Bomboş metrolar, maskeli insanlar, sokaklarda sağlık kontrolleri… Koronavirüsün görüldüğü ülkelerde manzara bilimkurgu filmlerini andırıyor. Ödüllü fotoğrafçı Kevin Frayer’ın Pekin kareleri eşliğinde salgına mercek tuttuk.
Yazı: Melih Şabanoğlu
Atlas Mart 2020
“Bu hikâyeye konu olan olaylar 194..’da Oran’da geçti. Genel kanıya göre, benzeri her zaman görülebilecek çeşitten olmayan bu olaylar, kendilerine uygun bir yer bulmuş da sayılmazlardı.” Albert Camus 1947 yılında yayımlanan Veba adlı distopik romanına bu cümlelerle başlamıştı. İki şey yapmıştı Camus bu romanında. Natüralist bir anlatımla Oran’da çıkan veba salgınını anlatmıştı. Hızlıca yayılan ve gittikçe çok sayıda kurban alan salgına karşı insanlar çaresizdirler ve doktorlar bir ilaç bulamamışlardır. Diğer taraftan da satır altı okumalar üzerinden Camus dünyadaki kötülüğü anlatmıştı. Salgının insanların nasıl maskesini düşürüp onların gerçek yüzünü göstermişti bize.
2020’de Albert Camus yok. Veba yok. Sadece tek bir şehirde etkili olan bir salgın da yok. Ne var peki? İlk kez Çin’de, Wuhan’da görülen bir virüs var. Hayvanlardan hayvanlara geçen korona ailesine mensup bir virüs bu. 2019’un son günlerinde ortaya çıktı ve Atlas’ın baskıya girdiği zaman dilimine kadar 115 ülkede yaklaşık 119 bin kişide görüldü, bunlardan 4 bin 359’unun canını aldı.
Bu virüs nedeniyle panik butonuna basmak için yeterli nedenler var. İşte birkaç neden: İnsanlarda yüksek ateş, kusma ve öksürüğe yol açan virüse karşı etkili bir ilaç henüz yok; virüse karşı geliştirilmeye çalışılan aşı en erken 6 ila 12 ay içinde üretilebilecek. Artı; salgının görüldüğü ülkelerden birisi olan Singapur’da karantinaya alınan hastaların virüsü Çin’den kapmadıkları biliniyor. Yani virüs tüm dünyaya Çin’den yayılmış değil. Bu da virüsün enterne edilmesini güçleştiren bir olgu.
Bu noktada bir analiz yapmak gerekirse dört noktanın altını çizmek gerekiyor: İlki Çin’in otoriter bir sisteme sahip olması her ne kadar ilk günlerde salgının gizlenmesine yol açtıysa da, aynı otoriter yapı virüsün ülkede çapında büyük ölçüde enterne edilmesine yol açtı. Bu, hem görülen vaka, hem de ölü sayısındaki artışın yavaşlamasına anlamına geliyor. Öyle ki, Çin’de virüs nedeniyle ölenler, çok değil birkaç hafta önce üç basamaklı sayılarla ifade edilirken, şimdilerde ölü sayısı çift haneli sayılara düştü. Bu çerçevede ölü sayısındaki artışın daha da düşeceği öngörülüyor.
İkinci nokta; virüs konusunda asıl korkulması gereken şey salgının sağlık sistemi iyi olmayan ülkelerde yayılma riski. Örneğin Singapur, iyi bir sağlık sistemine sahip olduğu için bugüne dek virüs nedeniyle kimse hayatını kaybetmedi. Ancak aynı şeyin iyi bir sağlık sistemi bulunmayan İran, ya da çoğu Afrika ülkesi için söylemek mümkün değil. Başka bir deyişle virüs nedeniyle toplu ölümler, en çok iyi bir sağlık sistemine sahip olmayan ülkeleri tehdit ediyor.
Üçüncü nokta. Çin’de 44 bin kişi üzerinde yapılan ilk araştırmanın sonuçları en büyük risk grubunu yaşlılarla hastaların oluşturduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre Covid-19 teşhisi konmuş insanların yüzde 80’i hastalığı kolayca atlatırken yaşlılar ve hastalar en büyük risk grubunu oluşturuyor. Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer bulgu ise salgının tehdit ettiği ikinci en büyük risk grubunu ise sağlık çalışanları oluşturuyor.
Dördüncü nokta. Hastalık sosyal yaşamı derinden etkilediği gibi önemli organizasyonları da tehdit ediyor. Örneğin her yıl binlerce kişiyi şehre çeken Venedik Karnavalı salgın nedeniyle iptal edildi. Benzer biçimde İran, Şiilerin hac yerleri arasında bulunan Irak’taki merkezlere gidilmesini askıya aldı. Aynı şekilde bu yaz Japonya’da düzenlenecek olimpiyat oyunlarının da ertelenmesi, ya da iptal edilmesinin sürpriz olmayacağı yolunda haberler çıkmaya başladı.
Salgını natüralist analiz dışında sembolik olarak okuduğumuzda ise Camus’nün Veba’da satır aralarında dile getirdiği kötülükleri bulmak mümkün. Bunlardan en çarpıcısı, Çin’de virüsü ilk kez dünyaya duyuran yurttaş gazetecilerin birer birer ortadan kaybolmaları. Örneğin virüsü ilk kez duyuranlardan yurttaş gazeteci Fang Bin’den 15 gündür haber alınamıyor. Bir giyim mağazasında satış danışmanı olan Fang Bin Wuhan Hastanesi önünde çektiği bir videoda ölülerin konulduğu ceset torbalarını göstermişti. Çin yetkilileri ise Fang Bin’i yalan haber yaymakla suçlamıştı kaybolmadan önce. Benzer biçimde virüsle ilgili ilk yayınları yapanlardan birisi olan bağımsız gazeteci Chen Quishi’nin de ortadan kaybolduğu söyleniyor.
Bu noktada elbette göz doktoru Li Wenliang’ı anımsamamak olmaz. Bilindiği gibi Li Wenliang, 30 Aralık 2019’da Çin’de yaygın olarak kullanılan sosyal medya ağı WeChat üzerinden meslektaşlarını yeni bir salgın konusunda uyarmıştı. Ancak Wuhan polisi Dr. Li Wenliang’ı yalan haber yaydığı gerekçesiyle uyarmış, bu tür davranışını sürdürmesi durumunda tutuklamakla tehdit etmişti. Dr. Wenliang 11 Ocak’ta hastaneye kaldırılmış, 30 Ocak’ta ise Covid-19 nedeniyle yaşamını kaybetmişti.
KOMPLO TEORİLERİ ARASINDA EN İLGİNCİ, 1981 TARİHLİ KARANLIĞIN GÖZLERİ ROMANINDA VUHAN’DA BİR VİRÜSÜN ÜRETİLMESİ
Salgının sembolik okumasına ilişkin en dramatik noktayı ise virüsün Çin’de ortaya çıkmasıyla ilgili birçok komplo teorisinin dolaşımda bulunması oluşturuyor. Yaratıcılıkta sınır tanımayan bu komplo teorileri virüsün yarasa çorbasından yayılmasından salgının bir aşı fonuna para kazandırılması için bilerek çıkarılmasına dek çeşitlilik gösteriyor. Komplo teorileri arasında en ilginci ise ünlü romancı Dean Koontz’un 1981’te kaleme aldığı Karanlığın Gözleri adlı romanına atıfta bulunuyor. Buna göre virüs, Wuhan’da bir laboratuvarda bilerek geliştirildi. Amaç ise…
Popülizm çağında olan biten her şeyi komplo teorisi üzerinden anlamak ve aktarmak çok anlaşılabilir bir şey aslında. Bir virüsün ortaya çıkması ve kısa bir sürede neredeyse tüm dünyaya yayılması da kötünün ve kötülüğün yüceltilmesine dayanan popülist kültürden nasibini alacaktı elbette. Bir virüsün, viral anlatımlar üzerinden bir virüsün yayılma hızından daha hızlı biçimde dünyayı turlamasına niçin şaşıralım? Camus bu konuda bizi yıllar öncesinden uyarmamış mıydı?
CORONA VİRÜS HAKKINDA SORU & CEVAP
Hastalığın tam adı ne?
Dünya Sağlık Örgütü, ilk kez Çin’de görülen koronavirüs kaynaklı hastalığa, Covid-19 (2019-nCoV) adının konulduğu açıkladı.
Covid-19 adını nereden alıyor?
Covid-19’daki “Co”, Corona’dan, “vi” virüsten, “d” İngilizce hastalık anlamına gelen “disease”in ilk harfinden, 19 ise virüsün ilk kez görüldüğü 2019’dan geliyor.
Korona nedir?
Geniş bir virüs ailesinin alt türü. Hayvanlar arasında yaygın. Ancak Covid-19 da dahil, bunlardan sadece yedi tanesi insanlara bulaşabiliyor.
Nasıl yayılıyor?
Yakın temasın bulunduğu ortamlarda solunum yoluyla geçebiliyor.
Virüsün kaynağı ne?
Henüz saptanamadı. Vuhan’daki canlı hayvan pazarı şu an olağan şüpheli.
Virüsün kuluçka süresi ne?
1 ila 12.5 gün arasında. Ortalama kuluçka süresi ise 5-6 gün.
Belirtiler ne?
İlk belirti yüksek ateş. Bunu öksürük takip ediyor. Yaklaşık bir hafta sonra ise nefes darlığı sorunu ortaya çıkıyor.
Hastalığa iyi gelen ilaçlar var mı?
Aşı geliştirme çalışmalarının birkaç ay içinde sonuç vermesi bekleniyor.
Maske işe yarıyor mu?
Virüsün yayılmasını sınırlandırabilir, ancak bulaşmamasını garantilemiyor.
Çin’den gelen paketler güvenli mi?
Evet. Eşyalar üzerindeki virüsler uzun süre hayatta kalamıyor.
SALGIN HASTALIKLAR KRONOLOJİSİ
- İÖ 429-426 Atina vebası olarak adlandırılan salgında 75 bin ila 100 bin kişinin öldüğü tahmin ediliyor.
- İS 541-542 Justianus Vebası olarak bilinen salgında Avrupa, Mısır ve Batı Asya’da tahmini 25 milyon kişi hayatını kaybetti.
- 1331-1353 Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da görülen veba salgınında 70 ila 200 milyon insanın öldüğü düşünülüyor.
- 1592-1593 Londra Vebası’nda 19 bin 900 kişi öldü. 1738 Büyük veba salgınında Balkanlar’da 50 bin kişi yaşamını kaybetti.
- 1852-1860 Rusya’daki kolera salgınında 1 milyon kişi öldü.
- 1918-1920 İspanyol nezlesi nedeniyle tüm dünyada yaşamını kaybedenlerin sayısı 100 milyonu aştı.
- 2002-2004 SARS salgını Çin’de 349 kişinin yaşamına mal oldu.
- 2018-2020 Ebola virüsü salgınında Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Uganda’da 2 bin 253 kişi öldü.