Yağışlar mevsim normallerinin altında seyrediyor.
Haber ve Fotoraflar: Serkan Ocak
ATLAS Şubat 2014/SAYI:251
Meteorolojik kuraklık var. Yağış olmadığı için de barajlar dolmuyor. Üstelik her gün boşalmaya devam ediyor. İstanbul’daki barajların doluluk oranı yüzde 32’ye geriledi. Bu oran en son 2008’de yaşanan kurak mevsimi hatırlatıyor; 2008’de de barajların doluluk oranı yüzde 26 seviyesine inmişti. Kocaeli’yi besleyen Yuvacık Barajı da alarm veriyor. Sapanca Gölü’nde bazı noktalarda su 100 metre çekildi.
İstanbul’da her gün yaklaşık 2.5 milyon metreküp su tüketiliyor. Barajlardaki doluluk oranına göre su miktarı 300 milyon metreküpün altında. İstanbul’un beslendiği 10 su havzası bulunuyor. Ancak bazı baraj göllerinde şimdiden tek damla su kalmadı. Yalnız barajların durumuna bakılırsa hiç yağış olmadığı takdirde yaklaşık 3 ay yetecek kadar suyumuz var. Ancak İstanbul’u besleyen kaynaklar sadece bu baraj gölleri değil. Son yıllarda yapılan yatırımlarla taşıma suyla değirmen dönüyor. Düzce’deki Melen Çayı’ndan ve Yeşilçay’dan regülatörlerle İstanbul’a her gün su taşınıyor. Kimi zaman bu oran 900 bin metreküpe kadar çıkıyor.
Kuraklık yalnız İstanbul’u etkilemedi. Türkiye’de sanayinin kalbi Kocaeli’de de su sıkıntısı yaşanıyor. Yuvacık Baraj Gölü’nde su miktarı son yılların en düşük seviyesine indi. Yuvacık’ta su azaldığında borularla takviye su aktarılan Sapanca Gölü’nde kimi bölgelerde 100 metre çekildi. Yetkililere göre sorun ciddi boyutlarda.
Trakya’daki ziraatla ilgili meslek odaları temsilcileri de sık sık uyarılarda bulunuyor. Kış kuraklığının tehlikeli olduğu, buğdayın şimdiden renk değiştirmeye başladığı, kırmızı renge dönüştüğünü, kökboğazı gibi hastalıkların başlayabileceğinin altı çiziliyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden öğretim üyesi Prof. Dr. Miktad Kadıoğlu, suyun hesapsızca kullanıldığını söylüyor. Kuraklığı meteorolojik, hidrolojik, tarımsal ve sosyoekonomik kuraklık olarak dört aşamadan oluştuğunu belirten Kadıoğlu, dünyada kuraklıkla mücadele planları yapıldığını ancak Türkiye’nin böyle bir planı olmadığından söz ediyor. “Su yılı 1 Ekim’de başlar, 30 Eylül’de biter” diyen Kadıoğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunu şöyle özetliyor:
“Yılbaşında nasıl parayla ilgili planlar devreye sokuluyorsa su yılına girildiğinde su bütçesi devreye sokulmalı. Şehirlerin suyunun takip edilmesi gerekiyor. Kuraklık ne seviyedeyse ona göre önlemler alınmalı. Türkiye’de kuraklık kayıtları istatistiği yok. Hesapsız, kitapsızca suyumuzu tüketiyoruz.” Su varken tasarruf yapılması gerektiğini söyleyen Kadıoğlu, “Su bittiğinde neyin tasarrufunu yapacağız?” diye de soruyor.