Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya Aşk, Arzu ve İhtiras

Aşk, Arzu ve İhtiras

Ayşegül Parlayan Özalp

Baharın gelişiyle genç yaşlı, çapalar ele alınıyor ve hemen her yer kazılarak aşkın simgesi talan ediliyor; yumruları koparılmış orkideler etrafa fırlatılıyor. Salep ve dondurma yapımından dolayı Anadolu’da yüzyıllardır toplanan orkidelerin ihracatına ilişkin kayıtlar da 1700’lü yıllara kadar gidiyor. Orkidelerin Türkiye’de 170 türü bulunuyor; bu narin ve hassas güzelliğin üzerindeki baskıyı, nesilleri tükenmeden azaltmak gerekiyor.

Yazı ve Fotoğraflar: Zafer Kızılkaya

Gökova bölgesinde orkide çeşitlerini ve yaşam alanlarını belirlemek için Kultak köyünden Sadettin Turgut ile dağ tepe dolaşıyoruz. Bu bölge, Akdeniz Koruma Derneği’nin “Orkide Koruma Projesi” dahilinde, Türkiye genelinde belirlediğimiz Kastamonu-Cide ve Antalya-Elmalı-Kaş bölgeleriyle beraber Anadolu orkide türlerinin en fazla bulunduğu alanların başında geliyor. Türkiye genelinde Kreutz’un 2009 yılında yayımladığı kitaba göre 170 tür orkide bulunuyor.

Sadettin Turgut yereldeki bitkiler ve özellikle orkideler konusunda, eşine zor rastlanacak bilgi birikimine sahip. Yolda durdurup burada şu tür orkideler olabilir dediği her yerde orkide buluyoruz. Olmaz dediği yerlerde ise bulamıyoruz. Orkide yumrusu toplayanların özellikle hangi bölgelerde yoğun çalıştığını bildiğinden bizi kimsenin yumru toplamadığı yerlere götürüyor. Gökova Körfezi’nin kuzey kıyıları denizden 900 metreye kadar hızlı bir şekilde yükselirken değişen bitki örtüsü ve yükseltiyle beraber çok sayıda orkide türünün ideal yaşam alanlarını içeriyor. Üç yılda 50’den fazla tür tespit ettik alanda. Kimi türleri ise her geçen sene daha az veya hiç görememeye başladık.

Bodrum Karaova’ya yaklaştığımızda ise Türkiye’deki salep gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Belki de şimdiye kadar gördüğümüz en büyük ölçekli orkide yumrusu toplanmasına tanık oluyoruz. Aylardan nisan başı, çoğu orkide henüz çiçek açmamış. Zeytinliklerin altında hemen her yer kazılmış; yumruları koparılmış orkideler etrafa fırlatılmış. Orkideler hem tohumdan, hem de toprak altındaki yumrularla çoğalabilen bitkiler. Kökünde bir tanesi daha küçük olmakla beraber iki adet yumrusu var. Bunlardan küçük olan yumru mevcut bitkinin beslenip çiçeklenmesi ve meyve bağlaması için gerekli olan enerjiyi içeriyor. Daha iri olan ise bir sonraki sene için üretilen yumrudur. Toplayıcılar söküp büyük olan yumruyu aldıktan sonra bitkiyi toprak üstünde kurumaya terk ediyorlar. Oysaki eski yumrusuyla bitki yeniden ekilirse çoğu zaman hayatta kalabiliyor. Önüme gelen orkideleri yeniden ekmeye çalışırken Sadettin beni durduruyor. “Abi ne yapıyorsun? Onlar gözden kaçırdıkları var mı diye önümüzdeki günlerde muhakkak geri geleceklerdir. Senin ektiklerini yine sökecekler.”

Orkide yumruları salep ve dondurma yapımında hem kıvam, hem de aroma verme özelliğinden ve uzun bir geçmişe dayalı ihracatından dolayı Anadolu’da yüzyıllardır toplanıyor. Yurtdışında ilaç sanayisinde de kullanılan orkide yumrularının ihracatına ilişkin kayıtlar 1700’lü yıllara kadar geri gidiyor. Avrupa kayıtlarında İzmir’den “Levent Salebi” adı altında o yıllarda yapılan orkide ihracatı yılda 6,5 ton olarak geçiyor. 1970 ve 1980 yılları arasında artan ihracatla beraber yılda yaş olarak toplanan orkide yumrusu miktarının 400 ila 500 ton arasındaki rakamlara ulaştığı görülüyor. O yıllardaki kayıtsızca toplama sonucu birçok türün doğadaki varlığı, neslini tehdit edecek kadar az sayılara düşmüş durumda. Resmi Gazete’nin 20 Haziran 1996 tarih ve 22672 sayısında yayımlanan “Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme” ile orkide türlerinin yumrularının ve diğer formlarının ihracatı yasaklandı. Buna rağmen “Doğal Çiçek Soğanlarının Sökümü, Üretimi ve Ticaretine İlişkin Yönetmelik”teki “Doğadan Toplanarak İhracatı Yasak Olan Çiçek Soğanları” kapsamında orkide yumruları için getirilen yasak sadece yurtdışı ticaretine uygulandı, mevzuattaki bu boşluk yurtiçindeki ticareti etkilemedi. Kastamonu Taşköprü’den Muğla Milas pazarına kadar, gittiğimiz her yerde orkide yumruları rahatça alınıp satılıyordu.

Ayna orkidesi (Ophrys speculum) Marmara ve Ege kıyılarında, mart ve nisan aylarında sıkça rastlanan bir tür. Tarım alanlarının artması ile yaşam alanları gittikçe azalıyor.

Ayna orkidesi (Ophrys speculum) Marmara ve Ege kıyılarında, mart ve nisan aylarında sıkça rastlanan bir tür. Tarım alanlarının artması ile yaşam alanları gittikçe azalıyor.

Yine mevzuatta belirtilen, orkide yumrularının toplanması konusundaki yasaklama sadece orman alanları için geçerli; diğer yaşam ortamları bu hükmün dışında tutuldu. Oysaki orkideler hem ormanlık, hem makilik, hem çayırlık, hem de tarımsal arazilerde yaşamakta ve bazı hassas türler sadece zeytinlikler veya çayırlarda bulunmakta. Aynı anda birçok resmi kurumun birden ilgi ve sorumluluk alanına giren orkideler, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın orman yan ürünleriyle ilgili kanunlarıyla korunabilme şansına sahip olmakla beraber, diğer alanlarda yaşayan türler bu şansa sahip değil maalesef. Saleple ilgili tebliğler Tarım Bakanlığı’nca yapılmakta ve tarım arazilerinden saleplik orkide toplanmasının suç teşkil ettiği konusunda herhangi bir hukuki dayanak bulunmamaktadır. Öte yandan hassas türlerin korunması açısından bakıldığında; sayıları gittikçe azalan endemik Anadolu orkideleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nü de yakından ilgilendiren bir konu.

Orkidenin yumru veya toz halinde ihracatı yasak olsa da işlenip dondurma veya salep olarak ihraç edilmesinin karşısında yasal bir engel yok. Son yıllarda bu sebebin de getirdiği artan iç talep sonucu kırsal alanda yaşayan ve geliri olmayan çocuk, genç ve yaşlı bahar geldiğinde elinde çapalarla orkide peşinde koşmaya devam ediyor. Toplanan yumruların kilosu 20 ila 160 TL arasında değer buluyor türüne ve yerine göre. Bir kiloda bin ila 4 bin arası yumru olabiliyor. Kimi türler diğerlerine göre daha hassas ve zor çoğalabildiğinden kaybolmanın eşiğine doğru gelmiş durumda. Orkideler her ne kadar tohumdan çoğalabiliyorsa da, tohumlar ancak mikroskopla görülebilecek kadar küçük ve kendisini besleme özelliği çok zayıf. Bu nedenle her orkide tohumunun büyüyebilmek için özel bir mantar türüne ihtiyacı var. Her türe ait tohumun kendisine özel bu mantarı bulabilmesinin ve çimlenebilmesinin olasılığı ne yazık ki fazla değil. Bir de daha çiçek açamadan toplanan milyonlarca bitkinin tohum dahi saçamadığı düşünülürse, Anadolu’daki orkidelerin geleceği için karamsar olmamak elde değil.

Projemizin botanik uzmanları Cenk Durmuşkahya ve Derya Yıldırım ile beraber 2012 Mayıs’ının son günlerinde, Kastamonu Taşköprü civarındaki toplayıcılarla arazide dolaşıyoruz. Doğal ormanlık ve çayırlık alanların daha fazla olduğu Batı Karadeniz Bölgesi’nde toplanan türler içerisinde ağırlık Dactilorhiza olarak bilinen çayır türleri ve yine bölgeye ait türler öne çıkıyor. Burada da orkidelerin yumruları toplandıktan sonra bitki atılıyor. Derya toplayıcılara, yeni yumruyu aldıktan sonra bitkiyi tekrar ekmelerinin önemini anlatıyor. Bir gurup toplayıcının bitkileri atacaklarına kendi bahçelerine ekmelerine öncülük yapıyoruz. Hem bu bitkilerin tohumları etrafa yayılmaya devam edecek hem de bir sene sonra tekrar yumru alınabilecek. Toplayıcıların hemen hepsi, her sene aynı miktar yumruyu toplayabilmek için daha fazla dolaşmak zorunda olduklarını söylüyorlar.
Çoğu zaman ormanlık ve kapsamındaki makiliklerde de çapa sallayan toplayıcılar gözlerden uzakta kalmayı tercih ediyorlar. Birçoğu görüşmek, arazide beraber çalışmak veya hangi türleri, ne kadar boyutta topladıklarına ilişkin sorularımıza cevap vermek istemiyorlar. Antalya Elmalı bölgesinde toplayıcı bir aile ile beraber dolaşıyoruz. Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde bu işi yapan insanların içerisinde kadın ve beraberlerinde erken yaştaki çocuklar çoğunlukta. Toplama mevsimi büyük oranda nisan ayıyla sınırlı. İsmini yayımlamamızı istemeyen aileye, kimi zaman çiçek açmayan bireyleri toplarken soruyoruz:

“Çiçek sonrası yumrular daha irileşecek, neden beklemiyorsunuz?”
“Biliyoruz ama biz almazsak başkaları alacak!”
İki gün içerisinde topladıkları yumru sayısı binleri geçiyor. Bu arada projenin ilk yılında numune olacak kadar görebildiğimiz antik Lykia orkidesine (Ophrys lycia) daha sonraki yıllarda hiçbir şekilde rastlayamadık. Eğer henüz nesli tükenmediyse bu türün geleceğiyle ilgili ciddi kaygılarımız var.

Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde (ETAE) Ziraat Mühendisi Mehmet Tutar, enstitü olarak orkidelerle ilgili yaptıkları çalışmaları anlatıyor. Bu işi görev icabı yapan bir ziraat mühendisinin ötesinde orkidelere karşı ciddi bir tutkusu olduğunu anlamak zor değil. Uzun süredir düşünülen, orkidelerin tarla ortamında yetiştirilme şansının olup olmadığıyla ilgili konu üzerinde araştırma yaptıklarını anlatıyor Mehmet Tutar. Değişik sayıda türe ait yumru toplatıp hem sera, hem de sonrasında tarla ortamında üretimleri araştırılıyor.

“Salep ve dondurma için aranan özellikler belirli türlerin yumrularında daha fazla bulunuyor. Bunların başında Roman orkidesi (Orchis romana) geliyor” diyor Mehmet Tutar. Roman orkidesi karaçam ormanlık alanlarında yetiştiğinden tarla ortamına hiçbir şekilde uyum sağlayamıyor. Diğer bir tür kutsal orkide (Orchis sancta) tarla ortamında son derece başarılı bir üretim denemesine sahne oluyor. Bilinen bir dondurma markası tarafından da desteklenen araştırmada, kutsal orkideler bire beş-altı yumruya kadar veriyor, dikkatli bir tarla bakımı sonucunda. Roman orkidesi kadar olmasa da yine salep ve dondurma için gerekli kıvam ve aromaya sahip. Bu aşamadan sonra yapılması gereken, ETAE’nin yeterli fon bularak üreticiye verebilecek miktarda yumru yetiştirmeye başlaması.

Orkide tarımı, doğal ortamdaki türlerin toplanmasının önüne geçebilir mi? Mehmet Tutar “Büyük faydası olacaktır ama yine de doğadan toplama devam edecektir bir şekilde” diye görüş bildiriyor. Belki üretim ölçeği arttığında, salep ve dondurma endüstrisine homojen ve sabit fiyatlarla hammadde sağlanmaya başladığında, doğadan toplamaya olan ilgi azalabilir. ETAE’nin tahminlerine göre günümüzde yılda en az 80 ton civarında orkide yumrusu toplanıyor. Bitkinin tohumdan üreyebilme şansını da konuştuk Mehmet Tutar’la. “Bizim yaptığımız araştırmalarda tohum ilk sonbaharda çimlenmezse bir daha çimlenmiyor” dedi. Yine de tohumun uzun yıllar sonra açabildiğine ilişkin görüşler de var Avrupa’daki benzer türler için.

Anadolu orkidelerinin bir çiçek olarak değerinin insanlar tarafından bilinmemesi de türün korunması yönünde büyük bir eksiklik olarak önümüze çıkıyor. Her ne kadar meraklıları olsa da bugün Türkiye’de orkide denildiği zaman insanların aklına, çiçekçilerde satılan, ıslah edilmiş tropikal orkideler geliyor. Oysaki Anadolu orkidelerinin çiçekleri en az tropik soydaşları kadar, hatta birçoğu daha da güzel. Anadolu orkideleri mevsimlik çiçekler. Tamamına yakını baharda açıp sonra kayboluyor. Yılda toplanan 80 ton orkide yumrusu salep ve dondurma için kullanılırken belki çok küçük ölçekte bir miktarı saksı veya bahçe bitkisi olarak satılmaya başlanırsa hem insanlar Anadolu orkidelerinin güzelliğiyle tanışmış olacak, hem de ölmeden her sene açan çiçekler tohum yaymaya devam edecek.

Rufford Small Grants Vakfı tarafından desteklenen projemiz, Gökova bölgesinde Türkiye’nin ilk orkide koruma alanının yaratılmasını hedefliyor. Kıyıdan başlayan, zeytinliklerden kızılçam ormanlarına, karaçam ve makiliklere kadar çok çeşitli flora ortamı içeren bölgede oluşturulabilecek orkide koruma alanı ile ilgili olarak İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Doç. Dr. Orhan Sevgi ve eşi Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden Ece Sevgi ile konuşuyoruz. Sevgi çifti 2003 yılından bu yana Anadolu orkidelerinin dağılımı, yetişme ortamları ve türü tehdit eden etmenlerle ilgili çalışmalarına devam ediyor. Türkiye’deki orkide türlerinin adlandırılması, diğer türlerle ilişkileri, orkide türlerinin hayat döngüsü ve dağılımı üzerine halen yapılması ve bilinmesi gereken eksikler olduğunu belirten Orhan ve Ece Sevgi, koruma alanının bir nevi tohum bahçesi olarak da işlev görebileceğini söylüyorlar.

Projemiz kapsamında çok sayıda türün yaşam ortamı olabilecek alan veya alanların koruma bölgesi olarak belirlenmesi ve bu bölgede yaşayabilecek hassas türlerin bu alana taşınarak toplanma ve otlatma baskısından uzak olarak doğal tohum bankası görevi görebileceğini tasarlıyoruz. Alanda açılabilecek ziyaretçi merkezi, koruma alanlarının yönetim planının bir parçası olabilir. Toplayıcıların sürdürülebilir tekniklerle, bitkinin yumrusunu topraktan çıkarma konusunda eğitilmelerini ve aynı zamanda bahçe süs bitkisi olarak kullanılabilecek türlerin halkın Anadolu orkideleri konusunda farkındalığını artırmasını hedeflerken, tarlada orkide üretiminin hem ekonomik, hem de türün korunmasına yönelik çok önemli bir adım olacağını inanıyoruz. Türkiye genelinde farklı türlerin yaşadığı alanların bu şekilde koruma altına alınabilmesi, Anadolu’daki orkide türleriyle ilgili izleme ve araştırma çalışmaları için de önemli bir ortam oluşturacaktır. Orkidenin yüzyıllardır süregelen farklı kullanım alanlarıyla tartışılmaz bir ekonomik değeri olduğu inkâr edilemez. Bunun sürekliliği için öncelikle Anadolu orkidelerinin bu topraklara ait, korunmaya değer doğal bir hazine olduğunu kabul etmemiz ve bu hassas bitkilerin üzerindeki baskıyı, birçoğunun nesli tükenmeden azaltmamız gerekiyor.

ATLAS ŞUBAT 2013 / SAYI:239

Foto Galeri

 

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap