Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya Hava Kirliliği; Toz ve Duman

Hava Kirliliği; Toz ve Duman

Ayşegül Parlayan Özalp

Türkiye’de 1990’lı yıllarda en çok konuşulan sorunlardan biri hava kirliliğiydi. Özellikle 2015’in kış aylarından itibaren aynı sorun tekrar baş gösterdi. Sebeplerini ve yapılabilecekleri TMMOB Çevre Mühendisleri Odası eski başkanı ve Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu ile konuştuk.

Röportaj: Deniz Koç / Fotoğraf: Sadık Demiröz

Günümüzdeki hava kirliliğinin nedenlerini nerelerde aramalı?
Her kentin kendi özelinde hava kirliliği kaynakları farklılık gösteriyor. Örneğin İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde ulaşım ve ısınma kaynaklı hava kirliliği yaşanırken, Keşan’da ulaşımdan ziyade ısınmadan, yani kalitesiz kömür kullanımından kaynaklı olarak sorun yaşanıyor. Bunu kış aylarında kükürt dioksit oranındaki aşırı artıştan görebiliyoruz. Manisa’da ve Zonguldak’ta termik santral ve ısınma kaynaklı sorunun olduğunu görüyoruz. Düzce’de coğrafi koşullara paralel olarak yine ısınma kaynaklı sorun öne çıkıyor. Öte yandan, organize sanayi bölgelerinde zaman zaman atık yakılması da önemli bir etken. Bunun önüne ancak çevresel denetimlerle geçilebilir. Doğalgaz ağı genişletilmiş olsa da, ücretsiz kömür dağıtımları ve doğalgaz fiyatlarındaki artış yurttaşları kömürle ısınmaya yönlendiriyor. Özellikle Düzce gibi coğrafi koşulları kirliliği artıran kentlerde doğalgaz yardımı yapılması yararlı olacaktır. Hiç kuşkusuz, kentlerin hızlı büyümesi, göçle birlikte İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerin plansız yapılaşması ve ulaşım politikasının kamu yararı gözeten bir şekilde yapılandırılmaması da önemli etkenler arasında. Türkiye’deki en önemli sorun, halk dilinde toz dediğimiz PM 10 ve PM 2,5… Bunun kaynakları arasında inşaat sektörünün de etkisini göz ardı etmemek lazım. İstanbul’daki çevresel açıdan kontrolsüz kentsel dönüşüm süreci hem hava kirliliğine, hem de gürültü kirliliğine neden oluyor. Kent alanlarının imara açılması acilen durdurularak, hava koridorlarının önüne bina yapımı engellenmelidir. Eğer bir kentsel dönüşümden söz edilecekse, hava kirliliğini çözme odaklı yürütülmeli.

Çevre sorunları  madde (PM) ne demektir? Kükürt dioksit, azot dioksit ya da karbon monoksit gibi kirleticiler normalde havada ne seviyede bulunuyor ve artışlarının nedenleri nedir?
“PM 10”, 10 mikrogramdan küçük partikül maddeleri, “PM 2,5” ise 2,5 mikrogramdan küçük partikül maddeleri ifade eder. Kükürt dioksit, azot dioksit, karbon monoksit ve PM 10 maddeleri normalde doğal alanlarda ölçülemeyecek kadar az bulunur. Bu maddeler bir yanma olayının sonucu oluşuyorlar. Yani araçların kullandığı yakıtlar, evlerimizde sobadaki kömürün yanması, termik santrallerde kömür yakılması gibi nedenlerle ortaya çıkıyorlar.

Peki, sıkça duyduğumuz enverziyon ne anlama geliyor?
Terselme adıyla da bilinen enverziyon, kirli havanın dağılmasını engelleyen, meteorolojik ve coğrafi koşullarla bağlantılı bir sonuçtur. Atmosferdeki katmanlar arasındaki ısı farkından kaynaklı olarak kirli havanın kentin üzerinde dağılmadan kalmasıdır. Kenti adeta havasız bırakabilecek bir etkiye sahiptir. Enverziyon doğal bir olay olduğu için riskin yüksek olduğu kentlerde, örneğin Düzce’de, kirlilik mutlaka azaltılmalı ki çözüm üretilebilsin. Aksi halde kenti taşımaktan başka bir çözüm olmayacaktır. Kentlerin planlanması, imar çalışmaları sırasında enverziyonun yanı sıra meteorolojik olaylar da mutlaka değerlendirilmelidir. Bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını görüyoruz. Özetle, doğal bir olay, kirlilik fazla olduğu için büyük bir trajediye dönüşebiliyor. Örneğin 1952 yılında Londra’da binlerce insan bu nedenle hayatını kaybetmişti!

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kurduğu istasyonlarla tüm illerde hava kirliliğini ölçüyor. Kirlilik hangi sınırı geçtiğinde tehlikeli sayılıyor? Türkiye’nin kullandığı değerler evrensel mi?
Türkiye’nin yönetmelikle tanımladığı sınır değerler henüz evrensel değil. 2019 yılına kadar kademeli olarak sınır değerler düşürülerek Avrupa Birliği (AB) standartlarına getirilmeye çalışılıyor. Tabii bu değerleri yönetmelikte düşürmek hava kirliliğini çözmek anlamına gelmiyor. En nihayetinde ölçüm sonuçları bize 2019 yılında kentlerimizin o sınır değerlere ulaşmasının şu anda mümkün olmadığını gösteriyor. Bugün bile sınır değerlerin özellikle PM 10’da sürekli aşıldığını ve mevzuatta kademeli düşüş olsa da yıllara göre bu kirleticilerde bir azalma olmadığını görüyoruz.
PM, kükürt dioksit, azot oksit, karbon monoksit gibi kirleticilerin ölçümleri yapılıyor. Bazı istasyonlarda sadece PM 10 ve kükürt dioksit ölçümlerinin olduğunu görüyoruz. Bakanlık bu parametrelerin hepsini her istasyonda ölçebilmek adına çalışmalar yapıyor. Ancak henüz tamamlanmış değil. PM 2,5 ve birçok ağır metalin de istasyonlarda ölçülmediğini görüyoruz.

Hava kirliliğinin halk sağlığı üzerine etkilerini anlatır mısınız?
Hava kirliliği ve su kirliliği kitlesel hastalıklara ve ölümlere neden olabilen en önemli sorunlardır. Bu nedenle ivedilikle çözülmesi gerekir. Hava kirliliği kanser, cilt hastalıkları, saç dökülmesi, solunum yolu enfeksiyonları gibi ciddi hastalıkların temelidir. Doğadaki tüm canlı varlıklar için önemli bir tehlike. Yani sadece insana değil, nefes alan bitkiye de, hayvana da olumsuz etkisi var. Tarımsal alanlar da tabii olumsuz etkileniyor. Yağışla birlikte toprağa bulaşan hava kirliliği tarımsal ürünlerle sofralarımıza geliyor.
Özellikle partikül maddelerin içinde bulunan cıva, kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller ile kanserojen kimyasallar sağlık üzerinde önemli tehdit oluşturmakta. Bu zehirli ve kanser yapıcı kimyasallar, nemle birleşerek aside dönüşür. Kurum, uçucu kül, benzin ve dizel araç egzoz partikülleri de benzo(a)piren gibi kanser yapıcı maddeler içerdiğinden bunların uzun süre solunması kansere sebep oluyor.

Peki, kişisel olarak hava kirliliğinden olabildiğince az etkilenmek için alabileceğimiz önlemler var mı? Nelere dikkat etmeliyiz?
Sorunu toplumsallaştırmak ve temiz hava ihtiyacını vazgeçilmez bir talep olarak siyasetin, politikacıların gündemine getirmek gerekiyor. Mümkün olduğunca toplu taşıma araçlarını kullanmalıyız. Evlerde ve iş yerlerinde enerji verimliliği ve ısı yalıtımı gibi konuları hayata geçirmeliyiz. Bisiklet de bir ulaşım aracı olarak görülebilmeli ve yurttaşlar belediyelerden bu konuda adım atmalarını talep etmeli. Kömür kullanmak zorunda kalanlar aldıkları kömürün analizini talep edebilirler. Isıl değeri yüksek, kükürt oranı düşük kömürler tercih edilmeli. Ayrıca http://www.mgm.gov.tr/tahmin/enverziyon-risk-haritasi.aspx adresindeki enverziyon risk haritası günlük olarak kontrol edilerek dışarıda yapılacak faaliyetler buna göre planlanabilir.

 Fotoğraf: Doğalgaz fiyatlarındaki artış, yurttaşları havanın kirlenmesinde önemli rol oynayan ucuz ve kalitesiz kömürle ısınmaya yönlendiriyor.

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap