Anasayfa Dergide Bu Ay Korona Dağı; Kırgızistan’ın Tacı

Korona Dağı; Kırgızistan’ın Tacı

Kırgızistan’ın buzullarla kaplı, sarp, yabani bölgesi Ala Arça. Korona Dağı büyüleyici görüntüsü ve görkemiyle, adına yaraşır şekilde bu el değmemiş coğrafyayı bir taç gibi süslüyor. Tunç Fındık buzulları, tipiyi, dondurucu havayı aşarak sisler içinde zirveye ulaşıyor.

Yazı ve Fotoğraflar: Tunç Fındık

Eylül ayı sonunda karanlık bir sabahta, malzeme dolu ağır çantalarımızı sürükleyerek Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’in loş sokaklarına indik. İlk günümüzde geniş, Sovyet tarzı caddelerde, parklarda zaman geçirdik. Ancak yaklaşan dağ seferi için hazırlanmalıydık. Sonuçta önümüzde dağlık Ala Arça bölgesinde yapacağımız zorlu tırmanış vardı…

Tam beş günlük yiyecek ve yakıtın yanı sıra çadır, uyku tulumu, mat, soğuk iklimde tırmanışa uygun giysiler, tam set kaya ve buz teknik tırmanış donanımı, ipler derken sırt çantalarımız gülle gibi ağır hale gelmişti. Dağcılığın olmazsa olmazıdır bunları taşımak. O çantayı sırtlanacağınız ve yürümeye başlayacağınız ana kadar her şey çok da kolaydır. Oysa bu yük, insanın sırtında ne kadar da uzak ve yüksek yerlere gitmek zorundadır ve her adımda insana biraz daha ağır gelir.

Kırgızistan deyince zihnimde el değmemiş dağlık araziler, buzullar ve yüksek, yemyeşil çayırlar canlanıyor. İlk kez 1993 yılında seyahat ettiğim bu dağ ülkesine gidiş amacım o zamandan bu yana hiç değişmedi: Dağcılık ve tırmanış.

Daha önce 7 bin metrelik dağlara tırmanış amacıyla birkaç sefer gitme imkânım olmuştu bu ülkeye. Bu sefer 5 bin metreye varan onlarca zirvenin yanı sıra, teknik buz ve kaya tırmanış rotalarına sahip Ala Arça dağ silsilesine gidecektik. Zirve Dağcılık Kulübü’nün desteklediği tırmanışta yine tırmanıcı dostum Doğan Palut ile birlikteydik.

Ala Arça Patikalarında
Soğuk ve gri renkli bir sabahta, arkadaşımız Sergey bizi Ala Arça Milli Parkı’nın girişine bıraktı. Puslu havada dağları görmek mümkün değildi. Milli park, Bişkek’in 40 kilometre kadar güneyinde yer alıyor. Bu alan doğudaki Tanrı (Tian Shan) Dağları’ndan güneydeki Pamir silsilesine uzanan yüzlerce kilometrelik dağ zincirinin ufak bir parçası.

Yolumuz uzundu. Ala Arça Milli Parkı’nın girişinde yükseklik 1600 metre, bugün gideceğimiz yer, yani buzulun kıyısı ise 3 bin 400 metredeydi. Yani önümüzde bir boğazın içinden giden patikada alınacak neredeyse iki kilometre dikey irtifa ve 15 kilometre kadar da yatay mesafe vardı. Boğazın girişindeki görkemli çam ağaçları arasında acele etmeden ilerledik. Yolda bulutlar bastırınca, zaten gözükmeyen dağlar iyice kapandı ve soğuk bir sis örtüsü içinde, oldukça belirgin patika boyunca yükselmeye devam ettik. Varacağımız yerde birkaç tahta kulübe ve dağ evi olduğunu biliyorduk, ama yolu kat etmemizin ne kadar zaman alabileceği hakkında fikrimiz yoktu. Çam ormanı yerini alpin çayırlara, ardından taşlık zemine bıraktı ve artan irtifa ile hava buz gibi soğudu. Çantaların ağırlığı altında ezilerek dört saat kadar sürede vardığımız yer, 4 bin metrelik dağlar arasında, buzulun kıyısındaki otluk, kayalık bir şeritte kurulmuş Ratsek Dağevi idi. Bize işkence eden kamburlarımızı, en azından bu günlük yere indirmek güzel oldu.

Fotoğraf: Dağcılar puslu, dondurucu derecede soğuk bir sabahta tırmanışa başlıyor ve buzul üzerinde yürüyüşe geçiyor. Bu sırada ipe bağlanmak, buzul çatlaklarına düşme halinde hayat kurtaracak bir önlem. Uzaklarda ise Korona Dağı’nın buzlu ve kayalık zirve hattı kale gibi göğe yükseliyor.

Devamı Atlas’ın Şubat 2016 / 275. sayısında

Atlas’ı tablet ve telefonlarınızdan da okuyabilirsiniz: App Store  Google Play

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap