Görüp görebileceğiniz bu en tuhaf yol tabelasının işaret ettiği yer, Finlandiya’nın tam ortasındaki bir yerleşim: Puolanka. Burası, küresel mutluluk endekslerinin zirvesinden inmeyen ülkenin karamsarlık başkenti. Puolanka Karamsarlar Cemiyeti’nin tabiriyle; “bir sürü sıkıcı orman, boş ev ve yaşlı insanla dolu.
YAZI: EREN BAŞAĞAN
Kişi başına düşen milli geliri 50 bin doları aşmış, ortalama yaşam süresi 81’in üzerinde, dünyanın en istikrarlı, en güvenli, en özgür, en iyi yönetim sistemine ve yargı bağımsızlığına sahip ülkeleri sıralamasında bir numara, yozlaşma ve organize suç oranında listenin en altında yer alan bir ülkede mutsuz olmak, hele hele karamsarlığa kapılmak mümkün mü? Puolanka’lılar için mümkün. Hem de öyle mümkün ki, bu duyguyu kurumsallaştırıp, 2000’li yılların ortasında dünyadaki ilk karamsarlar oluşumunu hayata geçirmişler: Puolanka Karamsarlar Cemiyeti.
Bugünkü başkanları Tommi Rajala, bu tuhaf oluşumun nereden çıktığını şöyle anlatıyor: “Puolanka her zaman Finlandiya’da en az gelişme gösteren yerleşimler arasındaydı. 1990’larda ve 2000’lerin başında işsizlik oranı zirvedeydi. Giden dönmüyor, nüfus da hızla azalıyordu. Kasaba, ulusal medyada kendine yer bulmayı başardığında, söz konusu daima olumsuz haberler oluyordu. Puolanka ölüyordu, ama diğer yerleşimlerden çok daha hızlı ölüyordu. İşte Puolanka karamsarlığının kökeni bu.” Yani Puolanka’nın başına gelen, neredeyse tüm gelişmiş ülkelerdeki küçük yerleşimlerin başına gelenle aynı. Ama onları farklı kılan, bu iç karartıcı hayatı olduğu gibi kabul etmeye yanaşmamaları. Tam bir Sisu örneği. Sisu ne mi? Fin halkının uzun yaşam ve mutluluk formülü. Tıpkı Danların Hygge’si, İsveçlilerin Lagom’u gibi bir dizi gündelik hayat önermesinden oluşuyor. İşin içinde mutluluk olunca karamsarlıkla bağdaştırmak zor elbette. Ancak Finlerin Sisu’yu tarih boyunca giriştikleri meydan okumalar ve gösterdikleri cesaretin bileşimiyle oluşturdukları göz önüne alındığında, tablo bir parça netleşiyor. Çünkü en özlü haliyle Sisu, “işler kötü gittiğinde, asla vazgeçmemek” anlamına geliyor.
Puolanka Karamsarlar Cemiyeti’nin yaptığı da tam olarak bu aslında; kendiyle dalga geçme cesaretiyle şekillenen müthiş bir mizah. Gerçi, 2016’da pes eder gibi olmuşlar. “O zamanlar ben daha bu cemiyet işleriyle uğraşmıyordum. 1999’da Puolanka’dan taşınmıştım ve bir daha dönmemeye kararlıydım. Onlara taktığım isimle “eski karamsarlar” yılda bir defa Karamsarlık Gecesi düzenliyordu. Ama bundan da sıkılmışlardı. Puolanka’daki karamsarlığın buna bile değmeyeceğini öne sürerek, 2016’daki etkinliğin son olacağını duyurdular” diye anlatıyor Rajala yaptığımız röportajda süreci. “O sırada çok saçma bir hareket yapıp, buraya geri geldim. Çünkü karım, ikinci oğlumuza hamileydi ve onu burada dünyaya getirip, büyüyünce ne yapacağımızı düşüneceğimiz bir yıllık bir boş zaman yaşamak istedik. Cemiyete o zaman dahil oldum. 2017’de de başkan olunca karamsarlık konseptini sil baştan oluşturmaya başladım. Tabii kendi başıma değildim, işe dahil olan aktif bir grup insan vardı.”
“BIR KARAMSAR ASLA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAZ”
O günden beri Karamsarlar Cemiyeti son derece faal. İnternet sitesinde, üzerinde “bir karamsar asla hayal kırıklığına uğramaz” gibi sloganlar yazan tişörtler, “ayna, ayna söyle bana bu dünyada en sefil kim?” diye soran aynalar, magnetler, posterler, takvimler vb. satıyorlar. Satışlar o kadar iyi ki, bir bina satın alıp Karamsarlar Evi bile açmışlar.
Kimi aktif, kimi pasif 40 kişiden oluşan cemiyet üyeleri de, Puolankalılar da bu işten memnun görünüyor. Nihayet fark edilmiş durumdalar. “Komşu kasabalarda insanlar “neden biz de karamsarlığa yatırım yapmadık ki?” diye soruyorlar. Puolanka’da da “neden yaptık ki?” diyorlar. Çoğu kişi “kasabanın ününü berbat ettiğimiz” için hâlâ bize karşı. Ama gerçek şu ki, bu karamsarlık işinden önce Puolanka’nın herhangi bir ünü filan yoktu.”
Belediye Başkanı Harri Peltola da destekliyor: “Karamsarlar Cemiyeti’nin etkinlikleri Puolanka’nın görünürlüğünü kayda değer ölçüde artırdı. İnsanlar her şeyden önce Puolanka’nın nerede olduğunu ve burada neler yaşandığını merak etmeye başladı. Bu da diğer pazarlama faaliyetlerini destekliyor, turist çekiyor. Gerçekten her şey o kadar kötü mü diye bakmaya geliyorlar.
Peki bir belediye başkanı olarak pek çok kişinin Puolanka ve karamsarlık kelimelerini birleştirmesinden memnun mu? “Kesinlikle. Aksi yönde düşünenler azınlıktalar ve her şey bir yana kesinlikle karamsarlar…”
Gerçekte Puolanka nasıl bir yer?
Finlandiya’nın başkenti Helsinki’nin 650 km kuzeyine, sırf burayı görmek için gelmeye değer mi? Yüzde 37’si 64 yaşın üzerindeki sakinlerinin çoğu hizmet, ya da tarım sektöründe çalışan, yaklaşık 2 bin 600 nüfuslu Puolanka; bir restoran, bir petrol istasyonu ve iki marketiyle küçücük bir yer. Rajala’nın sözleriyle “Puolanka bir sürü sıkıcı orman, boş ev ve yaşlı insanla dolu. Ama unutmadan, epey büyük bir şelalemiz (24 metre yüksekliğinde) ve küçük bir kayak tesisimiz olduğunu söylemeliyim. Puolanka ölmekte olan bir kasaba değil, halihazırda ölmüş bir kasaba. Geleceği yok, ama yalnız değil. Finlandiya’daki küçük kırsal yerleşimlerin çoğu hızla aynı duruma geliyor.”
ATLAS· EYLÜL 2020