Anasayfa Gündem KARACADAĞ’IN MEVSİMLERİ

KARACADAĞ’IN MEVSİMLERİ

Harika Pelin Şengül
İçindekiler
      1. BAL MEVSİMİ

Yumuşak bir eğimle, azar azar yükseliyor bin 957 metrelik Karacadağ; geniş kütlesi Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa il sınırlarına yayılıyor. Zengin yaban hayatı, göçerleri, arıcıları, yılkı atlarıyla dört mevsim ayrı öykü anlatıyor bu dağ.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: SELİM KAYA

Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa il sınırlarında çok geniş bir alana yayılan Karacadağ, bin 957 metrelik zirvesine yumuşak bir eğimle azar azar yükseliyor. Uzaktan bakıldığında Mardin Derik’ten Diyarbakır-Siverek yoluna uzanan kocaman bir balığa benziyor. Karacadağ’ı tüm renkleriyle keşfetmek için mevsim mevsim ona koşuyor, yıllardır yakından tanıdığımı düşündüğüm dağı her ziyaretimde yeni bir özelliğini fark ediyorum.

Mart başında Karacadağ’a doğru bisikletle yol alıyorum, sağımda ve solumda alabildiğine ekili alanlar uzanıyor. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Alankoz mahallesinin içinden geçerek, dağa uzanan yolu takip ediyorum. Aslında bu, traktörlerin zaman içinde kendiliğinden oluşturduğu bir güzergâh. Amacım Karacadağ’ın yükseklerinde gruplar halinde yaşayan ketenkuşlarını fotoğraflamak. Bir süre sonra yol kenarında bitkiler arasında beslenen bir ketenkuşu sürüsü görüyorum. Ama birden yağmur bastırıyor, kısa sürede suya girip çıkmış gibi sırılsıklam oluyorum.

İlkbaharda Karacadağ’da bu tür sağanaklar sık sık tekrarlanıyor. Bu mevsimde dağ en bereketli dönemini yaşar; otlar taze ve yemyeşildir, eteklerdeki irili ufaklı göller biraz olsun ısınır; güneşin altında pırıl pırıl parlar. Bu göllerde ve onları besleyen akarsularda türlü türlü ördek ve su kuşları yaşar. Bu göllerden biri de Bağlar ilçesinin Alatosun mahallesi yakınlarında bulunur. O gün, kaşıkgaga (Anas clypeata), çamurcun (Anas crecca), bahri (Podiceps cristatus), yeşilbaş (Anas platyrhynchos) gibi çok sayıda kuşla karşılaştığım gölü bir kez daha yoklamaya karar veriyorum. Göle vardığımda, kıyıdaki sazlıklardan havalanan ördekler muhteşem bir görüntü oluşturuyor. Uygun bir noktaya geçip kamuflaja yatıyorum. Yaklaşık iki saat sonra göle bir çift yeşilbaş konuyor. Karacadağ baharı, sabırlı bir bekleyişi asla karşılıksız bırakmıyor…

Karacadağ eteklerinden Dicle Nehri’ne akan küçük bir akarsuyun üzerine 16’ncı yüzyılda Osmanlı tarafından kurulmuş Dilaver Köprüsü, her ilkbahar olduğu gibi yine yün yıkayan kadınları ağırlıyor. İlkbahar geldi mi yastık, yorgan ve döşekler açılıyor, içlerindeki yünler temizleniyor. Çevre köylerden köprünün altında toplaşan kadınlar şenlik havasında yünlerini yıkıyor, yaşlılar anılarını anlatırken genç kızlar da onları can kulağıyla dinliyor. Çünkü bahar tekrar dışarıya çıkmanın ve bir araya gelmenin mevsimi aynı zamanda.

BAL MEVSİMİ

İlkbaharda yağmur ve fırtınanın dinmediği Karacadağ yazla birlikte hareketlenir. Göçerler bu dönemde artık dağın eteklerine tamamen yayılmıştır. Hayvanlar bol süt verir, arıcılar kovanlardan bal sağar. Temmuz başında yeniden gördüğümde Karacadağ’ın otları artık sarıya dönmüştü. Dağın yükseklerinde öbek öbek kovanlar göze çarpıyor. Bal üretimini merak ediyor ve kovanlara gidiyorum. Kovanlarının başında görüştüğüm arı yetiştiricisi Mehmet Kaya, son yıllarda yazların kurak geçmesinden yakınıyor. İlkbaharda Karadacağ’a 100 kovan arı konuşlandıran Kaya, “Kovanlarımızı nisanda buraya yerleştirdik. Arılarını ilkbaharda buraya getiren bütün yetiştiriciler gibi ben de şimdi yaz aylarında peteklerimi sağmaya başladım” diyor.

Yakın zamanda bilgisine başvurduğum Diyarbakır İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fahri Saylak, “Başka şehirlerden gelen arıcılarla birlikte 60-70 bin arılı kovan bal için Karacadağ’a geliyor” diyor. “2023 yılı daha verimli geçmişti bal rekoltesi bakımından, yaklaşık 800 ton bal elde edilmişti. Ama 2024 yılında zamansız yağmurlar üretimi azalttı. Bir yaz yağmuru geven çiçeğinin bal nektarını yıkadı, arılara toplayacak nektar kalmadı. Bu nedenle 2024 yılında bal hasadı 600 ton civarında kaldı. Küresel ısınma doğayı ve her canlıyı etkilediği gibi arıları da çok etkiliyor. Mevsimlerin kısmen değişmesi bal verimini düşürüyor, arılar da şimdi küresel ısınmaya uyum sağlama çabasında.”

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN EYLÜL 2024 SAYISINDA. ALMAK İÇİN TIKLAYIN!

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap