Özgürlük deyince aklıma ne seçimler, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar, ne de maddi koşullar, ekonomik, fiziksel bağımsızlıklar geliyor. Özgürlük deyince aklıma tek bir şey geliyor: Bisiklet!
Daha sempatik bir mekanik “alet” var mıdır?
Bisikletle dünyayı keşfetmeye de çıkabilirsiniz, bakkala, çarşıya alışverişe de. Aylak aylak sahilde keyif de çatabilirsiniz, sıra sıra dağları da aşabilirsiniz. Bu ayki ekimiz Pedalla Türkiye, 45 Muhteşem Rota, her zevk için alternatif sunuyor! Sahibi için azıcık rekabet işin tuzu biberidir bu arada. En uzun mesafeyi kat etmeyi, en yüksek hızı yapmayı da marifet sayanımız vardır, en güzel şekilde süslediği bisikletini sergilemeyi seveni de.
İlk ayağa kalkışlarını –hatta yürüyüşlerini- değil, bisiklete binişlerini hatırlarım çocuklarımın. İki tekerlek üzerinde dengede durabilmeyi üç yaşında öğrenmiş olmaları –aynı babaları gibi (!)- en büyük gurur kaynağımdır. Bir çocuğa bisiklete binmeyi öğretmekten daha zevkli ne olabilir ki? Birinci kural: Yardımcı tekerler ilk gün sökülecek!
Bir karne hediyesi olmamalıdır, yazın binilip, kışın kaldırılmamalıdır. Bisiklet bir ulaşım, spor veya çevre koruma değil, Ekşi Sözlük yazarının dediği gibi “pedallı hayal kurma aracı”dır! Ama ulaştırır, zinde tutar ve çevreyi korur. Sevmeyeni olabilir mi bu “aleti”?
Kıdemli bisikletçi Gürsel Akay’ın sözü gelir aklıma: Sevmek yetmez, buyurun yaşamaya!
Sinan Çakmak
Fotoğraf: İzmir-Seferihisar’a bağlı Sığacık’ta araç trafiğine kapalı yollar, bisiklete binenlerin güvenliğini sağlıyor. (Sinan Çakmak)
Atlas Haziran 2015 / Sayı 267