Anasayfa KeşfetArkeoloji İstanbul’daki depremde batan ada Vordonisi

İstanbul’daki depremde batan ada Vordonisi

Eren Demir

İstanbul’un adalarından kayıp ada Vordonisi’nin peşine düşmeye ne dersiniz? Maltepe açıklarındaki batık ada yüzyıllar önce sulara gömülmüştü. 1010 yılında İstanbul’daki depremde batan ada Vordonisi’yi keşfe çıkıyoruz.

Kuzey Doğu Marmara Sualtı Mirası projesini yürüten Düzce Üniversitesi’nden Doç. Ahmet Bilir, Atlas’ın Aralık sayısına konu olan Vordonisi Adası’nı Atina’daki uluslararası konferansta anlattı.

Atlas, Aralık 2019 tarihli 321. sayısında “İstanbul’un Kayıp Adası” başlığıyla Vordonisi’yi işlemiş, Maltepe açıklarındaki bu batık adanın sırlarının peşine düşmüştü. Yüzyıllar önce sulara gömülen Vordonisi Adası hakkındaki bilgimiz, son yıllardaki araştırmalarla giderek artıyor. Bölgede 2016 yılından beri sürdürülen arkeolojik çalışmalar, 16-18 Ekim 2019 tarihlerinde Atina’da düzenlenen “Conference in Management of Accessible Underwater Cultural and Natural Heritage Sites: Dive in Blue Growth” başlıklı uluslararası konferansta da sunuldu.

VORDONİSİ ADASI NEREDEYDİ VE NASIL BATTI?

Düzce Üniversitesi’nden Doç. Ahmet Bilir, Kuzey Doğu Marmara Sualtı Mirası projesi ve Vordonisi Adası’yla ilgili olarak Atlas okurlarına şu bilgileri veriyor:

“İstanbul’da 1010 yılında yaşanan bir deprem sonucunda aniden battığına inanılan Vordonisi Adası’nın Marmara Denizi’nin suları altına gömülmesinin sebebi, daha önce bilim çevrelerince kesin bir biçimde açıklanamadı. Kaldı ki adanın 1010 yılında battığına dair her hangi bir görgü tanığı veya yazılı kaynak söz konusu değildir. Yalnızca bu tarihte yaşanan depremde azizlere ait kiliselerin tamamının kubbesinin çöktüğü bildirilmektedir. Aynı zamanda John Lodge tarafından çizilen ve 1770 yılında Londra’daki Gentleman’s Magazine’de yayımlanan haritada belirtilen adanın bu tarihlerde henüz batmadığı anlaşılmaktadır. Halihazırda ise adanın küçük bir kısmı deniz yüzeyinde topuk oluşturmaktadır. Bu nedenle modern deniz fenerleri denizcileri topuk tehlikesine karşı uyarmaktadır.

VORDONİSİ ADASI İLE İLGİLİ EN ESKİ BİLGİ

Ada ile ilgili en eski bilgi bizleri 886 yılının Eylül ayına götürür. Patrik Photios’un Vordonisi’deki bir Ermeni manastırına bu tarihte sürgün edildiği Bizans kroniklerinde belirtilir. Sürgün için bir başka kaynak ise 6 Şubat 891 tarihini verir, bu emrin İmparator VI. Leon tarafından verildiğini bildirir. Doğu Ortodoks Kilisesi tarafından Photios aziz ve 6 Şubat onun yortu günü ilan edilmiştir.

Vordonisi ile ilgili bu karmaşık sorunsalı, arkeolojik somut kanıtlar yardımıyla çözümlemek amacıyla, Düzce Üniversitesi Sualtı Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü’müzce, 2016 yılından bu yana Kuzey Doğu Marmara Sualtı Araştırmaları projesi yürütülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan sualtı arkeolojik yüzey araştırması izni ile gerçekleştirilen çalışmalara sualtı arkeologları ve yerel rehber dalgıçlar katkı sağlamış durumda.

Bu çalışmalar neticesinde Patrik Photios’un sürgün edildiği manastırın kalıntıları olduğu neredeyse kesinleşen bir duvar temeli izi, Serço Ekşiyan tarafından çekilen hava fotoğrafları ile netlik kazanmıştır. Patrik Photios hayatının geri kalan yıllarını burada geçirmiştir. Photios ise Ortodoks tarihinde önemli bir yere sahiptir. 815-895 yılları arasında yaşamış olan Photios, 857-867 ve 877-886 arasında iki kez patrik olmuştur.

VORDONİSİ İSMİNİ İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Ada Bizanslılar tarafından Nisos tu Vordonos-Vordonos Adası olarak adlandırılmıştır. Yerel halk tarafından zaman içinde Vordonisi’ye dönüşen isimden hareketle, bu batmış adanın bir zamanlar Photios’un sürgün edildiği Vordon olması gerektiği, tespit ettiğimiz manastıra ait duvar temeli kalıntıları ile doğrulanmaktadır. İlk olarak bu isime ise 787 yılındaki 2. İznik Konsili’nde rastlanmakta olup manastırın 1204’teki Latin işgalinden sonra ise bir daha kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Zamanla deniz sularının yükselmesi ve deprem hareketliliğine bağlı olarak 1770 sonrasında Vordonisi Adası’nın ve dolayısıyla manastırın tıpkı İznik Gölü’ndeki sualtı bazilikası ve Altınova’daki sualtı kalesi gibi giderek sulara gömüldüğünü söylemek mümkündür.

Aynı zamanda Marmara Adası kökenli olduğu laboratuvar sonuçları ile teyit edilmiş olan ve on sekiz parçadan oluşan bir mermer batığı yine ada üzerinde tespit edilmiştir. Bunun dışında ada üzerindeki yaşamın bir yansıması olarak çeşitli çatı kiremitleri ve amphora parçaları bulunmuştur.

Fotoğraf: SERCO EKŞİYAN

 

 

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap