Anasayfa Gündem Atıklar Ne Olacak?

Atıklar Ne Olacak?

Türkiye’nin nükleer santral macerası yaklaşık yarım asırdır devam ediyor.

İlk santralın Mersin Akkuya’ya kurulması planlandı. Anlaşması yapıldı; 2023’e kadar da toplam üç santralın tamamlanması ya da yapımına başlanması düşünülüyor. Ancak hâlâ nükleer santrallarla ilgili bilinmezlikler, cevaplanması gereken sorular var. Bunların başında da “Nükleer santralların atıkları ne yapılacak” sorusu geliyor.

Almanya, 36 yıl önce bu soruyu sordu. Ve o günden bu yana cevap arıyor. Türkiye’den bir grup gazeteciyle Heinrich Böll Stiftung Derneği ile birlikte enerji dönüşümünü yerinde görmek için bu ülkeye gittik. Siyasilerle ve uzmanlarla nükleer santrallardan nasıl vazgeçme kararı aldıklarını ve yenilenebilir enerjiye adım adım nasıl geçtiklerini konuştuk.

Almanya, Fukuşima’daki tsunami ve sonrasındaki nükleer santral kazasının ardından mecliste yüzde 90 oy çokluğu ile sekiz santralını bir günde kapatma kararı aldı; 2022’ye kadar da geri kalanlar kapatılacak. Hükümetin planlarına göre de 2050’ye kadar Almanya elektrik enerjisinin yüzde 95’i yenilenebilir enerjiden karşılanacak.
Almanya’da nükleer santralların atıkları hâlâ geçici bir depoda, sızdırmaz kaplarda tutuluyor. Gorleben adlı küçük yerleşimdeki bu depoya her yıl tren yoluyla atıklar getiriliyor. Tesise girmek, askeri üsse girmekten daha zor. En küçük elektronik cihazın bile içeriye girişine izin verilmiyor. Tesiste, yanına yaklaşan bir insanı eritebilecek kadar tehlikeli olan nükleer yakıt çubukları ve yüksek seviyedeki radyoaktif atıklar, Castor adı verilen mavi, kırmızı, sarı ve mavi renklerdeki 113 varilde tutuluyor. Varillerin ağırlıkları ortalama 20 ton. Uzaktan küçük bir kapsülü andıran varillerin her biri 5-6 metre yüksekliğinde. Dünya, Gorlebenlileri yaptıkları eylemlerle tanıdı.

Radyoaktif nükleer atıklar doğada binlerce, hatta yüz binlerce yıl etkinliğini sürdürüyor. Bu maddeler yok edilemiyor. Ancak bir yerlerde saklanabiliyor. Gorleben’de yerin yaklaşık 1000 metre altındaki bir tuz madeninde 36 yıldır yoğun bir çalışma yürütülüyor. Yeraltında atölyelerin, araştırma alanlarının bulunduğu 16 kilometre tünel yol bulunuyor. Tuz tabakasının boyutu bir mantar gibi. Genişliği 14, yüksekliği ise 4 kilometre. Tuzun tercih edilme sebebi suyu ve gazı geçirmemesi. Tuz tabakası yıllar sonra açılan bir boşluğu dolduruyor. Radyoaktif varillerin binlerce yıl sonra tuzun içine hapsolacağı hesaplanıyor. Maden aynı zamanda bir araştırma sahası olduğundan her yerde ölçüm cihazları var. Her bir noktadaki cihazlar onlarca yıllık verileri toplamak üzere yerleştirilmiş. Araştırmaları özel bir şirket yürütüyor. Alman hükümeti, 500 yıl sonra depoya erişebilme garantisi istiyor. Fakat yüzlerce yıl sonra neler olabileceği konusunda yetkililerin de kafası karışık. Yetkililer, riskin hiçbir zaman sıfır olmadığını söylüyor.

Çalışmalar önümüzdeki sonbahar Almanya’da yapılacak genel seçimlere kadar durduruldu. Alman otoritesi hâlâ atıklar konusunda kesin bir karar vermiş değil. Gerek bölge halkının tepkisi, gerek dünyada başka bir örneğinin bulunmaması karar vermeyi güçleştiriyor. Finlandiya ve Norveç de benzer çalışmalar yapıyor. Fakat dünyada bu soruna çözüm bulan yok.

Türkiye’de ise nükleer santral konusunda kesin bir kararlılık var. Ne sözleşme metinlerinde, ne de ilgili mevzuatlarda atıklarla ilgili detaylı bilgi var. Kervan yolda düzüleceğe benziyor. Ancak nükleer konusu bunu beklemeyecek kadar hassas.  Dünya enerji konusunda nükleer santralların tam aksi istikamette yol almak isterken, Türkiye neden hâlâ nükleerde ısrarcı? İşte bizim cevaplamamız gereken ilk soru bu. Almanya Federal Cumhuriyeti Çevre, Doğa Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanlığı Enerji Dönüşümü Direktör Yardımcısı Franzjosef Schafhausen’in de dediği gibi: “Rüzgâr için uzun sahilleriniz, güneşiniz var. Neden daha fazla yenilenebilir enerjiye yönelmiyorsunuz?”

Haber: Serkan Ocak
ATLAS NİSAN 2013/SAYI:241

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap