Cumhuriyet, Kurtuluş Savaşı’nı nihayete erdiren Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı’ndan sonra kurulmuştu. Bugün, bu savaşların geçtiği alanlardaki şehitlikler ve anıtlar, ziyaretçi yoğunluğu açısından Çanakkale’dekilerle karşılaştırıldığında öksüzlükleri ve ıssızlıklarıyla dikkat çekiyorlar.
Yazı: Melih Şabanoğlu / Fotoğraflar: Yasin Akgül
Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesi. Ağustos’un 25’i. Akşam suları. Büyük Taarruz öncesinde Mustafa Kemal’in bir süre konakladığı ve şimdilerde Atatürk Kültür ve Sanat Evi olarak kullanılan binanın önündeki meydanda konuşmalar yapılıyor. Bayram panayırı gibi etraf. Oldukça kalabalık.
Yaklaşık 13 bin nüfusa sahip ilçe, her yıl 25 ağustosta Kurtuluş Savaşı’yla ilgili özel bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Orduları Başkomutanı Mustafa Kemal, dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak) ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü), 25 Ağustos 1922’de akşam saatlerinde Akşehir’den gelmişlerdi Şuhut’a. Burada bir süre konakladıktan sonra da Büyük Taarruz’u yönetmek üzere Kocatepe’ye çıkmışlardı. İşte TBMM orduları komutanlarının Şuhut’tan Kocatepe’ye yaptığı bu yolculuk, “Zafer Yürüyüşü” adı verilen etkinlikle anılıyor ve tekrarlanıyor her sene. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelenler, yaklaşık 12 kilometre süren yürüyüşe katılmak için buradalar bu akşam.
Yürüyüş Şuhut’taki Atatürk Sanat ve Kültür Evi’nin önünden başlıyor. En önde Afyonkarahisar Mehteran Takımı var. Mehteran takımı, bildiğimiz iki ileri bir yana temposuyla yürüyor.
Arkasında da politikacılar, yerel yöneticiler, devlet erkanı. İstikamet Şuhut Stadı. Burada sahanın içine bir sahne kurulmuş, yapılacak tören için. Askeri bando ve mehteran takımlarının küçük konserleri ve yöneticilerin resmi konuşmalarından sonra Çakırözü köyüne gidiliyor otobüslerle. Burada da aynı görüntüler. Minik askeri bando ve mehteran konserlerinden sonra silahlı kuvvetleri tanıtan bir filmin ve ardından konuşmalar yapılıyor. Sonra da yürüyüş başlıyor. Bu kez askeri bando ve mehteran bölüğü en önde; sırayla çalıyorlar, bir bando, bir mehteran. Yürüyüş temposu ise serbest. Bir süre böyle gidildikten sonra bu kez Çakırözü köylülerine yönelik bir tören düzenleniyor. Burada bir konuşma yapılıyor, içinden Malazgirt Savaşı’nın da geçtiği.
Dikkatli okurlar fark etmişlerdir; aynı etkinlik, yani Zafer Yürüyüşü için iki mekânda (Şuhut ve Çakırözü köyü) dört ayrı tören düzenlendi. Dört kez yapıldı konuşmalar. Bu arada belirtmekte fayda var, yaklaşık 12 kilometrelik Zafer Yürüyüşü’ne katılacak olanların önemli bir bölümü Çakırözü köyündeki törenlere katılmadılar. İki nedenden; ilki bu tür politik gösteri ve gösterişlere kayıtsız olduklarını göstermek istediler öncelikle. İkinci neden ise biraz daha pragmatik; yol çok uzun ve dik. Yani zaman kaybetmeden ve vakitlice başladılar yürüyüşe, sabaha doğru saat 4 sularında Kocatepe’nin 1872 metre yüksekliğindeki zirvesinde olabilmek için. Zafer Yürüyüşü’ne katılanların bir kısmının omuzlarında bayrak asılı. Ya da çantalarında bayrak var. Bir grup slogan atarak yürüyor: Vatan-sana-canım-feda. Vatan-sana-canım-feda. Tıpkı askerlikteki bir yürüyüş kolu gibi.
Fizik kondisyonu iyi olanlar, yaklaşık 12 kilometrelik yolu yürüyerek tırmanıyorlar. Kondisyonları yetmeyenler ise yürümekten yorgun düşünce yolun kenarına ilişiyorlar; sabaha doğru yukarı çıkan otobüsler alsın diye kendilerini. Yol boyunca birçok mola yeri var; genellikle askerler döner-ekmek, çorba ve hoşaf dağıtıyor katılanlara mola yerlerinde. Yemek dağıtılan yerlerde büyük kuyruklar var. Yürüyüşe katılanlarda bir tür olimpizm ruhu hâkim. Önemli olan Kocatepe’nin zirvesine en kısa sürede çıkmak değil, yürüyüşe katılmak. Çoğu katılımcı, gruplar halinde konuşarak, şakalaşarak, şarkı- türkü söyleyerek tırmanıyor Kocatepe’ye.
Kocatepe’nin 1872 metre yüksekliğindeki zirvesinde, ağustos ayı içinde olunmasına karşın çok soğuk bir hava bekliyor katılanları. Yürüyüşçüler soğuktan bir nebze de olsa korunmak için, bir çay firmasının bedava servis yaptığı bir tanıtım TIR’ının içine atıyorlar kendilerini. Sabah saat tam 4.30’da bir tören düzenleniyor Kocatepe’de; tam Büyük Taarruz’un başladığı saatte. Ancak kısmen öksüz bir tören bu. Ne politikacı var konuşan, ne de minik bir konser veren mehteran ve askeri bando. Zafer Yürüyüşü girişimini başlatan Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi’nden bir yetkili küçük bir konuşma yapıyor sadece.
Gün ağarıyor yavaşça. 26 Ağustos 1922 sabahında, topçunun kesif tahrip bombardımanından sonra TBMM ordularının taarruza geçeceği tepeler (Belentepe, Tınaztepe, Erkmen Tepe) ve bir gün sonra bu tepeleri zapt ettikten sonra akacağı ovalar (Afyon ve Sincanlı ovaları) ve kurtaracağı şehir (Afyonkarahisar) görülmeye başlıyor Kocatepe’den.
Afyonkarahisar. Ağustos’un 26’sı. Akşam suları. Büyük Taarruz’un 93’üncü yılı için şehir merkezinde bir tören var. Zafer Müzesi’nin önünde bir sahne kurulu. Sahnede Kültür Bakanlığı Tarihi Türk Müziği Topluluğu bir konser veriyor. Sahnenin tam karşısındaki Zafer Anıtı’nın önünde kurulan seyyar tribünde konseri izliyor Afyonlular. Konser programı pek Büyük Taarruz’la ilgili değil. Müzik topluluğuna bağlı bir hafızhan, Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şiirini, Süleyman Çelebi’nin mevlidi makamında okuyor. Ardından, klasik Osmanlı çağının, yani kuruluştan yaklaşık 1600’lere kadar uzanan dönemleri işaret eden, “Fatih Topkapı’dan şehre giriyor”, “Genç Osman” gibi serhat türkülerini seslendiriyor topluluk. Sırada bir ilahi var.
Her eserden önce topluluğu yöneten şef, parçanın ismini söyledikten sonra, “destur… ya Allah” diyerek başlatıyor müzik ve koroyu. Topluluğun programı seçici bir tarihçilik anlayışının ürünü. Mehmet Akif’in Çanakkale şiiri hariç, Osmanlı modernleşmesi, Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerine ait hiçbir iz taşımıyor program. İçinden Büyük Taarruz’un geçmediği bir programla kutluyor Afyonlular Büyük Taarruz’un 93’üncü yılını ve Afyon’un kurtuluşunu.
Gece ilerliyor yavaşça. Konser bitiyor, dağılıyor kalabalıklar. Afyonkarahisar’ın, Büyük Taarruz’un başlamasından bir gün sonra, 27 Ağustos 1922 Pazar günü akşam saatlerinde 8. Tümen’e bağlı 189. Alay’ın birlikleri tarafından kurtarılmasının ertesi günü Başkomutanlık ve Batı Cephesi Komutanlığı karargâhlarına ev sahipliği yapan dünün belediye binası, bugünün Zafer Müzesi, önündeki podyum söküldükten sonra gecenin yalnızlığına yoldaşlık yapıyor. Oysa bu binaydı, Mustafa Kemal’in 30 Ağustos 1922, Çarşamba sabahı erken saatlerde kendisine verilen askeri haritaları inceledikten sonra Başkomutanlık Meydan Savaşı kararını aldığı yer…
Fotoğraf: Afyonkarahisar yükseltileri ve kaplıcalarıyla ünlü bir şehir. Kent merkezinde, başta şehre adını veren Karahisar’ın da zirvesinde bulunduğu birçok tepe var. Büyük Taarruz öncesinde Yunan ordusunun işgali altında olan şehir, Büyük Taarruz’dan bir gün sonra, 27 Ağustos 1922, pazar günü akşam saatlerinde 8. Tümen’in 189. Alay’ına bağlı birliklerce işgalden kurtarıldı. 1922 yılında küçük bir kasaba boyutlarında olan şehir aradan geçen 93 yılda Afyon Ovası’na doğru genişledi ve büyüdü. Akşam saatlerinde Keltepe’den bakıldığında kentin büyüklüğü hakkında ciddi bir fikir edinmek mümkün.
Atlas Ekim 2015 / Sayı 271