Karadeniz Bölgesi’nde her sağanaktan sonra “yine yağmur, yine gözyaşı” demek gerekmiyor. Sel ve heyelanlardan ders alınarak oluşturulacak bir eylem planı, ödünsüz bir şekilde uygulanabilirse yıkıcı felaketler tarihe karışabilir.
Yazı: Alper H. Çolak*, Turhan Günay**, Simay Kırca***
Çin medeniyetinin beşiğidir Sarı Irmak (Huang Ho) boyları. Gök karardığı ve yağmur bulutları toplanmaya başladığı zaman, bu havzada yaşayan insanlar başlarını göğe kaldırıp adeta bir ağıt gibi “yine yağmur, yine gözyaşı” dermiş. Sarı Irmak, Orta Çin yaylalarından doğup 4 bin 845 kilometre yol kat ettikten sonra Bo Hai Körfezi’ne dökülen ve dünyada en fazla askı maddesi (erozyon sonucu oluşan toz ve kil karışımı) taşıyan bir akarsu. Orta Çin havzası genellikle “pudra gibi” topraklardan oluşuyor. Irmağın geçtiği yerler, aslında asırlar boyu çeşitli olumsuzluklar sonucu orman ve diğer yeşil örtülerini kaybettiği ve arazi kullanımında da rüzgâr ve yağmura karşı koruyucu önlemler alınmadığı için erozyonun her tür ve şiddetinin görüldüğü bir felaket vadisine dönüşmüştür. Hemen hemen her yağışla birlikte büyük sel ve taşkın olayları, can ve mal kayıplarıyla karşılaşılıyor. Bu nedenle nehir, “Çin’in kederi, belası ve musibeti” adıyla da anılır. Nitekim 1887 yılında Sarı Irmak taştığında, o dönemde nüfus kayıtları düzgün tutulmadığından tahminen 900 bin ila 2 milyon ve 1931 yılında ise 1 ila 4 milyon arasında insanın yaşamını yitirdiğinden bahsedilir. Çin’in Sarı Irmak boyu gibi, Türkiye’de de doğudan batıya tüm Karadeniz boyunca hemen her şiddetli yağış sonucunda büyük sel felaketleri ve ona bağlı olarak can ve mal kayıpları oluyor. Karadeniz halkının da Sarı Irmak boyunda yaşayanlar gibi her yağışta “yine yağmur, yine gözyaşı” demesi mi gerekiyor?
2015 yazında yaşanan büyük sıcakların ardından ağustos ayının sonuna doğru hava biraz serinlerken, Marmara Denizi çevresinden başlayarak Ege kıyıları, Batı ve Orta Anadolu derken Doğu Karadeniz’e kadar uzanan bölgelerde “yaz yağmurları” da denilen kısa yağışlar görüldü. Bu hava akımları 24-25 Ağustos 2015 tarihlerinde de Artvin-Hopa çevresinde uzun ve “erozif”, aynı zamanda sellere neden olan karakterde yağmurlar getirdi. Hopa çevresine 24 saatte metrekareye 255 milimetre yağış düştüğü kaydedildi. En büyük zarar da burada oldu; sekiz can kaybı ve üç de kayıp olayı yaşandı. Afetten 1454 kişi etkilendi. Bu olayların yaraları henüz sarılmamıştı ki, 11-12 Kasım 2015 tarihlerinde yine Artvin’in Hopa, Borçka ve Murgul ilçelerinde etkili yağışlar sonucunda seller ve heyelanlar oluştu; biri üç yaşında bir çocuk olmak üzere üç can kaybı yaşandı. Aynı zamanda Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde de Fırtına Deresi taştı…
Fotoğraf: Ormanlarla kaplı çok sarp yamaçların parçalı olarak tarım ile işgal edilmesiyle her kuvvetli yağıştan sonra yüzeysel akışa geçen suyla toprak taşınır ve seller ortaya çıkar. Hopa Çamlıköy fotoğrafında “zigzag” çizgiler halinde görülen yerler, arazide hareketin başladığının işareti olan birer “heyalan aynaları”dır. (Süleyman İnal)
Atlas Aralık 2015 / Sayı 273