Norveç’e bağlı Svalbard, Kuzey Kutup Dairesi içinde bir kar ve buz diyarı. Üçte ikisi doğa mirası olarak korunan takımada, zengin yaban hayatı ve etkileyici coğrafyasıyla dikkat çekiyor.
Yazı ve Fotoğraf: Ahmet Ömer Yalçın
Norveç’e bağlı Svalbard, Kuzey Buz Denizi’nde bir ada topluluğu. İskandinavya ile Kuzey Kutbu’nun tam ortasında bulunan bir buz diyarı. Kutup ayılarının insanlardan daha kalabalık olduğu, arazide özgürce dolaştığı son derece bakir bir coğrafya burası. Öyle ki adanın sakinleri yerleşim dışına çıktığında yanlarında mutlaka silah bulunduruyor. Yaklaşık 2 bin 500 kişinin yaşadığı Svalbard’da ayıların nüfusu ise 3 bini geçiyor.
Bu özerk bölgenin başkenti, Spitsbergen Adası’ndaki Longyearbyen. “Dünyanın en kuzeyindeki başkent” unvanına sahip yerleşim, dağların arasına kurulu olduğu için adadaki şiddetli rüzgârlardan fazla etkilenmiyor. Longyearbyen, 20. yüzyılın başlarında zeplinlerle Kuzey Kutbu’nu keşfetmek için yola çıkıp hayatlarını kaybeden bilim adamlarının anısını yaşatan Spitsbergen Zeplin Müzesi, Barentsburg, hayalet şehir Pyramiden Svalbard’da görülmeye değer yerlerin başında geliyor. Pyramiden, ismini yakınındaki piramide benzeyen bir dağdan alıyor. Bir dönem yoğun madencilik faaliyetinin yapıldığı yerleşim, 1998 yılından beri tamamen terk edilmiş durumda. Bu arada Svalbard’da Norveçlilerin ardından en kalabalık grubun Ruslar olduğunu hatırlatalım.
İlk günümde, kutup ayılarının her yerden çıkabileceklerini bilmeden, Longyearbyen’i çevreleyen dağlara çıktım. Zorlu bir yürüyüşün ardından otele vardığımda, orada çalışan ve Svalbard’daki en yakın arkadaşım olan Andrea günümün nasıl geçtiğini, neler yaptığımı sordu. Dağa çıkıp kilometrelerce ilerlediğimi söyleyince gözleri açıldı. Sonuçta karşıma her an bir kutup ayısı çıkabilirdi. Ben dağda ilerlerken şarkı bile söylemiştim, ayılar sesimi duyup gelebilirlerdi ama belki de sesimden dolayı gelmemişlerdi. Andrea’ya göre her durumda şanslıydım.
Andrea, Svalbard’ın sakinliğine, vahşi doğasına hayran biri. Buraya gelen maceraperestlerin hikâyelerini dinlemeyi de seviyor. Hırvatistan’da üniversitede okuyan kızı her şeyi; ondan binlerce kilometre uzakta bu soğuk adada çalışmasının sebebi eğitimine katkıda bulunabilme isteği…
“Fosil avı”, Svalbard’da yapılacak başlıca etkinliklerden. İklim nedeniyle tek bir yeşilin bulunmadığı adalar 65 milyon yıl önce yağmur ormanlarıyla kaplıydı. Bu sayede arazide uzak geçmişten gelen yaprak gibi fosiller bulmak mümkün. Bunlara fosil avı safarileriyle ulaşılabiliyor. Svalbard’da ayrıca şimdiye kadar birçok dinozor fosili çıkarıldı.
Svalbard, çok sayıda hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Kutup tilkisi de adaların sakinlerinden. Kürkleri kışın beyaz, yazın ise koyu kahverengi oluyor. Onlara karşı da çok dikkatli olmak gerek çünkü neredeyse kutup ayıları kadar tehlikeliler. Bunun nedeni, taşıdıkları bir virüs. Isırdıklarını öldürdükleri söyleniyor. Virüs, adalara gelen gemilerden çıkan farelerden tilkilere bulaşmış. Adadaki Norveçliler Rus, Ruslarsa Norveç gemilerinden fare geldiğini iddia ediyor ama kesin bir sonuca varmak mümkün değil kuşkusuz.
Svalbard’da özellikle zorlu kış şartlarında ihtiyaç duyulan en önemli şeylerden biri köpek. Çektikleri kızaklarla ulaşımda, turistik safarilerde önemli rol oynuyorlar. Fosil aramaya yardım ediyorlar, hatta kutup ayılarına karşı sahiplerine kalkan oluyorlar. Bir şey çekmedikleri zamanları genelde kulübelerinde geçirdiklerinden kızak çekmek onlar için neredeyse bir eğlence.
Sonraki günlerimde, yine tehlikeyi göze alarak karlı dağlara yolculuğa çıktım. Akşama doğru dönüş yolunda uzaktan Longyearbyen ve üzerinde muhteşem bir gökyüzü belirdi. Svalbard gerçekten hayran kalınacak bir yerdi. Özellikle de yaban hayata saygılı, sıcakkanlı, herkese selam veren, güler yüzlü ve elbette maceraperest sakinleriyle…
Atlas Mart 2014/SAYI:252
Fotoğraf Galeri