Anasayfa Gündem Doğal seçilime karşı yaşlı bireylerin yanındayız

Doğal seçilime karşı yaşlı bireylerin yanındayız

msahin

Doğa ve yaşam, onunla uyum sağlayamayanları elemeyi çok sever. Ancak kendi elimizle yarattığımız medeniyetin de vahşi doğa gibi kendi doğal seçilim süreçlerini oluşturmaya başlaması ne kadar etik? Yaşlarımızı, yarattığımız medeniyetin hızına yetişemedikleri için kurban vermeyi kabullenecek miyiz?

Doğanın nasıl vahşi bir iç yüzü olduğunu hepimiz biliyoruz. Ona karşı hazırlıklı olmadığımızda, başka bir canlıya yem olabiliriz veya fırtınaların, soğuğun, güneşin, doğa olaylarının karşısında yenik düşebiliriz.

İnsanoğlunun doğanın bu vahşiliğinden kaçıp güvenli bir yaşam kurmak için geliştirdiği medeniyetin ise pek de dile gelmeyen bir bug’ı olabilir: Yaşlıları hızla ve vahşice elemesi… Üstelik bu doğal seçilimin de giderek hızlandığını görüyoruz. Pandemi nedeniyle, toplum içindeki hızla değişen yaşam şartlarına adapte olmakta zorlanan yaşlı bireylerimizin, pandemiden daha ağır etkilendiğiniz, virüsle enfekte olmasalar bile evde kapalı kalmanın yarattığı psikolojik veya fiziksel sorunlar nedeniyle sorunlar yaşadıklarına şahit olduk.

Ve biliyoruz ki bir yıldan uzun zamandır evlerine kapanmak zorunda kalan yaş almış bireyleri pandemi sonrasında da zor günler bekliyor olacak.

Oysa, insanoğlunu vahşi doğanın acımasızlığından korumak için kurduğumuz medeniyet, medeniyet için artık fadyası olmadıklarını iddia ederek yaşlı bireyleri böyle kolayca harcamamalıydı. Kurduğumuz medeniyet o kadar hızlı ilerliyor ki, ona adapte olmayan herkesi elemesine göz yumacaksak, yakında robotlarla ayakta kalacak bir medeniyette insanoğlunu tümden gereksiz kabul edip elemek de söz konusu olmayacak mı? İnsanları, elemek üzerine değil, konfor içinde yaşatmak üzerine bir medeniyet kuramadığımız sürece, doğadan kendimizi koruma hedefimize ulaştığımızı söylemek doğru olmayacak.

Yaşlı bireylerimizi zor süreçler bekliyor. Pandemi bittiğinde dışarıdaki yeni dijital hayata adapte olmak zorunda kalacak olan yaşlılarımızı, bir an önce teknolojiye adapte edebilmek, onların yardıma muhtaç kalmadan kendi başlarına yaşayabilmesi için çok stratejik bir hamle olacaktır.

Hayatın sıradan süreçlerine dahil olmak için bile yaşlılarımızın artık teknolojiyi pratik şekilde kullanabilmesi gerekiyor. Notere gitmek için, restorana girmek, uçağa otobüse, şehir içi toplu taşıma araçlarına binmek için dahi HES koduna ihtiyaç duyabilecek yaşlı bireylerimizin, annelerimizin, ananelerimizin, dedelerimizin aslında bir çoğunun akıllı telefonları bile henüz yeterince sağlıklı kullanamadıklarını hatırlamak gerekiyor.

Öte yandan hızla online platformlara kayan alışverişler, yakın gelecekte yaşlılarımızın ihtiyaçlarını karşılamak konusunda yabancı oldukları bir teknolojiyle karşı karşıya kalmaları anlamına gelecek.

Dolayısıyla, bu yıl anneler günü hediyesi seçerken, hepimizin hayatına çok hızlı giriş yapan dijital teknolojilere dair ihtiyaçlarımızı göz önünde tutmak akıllıca bir karar olabilir.

Bu noktada, özellikle teknolojiyi yeni öğrenecek annelerimiz, babalarımız, ailemizdeki yaşlı bireyler içinde, akıllı telefonlar kadar, kullanımı daha anlaşılabilir olan, daha kolay kullanılabilen diz üstü bilgisayarlar yerinde bir tercih olacaktır.

Apple bilgisayarlarının da kullanıcı dostu arayüzüyle daha sorunsuz ve daha akışkan bir kullanım deneyimi sunduğunu unutmamak lazım.

Teknolojiyle arası pek olmayan yaşlı bir bireyin elinde Macbook Pro M1 veya Macbook Air M1 görme fikri henüz zihnimizde tam oturtamadığımız bir görüntü olsa da, toplumun her kesimindeki yaşlılarımızı televizyonlara, cep telefonlarında, çamaşır/bulaşık makinelerine alıştırdığımız gibi, bilgisayar kullanımına da alıştırmamız gerekiyor. Bu görüntünün zihinlerimizde garip durmadığı gün, toplum olarak daha rahat, daha özgür, daha bilinçli bir yaşam kurmamız da mümkün olabilir.

Unutmayın ki, yaşlı bireylerimize başkalarına muhtaç kalmadan yaşayabilecekleri bir hayat kurmak, zamanında çocuklarını yetişkin hayatına hazırlamak için her türlü fedakarlığı yapan anne babalara karşı da önemli bir görev. Bu döngüyü sağlıklı şekilde yürütebilen bir toplumun, daha mutlu, daha bilinçli, daha refah bir gelecek kurması da kaçınılmaz olacaktır.

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap