Anasayfa KeşfetGezi Lezzetli Keşif

Lezzetli Keşif

Gezginler bence, tarihin peşinde koşmaktan, müze müze dolaşmaktan, alışveriş merkezlerinde avuç dolusu para harcamaktan sıkıldılar. Yeni kuşak gezginler, akıllarını fikirlerini lezzete taktılar. Lezzet peşinde koşturan gezginlerin sayısının giderek artması üzerine, önce turizmciler sonra da bu pastadan pay kapmak isteyen kentler harekete geçti.

Kentler, mutfaklarını tanıtabilmek için festivallere umut bağladılar. Şenlik havasında geçen bu festival dönemlerinde, kentler tam bir açık hava lokantasına dönüşmeye başladı. Bu festivaller sayesinde oteller doldu, lokantalarda masa kalmadı, alışveriş canlandı, herkesin yüzü güldü. Lezzet gezginleri iki yemek arasında müzelere, galerilere, saraylara, tarihi eserlere gitmeyi de ihmal etmediler.

İspanya’nın kuzeyindeki küçük San Sebastian, bu işi en iyi beceren kentlerden birisi. Küçük bir plajından başka özelliği olmayan bu kent, şefleri ve lokantaları sayesinde Avrupa’nın lezzet başkenti oldu.

Yemeye içmeye düşkün olanlar, bu kentteki üç Michelin yıldızlı lokanta Arzak’ta yemek yiyebilmek için aylar öncesinden yer ayırtır oldular. San Sebastian’daki lokantalar artık kente gelen turistleri ağırlamakta zorlanıyor. Tabii bu turizm hareketi diğer tüm sektörleri de olumlu etkiliyor.
Bir zamanlar Gaudi’nin, La Familia Sagrada Kilisesi gibi anıtsal eserleriyle milyonları kendisine çeken Barcelona da gözünü lezzet avcılarına dikti. Asırlık lokantalar ön plana çıkarıldı, reklamlarda Katalan mutfağının lezzeti vurgulanmaya başlandı.

Sadece büyük kentler değil, küçük kasabalar da “lezzet turizmi”ne göz dikti. Örneğin yine Katalan bölgesindeki Costa Brava Körfezi’ndeki küçük Roses köyü, dünyanın en büyük şeflerinden Ferran Adria’nın, “elBulli” adlı restoranı ile bütün dünyaya ün saldı. Burada yemek yiyebilmek için altı ay öncesinden yer ayırtan turistler, Roses sokaklarını doldurdular. Bir lokanta, tüm köyün ekonomisini kalkındırdı.

Keza, Knokke-Heist Belçika’nın bu sahil kasabası da lezzetiyle turistleri kendisine çekmeye başladı. Buradaki üç tane Michelin yıldızlı lokanta, yemek düşkünlerinin adeta saldırısına uğradı.
Norveç’te, Avrupa’nın “petrol başkenti” sayılan Stavanger, petrol zenginliği ile yetinmeyip yemeği de ön plana çıkarmaya başladı. Bugün Avrupa’nın en büyük yemek festivali bu kentte düzenleniyor.
Okyanus’un öteki yakasına geçersek: New York’a gelen milyonlar, bu kentin lokantalarında yer bulabilmek için günler öncesinden rezervasyon yaptırıyorlar. Tüm dünya, bu kentteki ünlü lokantalarda yemek yiyebilmek uğruna yüklü faturaları ödemeyi göze alıyorlar.

Londra, Paris, Madrid, Lyon, Berlin, Amsterdam, Kopenhag, Napoli, Toskana, Tokyo, Portland, Vancouver… Bu kentlerdeki restoranlarda sunulan yemekler, insanların damaklarında unutulmaz tatlar bırakıyor.

İtalya’nın Piyemonte bölgesi ile Fransa’nın Périgord bölgesi, tanıtımlarında lezzet temasını kullanıyorlar. Biri beyaz, diğeri ise siyah trüf mantarı ile tüm dünyanın ilgisini üstüne çekmeyi beceriyorlar. Bölgedeki küçüklü büyüklü kent ve kasabaların kimi kaz ciğeri, kimi özel tavukları, kimi kuru fasulyesi, kimi salamı, sosisi, kimi peynirleri ile ziyaretçileri mutlu kılmaya çalışıyor.
Bizde bu konudaki en başarılı kentin Gaziantep olduğunu söyleyebilirim. Bu kente giden uçaklarda, özellikle hafta sonlarında yer bulmak oldukça zor. Gidenlerin çoğunun amacı, bu kentin yemeklerinin tadına bakabilmek. Yemek için gidenler Bakırcılar Çarşısı esnafının, Almacı Pazarı’ndaki baharatçıların, baklavacıların, fıstıkçıların, hediyelik eşya satanların, otel işletmecilerinin, taksi şoförlerinin, müzelerin ve aklıma gelmeyen diğer esnafın da yüzünü güldürmektedirler.
Lezzet turizminden “ekmek yiyebilen” bir diğer ilimiz de Hatay’dır. Birçok turizm şirketi buraya “gurme seferleri” düzenlemeye başladılar.

Bursa’ya İskender kebabı, Çayeli’ne kuru fasulye, Adana’ya kebap, Mersin’e tantuni, Eskişehir’e çiğbörek, İnegöl’e, Akhisar’a köfte yemeye gidenlerin sayısı her geçen gün daha da artmaktadır l

YAZI: MEHMET YAŞİN/FOTOĞRAF: KEREM YÜCEL

ATLAS KASIM 2015/SAYI:260

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap