Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya YABAN DOMUZLARININ DOĞADAKİ ROLÜ: ORMANIN GİZLİ YARDIMCISI

YABAN DOMUZLARININ DOĞADAKİ ROLÜ: ORMANIN GİZLİ YARDIMCISI

Harika Pelin Şengül

Türkiye’nin her bölgesinde görülen, uyum yeteneği yüksek bir tür Avrasya yaban domuzu. Daha çok bir “tarım zararlısı” ya da “av hayvanı” gibi görülse de ekosistem için önemli görevler üstleniyor. Atlas az tanıdığımız, doğadaki rolünü gözden kaçırdığımız yaban domuzlarını inceledi.

YAZI: AHMET EMRE KÜTÜKÇÜ 

Çocukken geceleri Şebinkarahisar’daki (Giresun) köyümüzde tarlaya gelen yaban domuzlarını beklediğimizi hatırlıyorum. Domuzlar patates tarlasına bir kere bile girse ürün büyük oranda kaybediliyordu. Domuz sürüsü yaklaşırken sanki freni patlamış kamyon geliyormuş gibi gürültü çıkarırdı. Ama tarlaya yaklaşıp da bekleyenlerden birinin kokusunu aldıklarında gerisin geriye dönerlerdi. Köyün yaşlıları, iri dişilerin öldürülmemesi gerektiğini söylerdi. Lider dişiyi öldürmenin sürünün hiyerarşisini bozacağı ve bunun daha çok domuzun üremesiyle sonuçlanacağı belki de biliniyordu…

Yaban domuzları dünyada en yaygın görülen yaban hayvanlarından. Antarktika hariç tüm kıtalarda yaşıyorlar. Bilinen 17 yaban domuzu türü bulunuyor. Cüce yaban domuzu (Sus salvanius) ve Visaya yaban domuzu (Sus cebifrons) gibi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olanların yanı sıra ülkemizde de  yaygın görülen ve büyük popülasyonlara sahip Avrasya yaban domuzu (Sus scrofa) gibi türler de var.

Avrasya yaban domuzunun ağırlığı 200 kilogramı, köpek dişlerinin uzunluğu 30 santimetreyi bulabiliyor. Sürekli birbirine sürtünerek bilenen alt ve üst köpek dişleri bıçak gibi keskin. Kılları sert ve uzun. Kışın soğuk hava koşullarına karşı daha uzun kıllı ve kalın kürklü oluyorlar. Yavruların sarımsı kahverengi kürkünde yatay şeritler görülüyor. Bu şeritler üç-beş ay içinde kayboluyor.

Avrasya yaban domuzunun farklı boyut ve kürk rengine sahip birçok alttürü var. Güneyden kuzeye doğru gidildikçe boyutları da büyüyor. Ekolojik olarak çok uyumlu bir tür. Ormanlar, dağlık alanlar, çalılıklar, sulak alan kenarları gibi birçok farklı yaşam alanında bulunuyorlar. En çok sevdikleri alanlarsa nemli ve karışık ormanlar. Hem üzerlerindeki parazitlerden kurtulmak, hem de rahatlamak için çamur banyosu yapmayı çok seviyorlar. Yaşam alanlarındaki su birikintisi ve bataklıkları sık sık ziyaret etmeleri bu yüzden. Çamur banyosundan sonra sürtündükleri ağaçlarda bıraktıkları çamur izleriyse alandaki varlıklarının önemli işaretlerinden.

KARADENİZ EN UYGUN YER

Yaban domuzları ilkbaharda yavrulu dönemde proteince zengin gıdaların olduğu alanlara ihtiyaç duyuyor. Yaz ve sonbahar aylarında tarlaların civarlarında, kışın ise nemli ve karışık ormanlarda yoğunlaşıyorlar. Bu nedenle Türkiye’de Karadeniz Bölgesi onlar için en uygun yer. Ama son 20-30 yılda mısır gibi ürünlerin daha fazla yetiştirilmesi nedeniyle Güneydoğu Anadolu’da da yaygınlaştılar. Bununla beraber, yaban domuzları gizlenebilecekleri bir örtü isterler. Örneğin Şanlıurfa bu anlamda onlar için çok uygun değildir. Ama GAP ve değişen tarımsal üretimle burası da domuzlar için çekici bir yer haline geldi. İç Anadolu’daki bozkırlar da yaban domuzları için çok elverişli değil. Bunun dışında farklı yaşam alanlarına çok iyi uyum sağlıyor, Türkiye’nin bütün bölgelerinde yayılış gösteriyorlar. Gizlenme ve beslenme imkânı bulmaları yaban domuzları için yeterli oluyor. 

Yaban domuzlarının gözleri nispeten küçük ve görüşleri çok iyi değil. Gözleri kafatasında korunaklı bir konumda bulunuyor ve hem alttaki, hem de üstteki kemik yapılarınca korunuyor. Bu sayede çalılılar arasında hareket ederken gözlerine zarar gelmiyor. Koku alma duyuları oldukça gelişmiş. Uzun sivri burunlarını koku alma dışında kazmak için de kullanıyor. Tat alma duyuları çok gelişmemiş, bu durum yiyecek konusunda çok seçici olmamalarının cevabı olabilir.

 Avrasya yaban domuzu omnivor (hepçil), diğer deyişle hem et, hem de otla beslenen bir canlı. Ot, kök, meyvenin yanı sıra böcek, sürüngen ve leşle besleniyor. Hatta yavru geyikleri avladıkları ve Hindistan’da leoparların avlarını çalmaya çalıştıkları görülüyor. Çayırlar ve ekili alanlarda yol açtıkları tahribat, bu türün yaşadığı tüm coğrafyalarda tarım zararlısı olarak görülmesine neden oluyor. Türkiye’de de bu sorun sıklıkla yaşanıyor. Tarla ve bahçeleri yaban domuzlarından korumanın en etkili yolu olarak elektrikli çit sistemleri kullanılıyor. Hayvanın çitin altından da geçme ihtimaline karşı tel toprak altına doğru da çekiliyor. Yaban domuzlarına karşı birçok yerde tarla ya da bahçe sınırına CD veya içi su dolu PET şişeler asılıyor, ancak bu yöntemlerin ne kadar işe yaradığına yönelik veri yok.

SAYILARI ARTIYOR MU?

Türkiye’nin birçok yerinde “eskiden burada yaban domuzu görmezdik ya da çok nadir görürdük ama şimdi sayıları çok arttı” cümlesini duyuyoruz. Yaban domuzları 18 aylık olduklarında cinsel olgunluğa ulaşır ve ekim-aralık ayları arasında çiftleşir. Ancak ılımanlaşan iklim ve yıl boyunca ulaşılabilir besin kaynakları bu durumu domuzlar lehine değiştiriyor. Besin kaynağıyla üreme hızı doğru orantılı artıyor. Çiftleşme tüm yıla yayılabildiği gibi genç dişiler çok daha erken yaşta üreme olgunluğuna ulaşıyor. Bu durum yıl boyunca binlercesinin avlanmasına rağmen hâlâ sayılarının artmaya devam etmesinin cevabı olabilir.

Yaban domuzları sürüler halinde yaşıyor. Sivas il sınırlarında erişkin dişiler, yavruları ve torunları yaklaşık 60 bireylik büyük bir sürü oluşturmuş. Sürülerde hiyerarşinin en tepesinde en yaşlı dişi var. Yavru erkekler ise üreme olgunluğuna erişince sürüden ayrılacak, yalnız yaşayacak ya da diğer erkeklerle başka bir sürü oluşturacak.

Bir diğer neden de yaban domuzlarının en sevdiği tarımsal ürün olan mısır ve kanola üretiminin yaygınlaşması olabilir. Yaban domuzları bu ürünlerin yetiştirildiği alanlarda varlık göstermeye ve çoğalmaya başlıyor. Özelikle mısır tarlaları yaban domuzları için hem beslenme, hem de barınma imkânı sağlıyor. Kanola ise özellikle yavrulu domuzlar için önemli bir protein ve enerji kaynağı.

Yaban domuzları genel olarak insandan kaçınır. Özellikle ormanlık bir alanda sesli bir şekilde yürürseniz yaban domuzuyla karşılaşma ihtimaliniz düşüktür. Sizi fark edip bulunduğunuz noktadan uzaklaşacaktır. Ancak insanla besin ilişkisi kurmuş ve korkusunu yitirmiş yaban domuzları potansiyel bir tehlike oluşturur. Yaban domuzu insan karşılaşmaları için en tehlikeli dönem, yavruların yavaş hareket ettiği ve savunmasız olduğu ilkbahar ayları. Yavrularını savunmak isteyen bir yaban domuzu saldırgan davranışlar sergileyebilir. Böyle bir durumda sakin kalmalı, yavaş yavaş geri çekilerek aradaki mesafeyi açmalı ve onların olası kaçış rotasından çekilmelisiniz. Ormanlık alanlarda köpekleri de tehdit olarak algılayıp saldırabilirler.

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN TEMMUZ 2022 SAYISINDA. ALMAK İÇİN TIKLAYIN!

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap