Japon araştırmacı ve Fukuşima felaketinin mağduru Tosiya Morita İstanbul, Sinop ve İzmir’de nükleer santralların sakıncalarını anlattı.
Yazı ve Fotoğraf: Serkan Ocak
ATLAS Mayıs 2014/SAYI:254
Japonya’da yaşanan Fukuşima nükleer felaketinin üçüncü yıldönümünde Türkiye’ye önemli bir ziyaretçi geldi. Hiroşima’ya atom bombası atıldığında küçük bir çocuk olan ve üç yıl önce Fukuşima’daki kazadan da etkilenen Japonyalı araştırmacı yazar Tosiya Morita, Türkiye’de üç ilde üç panel düzenledi.
Tosiya Morita, Japonya’nın Kyoto kentinde yaşıyor. Doshisha Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalıştı. Morita, özellikle Fukuşima’da yaşananların ardından nükleer enerji politikaları konusuna yoğunlaştı. Fukuşima’da hem yardım ve ölçüm çalışmalarına katıldı, hem de araştırmacı yazar olarak nükleerle ilgili birçok yayına imza attı.
Türkiye’deki çalışmalarını yakından izlediğimiz Morita, ilk kez Japonya dışında bir ülkede panel verdiğini anlattı. İstanbul’dan sonra Sinop ve İzmir’i gezen Morita, buralarda Japonya hükümetinin Fukuşima ile ilgili gerçekleri gizlediğini anlattı.
Tosiya Morita’nın Türkiye’de verdiği bilgilerden bazıları şöyle:
Japonya Adına Utanıyorum
“Kazanın asıl sebebi tsunami değil, deprem. Yeni bir deprem olması durumunda da en az 250 kilometrelik bir alanda, 30 milyon insanın tahliye edilmesi gerekiyor. Yani tehlike halen devam ediyor. Ancak herhangi bir tatbikat yapılmıyor. Japonya bir deprem ülkesi. Hükümet gerçekleri saklamaya çalışıyor. Fukuşima felaketinde 1700 kişi öldü. Ölenlerin tamamının tsunamiden öldüğü belirtiliyor ancak radyasyondan ölenlere dair herhangi bir kayıt yok. Fukuşima’daki nükleer santral her gün 400 ton radyasyonlu suyu denize boşaltıyor. Dünyayı kirlettiğimiz için Japonya adına utanıyorum.”
Japonya’da Fukuşima felaketinin ardından mevcut 54 nükleer santralın faaliyeti durdu. Enerji açığı doğalgaz ve kömürle karşılanıyor. Santralların kapalı olmasına rağmen ülke karanlıkta kalmadı. Morita’nın verdiği bilgiler arasında, kazanın ardından artan hastalıklar, Japonya’da her cuma Başbakanlık önünde yapılan nükleer karşıtı eylemler, Fukuşima’da çalıştırılan evsiz insanlar gibi önemli bilgiler de var. Kadınların öncülüğünde başlayan nükleer karşıtı eylemlere en son 20 binden fazla kişi katıldı.
Cennete Nükleer Santral
Yeşil Düşünce Derneği ve Nükleersiz.org organizasyonuyla Türkiye gelen Morita, Türkiye’de Mersin Akkuyu’dan sonra ikinci nükleer santralın yapılması planlanan Sinop’u gezdi. Sinop’un bir cennet olduğunu söyleyen Morita, buraya neden nükleer santral yapmak istediklerini anlayamadığını söyledi. Sinop’ta Nükleere Karşı Platform da genel kongre düzenledi. Çevre ile ilgilenen bir grup gazeteci de Sinop’taydı. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen NKP üyeleri ile birlikte santralın yapılması planlanan İnceburun gezildi. Bugüne kadar bakirliğini korumuş İnceburun, 38 metrelik deniz feneri, endemik türleri ile Türkiye’nin en kuzey ucunda bir cennet parçası gibi. NKP’nin Sinop’ta düzenlediği etkinliklere Amerika’da yaşayan nükleer fizikçi Prof. Dr. Hayrettin Kılıç da katıldı. Kılıç, radyasyon ölçümleri yaparak, dünya standartlarının çok altında bir radyasyon oranına sahip olduğunu söylediği Sinop’un bir cennet olduğunu belirtti.
İnceburun’a en yakın köylerden biri olan Abalı’daki halk da nükleer santral istemediğini ve doğup büyüdükleri yerleri terk etmeyeceklerini söyledi.
Gaziemir’de Radyasyon
İstanbul ve Sinop’un ardından Morita’nın üçüncü durağı İzmir oldu. Gaziemir’de bir kurşun fabrikasının arazisine yıllarca radyasyonlu zehirlerin gömülmesi ile ilgili açılan davanın duruşmasına giren Morita, daha sonra İzmir Mimarlar Odası’nda bir panel düzenledi l
Yazının tamamı için: www.kesfetmekicinbak.com