan dergiyi satın almışım. Evde fazlalık oluyor, çok yer kaplıyor diye sevgili karıcığımı kırmamış, tüm ekleriyle birlikte kamyonetle işyerime taşımışım. Türkiye’nin birçok yerine, dünyanın birçok köşesine Atlas’la seyahat etmiş, yol arkadaşlığı yapmışım. Manyak mı bu adam diyeceksiniz belki ama resim altyazıları dahil hilafsız her konusunu okumuşum. Hakan Öge’nin Mardek’iyle okyanusları aşmış, dünyayı dolaşmışım. ODTÜ’lü okuldaşlarımla, Nasuh Mahruki, Yılmaz Sevgül’le Everest’te zirve yapmışım. Uğur Uluocak’la iki kere K2’yi denemiş, ikisinde de zirveye ulaşamamanın üzüntüsünü yaşamışım. Ali Murat Atay’la Antarktika’ya gitmiş, penguenlerin peşinde dolaşmış, Mali’de Taoudenni’den Timbuktu’ya biraz tabana kuvvet biraz deve sırtında tuz kervanına katılmış, 23 günde aç susuz Sahra Çölü’nü aşmışım. Cemal Gülas’la Özcan Yüksek’le Kuzey Kutbu’nda sıfır noktasına yürümüş, Moğolistan’da Sayan Dağları’nda kayıp Türkler Dukhalar’i bulmuşum. Gökhan Türe, Zafer Kızılkaya’yla Ren-Tuna nehirleri üzerinde kanoyla kürek çekmiş, Karadeniz üzerinden Türkiye’ye gelmişim. Zafer Kızılkaya’yla Indo Pasifikler’de dalışlar yapmış, rengârenk balıklar, mercanlar görmüşüm. Ali Ethem Keskin’le dipsiz zifiri karanlık mağaralara dalmış, Çanakkale Destanı’nı bir de boğazın soğuk sularında yatan savaş gemilerinin içinde dolaşarak yaşamışım. İzzet Keribar’la Cüneyt Oguztüzün’le allı turnanın fotoğrafını çekmek için günlerce Sultan Sazlığı’nda, Kızılırmak Deltası’nda nöbet tutmuş, eksi 30 derecelerde Halim Diker’le Kars’ta kurtların peşine düşmüşüm… Sayısız anı biriktirmiş, ulaşılması zor hayaller kurmuşum. Okurken büyük bir keyif almış, fotoğrafların içinde kaybolmuşum. Çok, hem de çok mutlu olmuşum. Bir diyardan bir diyara savrulup gitmişim. 58 yıllık ömrümün yarısından bir yıl fazlasını Atlas’la geçirmiş, çok da iyi etmişim. İki çocuğuma tarifsiz bir hazine bırakmışım. Ömrün uzun, hayallerin sonsuz, okuyucuların daim olsun. Nice 30’lu yaşlara. Sen çok yaşa Atlas.
“Artık Bizim Atlas İçin Ne İfade Ettiğimiz Önem Kazandı”
Gökhan Hilmi Üner/Muğla
Atlas’ın bendeki yerini üç ayrı döneme ayırmalıyım sanırım. Atlas’tan yaklaşık yedi yaş büyük olmam ilginç, çünkü beni Atlas büyüttü diyebilirim. Çocukluk ve gençlik dönemlerimde bana doğayı, tarihi, kültürleri sevdiren ve hatta tüm bunlara merakla yaklaşmamı sağlayan bir büyüğüm gibiydi. Dergide ve yanındaki sert kapak eklerinde gördüğüm yerleri araştırıp ileride buraya gitmem gerekiyor diye hayal kurar, plan yapardım… 20’li yaşların ikinci yarısından itibaren bu kez planların eyleme geçeceği zamanlar gelmişti. Şimdi, keşke dergiye zarar vermeseymişim hepsi koleksiyonumda kalsaymış, diyorum ama farklı sayılarda aynı şehirle ilgili yazılmış yazı ve fotoğrafları kesip o şehir/ülke ile ilgili kendi Atlas’larımı oluşturuyor, sonra oralara gidip yine Atlas’ın hediye olarak verdiği Dünya haritasını işaretliyordum. Ve artık şimdiki yaşlarıma yaklaştıkça Atlas’ın benim için ne ifade ettiğinden çok, Atlas’ın bu ülke için ne ifade ettiği, belki de biraz sorumluluk alıp benim/bizim Atlas için ne ifade ettiğimiz önem kazandı. Çünkü hangi basılı yayını severek takip etsem ülkede gelinen durum nedeniyle artan maliyetler yüzünden basılı hayatına son verdi. Kaliteli haftalık/aylık yayınlar yok denecek kadar azaldı ama Atlas 30 yıldır olduğu gibi kalitesinden ödün vermeden yoluna devam etti. Hal böyle olunca, bunun aksamadan sürmesi için kendi üzerimde sorumluluk hissederek her ay Atlas alıp okumaya devam ediyorum. Cumhuriyetimizin 100’üncü yaşını kutladığımız şu dönemde, ülkemizin önemli değerlerinden Atlas dergisinin de 30’uncu yaşını kutluyor olmamız çok değerli. İyi ki doğdun, iyi ki varsın, sen çok yaşa Atlas…
“Paha Biçilemez Bir Pencere”
Mustafa Deveci / İzmir
2003’ten beri her sayısını ay be ay takip ettiğim ve yıllar sonra, ilk sayısından itibaren geçmiş kayıp zamanlarımı da sahaflardan temin ettiğim dergimiz muazzam boyutunu küçük bir kurguyla size aktarıyorum. Atlas benim için masamdan dünyaya açılan, boyutundan çok ama çok büyük bir pencere. Onun her yeni sayısını beklemek güzel ve tarifsiz bir duygu. Az çok masaüstü yayıncılık yapmış birisi olarak, içerdiği muazzam bilgi birikimi, zaman ve emekleri tahmin edebiliyorum (yaşayanlar kadar olmasa da). Atlas’ın hazırlığında emeği geçen herkese, emekleri için sonsuz teşekkürler. Sağ olun, var olun.
“Öğrencilerim İçin Abone Oldum”
Said Saidoğlu/Lefkoşa, KKTC
Atlas dergisine 1994 yılında Bursa Orhangazi’de ortaokul 1’inci sınıfta okurken Orhangazi Satranç Derneği’nde tanıştım. Mehmet Gani Cüneyitoğlu hocamız aramızda para toplayıp bizi dergiye abone yapmıştı ve sürekli karton klasörlerde kütüphanemizin baş köşesinde okunmayı bekliyordu. Bu lise yıllarına kadar böyle devam etti. Ardından Ankara’da Gazi Üniversitesi kütüphanesi ve Milli Kütüphane’de de severek takip ettiğim yayınların başında geldi Atlas. 2004 yılında İstanbul’da öğretmenliğe başlayınca öğrencilerim için abone oldum ve uzun yıllar arşivimde bulundurdum. Şimdi de Lefkoşa Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği’nde öğretmenlik yapıyor, burada öğrencilerimiz ile takip ediyoruz. Her zaman keşfetmek için baktık. Teşekkürler Atlas.
“Bir Dünya Okulu”
Tamer Bektaş/Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Atlas dergisiyle milenyumun ilk ayı olan 2000 yılının Ocak ayında doğup büyüdüğüm İzmir’de tanıştım. O aydan itibaren dergiyi kesintisiz her ay aldım ve bütün konularını okudum. Derginin eski sayılarını sahaflarda gördükçe onları da toplamaya başladım ve yıllar ilerledikçe bütün sayıları tamamladım. Atlas benim için salt bir coğrafya ve keşif dergisi değil, bir nevi dünya ve hayat okulu gibidir. Dergide işlenen konular sayesinde yabancı ülkelerden Türkiye’nin birçok şehrine kadar bir sürü yer gördüm ve sanal da olsa oraları gezdim. Özellikle gidilen yerlerin kültürü, insan yaşamları, bazı önemli gelenekleri vb. hakkında bilgi verilmesi derginin en sevdiğim yönlerinden. Ayrıca dergide doğa, doğanın korunması, çevre kirliliği, yaban hayatı, uzay çalışmaları vb. ile ilgili güncel haberlerin verilmesi de artılarından. Dergimi çok seviyorum ve daha nice yıllar yayın hayatının devam etmesini diliyorum. Nice 30 yıllara sevgili Atlas’ım.
“İçimdeki Bitmeyen Heyecanın Kıvılcımı…”
Şerife Kafalı/Tokat
Sevgili Atlas dergisi, seninle beş yaşında küçük bir çocukken tanıştım. Kitaplığımızdaki iki sıra boyunca uzanan en renkli ve kalabalık bölüm senindi. Okuma yazma bilmiyordum ama sendeki büyülü dünya içine çekti beni. Önce renklerini incelemek istedim. Doğanın renkleri, oradaydı. Sonra bambaşka dünyalar, coğrafyalar, yaşamlar olduğunu gördüm. Oysa ben o güne kadar sadece kendi şehrim var sanıyordum. Derginin sayfalarını karıştırdıkça öğrendim, öğrendikçe daha çok merak ettim. Benim için çocukluğumun büyülü ve renkli yolculuğu Atlas ile başlamıştı. Afrika kıtasıyla ilk orada tanıştım mesela. Rengârenk kuşlar, yemyeşil ormanlar, gizemli bir tarih ve geçmişin izleri… Yolum bazen Ege’de bir yürüyüş rotasıyla kesişti, bazen Afrika’da hiç bilmediğim bir kabilenin yaşamıyla, bazen de Nemrut’ta güneşin doğuşuyla…Ve ben ne zaman seni elime alsam hep bilmediğim, görmediğim yerlerde buldum kendimi. Hayallerime ilham, küçük dünyama pencere oldun. Beş yaşındaki o kız şimdi büyüdü ama senden öğrendikleri hiç değişmedi. Dünyanın birçok ülkesine korkusuzca giden, gittiği her coğrafyanın, attığı her adımın tadını çıkaran, merak eden ve ilk günkü heyecanla okuyan birisi oldu. Okumakla da kalmadı senden aldığı ilhamla dünyanın dört bir tarafındaki çocuklara yazdığı kitapları ulaştırdı. Şimdi Afrika yolcusu… İçimdeki bitmeyen heyecanın kıvılcımı ise Atlas oldu. İlham olan ekibinize sevgilerle…
Dünya’yı Sırtlayan Kapak
Selda Görücü Uzunoğlu/Balıkesir
1999’un o en uzun gecesini yaşadığımız Ağustos’unun ardından, gazete bayiinin rafında karşılaştık sedyedeki bir çift göz ile. Aylık takip ettiğim bilim dergisi için oradaydım ama “Deprem Ülkesi” başlığı ile ilk o gün benimle geldi Atlas! Ve ben nereye gidersem oraya. Her ay gidip elimle almak ne büyük heyecan hâlâ. Kitaplığımın en özel yerinde Atlas’larım ve duvarlarımızı süsleyen posterleri ile çocuklarıma bırakabileceğim en kıymetli mirasım; her zaman keşfetmek için bakmaları… Geçmişe, geleceğe, doğaya, kâinata, insana dair… Dağların zirvesine Uğur Uluocak ile tırmanmak, güzel Anadolu’mun manzaralarına Cüneyt Oğuztüzün ile bakmak, Rüstem Aslan ile katman katman arkeolojiye, Zafer Kızılkaya ile derinliklere dalmak, Hakan Öge ile kâh yelken açmak kâh uçmak, İskender Iğdır’ın haritalarında dağlara yollara dokunmak, Özcan Yüksek ile masallara yolculuk etmek, Mehmet Yaşin’in editör yazısını okumak… Yeni yazarlara ve daha nicesine minnetle… Mavi kapağı yeşil oldu, beyaz oldu, çocuk oldu, altın rengi oldu 15’inci yaşında. Siyah da oldu 2023 yılında… Dünya’yı sırtlayan kapağının hep keşfetmeye açılmaya devam etmesi dileğiyle iyi ki doğdun Atlas.
“Bütün Sayıları Dijital Ortama Kazandırın”
Zafer Aşılıoğlu / Lefkoşa, KKTC
Bir zaman makinesi olduğunu düşünüp zamanı geriye sararsak, 1997 yılının Aralık ayının soğuk bir Ankara gününde, Kızılay’dan Sıhhıye otobüs duraklarına doğru ilerleyen bir liseli gencin gözü, yoldaki gazete büfesinde üzerinde “Uçarak Türkiye” yazan bir dergiye ilişir, dergiyi büfeden alır ve otobüste eve gidene kadar okur. O genç liseli için Atlas serüveni böyle başlamıştır. Tam tamına 26 yıl geçmiş. O yıllarda dial- up çevirmeli ağ ile internete bağlanıldığı hatırlanırsa, bir derginin bir öğrencinin hayatını nasıl değiştirdiğini düşünemezsiniz. Benim için bir arkadaştı Atlas dergisi. Benimle birlikte o da büyüyecek ve zamanın getirdiği yeniliklerle dijital çağda yerini alacak, bu da benim için ayrı bir devrim olacaktı. Elime kâğıt dergiyi alamasam da Atlas kendini yenileyerek online olarak bana yine ulaştı, hiç kopmadık birbirimizden. En çok istediğim, bütün yılların dergilerini dijital platformda tekrar bize kazandırmanız. İyi ki varsın Atlas, iyi ki varsın Atlas Tarih ve o hiçbir zaman unutulmayacak slogan: Keşfetmek için bak!
“Uğur’umuzu dağlara verdik”
Kubilay Han Kıray / İzmir
Kırgızistan’da yaşarken ülke dağlarının isimleri, yaban hayvanları, göçebe hayatı ve yüksek rakım göl ve nehirlerine dair raporlar hazırlıyordum. O sıralar dergiye faksla gönderdiğim bir makalem Atlas’ta yayımlanmış, gurur duymuştum. Türkiye’den gelenler beni Bişkek’te mutlaka bulur ve uzun uzun sohbet etme imkânımız olurdu. Bu gruplardan biri de Uğur (Uluocak) ve arkadaşlarıydı. Onlarla Tien-Şan, Ala-Arça, Han Tengri ve Pamir Dağları hakkında derin sohbetler ederdik. Eşsiz manzaraları olan yerlerden biri de Atatürk Parkı’ydı. (…) Derken ertesi sabah Uğur(suz) iki arkadaşı hüzünle geldiler. Yola çıkacaktık hâlbuki. Heyecan yok. Uğur nerede? Uğur’umuz yoktu. Hemen Türk elçiliğine ve gerekli birimlere haber verip uzun uğraşlar sonucu ulaştık Uğur’umuza. Bu olay beni derinden sarstı. Oğlum olunca Uğur’un anısına adını Pamir koyduk… Umarım gençler, çocuklar yaşatacak maceralarımızı, taçlandırılacaklar anılarımızı.
Bir Askerlik Anısı
İbrahim Sarıçiçek / Ankara
2008 yılı yapımı ve 2009’da Oscar ödüllerini silip süpüren bir film vardı: “Slumdog Millionaire”. Bir bilgi yarışmasında başarı gösterebileceğine kimsenin inanmadığı Jamal, her bir soruda geçmişine gidip, sorunun doğru cevabını hatırladığı bir anısını hatırlayarak doğru cevaplar verir. Tam bağdaştırmak uygun olur mu bilmiyorum, ama Atlas’ın “keşfetmek için bak” sloganı sayesinde, yıllardır bu filme benzer durumlar yaşıyorum. Gelin birkaçını özetleyim.
Yıllar önce Mardin’de askerlik yaparken güvenlik kontrollerinde, araçlarda gördüğümüz yaşlıların dövmeleri diğer asker arkadaşlarıma ilginç, çoğu zaman anlamsız ve pek tabii yaşlı insanların yüzünde dövme olması çok garip gelmişti. Halbuki bir Atlas yazısı sayesinde yıllar önce doğuda bu geleneğin olduğunu biliyordum. Hatta dövmenin iğne yardımıyla, anne sütü ve külle deriye işlendiğini de biliyordum. Ve ekliyorum, temel desenlerin ne anlama geldiğini de hatırlıyordum.
Günümüzden az geriye gidelim. Suriye Savaşı’nın başladığı zamanlarda Yezidilere yapılan eziyetler çok haber oldu. Kimsenin varlığını bilmediği bu topluluk yine yıllar önce Atlas’ın bir yazısının konusuydu ve ben yine Atlas sayesinde başlarına neler geleceğini biliyordum. İslam ve hatta Sünni İslam anlayışını benimsemedikleri için erkekleri katledildiler, kadınları satıldılar. Kamuoyu adlarını yeni duymuştu belki ama yüzyıllar, belki binyıllardır benzer eziyetleri zaten çekiyorlardı.
Maalesef yine savaşlarla dolu güncel gündemde de Filistin-İsrail çatışmasının tüm detayları, taşla askerlere saldıran Filistinli çocuklar ve Arafat ile ilgili yazı aklıma geliyor. Evet, Atlas ile hep keşfetmek için baktık; bu çetrefilli coğrafyada bundan sonra her yeni güne ümitle bakmak dileğiyle.
“Telefondan Değil, Atlas’tan Yol Takip Ederim”
M. Ergun İspiroğulları / İstanbul
Sevgili Atlas çalışanları ve okurları. Dergimizi ilk çıktığı günden, ilk sayıdan itibaren almaya başladım ve halen almaya biriktirmeye devam ediyorum. Özel nedenlerden alamadığım bir sayı haricinde tüm sayılar, beraberinde verilen dergi, kitapçık, harita, cd ‘ler çok iyi durumda biriktiriyorum. En büyük sorun, kütüphanede bunları koyacak yer kalmadı. İlk çıktığında daha genç, öğrenci falan olsaydım – şu an 63 yaşındayım-, dergide önerilen pek çok yeri, macerayı yaşardım. Ama en azından bir seyahate çıktığımda, verdiğiniz harita atlaslardan biri mutlaka yanımda olur. Telefondan değil, Atlas’tan yol takip ederim. Ülkemizin ve dünyanın pek çok bilgisine, fotoğrafına, dergi sayesinde ulaştım. 30’uncu yıl kutlu olsun. Ben göremem ama nice 30 yıllara. Bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkürler, saygılar, selamlar.
Atlas Tarih İle Özel Bağ
Kağan Kuru / Kocaeli
Bundan tam 11 yıl önce hayatımın belki de en zor günlerini yaşarken tanıştım Atlas ile. Annem hiç beklemediğimiz bir anda gece vakti beyin kanaması geçirdi ve hayatımız kökünden değişti. Eve bağlı hayatımı güzelleştirebilmek adına boş vaktimin tamamını kitaplara ayırmaya başladım. Sürekli bir şeyler okuyan, okudukça daha çok merak eden birine dönüştüm. 2012 yılında nihayet annem ayaklandı ve fizik tedavi süreci başladı. Artık sabahları annemi tedaviye götürüyor, gün boyu rehabilitasyon merkezinin bekleme salonunda oturarak etrafı izliyordum. Bir gün yakınlarda bir kitapçı keşfettim. Yarı Boşnak göçmeni bir aileden geldiğim için kitapçıda dikkatimi ilk çeken şey, büyük ilgi duyduğum Osmanlı ve Balkan tarihiyle alakâlı Atlas Tarih özel sayısı oldu: 100. Yılında Balkan Savaşları: Rumeli’ye Veda, yanında bir de Yüz Yıl Önce Balkanlar fotoğraf albümü hediye! Ciltli, kuşe kâğıda basılı mükemmel fotoğraflar… O sayıyı o gün iki kez okudum. Fotoğraf albümüne tekrar tekrar bakıyor, bir vatan kaybetmiş olmanın acısıyla yeni yeni tanışıyordum. O günden sonra Atlas Tarih hayatımın en çetrefilli döneminde yalnızlığıma derman olmuş, hayat boyu kopmak istemeyeceğim bir yayına dönüşmüştü. O zamanlar bir tarihçi olacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. 2023 itibarıyla Tarih Anabilim Dalı’ndan yüksek lisansımı bitirmek üzereyim. Kim bilir, yakın gelecekte belki bir gün bu denli duygusal bağlar kurduğum bir dergide ben de yazarım. Sağlıcakla kalın, iyi ki varsınız.
“Öncü Bir Yayın Oldu”
Cumhur Bilgensoyüstün/İstanbul
Atlas’ın ilk sayısından itibaren okuyucusuyum. Atlas’ta içerik kadar, o içeriğin nasıl oluşturulduğuna dair hikâyeler de hep ilgimi çekmiştir. Atlas her zaman gezi ve seyahatlerimizde rehber niteliği taşımıştır, bu özelliğini şimdi de koruyor. İlk sayılarının hiçbir yerinde e-posta, web sitesi, sosyal medya adreslerinin bulunmaması, şu anda sayfalarını karıştırırken çok tuhaf geliyor. Derginin öncü niteliği; başka yayınların yolunu açması da bir başka önemli özelliği. Derginin İstanbul özel sayılarını okumak çok keyifliydi, yeniden yayımlansa ne güzel olur. Dergi içeriklerine emek veren ve artık aramızda olmayanları da saygıyla anıyorum. 30’uncu yılın kutlu olsun Atlas.
Kültür Oyuncağı
Selcen Özkan / Çanakkale
İlk kez 1996 yılında henüz 13 yaşındayken tanıştığım, yaşadığımız şehrin tek bir gazete bayiinde bulunan, her sayısını dört gözle beklediğim dergi… Beni Anadolu’nun dışına taşıyan, ufkumu açan tek kaynak. 90’lı yılların sonunda üç ayda alıp birleştirdiğim dünya haritası, yıllar sonra 2020 pandemi günlerinde çocuklarımın ve benim için en güzel eğitim aracı, kültür oyuncağı oldu.
Başucu Kaynağı
Tuğba Şahin / İstanbul
Ülkemizde tarihten sanata, müzikten felsefeye, kartografyadan arkeolojiye, politikadan kimyaya; zengin, faydalı yazılar derlenmesine yardımcı bir çeşitlilik var. Ve günümüzde de sürdürülme çabaları taktir edilesi. Okumak en büyük hürriyet. Atlas dergisinin yaşı benden ufak. Çocukluğumda oyun arkadaşım yakınlığını uyandıran, merakımı teşvik eden, üniversite seçimlerimde tarih ilmine vesile önemli araçlardan bir başucu kaynağı. DVD 1993-2002 yayınlarının arşivini de edinmiştim. 2012 yılından itibaren de tarih sayılarını dikkatle takip ediyorum. Beraber nice mutlu yıllara…
366 Aylık Yol Arkadaşlığı
Dr. Cihat Örken/İstanbul
1993 Nisan’ında Ankara-İstanbul gidiş gelişlerinde başlayan yol arkadaşlığı, 366 sayıdır devam ediyor. Eksik tek bir sayının bulunmadığı Atlas koleksiyonumu sergilemekten hep mutluluk duydum. Bu keyifli yoldaşlığın ömür boyu sürmesi dileğiyle, yolun açık olsun Atlas.
Memleket Yakınlığı
Ezgi Sancar/Antalya
15 yaşımda yatılı okuduğum lisenin kütüphanesinde bakınırken, gözüme kapağında İznik çinisi fotoğrafı olan bir dergi ilişti. Memleketimden tanıdık bir kare görmenin verdiği buruk sevinçle dergiyi elime aldım ve oturduğum gibi tamamını okudum. İşte Atlas ile böyle tanıştım. Akıllı telefonların hayatımıza girmediği, televizyon izleme fırsatımın bile olmadığı o dönemlerde Atlas bana dünyanın kapılarını açtı. Doğaya sevgimi adeta hayranlığa dönüştürdü, merak duygumu uyandırdı ve en önemlisi gezme ve keşfetme arzusuyla bana hayaller kurdurdu. Şimdi 32 yaşındayım, hâlâ bu dergiyi elime aldığımda ilk günkü gibi sıcak bir memleket yakınlığı yüreğimi sarar. Bir gün bir gencin eline geçmesi ve onun da hayatına dokunması umuduyla Atlas koleksiyonumu halk kütüphanesine bağışladım. Bugüne kadar dergiye emek vermiş herkese teşekkürler.
Atlas Rotaları
Ulaş Sönmez / KKTC
Atlas dergisiyle 2000 yılında üniversitede okurken tanışmıştım. Her sayısını heyecanla bekliyordum. Fotoğrafçılık tutkum derginin sayfalarında gezinirken doğmaya başlamıştı. İnternetin bugünkü gibi yaygın olmadığı dönemde tatil planlarını Atlas eklerindeki bilgilere göre yapıyor, oradaki haritalardan güzergâh belirliyordum. Bu kaynaklar benim için hâlâ çok önemli. Şimdi de kızım Defne, Atlas eklerine ve haritalarına hayran, onları merakla inceliyor.
Doğum Günü Dostluğu
Elif Yağız / İstanbul
21’inci yaş günümü kutladığım gün Atlas ile tanıştım. Doğduğum tarih olan Eylül 1998’de basılmış ve benimle aynı yaşta olan Atlas sayısı o gün bana hediye geldi. O günden beri beraberiz.
Atlas Kâşifleri
Utku Ergan/İstanbul
10’lu yaşlarımdayken evde mavi kapaklı bir dergi bulmuştum. Kapakta neler olduğunu söyleyemem fakat içindekilerden etkilendiğimi kesinlikle söyleyebilirim. İçimdeki kâşifi ortaya çıkaracak bir kıvılcımdı belki fakat o mavi kapaklı dergi ne yazık ki zamanla unutuldu. Ta ki takvim Nisan 2018 olana kadar. Evde ansızın karşılaştığım mavi kapaklı dergi yeni sayısıyla önümde duruyordu. O zamandan beri daha genç adaşları yanına eklense de o dergi yerini kaybetmiyor. Atlas macerama ve koleksiyona dönüşmesine önayak olan ilk sayı işte budur. Çevremizde kimin bu mavi kapaklı dergiyi okuyarak kâşif ve doğa âşığı kişiliğini zenginleştirdiğini asla bilemezsiniz. Fakat o kâşifler aramızdalar ve iyi ki de Atlas var ki paylaşmaya ve öğrenmeye devam ediyorlar.
Müstesna Bir Yer
Abdulmetin Keskin
Atlas, 1996 yılından beri takip ettiğim önemli bir yayın organı. 2000’li yıllarda bir yurtdışı seyahatimde Atlas dergisinin birkaç sayısını önemli Kazak ve Kırgız gezginlere hediye etmiştim; dergiye ellerine ilk aldıklarında “National Geographic kalitesindeymiş” demişlerdi. Dergide beni en çok Afganistan, Orta Asya ve Ortadoğu bölgesi yazıları etkilemiştir. Çeyrek asrı deviren bir geçmişe sahip Atlas dergimiz gönlümüzde müstesna bir yere sahip. Geçmişten bugüne kadar destekleri olanlara ve yayıncı kuruma teşekkür ederiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında tüm Atlas çalışanlarına başarılar dilerim.
Atlas Çocukları
Emel Şerife Tatar
Merhaba sevgili Atlas… Yıl 2007, mevsim yaz. Abim elinde bir dergi ile çıkageldi. Seyahat etme, yeni yerler keşfetme merakım başlamışken, o derginin günlerce bana eşlik ettiğini biliyorum. İsmi o kadar büyülü gelmişti ki bana, yıllar sonra haritalar, objeler, tablolar biriktirmeye başladım. Evet, o dergi Atlas’tı. Sonraki sayılarını da alıp keyifle okuduğum bu dergi, yıllar sonra oğlumun adı oldu. Atlas dergisi ile aynı yaştayım. En sevdiğim Atlas sayısı, oğlumun doğduğu yıl ve ayın sayısı olan Ekim 2021 tarihli. Atlas Tatar’ın annesi…
Bir Nevi Seyahat Bileti
Güray Karaayak/İstanbul
Lise yıllarımda harçlıklarımdan arttırdıklarımla almaya başladığım Atlas dergisinin her sayısı benim için başka ufuklara dalıp gitme şansı veren bir nevi seyahat bileti gibiydi. 30 yıllık yolculuğunuzda en sevdiğim 100’üncü sayınız ve en sevdiğim kısım da bu sayıya özel fotoğraf seçkisiydi. Üniversitede başladığım amatör fotoğrafçılık serüvenimin başlangıcı sayılır bu sayı. O kartpostalvari şahane fotoğraflara dakikalarca baktığım çok olmuştur. Nice 30 yıllara Atlas!
“İyi ki Varsınız”
Metin Bakandı/Ankara
Ben bir sosyoloğum. Atlas’ı her zaman büyük bir zevkle takip ettim. Türkiye için yaptıklarınız inanılmaz değerli. Fikrinize, yüreğinize, çabanıza sağlık. İyi ki varsınız.
Okul Kütüphanesinden Bugüne
Ebubekir Kuri/Balıkesir
Atlas’la ortaokulda, Sosyal Bilgiler öğretmenim Sayın Hakan Sayın’ın tavsiyesiyle tanıştım. Öğretmenimiz Atlas’ın bütün sayılarını alırdı ve okul kütüphanesinde biriken bu dergileri okuma şansımız olurdu. Atlas’ın bence en önemli yönü, ufuk açıcı özelliği olmasıydı. Her sayıda okuyup öğrendiğim bilgiler hayata bakış açımı etkiledi. Tarihi, coğrafyayı, sosyolojiyi ve birçok sosyal bilim ile doğa bilimini buradan öğrendim. En sevdiğim sayı, Temmuz 1999 tarihli, Akdeniz’i kıyıdan tanıtan Atlas’tır. Babadağ ve Trobriand Adaları’ndaki insanların öyküleri de ilgi çekiciydi. Ağustos 2001’deki Çölün Çerkesleri kapaklı sayının da bende yeri başkadır, çünkü o harçlığımla aldığım ilk sayıdır.
Tanışma Sayısı: Hasankeyf
Yeliz İpek / İstanbul
Atlas dergisi ile tanışıklığımı sağlayan Hasankeyf’e Sadakat sayısıydı. Bu sayıyla başlayan bağım günümüze dek sürdü. Atlas, benim için yeni keşifler, yolculuklar ve duygular olmuştur. Her sayfada başka kıtalara, ülkelere ve farklı kültürlere götürüp kendi sayfalarında beni gezdirir, bu gezintilerden sonra evime varmanın mutluluğunu yaşardım. Bu sayfalarda, yaşadığım dünyayı ne kadar az bildiğimi her defasında yeniden anlar ve Atlas ile tekrar yola çıkmanın sabırsızlığını yaşardım. Çıktığım bu yolculukta Atlas dergisi ile var olurdum. Bu yolda beraber var olma umuduyla.
Derste Bir Atlas
Nazike Umut Yaşır/İzmir
Atlas’ı ilk sayısından itibaren hiç kaçırmadan almış bir okuyucunuzum. İlk sayıda “Kaçkarlarda tek başına” yazısını okurken çok ağlamıştım, yazıdaki duyguları ifade eden samimiyet bana da geçtiği için belki. Seyahat rotamı çizerken Atlas’tan çok faydalandım. Gezdiğim yerlerde, “Burayı çok az kişi bilir, nereden öğrendiniz?” dediklerinde verdiğim cevap Atlas’tı. Emekli edebiyat öğretmeniyim. Derslerime Atlas’ı götürürdüm. Orhun abidelerini, Oğuz Kağan Destanı’nı, Mevlana’yı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin aşklarını anlatırken Atlas’ın görsellerinden faydalandım. Dergi, öğrencilerimin elinde sıradan sıraya dolaşırdı. Atlas ailesine sonsuz teşekkürler. Hayatımı renklendirdiniz, meslek hayatıma katkıda bulundunuz, ufkumu genişlettiniz. Hepinizi kucaklıyor, bağrıma basıyorum.
Atlas Ruhu
Melike Sağoğulları / Bursa
Atlas dergisiyle yolum 90’lı yılların sonlarına doğru, henüz ortaokul öğrencisiyken kesişti. Kâşif bir ruha haiz tüm müdavimlerinde olduğu gibi etkisi kısa sürede beni de sardı. Her ay derinlemesine araştırma ve bilgi birikimiyle harmanlanarak hazırlanan sayıları, insanı bir diyardan başka bir diyara götürmekle birlikte gelecek sayılarda yayımlanacak içeriğin merakı ve heyecanı da “Atlas ruhu”na sahip olmanın bir tezahürüydü. Elbette tüm Atlas severlerde olduğu gibi ben de derginin okurlarına armağan ettiği mini Atlas koleksiyonuma her ay bir yenisini dahil ettim ve Atlas ruhuna aday olmaya nail gelecek kuşaklara aktardım. Bizleri her ay dünyanın farklı coğrafya ve uygarlıklarına keşfe çıkmaya hazırlayan tüm ekibi tebrik ediyor, gelecek maceralara heyecanla “merhaba” demeyi bekliyorum.
Yeni Bir Atlas Doğuyor
Damla Özyarın / İstanbul
Dergiyle tanışmam 2021 yılının Aralık ayında oldu. Pandemi döneminde, eksik yönüm olan coğrafya bilgim bir gün market rafında duran Atlas coğrafya dergisiyle karşı karşıya geldi. İlk görüşte aşk diyelim. Çünkü o anki etkileşim beni dergiye doğru yöneltti. Bir şans vereyim derken iki yıldır düzenli olarak takip ediyorum. Hatta belli bir dönem Amerika’dayken benim için her ay Atlas’ın yeni sayılarını alan eşim Okyanus’a çok teşekkür ederim. Hatta bir dönem soruları hızlı ve doğru cevaplayan ilk üç kişiye kitap hediye etmenizle dergiye olan heyecanım artmıştı. Her ayın ilk gününde marketin kapısında bekleyip dergiyi hemen okuyup soruları bir an önce cevaplamak isterdim, adımı dergiye yazdırmayı çok istemiştim ve başardım! Mart 2021 sayısında adım yazıyor ve Duvarda Tek Başına kitabı ödülüm oldu. Bana birçok bilgi öğreten dergi aynı zamanda farkındalık da kazandırdı. Şu an hamileyim ve oğlumun adını dergiye olan bağlılığımdan ötürü Atlas koyacağım. Atlas Özyarın!