Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya Buzul çağın mirası: Alaska buzulları

Buzul çağın mirası: Alaska buzulları

Özge Çolak

Alaska’nın buzullarına bakarken sadece bugüne değil, binlerce yıl öncesinin havasına, toprağına ve suyuna da bakmış oluyoruz. ABD’nin en büyük ve en ıssız eyaletinin doğa hazinesi Buzul Körfezi Ulusal Parkı üzerinde uçakla yapılan bir keşif turu, yerkürenin bu çok eski anıtlarını bambaşka bir açıdan tanıma olanağı veriyor.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: MEHMET İLBAYSÖZÜ 

Dünyanın üzerinde en az insan yaşayan bölgelerinden biri Alaska; Amerika kıtasının kuzeybatı ucundan Rusya’ya doğru uzanıyor. Yüzlerce canlı türüne yuva olan sık ormanları, ihtişamlı dağları ve gür akarsularıyla bir tabloyu andırıyor bu uçsuz bucaksız coğrafya. Bu kusursuz Alaska resminin en nadide kısmı, hiç kuşkusuz buzulları… Ülkenin Ulusal Parklar Servisi, eyalette resmen isimlendirilmiş 616 buzul olduğunu bildirse de -iyimser bir tahminle- buzulların sayısının toplamda 100 bine yaklaştığı düşünülüyor. (En üstteki fotoğraf: Adını, 1913’te bölgeyi ziyaret eden Fransız jeolog Emmanuel Margerie’den alan Margerie Buzulu, yaklaşık 1,6 kilometre genişliğe, 34 kilometre uzunluğa sahip. Alaska- Kanada sınırındaki Root Dağı’nın 3 bin 920 metre yüksekliğinde, güney yamacında doğan buzul, Buzul Körfezi’ndeki Tarr Koyu’nda suyla buluşuyor. Günümüzde Buzul Körfezi içindeki birçok vadi tipi buzulda gerileme gözlemlenirken, Margerie körfezde büyüklüğünü koruyan ender buzullardan biri.)

Yüksek irtifadan pürüzsüz, düz çizgiler halinde görünen bir buzulun yüzeyine yaklaştıkça, yarıklarla dolu olduğu fark edilir. Devasa buz kütlesinin vadiden aşağı hareketiyle oluşan basınç, bu gözle görülemeyecek yavaşlıkta sürüklenen buzulda derin çatlaklara ve kırıklara neden olur. Yağan yağmur ve eriyen kar yarıklarda mavi havuzlar oluşturur.

Alaska’nın sert iklimi yaz aylarında yumuşuyor ve ziyaretçilere geçit veriyor. Özellikle bu dönemde bölgenin en popüler doğa varlıkları olan buzullar karadan veya denizden keşfedilebiliyor, ancak büyüklüklerini kavrayabilmek için onları havadan görmek öneriliyor. Benim niyetim de bu. Fakat turistik hava turları genellikle yüksek irtifada ve yaklaşık 10-15 kişilik gruplarla yapılıyor. Uçak penceresinden çekilen bu hafif flu fotoğraflar, güzel bir yaz hatırası olarak albümlerde yerlerini alıyor. Tabii bu koşullar profesyonel bir fotoğrafçıyı tatmin edecek türden değil. Bu nedenle ben ve tur operatörü arkadaşım Greg, özel uçak kiralamaya karar veriyoruz.

Aslında bu fikri aklıma, ismini Jack London’ın Vahşetin Çağrısı romanından hatırlayabileceğiniz Skagway kasabası üzerinde iş için yaptığım yaklaşık yarım saatlik uçuş getirdi. Bu uçuşun sonuna doğru pilot Chuck bir jest yaparak, civardaki iki buzula kısa bir gezinti armağan etti bana. Skagway’e yakın mesafedeki Rainbow ve Davidson buzullarını alçak uçuşla izledikten sonra, Buzul Körfezi Ulusal Parkı’nı da kuşbakışı görme ve fotoğraflama isteği uyandı içimde… İnişte konuyu Chuck’a açtığımda iki buçuk saatlik bir turla Buzul Körfezi’nin sonuna kadar gidebileceğimizi söylüyor. Fotoğraf çekebilmem için uçuşta kapıyı ve pencereyi sökmesi şartıyla anlaşıyoruz.

Skagway kasabasında, Altına Hücum dönemini canlandıran tematik turlar düzenleniyor.

Yaklaşık bin 200 nüfuslu Skagway, 1897’de, “Altına Hücum” olarak adlandırılan dönemde kurulmuş küçük bir kasaba. Ancak yaklaşık 1 milyon turistin yolu buraya düşüyor her yıl. Bu yoğun ziyaretçi sayısı, Alaska’nın en büyük kentlerinin nüfusunu bile geçiyor. Eyaletin başkenti Juneau’da 31 bin, en büyük kent Anchorage’de ise 290 bin kişi yaşıyor.

Yapımına 1898’de başlanan ve 1900’de faaliyete geçen Yukon demiryolu hattının başka hiçbir demiryoluyla bağlantısı yok. Altına Hücum çılgınlığının eseri olan demiryolu 1982’ye kadar kullanıldı. Bu hat, günümüzde Skagway’den Kanada sınırına nostaljik bir seyahat imkânı sunuyor.

BUZUL KÖRFEZİ’NE DOĞRU

Alaska’da hava durumu tahminleri ne kadar doğru çıkarsa çıksın, coğrafyanın iklimi, iklimin de coğrafyayı yakından etkilediği bu topraklarda planlarınızı hep bir “acaba” ile yapmak zorundasınız. Tatsız sürprizlere izin vermemek için havanın mümkün olduğunca açık olduğu bir günü seçiyoruz. Uçuş günü Skagway’de hava açık, güneşli ve her şey yolunda görünüyor. Alanda uçağın kapısı söküldükten sonra emniyetimizi alıp Buzul Körfezi’ne doğru uçuşa geçiyoruz. Bölgeyi avucunun içi gibi bilen usta pilotumuz, üzerinden geçtiğimiz buzulların adlarını teker teker sayıyor telsizden: Rainbow, Davidson, McBride, Carroll, Muir, Reid, Lamplugh, Margerie, Gilman, Johns Hopkins ve onlarcası…

Hava koşullarının sürekli değiştiği Buzul Körfezi’nde kara bulutlar manzaranın ayrılmaz parçası. Körfezin kıyıları, yükseklerdeki buzullardan eriyip akan suların oluşturduğu irili ufaklı deltalarla dolu.

Fakat beklediğimiz gibi; her ne kadar tahminler açık gösterse de her dakika değişen hava koşullarıyla karşı karşıyayız. Yola çıkarken günlük güneşlik olan hava, Takhinsha Dağları’na doğru parçalı bulutlu, Buzul Körfezi’nde ise kapalı bir hal alıyor. Manzara sürekli değişiyor. Yeşil-beyaz bir coğrafyanın üzerinde süzülüyoruz. Ormanlarla kaplı yamaçlar, karlı ve kayalık dağlar, geniş düzlükler, bataklıklar, nehirler, deltalar ve sonra yine buzullar…

İlk uçuşta görme şansına eriştiğim Rainbow Buzulu’yla tekrar karşılaşıyorum. 1573 metre yükseklikte yer alan, 2,41 kilometre genişliğindeki buz kütlesi bir uçurumun kenarında son buluyor ve bu noktadan itibaren yolculuğuna şelale olarak devam ediyor. Sonra 7,4 kilometre genişliğindeki Davidson ve ardından 22,53 kilometre genişliğindeki McBride buzullarının üzerinden geçiyoruz. Hava hâlâ güzel, Chuck da bu avantajla olabildiğince alçaktan uçuyor. Uçağın kapısı da yok, elimi uzatıp dokunasım geliyor bu doğa harikalarına.

Mehmet İlbaysözü, kapısı bu proje için sökülmüş küçük bir uçakla Alaska’nın Buzul Körfezi Ulusal Parkı’nın üzerinde uçtu. Arkadaşı Greg’in çektiği fotoğrafta, İlbaysözü’nün arkasında Rainbow Buzulu görülüyor.

İlginç şekilde, buzullar havadan bakınca birer otobanı andırıyorlar, üzerlerinde siyah, beyaz, mavi şeritler uzanıyor. Buzun rengi, içindeki hava miktarına ve Güneş’ten gelen ışığın üzerinde kırılıp yansımasına göre beyazdan maviye değişiyor. Buz kütlesinin içinde hapsolmuş kaya, toprak ve mineraller de siyah ve gri renkleriyle göze çarpıyorlar. Buzullar yukarıdan pürüzsüz bir çizgi gibi akıp gitseler de yaklaştıkça üzerlerindeki çatlak ve kırıklar rahatlıkla görülebiliyor. Bazı çatlaklar o kadar geniş ki uçağımız içine düşse kaybolabilir!

Johns Hopkins Buzulu, 19 kilometre uzunluğa sahip ve körfezde büyümesini sürdüren birkaç buzuldan biri.

Sonra çekilen, yani küçülüp yok olan buzullardan geriye kalan ıssız vadiler başlıyor. Yıllarca dev buz kütlelerinin altında ezilen buzul yatakları pürüzsüz; gri bir renk almış. Dağların zirvelerine yakın yerlerde ise genç buzullar göze çarpıyor.

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN ARALIK 2020 SAYISINDA. SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

ATLAS · ARALIK 2020

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap