Güçlü savunma sistemi, testere dişli surları, biçim bakımından zengin çanak çömlekleri, 5 bin yıllık mühürleriyle Hacılar Büyük Höyük bölgede güçlü bir otoritenin varlığına işaret ediyor.
YAZI: YUSUF ERKAN
Hacılar Höyüğü, ilk olarak 1957-1960 yılları arasında James Mellaart tarafından kazıldı. Hacılar ve Çatalhöyük’ü Anadolu arkeolojisine kazandıran ve mesleğini seven heyecanlı bir arkeologtu James Mellaart. Ancak onun ardından Hacılar’da yaşanan kaçak kazılar ve yoğun tahribat yeni bir kazı yapılmasını elzem kılıyordu.
Hacılar Büyük Höyük ise James Mellaart’ın bildiği ama pek ilgilenmediği bir arkeolojik alandı. Bu önemli bölge 2011 yılından itibaren Prof. Dr. Refik Duru’nun (kazı onursal başkanı) önerisiyle, Prof. Dr. Gülsün Umurtak’ın başkanlığında kazılıyor. Mellaart tarafından kazılan Hacılar Höyüğü’nün 400 metre kadar kuzeyinde, oval tabanlı, boyutları yaklaşık 280×240 metre olan bir yerleşim Hacılar Büyük Höyük.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Umurtak ve ekibinin çalışmalarını sürdürdüğü Hacılar Büyük Höyük metre olmadığı zamanlarda bir ölçü sistemiyle oluşturulan benzersiz kazamat sistemi, biçim repertuarı bakımından zengin çanak çömlekleri, Anadolu’ya yazının gelişinden bin yıl önceye rastlayan ve işaret dili izleri taşıyan 5 bin yıllık mühürleri ve diğer buluntularıyla kültür tarihine önemli katkılar yapıyor.
HACILAR BÜYÜK HÖYÜĞÜ’NÜ BENZERSİZ KILAN ÖZELLİK
Höyüğün geçmişi İÖ 3. binyıl başlarına, İlk Tunç Çağı’nın ilk evresine kadar gidiyor. Höyükte İlk Tunç Çağı’nın yerleşimleri olan evler, megaronlar, çanak çömlek ve küçük buluntulara ulaşıldı. Hacılar Büyük Höyük’ü ayrıksı kılan en önemli özelliği ise kazamat denilen benzersiz savunma sistemi. Prof. Dr. Gülsün Umurtak “Hacılar Büyük Höyük’te kazamat denilen testere dişli savunma mimarisinin Anadolu’da bir paraleli şu ana kadar saptanabilmiş değil” diyor. “Höyüğü dairesele yakın kale gibi çeviren kazamat sistemi, ‘testere dişi’ kırılmalarla kuzey-güney doğrultusunda çok odalı gelişiyor. Çok ustalıklı inşa edilmiş savunma sisteminin daha erken örnekleri yok Anadolu’da. Sistem zikzaklarla kavis vererek höyüğü dairesel dönüyor. Zaman zaman duvarları iki buçuk metreye kadar kalınlık göstermekte.”
KAZAMAT SİSTEMİ
Höyüğün batısında ve güneyinde kazamat sisteminin 350 metrelik kısmında 40’ı aşkın mekan ve iki adet giriş kapısı (Batı Kapısı, Güney Kapısı-Propylon) açığa çıkarılmış. “Kazamat sisteminin ortasındaki kente giriş kapısından uzaklaştıkça kazamat mekanlarının belli boyutlarda küçülmesi, metre sistemi olmadığı zamanlarda muhakkak kendilerine özgü ölçü sistemlerinin olduğuna işaret ediyor” diyor Umurtak. “Buradaki sisteme baktığımız zaman henüz yazıyı bilmeseler de bu insanların çok ileri bir kültür düzeyine gelmiş olduklarını söylemek mümkün.”
Umurtak o dönemlerde “Bu kadar gösterişli bir savunmanın mutlaka içinde çok büyük bir zenginliği saklayabileceği” görüşünde. “Bu da höyüğün yerel bir krallığın merkezi olabileceğini akla getiriyor.” Kazının onursal başkanı Prof.Dr. Refik Duru ise “HBH, Anadolu’da tek bir merkez olarak görkemli ve zengin bir yerleşme olmasıyla; belki küçük bir krallık, bir prenslik, beylik döneme özgü güçlü bir otoritenin varlığına delalet eder. Bu kadar güçlü bir savunma sistemi fethedilemez, belki savaş hilesiyle alınmış olabilir, belki bir depremle yıkılmış olabilir” görüşünde.
Kazı adına sevindirici gelişmelerden biri de Hattuşaş surlarında olduğu gibi deneysel arkeolojinin bir ürünü olarak kazamat sisteminin bir kısmının ayağa kaldırılacak olması. “Batı kapısı ya da yanındaki bir binayı ya da iki binayı ileride aynı temel üzerinde kerpiç üst yapı olarak ayağa kaldırıp düzdamlı örnek bir yapı olarak inşa etmek düşünülebilir.”
Batı Kapısı’ndan içeri girildiğinde hem yaşam alanı hem de savunmayı oluşturan ailelerin yaşadığı mekanlara ulaşılıyor. “Mekanların tabanlarında toprak iyice bastırılmış ve düzgünleştirilmiş, bazılarında at nalı şeklinde ocak, küp koymaya yarayan yükseltiler saptadık. Her yapının önünde taşlarla sınırlandırılmış, günlük işlerin yapıldığı avlular var. Mekanlarda çanak çömlek kaplar, madeni eşyalar bulduk. Buğday, arpa, mercimek ve mürdümek gibi tahılları öğütüyorlar. Bu ürünleri bilinçli ürettiklerini düşünüyoruz. Bezelye tüketiyorlar, o çıktı. Bir küpte kurumuş karbonize incirler, başka depolama alanında üzüm çekirdekleri bulduk, bu da üzüm ve incir yediklerini gösteriyor. Keten tohumuna rastladık, keten bitkisinden yağ çıkarıyorlar. Ayrıca kabuklu yemişler tüketiyorlar. Hayvan olarak da koyun, keçi ve domuzu evcilleştirmişler. Domuzu eti için besliyorlar. Kuşlar da var. Sonra küçük, orta ve iri boy evcil köpekleri var. Dağ keçisi ve geyik avlıyorlar. Ayı var ve çok ilginç Anadolu’da az görülen panter var. Bitki olarak da bu civarda tek olan pinus negro denilen çam türü var. Onu da o dönem mobilyaları için kullanmış olabilirler.”
HACILAR BÜYÜK HÖYÜK’TE YAZI YOK, MÜHÜR VAR
Kazılarda ele geçen her biri özgün, pişmiş toprak ve taştan damga mühürler ile idoller kayda değer. Umurtak “Hacılar Büyük Höyük’te yazı yok ama mühür var” diyor. “Buluntuların en ilginçlerinden biri üstünde işaret dili izleri olan 5 bin yıllık bir mühür. Anadolu’ya yazının gelişinden bin yıl öncesine rastlayan mühürlerde bazı işaretlerin tekrarlanıyor olması, o dönem toplumlarının ortak bir işaret diline ait olabilir. Yazı öncesi bu tür işaret dilinin olması, belki önümüzdeki yıllarda Anadolu’da yazının kullanımı konusunda Batı Anadolu’nun önemli bir yeri olduğunu gündeme getirebilir.”
Hacılar Büyük Höyük’te çok sayıda çanak, testi, küp, çömlek gibi keramik kaplar da ele geçmiş. Umurtak “Yöremizde ve genelde bütün Anadolu Yaylası’nda özellikleri ayrıntılı şekilde bilinmeyen İlk Tunç Çağı I dönemi çömlekçiliğini Hacılar Büyük Höyük kazılarıyla oldukça iyi şekilde öğrenmekteyiz. Çanak çömleğin kalitesi ve çeşitliliği Hacılar Büyük Höyük’te çömlekçiliğinin biçim repertuarı bakımından ne derece zengin ve gelişmiş olduğunu göstermektedir.”
HBH insanlarının bakırı bildikleri; silahları, bilezikleri ve maden iğneleri kullandıkları da saptanmış. Buluntular bu kadarla da sınırlı değil. Merkezi kesimde kamusal binalara ve megaronlara da rastlanmış. “Merkezi kesimde kamusal binalar beklenir. Bu kesimde çok odalı anıtsal bir yapı ve 10 civarında büyük küplere, hücre şeklinde küçük küçük tahıl depolama ambarlarına rastlandı. Şehir Devrimi olarak adlandırılan; Mezopotamya’da öncü Sümer sitelerinin kurulduğu, kent surlarının, su kanallarının yapıldığı bir dönemde Anadolu’nun bu kesiminde de bir şehir devrimi gerçekleşmiş olmalıdır, bu durum öteden beri gelen yaygın kanıları sarsacak niteliktedir.”
Hacılar Büyük Höyük’ün batısını çeviren, “kazamat” denilen testere dişli savunma mimarisinin Anadolu’da bir benzeri şu ana kadar saptanabilmiş değil.
FOTOĞRAF: HACILAR BÜYÜK HÖYÜK KAZI ARŞİVİ