Sığacık açıklarında kırmızı süngerler ve sarı anemonlarla dekore edilmiş Şömine Mağarası, Doğanbey’de coşkulu süngerler, Çeşme’de Monem batığı ve çarşafı andıran kumuyla Yatak Odası; Karaburun’da kovuklarından başlarını uzatmış mürenler ve onlarla sohbete katılmak isteyen böcekler… Urla Yarımadası sualtındaki güzellikleriyle dalgıçlara coşkulu ve heyecanlı anlar yaşatıyor.
Yazı ve Fotoğraflar: Ali Ethem Keskin
Yazın kavurucu sıcaklıklarının hüküm sürdüğü bir ağustos günüydü. Bir telefon; Sakaryalı bir arkadaşım, heyecan içinde: “Hocam sizi Seferihisar’dan arıyorum. Buraya dalış yapmak için gelmiştik. Bugün inanılmaz bir yere daldık. Sarı ve turuncu süngerler devasa boyutlarda. Her yer adeta bir renk cümbüşü. Mutlaka burayı görmeniz gerekiyor.” Recep Şen böyle diyor ise mutlaka bir bildiği vardır. Kendisi sualtını çok iyi tanıyan deneyimli bir dalgıç.
Genellikle tatlı suların yani göllerin, akarsuların, kaynak ve mağaraların derinlikleriyle ilgilendiğim için denizde dalış yapmayı hiç düşünmüyordum. Recep Şen kanıma girmişti bir kere. Hemen birkaç hafta sonrasına zaman yaratıp bir plan yaptım. Seferihisar’a kadar gitmişken Çeşme ve Karaburun çevrelerini de plana katarak, kısmen de olsa Urla Yarımadası’nı içeren bir proje hazırladım.
Dalış yapanlar her ne hikmetse birbirlerine “hocam” diye hitap eder, benim gibi… Recep Hoca ile İstanbul’da buluşup Urla Yarımadası’na doğru düştük yola. İlk durağımız yarımadanın güneyindeki Sığacık Koyu’na adını veren Sığacık.
İzmir’in ilçesi Seferihisar’ın merkezinin beş kilometre batısında Sığacık; mandalina bahçeleri, limanı, kalesi, balık restoranları ve Teos antik kentiyle Ege’nin şirin bir tatil beldesi. Koy ise sörf ve dalış sporları için mükemmel. Buranın dalış serüveni 80’li yılların ortalarında yabancı dalgıçlarla başlamış. Günümüz ise yabancıların yanı sıra yerli dalgıçların da sık uğradığı yerlerden. Sığacık’ta beş ayrı firma turistlere hizmet verdiğinden dalış yapılan noktaların adları da İngilizce.
Fotoğraf: Sığacık Körfezi Urla Yarımadası’nın güneyinde. Körfezde Kanyon adı verilen bir duvar ve içinde de Şömine Mağarası yer alıyor. Mağaranın yanlarındaki boşluklar adeta bir evin penceresini andırıyor. Şömine Mağarası’na tepesinde bulunan bir delikten de girilebiliyor. Delik tıpkı bir şömine bacasını andırdığından dolayı mağaraya da bu isim verilmiş.
Yazının devamını Atlas’ın Ocak 2015 sayısında ya da iPad, iPhone, Android Ocak 2015 uygulamalarında okuyabilirsiniz.
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.doganburda.atlasandroid&hl=tr
https://appsto.re/tr/o68l1.i
Atlas Ocak 2015 / Sayı: 262