Kaçak eserler gittikleri ülkelerin yasalarına göre nasıl aklanıp “temiz mal” statüsü kazanıyor? Bu kez Türkiye üzerinden değil, Mezopotamya coğrafyasında iki komşumuzdan örnek verelim.
Kaçak tarihi eserler pazarının ne denli büyük ve zalimce olabildiğini akıllarda canlandırmaya yardım edebilecek pek çok örnek var. Ancak biz çok yakın tarihlerde Mezopotamya coğrafyasında iki komşumuzdan örnek vermekle yetineceğiz. Irak, 2003 yılında ABD ve İngiltere gibi ülkelerin ortaklığıyla işgal edildiğinde, yüzlerce yıllık el yazmalarının korunduğu Bağdat Ulusal Kütüphanesi ateşe verilmiş, Irak Ulusal Müzesi de işgali takip eden 48 saat içinde yağmalanmış ve en az 50 bin eser kaçırılmıştı. Londra’daki Britanya Müzesi’nde (British Museum) bilet alarak gezilen bölümlerden biri, Irak’tan çalınan eserlerden oluşuyor. Bu konuda sicili kabarık olan müze, bu eserlerden sadece bir kısmını Irak’a iade etti. (En üstteki fotoğraf: Irak Ulusal Müzesi Müdür Yardımcısı Muhsin Hasan, 2003’te Bağdat’ın işgalini takip eden 48 saat içinde müzesini bu halde bulmuştu. MARIO TAMA/GETTY IMAGES)
PALMİRA ANTİK KENTİ
Daha yakın bir örnek ise tarihi eser pazarıyla terörizmin ortaklığına dikkat çekmesi bakımından önemli: Suriye’de Palmira antik kenti. Konuyla ilgili haberleri izleyen büyük çoğunluğun aklında, “Palmira havaya uçuruldu”, ya da “IŞİD tarihi kenti paramparça etti” gibi manşetler var. Bunlar elbette doğru. Diğer taraftan IŞİD, Palmira’dan ya da Suriye’nin başka tarihi alanlarından yağmalanan bütün eserleri Arap ülkeleri üzerinden Latin ülkelerine, oralardan da İsviçre, Danimarka, İngiltere gibi ülkelere girmesini sağlayacak kaçakçılara satmıştı.
KAÇAK ESERLER NASIL AKLANIYOR?
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Dairesi Başkanlığı’nın dikkat çektiği gibi, bir eserin bir ülkeden çıkması o ülkenin kanunlarına göre yasak olabilir. Örneğin Türkiye’de kültür varlıklarının yurtdışına çıkarılması beş yıl ila 12 yıl arasında değişen hapis cezalarıyla ölçülen bir suç. Ancak Türkiye’ye ait bir eser yasadışı yollarla yurtdışına çıkarılmış olsa da gittiği ülkede “helal”, “temiz ithal” sayılabiliyor; çünkü bu eserler artık o ülkenin kanunlarına göre değerlendiriliyor. Yani, suç olgusu Türkiye’nin iç hukuku ile sınırlı kalıyor. Eserin gittiği ülkenin kanunları, kaynağından yasadışı çıkarılmış kültür varlığının kendi topraklarına girmesini suç kabul etmediği sürece de yasadışı elde edilen eserler aklanmış oluyor.
Türkiye’de kültür varlıklarının korunması Anayasa’nın 63’üncü maddesine göre devletin sorumluluğunda. Bu sorumluluğun yerine getirilmesini de Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile sağlanıyor. İçişleri Bakanlığı’nın dahil olduğu kaçakçılık karşıtı faaliyetler giderek daha da umut verici bir hal alsa da yasal boşluklar, yetersiz maddi imkânlar, personel ve değişken küresel koşullar bu can yakıcı kayıpların süreceğini gösteriyor.
ATLAS · ŞUBAT 2021
KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN ŞUBAT 2021 SAYISINDA. SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ