Anasayfa KeşfetArkeoloji Uylupınar kaya mezarında vandallık

Uylupınar kaya mezarında vandallık

Özge Çolak

Burdur’un Gölhisar ilçesindeki Uylupınar kaya mezarı, hazinecilerin hedefi haline geldi.

Girişte küçük bir oda ve biri yalancı diğeri geçmeli iki kapılı esas mezar odasından oluşan Uylupınar kaya mezarı, daha önce de kaçakçılarca tahrip edilmişti. Esas mezar odası tahrip olmuş durumda günümüze ulaşan mezarın solunda ve sağında iki sedir bulunuyor. Bunların üzerine yakın geçmişte bulunduğu kaya dinamitle patlatıldı ve iç mekânda delikler açılarak tahribat hızlandırıldı.

Sinda yerleşiminin nekropol alanında yer alan kaya mezarı, yörede “Gavurdamı” olarak adlandırılır. Sinda, Gölhisar Gölü’nün doğusundaki yarımada üzerinde varlığı bilinen bir kentçik. Gölhisarlıların “Şehirtaşı-Şehertaşı” dedikleri kalıntılar ve Gölhisar Gölü, Gölhisar ilçesine ve Hisarardı Köyü’ne adını verir. Günümüze pek kalıntısı ulaşmayan Sinda, Romalı Konsül Manlius Vulso’nun seferi sırasında uğradığı yerlerden biridir. İbn-i Battuta Seyahatnamesi’nde ve Katip Çelebi’nin Cihannüması’nda da değinilen yarımada ve çevresi zengin bir geçmişe ve uygarlık birikimine sahiptir. İÖ 8. yüzyıldan İÖ 6. yüzyıla kadar devam eden kentin nekropolü geniş bir alana yayılır. Nekropol kalıntıları yörede Kabak Kırı, Toprak Tepe ve Gavur Damı adı verilen Gölhisar Gölü’nün doğusundaki küçük yükseltilerdedir. Kabak Kırı’nın güneybatısında yoğunlaşan mezarlar dışında, köylülerin “Hayvan Mezarlığı” adını verdikleri alanda hayvan kemiklerine rastlanır. Nekropolde ele geçen keramikler çeşitlilik gösterir; kırmızı üstüne siyah, deve tüyü rengi üstüne siyah, beyaz üstüne siyah, dairesel motifli keramikler, keçi, geyik formunda keramikler, Lidya keramikleri ve Attika tipi keramikler çeşitliliği yansıtırlar. Nekropol alanı özellikle Attika tipi siyah figürinli seramiklerin Burdur’daki tek buluntu yeri olmasıyla önemlidir. Burdur Müzesi’nin bahçesinde nekropolden bulunmuş orijinal durumuna uygun Erken Bizans Dönemi’ne ait vaftiz havuzu ve ayrıca Kibyratis’in simgesi yatan aslan motifli lahit kapağı sergilenir.

İlk Tunç Çağı’ndan Geç Antik Dönemlere kadar iskân gören Sinda’nın Kibyra’da sistemli arkeolojik kazıların başlamasıyla birlikte Kibyra’nın ilk yerleşimi olduğu saptanır. Strabon gibi güvenilir bir isim “Pisidyalılar kenti ele geçirdikten sonra daha iyi savunulan bölgeye nakletmişlerdir” bilgisini verir. Kibyra’da henüz İÖ 3.yüzyıldan önceye ait kalıntının bulunmaması da bu görüşü destekler. Dönemin Burdur Müzesi müdürü Kayhan Dörtlük tarafından 1975’te Uylupınar Höyüğü ve nekropolünde kurtarma kazıları yapılır. Kazılar sonucu dördü lahit sanduka, üçü toprak, ikisi kremasyon (yakma gömüt) olmak üzere toplam dokuz mezar bulunur. Nekropol alanı İzmir 2. Nolu Kültür ve Doğa Varlıkları Koruma Kurulu’nun 8.6.1988 tarih ve 296 sayılı kararı ile tescil edilir.

Maalesef tescilli bu alanda taş ocakları ve yakınındaki mermer ocağının baskısına şimdilerde kaya mezarının çevresiyle birlikte tahribatının baskısı eklendi.

HABER: YUSUF ERKAN

 

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap