Anasayfa Gündem “Zeytini kuşlar diker”

“Zeytini kuşlar diker”

Harika Pelin Şengül

Ayvalık’ta 2 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Onları belki insan, belki rüzgâr, belki de kuşlar ekti. Kuzey Ege zeytinleri sonbahar güneşi altında olgunlaşırken, Atlas ve Yudum Egemden Ayvalık’ta buluştu; hem hasada katıldı, hem de yabani zeytin, nam-ı diğer delicelerin evcilleştirilmesine tanıklık etti.

YAZI: ÖZLEM NUMANOĞLU Fotoğraflar: CAN EROK

Üstteki fotoğraf: Ayvalık ile Gömeç’in tam ortasındaki Keremköy’deki geniş bir zeytinlikte, Çamoba Köyü’nden tarım işçileri kısa bir molada. 

Zeytin ağacının vazgeçtiği yerde Akdeniz biter.
  GEORGE DUHAMEL

Fransız yazar Georges Duhamel, zeytinin coğrafyasını bu sözcüklerle çizer. Zeytin, Akdeniz’in sayısız çocuğundan biridir. Yabani zeytin ağaçları binlerce yıl önce Akdeniz’in ormanlık alanlarında gelişigüzel büyümüş ve bu geniş coğrafyanın dağına taşına kök salmıştır. İlyada Destanı’nda, bir zeytin ağacının Homeros ile sohbetine şahit oluruz. Ağaç der ki: “Ben herkese aitim, kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım.” Bu çok uzak geçmişi nedeniyle, insanın zeytinle ilişkisi tam olarak nerede ve ne zaman başladı, bilemeyiz. Ancak günümüze kalmış bilgi kırıntılarını analiz eden arkebotanik ve genetik uzmanları iki noktada uzlaşır: Bu ilişki ilk insanlarla başlamış ve yabani zeytin, nam-ı diğer delice, ilk olarak Akdeniz’in doğusunda evcilleştirilmiştir.

Keremköy’deki geniş zeytinlikte ziraat mühendisi Murat Küçükçakır (solda) ve sırık tipi elektrikli hasat makineleriyle tarım işçileri, hasat tekniklerine dair bilgiler verdi.

Peki, Anadolu coğrafyasının bu resimdeki yeri nedir? Konuyla ilgili güçlü yanıtlardan biri, yaklaşık 10 yıl önce Fransa Bilimsel Araştırma Ulusal Merkezi’nden geldi. Akdeniz sahili çevresinden toplanan bin 263 yabani ve 534 evcilleştirilmiş zeytinin genetiğine bakan araştırmacılar, ağacın 6 bin ila 8 bin yıl önce evcilleştirildiğini belgeledi. Hatta yabani zeytin ağacının küçük, etsiz ve acı meyvelerinin, daha büyük, daha tatlı ve yağlı meyvelere dönüşmesi ilk kez bugünkü Türkiye-Suriye sınırında görülüyordu.

Fakat kimi zeytinler var ki, onlar kafa karıştırıyor. O örneklerden birine, yakın zamanda İsrail-Ürdün sınırındaki Ürdün Vadisi’nde rastlandı. Tel Aviv ve İbrani Üniversitesi’nden araştırmacılar, Tel Zaf bölgesinde kömürleşmiş zeytin ağacı kalıntılarda 7 bin yıllık evcilleştirme izleri buldu. İlginç olan şuydu: Zeytin ağacı İsrail ve Ürdün yabanında doğal olarak yetişse bile, bu vadide yetişmiyordu. “Demek oluyor ki, birisi bu ağaçları buraya getirdi” diyor Dr. Defne Langgut. “Bu da tartışılmaz bir evcilleşme kanıtıdır.”

Etkinlik katılımcıları, tarım emekçileriyle zeytin hasadına katılma şansı buldu. Yerdeki Fransız yapımı ince, sağlam ve hafif tentenin rüzgârda uçmadığı ve dibindeki otları toplamadığı bilgisini aldık.

İnsan zeytinin coğrafyasını değiştirse de bu değişimin tek sorumlusu değildi. Uzun mesafeler boyunca zeytinin polen ve çekirdeklerini insandan başka kimler taşıyabilir dersiniz? Rüzgârlar ve elbette kuşlar! İşte bu yüzden, Atlas ve Yudum Egemden’in Ayvalık’taki zeytin hasadı buluşmasında “zeytin ağacını kuşlar diker” diyor ziraat mühendisi Murat Küçükçakır tereddütsüz, “bu kimilerine masal gibi gelebilir ama gerçeğin ta kendisidir…”

Peki, nasıl? “Zeytin meyvesi doğada ağaç üzerinde yetişir ama toprağa düşerse bundan delice çıkmaz. Çünkü zeytin, yağ içerir. Toprağa düşen meyve -uzun zaman alsa da- sonunda çürür.” İşte burada devreye kuşlar giriyor. Örneğin, 24-25 santim boylarında turuncu gagalı kapkara bir kuş olan karatavuk (bilimsel adıyla Turdus merula), zeytini bütün halde yutarak meyvenin etli kısmını ve yağını kursağında bir güzel sindiriyor, sindiremediği çekirdeğiyse dışkısıyla dışarıya atıyor. Sonuç: Yağı kalmayan, odunsu kabuğu incelip yumuşamış çekirdek toprakta çimlenebilir hale geliyor. Yani yabanda gezinirken, en olmadık yerlerde, en sarp yamaçlarda, en tekinsiz uçurumlarda boy veren yamru yumru zeytinlerin ilginç konum seçimlerinde, rüzgâr ve kuşların da marifeti olabileceği unutulmamalı.

15-20 yıl Zeytinden tam verim alınması için gereken süre

DELİYİ AKILLANDIRMAK…

İşte bu dağa taşa kök salmış deliceler, zeytini atalarına, yani asıllarına döndürebilen çok önemli bir gen kaynağı. Bu yüzden de sadece Manisa, Aydın, Balıkesir, Muğla vb. binlerce yıllık bir zeytincilik geleneğine sahip yerlerde doğal olarak görülüyorlar.

Küçükçakır anlatırken, 30 yıl boyunca Tarım Bakanlığı’nda fidan üreticisi olarak çalıştıktan sonra emekli olan Dursun Bodurcuoğlu da, bize deliceleri nasıl aşılayıp “akıllandırdığı”nı göstereceği “ameliyat masası”nı hazırlıyor. Bugüne dek 30 milyona yakın zeytini aşılamış tecrübeli elleri masaya birer birer “ameliyat aletleri”ni koyuyor. Bıçaklar, makaslar, aşı bantları… “Yaprak”, “göz” veya “kalem” denilen aşı tekniklerini süratle uygulamaya başlıyor ardından. Delicenin gövdesine hangi aşı yöntemi uygunsa o tekniği kullanıyor. Aşıyı (yani “akıllı” ağaçtan alınan dalı), yerinden hiç kıpırdamayacak şekilde, delicenin gövdesindeki en uygun noktaya bantla sıkı sıkıya sabitliyor. Aşılama bir tür uzmanlık. “Aşının tutması için havaların ısındığı nisan ve mayıs aylarını tercih etmek gerek” diyor bir yandan. Eğer her şey yolunda gider, delice ve aşısı iyi anlaşırsa, onun tabiriyle zeytinlerin “altı deli, üstü akıllı” olacak.

İki farklı ağacın birbirine kaynaştırılması, aslında binlerce yıllık bir gen transferi yöntemi. “Akıllı” denilen türler de özünde birer delice. “Diyelim ki, bir delice arazisinde dolaşıyorsunuz. Bir ağacın yaprağının, meyvesinin farklı olduğu dikkatinizi çekiyor. O ağacı takibe alıyor ve yine o ‘deli’lerin arasından seçilen ağaçla bölgedeki diğer deliceleri aşılıyorsunuz” diye açıyor bu noktayı Küçükçakır.

Peki, niye akıllandırılıyor deliceler? Çünkü verimsizler. Meyveleri ufak, yağ oranları düşük, tatları acı. Böyle olunca kimse hasat etmiyor yabani zeytini. “Orman ve kamu arazilerinde önemli bir delice popülasyonumuz var. Bu ağaçlar sahipsiz ve meyve verdikleri halde hasat edilmiyorlar” diyor Savola Gıda Türkiye Kıdemli Pazarlama Müdürü Ezgi Nur Tamdoğan. “Kuşkusuz; deliceler biyolojik çeşitlilik açısından son derece önemliler ve korunmalılar. Bir kısmıysa üretime kazandırılabilir. Ancak köylülerin bir günde delice hasadından kazanacakları parayla normal bir zeytin ağacından elde edecekleri kazanç arasında makas farkı var. Normalde bir ağaçtan 5’te 1 oranında yağ alırsanız, delicede bu oran 25’te 1’e iner” diye devam ediyor. Bununla birlikte, zeytin ağacı popülasyonuyla dünya ikincisi olan Türkiye’nin yıllık zeytinyağı üretiminde ilk üçe girememesi deliceleri kaçınılmaz olarak gündeme taşıyor.

“Çocukluğum Konya Karapınar’da geçti. Karapınar, Türkiye’nin en çölleşmiş bölgesidir. Ağaç neredeyse yoktur. Dedem ise ağaçlara çok düşkündü. Bana ağaç aşılamayı o öğretti. ‘Kızım, bak bu bir kiraz ağacı. Bir tarafına kırmızı, bir tarafına beyaz kiraz aşılayacağız. Sen büyüdüğünde bir tarafından farklı, diğer tarafından farklı renkte kiraz yiyeceksin’ demişti. Tohum Derneği bize delice ağaçlarını aşılama fikriyle geldiğinde algıda seçicilik oldu” diyor Tamdoğan. Çocuklukta atılan o tohumlar, yapılan saha çalışmaları ve analizlerle de desteklenince Yudum Egemden’in Delice Zeytinlerinin Aşılanarak Ekonomiye Kazandırılması ve Çiftçilerin Desteklenmesi Projesi başlıyor. İlk etapta, Türkiye’nin en yüksek delice popülasyonuna sahip bölgesi Manisa seçiliyor. Ancak köylünün ilgisini çekmek, az evvel söz ettiğimiz nedenlerle başta kolay olmuyor. “Zincirin bütün halkaları birlikte çalışmalı. Sanayici olarak bize de sorumluluk düşüyor. Bizim iş modelimizde çiftçiden doğrudan zeytin alımı olmadığı halde, bu sefer ‘zeytini biz alıp sıktıralım’ dedik ve operasyonu başlattık. Davutlar Köyü’nde bin 500 ağacı aşıladık.”

Şu ana dek aşıların yüzde 85’i tuttu. Zeytinler birkaç yıla meyve verecek. Ama köy ahalisi bu yıl ilk kez Orman Bakanlığı’nın daha önce bölgede aşıladığı zeytinleri topladı ve başta 10 ton olan yağ beklentisini 74 tona çıkardı. İzmir, Muğla ve Balıkesir Orman Bölge Müdürlükleri ile İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün de projeye katkı verdiğini belirtip, şimdi Ayvalık ile Gömeç’in tam ortasındaki Keremköy’de bir zeytinliğe uzanalım.

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN ARALIK 2022 SAYISINDA. ALMAK İÇİN TIKLAYIN. 

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap