Birleşmiş Milletler 2015’i Toprak Yılı ilan etti. Bir avuç toprakta dünyadaki insanların sayısından daha çok canlı var. İçinde yetenekli minik işçilerin çalıştığı canlı bir fabrika toprak.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2015’i Uluslararası Toprak Yılı ilan etti. Aralık ayında Birleşmiş Milletler’den yapılan basın açıklamasında insanlığın “sessiz dostu”na dikkat çekilerek toprağa gereken önemin verilmediği vurgulandı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre, dünyadaki biyolojik çeşitliliğin en az dörtte biri toprak altında yaşıyor.
Toprak altında yaşayan canlılara ilişkin araştırması kısa süre önce Nature dergisinde yayımlanan Manchester Üniversitesi’nden Prof. Richard Bardgett şöyle söylüyor: “Ayaklarımızın altındaki toprak muhtemelen dünyada çeşitliliğin en fazla olduğu yer. Topraktaki canlı grupları son derece kompleks. Orman ve çayırlardaki toprakta mikroskobik bakteri ve mantarlardan solucan, karınca ve köstebek gibi daha büyük organizmalara kadar milyonlarca tür, milyarlarca organizma var.” Amerika Toprak Bilimi Derneği de, bir çorba kaşığı kadar toprakta yeryüzünde yaşayan insan sayısından daha fazla canlı bulunduğunu belirtiyor.
Birçok kuruluştan bilim insanlarının yer aldığı bir araştırma ekibiyle birlikte tropik ormanlardan Antarktika’ya kadar on altı farklı bölgeden alınan toprak örneklerindeki organizmaların genlerini inceleyen Brigham Young Üniversitesi’nden Profesör Byron Adams, toprakta yaşayan organizmaların bizim için hayati işler yaptığını anlatıyor. Bu organizmalar atıklarımızı ve toksik kimyasallarımızı ayrıştırıp zararsız hale getiriyor; suyumuzu arıtıyor, erozyonu önlüyor, verimliliği yeniden sağlıyorlar. Bu arada şunu da belirtelim, kullandığımız antibiyotiklerin çoğunun kaynağı da topraktaki mikroorganizmalar.
Azot gazı, canlı sistemlerinin (proteinlerin ve DNA’nın) önemli bir bileşeni. İşin ilginç yanı, atmosferin yaklaşık yüzde sekseni azottan oluştuğu halde, birtakım mikroorganizmalar dışında hiçbir canlı gaz halindeki azotu kullanamıyor. Azotu bitkilerin kullanabileceği hale dönüştüren ve besin zincirine girmesine yol açan da topraktaki bakteriler. Ekim ayında Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden yapılan basın açıklamasında, nitrojenaz adlı enzimle bu dönüşümün gerçekleştiği belirtiliyor ve Kimya Profesörü Doug Rees’in şu sözlerine yer veriliyor: “Onlarca yıldır nitrojenaz nasıl bu inert (durgun) gazla etkileşime giriyor, bu dönüşümü nasıl meydana getiriyor, bunu anlamaya çalışıyoruz.” Basın açıklamasında, yaklaşık yüz yıl önce Haber-Bosch metodu adı verilen teknik geliştirilene kadar dünyadaki azot dönüşümünün neredeyse tamamının bakterilerce meydana getirildiği ifade ediliyor. Haber-Bosch metoduyla laboratuvarda azot dönüştürmenin çok yüksek bir ısı ve basınç gerektirdiği vurgulanıyor. Prof. Rees, “Bakterilerin bunu nasıl başardığını anlamayı çok isterdik. Bu büyük bir kimyasal sır” diyor.
ABD’deki Maryland Üniversitesi’nden toprak bilimci Dr. Edward Landa ve Avustralya’nın Adelaide Üniversitesi’nden Dr. Gordon Churchman, 2014 yılında yayımlanan The Soil Underfoot (Ayaklarımızın Altındaki Toprak) adlı kitaplarında ünlü toprakbilimci Prof. Hans Jenny’nin şu sözlerine yer veriyor: “Afrika’daki tüm filler vurulacak olsa bunun bize pek etkisi olmaz. Fakat toprakta bulunan azot dönüştüren bakteriler yok edilecek olsa, toprak artık bizi besleyemeyeceğinden pek uzun hayatta kalamazdık.”
Yazı: Selcen Pirge / Fotoğraf: Azdavay, Kastamonu / Cüneyt Oğuztüzün
Atlas Ocak 2015 / Sayı 262