Anasayfa Gündem Her çağda maske

Her çağda maske

Özge Çolak

21Korona zamanlarının en belirgin ve mecburiyetten “popüler” objesi, maske. Bu uzun bir hikâyenin küçük bir kesiti aslında.

YAZI: TEVFIK TAŞ, AYŞEGÜL PARLAYAN

Dostça sarılmanın, öpmenin netameli olduğu şu zamanlarda, maskenin daha çok koruyucu ve tıbbi yanıyla yüz yüzeyiz. Diğer tarafta, yüzyılların tezgâhından geçip gelen maskelerin antropolojik ve sosyolojik açılımları var. En iyisi, bu hikâyeyi anlatmaya maskenin tüm işlevlerinin iç içe geçtiği zamanlardan, Avrupa’nın “kara ölüm” denen veba günlerinden başlamak olacaktır.

Bakteri ve virüslerin havada asılı kalıp insanları hasta edebileceğinin anlaşılmasından çok çok önce, çeşitli halklar yüzlerini örtmek için doğaçlama olarak maske geliştirdi. Örneğin, 1720 yılında hıyarcıklı (bubonik) vebanın merkez üssü olan Marsilya’yı resmeden bir tablo, ölü bedenlerle ilgilenen kişilerin ağız ve burunlarının etrafına bezler sardığını gösteriyor. (En üstteki fotoğraf: İngiliz hükümetinin koronavirüse karşı yeni önlemleri açıklamasının ardından, Leeds’te bir vatandaş 17’nci yüzyıla ait veba doktoru kostümü ve “artık dikkat” yazılı pankartıyla görülüyor. OLI SCARFF/AFP VIA GETTY IMAGES)

Hieronymus Bosch’un “Aziz Antonius’in Baştan Çıkarılışı” (1501) tablosundan bir ayrıntı. Bosch maskeli yüzler ile başta “çürüyen” ruhban sınıfı olmak üzere, kötü koku imgesiyle anılabilecek ortamlara gönderme yapıyor.

Bu veba türü, sıçanlarda konaklayan pirelerin insanları ısırmasıyla ortaya çıkmıştı. Ama o dönemde insanların yüzlerine bez dolamalarının sebebi, veba gibi hastalıkların çöplükler ve bataklıklardan kaynaklandığını ve “miasma” adı verilen pis havayla yayıldığını düşünmeleriydi. Veba hekimleri, genellikle “sisli” olarak tarif edilen bu “kötü hava”dan kaynaklandığını düşündükleri hastalıklardan etkilenmemek için, kuş gagası formunda geliştirilen maskeler takmaya başladılar. İleride bu maskelerin diğer bir adı, eserlerinde çokça kullanarak alegori yaptığı için “Hieronymus Bosch maskesi” olacaktı.

Hekimler, uzun gagaların içine kuru çiçekler, otlar ve baharatlar doldurarak kötü kokuya karşı önlemlerini de alıyordu. Tıp tarihçileri, veba doktoru kıyafetini, başta XIII. Louis ve İtalya’da Medici ailesi olmak üzere 17’nci yüzyıl Avrupa’sında pek çok saraylıya hizmet vermiş Charles de Lorme adlı bir Fransız hekime atfediyorlar. De Lorme, kuş maskesinin yanı sıra kokulu balmumu ile kaplı bir ceket, botlara bağlı pantolonlar, gömlekler, keçi derisinden şapka ve eldiven ile baştan aşağı koruma sağladığı düşünülen bir kıyafet yarattı. Veba hekimleri, hastaları dürtmelerine veya savuşturmalarına yarayan bir çubuk da taşıyordu. 1870’lerin sonlarına doğru bakterilerin keşfi ve modern mikrobiyolojinin doğumuyla, miasma miti de sis bulutunun içinde gözden yok oldu.

YÜZDEKİ YÜZLER

Maskenin kültür ve toplumlardaki yerine odaklanacağımız gezintimizin ilk durağı bugünkü ABD’nin güneybatısında, Pueblo yerlilerinin mitolojisi. Anlatı, “atalar zamanındaki göçler döneminde bir ırmakta feci şekilde boğulan ilk yerli çocukların ruhları” diye başlıyor. Oradan oraya göçerken ölen çocuklar, yerleşiklikten sonra da halkın belleğinde kalıyor. Onlar, o halkın atalarıdır ve “çocuk ruhları her sene yeraltından köyleri ziyarete gelir, giderken de çocuklardan birkaçını götürür.” Halk bunlara “Kaçinalar” der.

Berlin’de etnoloji müzesi uzmanları, Papua Yeni Gine’den getirilen bir dans maskesi üzerinde çalışıyor. (BRITTA PEDERSEN/PICTURE ALLIANCE VIA GETTY IMAGES)

Çocuklarını kaybetmekten bitap düşen yerliler, Kaçinalara “biz, sizi maskelerle, danslarla köylerde temsil edelim. Siz ta öbür dünyadan buraya gelmeyin” diyebilmek için her yılın belli zamanlarında bu ruhları temsil eden maskelerle ritüeller geliştirir.

Ahşap Afrika maskesi, Ahşap Maya maskesi, Japon ahşap Noh maskesi

Bu olağanüstü mitosları modern zamanlara taşıyan antropolojinin üstatlarından Claude Levi-Strauss, bunların tarihin ilk maskeleri olduğunu söylemez, ancak bu oyunun günümüzdeki Noel Baba’nın kök öyküsü olduğuna dikkat çeker.

Maskeli yetişkinlerle çocuklar arasındaki bağlantının bir toplumda “kabul edilme” ve “eğitim” biçimi olduğunu bize, Arizona’daki Navaho kabilesinin gelenekleri başka bir biçimde anlatıyor: Bu toplumlarda çocukluk ayrı bir dünyadır. Çocuklar, ergenlik ve âdet görme gibi geçiş törenlerine alınmaz. Çocukların belli dini figürleri gösterişli maskeleri olmadan görmelerine izin verilmez, böylece onları birer ruh sanmaları sağlanır.

Dünyanın bilinen en eski maskesi, Agamemnon ölüm maskesi, Ahşap Çin maskesi.

Maskenin tam ne zaman, nasıl doğduğu bilinmemekle birlikte, bilinen en eski örnekler neolitik çağa tarihleniyor. 1980’lerde Yehuda Çölü’nde bulunan 9 bin yaşındaki taş maskelerin, dönemin önemli insanlarının yüzleri olduğu sanılıyor.

“Maskeli balo ve onun sahte yüzleri” diye başlayan şarkılara, “maskesiz sevebilir misin yârim”, ya da “maskeli ruhlarınız beni hoyratça kandırdı” eklenirken, Guy Fawkes ve Joker maskeleriyle siyasi sulara da açıldı popüler kültürde.

Ressam Jean-Michel Basquiat ise Manhattan’ın, New York’un suç ve karmaşa dolu cadde ve sokaklarında dolaşarak yarattığı maskeli tablolarıyla, salt yüzleri esir alan yapaylıklara başkaldırmıyor; “ticari her tabela, bir yetkiliyle bizi ayıran her cam bölme, bize günün her anında maskelerle yaşadığımızı düşündürmeli” diyor.

KUTSALLARIN YÜZÜ

Afrika halklarında maskeler, göçüp giden bir atanın sadece yüzünü değil, bütün huyunu suyunu yaşatmak üzerine şekillenir. Ve her tanrının bir şahsiyeti, adı, mekânı vardır; çünkü her tanrı “ölümde yaşayan bilge bir ata”dır. Bu nedenle maskeleri şekillendiren sanatkârlara da kutsallıklar atfedilir; çünkü ancak gerçeküstüne, düşgücüne sahipse, ruhlarla sohbeti varsa, yerin derininden, göğün bilinmezlerinden haber alabiliyorsa maskelere ruhlarını kazandırabileceklerine inanılır.

Demre’deki Myra antik kenti girişindeki yüzlerce masktan biri.

Tibet’in maskları sihirdir; tanrılarla, cinlerle örülüdür. Cava’da masal hayvanları konuşur masklar aracılığıyla. Japon maskları düşüncedeki gerçekçiliklerle şekillenir, boyanır. Okyanusya halklarının renklerinde yaradılışın evrelerini de okuyabiliriz. Roma’da soylu ailelerde ataların balmumundan yapılmış maskelerini saklama geleneği vardır.

Antalya’nın Demre ilçesindeki Myra antik kenti ve yaklaşık 11 bin kişilik Roma devri tiyatrosu bir masklar müzesidir. Pek çok kaynak, Anadolu’ya tiyatro maskının gelmesini şarabın ve tiyatronun tanrısı Dionysos’a bağlar.

Afrika masklarına Picasso yorumu, 1907.

Türk kültüründe maskenin belki de ilk görünümlerinden birine, Yenisey Yazıtları’ndaki 158 korugandan biri olan, Kanmııldıg-Hovu Yazıtı’nın okunuşlarındaki tartışmalarda rastlıyoruz. Okunuştaki “bayrak/örtü”, ya da “yüz/sima” farkları bir yana, yazıt halk arasında da “yüzü örtülü baba” olarak anılıyor. Dahası , Güney Sibirya’daki Türk boylarına, Yenisey Kırgızlarına ait mezarlıklara öleni temsilen koyulan mankenin/tulunların yüzüne alçıdan şekillendirilmiş maskeler yerleştirildiği biliniyor. Bu mezar taşları bazı sınıf farklarını da ortaya koyar. Örneğin maskesiz mezarlar yoksullara aittir ve halk onlara “yüzü yalın” der.

Maskeler arasındaki yolculuğumuzun bu kısmını, maskesiz zamanların özlemine, bu dünyada “yalın yüz” olmak dileğine katılarak bitirelim.

MASKENİN TIPLA EVRİMİ

İlk defa 1900’lerin başında basit bir mendile benzeyen formuyla doktorların ameliyatlar sırasında kullandığı maske, teknolojinin ilerlemesiyle evrim geçirdi. Modern tıbbın ve salgınlar sırasında dayanışmanın simgesi oldu.

Korona zamanlarının en belirgin ve mecburiyetten “popüler” objesi açık ara farkla maske. Türkiye’de de 7 Nisan’dan itibaren toplu halde bulunulan alanlarda zorunlu hale getirildikten sonra, maske “en çok arananlar” listesine girdi.

Influenza mikrobu konuşma ve öksürükle yayılıyor” açıklaması üzerine Londra’da insanlar ağızlarına maske takmıştı, 1970. (FOX PHOTOS / GETTY IMAGES)

John L. Spooner’ın “Cerrahi Yüz Maskeleri Tarihi” isimli kitabına göre, yüz maskeleri ilk olarak 19’uncu yüzyılın sonunda yapılan ameliyatlarda kullanıldı. Amaç, doktorların hastalardan, hastaların da doktorlardan gelebilecek bakteri, tükürük, kan ve benzerlerinden korunmasıydı. Ancak bu maske, yüze modifiye edilmiş birer mendilden fazlası değildi.

Turnbull’un maskeye dönüşecek tasarımı için orijinal çizimi. ( SARA LITTLE TURNBULL CENTER FOR DESIGN INSTITUTE)

1910 sonbaharında, bugünkü Çin sınırlarında yer alan, o dönemde Çin, Rusya ve Japonya arasında hâkimiyet savaşlarına sahne olan Mançurya’da patlak veren veba, maske tarihinde önemli dönüm noktalarından biri oldu. 20’nci yüzyılın en büyük veba salgınında toplam 60 bin kişi öldü. En korkuncu, enfekte olanların ölüm oranı yüzde 100 olduğu için iyileşen kimse olmamasıydı. Bulaştığı kişileri, ilk belirtileri izleyen 24 ila 48 saat içinde öldüren salgına neyin yol açtığını bulmak ve durdurmak için ülkeler arasında bilimsel bir yarış başladı. Çin, salgın bölgesine Wu Lien-Teh adlı bir hekim gönderdi. 

Mançurya’daki veba salgını sırasında giyilen kişisel koruma ekipmanı, 1911. (PASTEUR ENSTITÜSÜ)

Cambridge Üniversitsi’nde tıp okuyan ve aslen Malezya doğumlu olan genç hekim, o sıralarda tanınmayan biriydi. Ancak kurbanlardan birinde otopsi yaptıktan sonra Doktor Wu, vebanın pire değil, hava yoluyla yayıldığını belirledi. Batıda gördüğü ameliyat maskelerini geliştirdi, gazlı bez ve pamuktan, yüze sıkı bir şekilde sarılmış ve havadaki damlacıkları filtrelemek için birkaç kat bez eklenmiş daha kalın bir maske geliştirdi. Doktor Wu’nun maskesi, ucuz ve kolay tedarik edilen malzemelerle elle yapılabildiği için kitlelere yayılan bir tasarım oldu. Bu, sadece vebanın yayılmasını önlemeye yardımcı olmakla kalmadı; maskeler modern tıbbın birer sembolü olarak kaldı.

SÜTYENDEN N95 MASKESİNE

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları boyunca bilim insanları, hava kaynağını temizlemek için kafatasını tümüyle saran hava filtreleme fonksiyonlu gaz maskelerini geliştirdiler. Fiberglas filtrelerle yüklü maskeler, madencilikte de kullanılmaya başlandı. Bu ekipman hayat kurtarıcıydı, fakat fiberglas filtrelerle nefes almak çok zordu ve maskeler kafayı sardığı için de sıcaklık artıyordu. 1950’lerde asbest teneffüs etmenin tehlikeleri anlaşılmaya başladığında bile, bu alanda çalışanlar onları hantallaştıran solunum maskelerini takmamayı seçti.

Bu sıralarda, House Beautiful dergisinin eski editörü Sara Little Turnbull, meşhur 3M firmasına danışmanlık vermeye başlamıştı.

Solda: Gaz maskelerinin ilkel dönemlerinden, esnek silikon ve metalle yapılmış bir örnek.   Sağda:N95 tipi maske.

Nonwoven” denilen, o dönem için çok yeni bir teknolojiyle kumaş üretimi, Turnbull’un bu alandaki büyük potansiyeli fark etmesini sağladı. Omuz vatkaları için bu malzeme ile deneyler yapmaya başladı. Daha sonra 100’den fazla ürün fikri sunduğu 3M tarafından sutyen tasarlamakla görevlendirildi. Ancak o dönem Turnbull’un ailevi sebeplerle hastanede fazlaca vakit geçirmesi, 3M’in, ilhamını bir sutyen kalıbından alan ve 1961’de piyasaya sürdüğü balon şekilli cerrahi maskeyle sonuçlandı. Ancak bu maske patojenleri engelleyemediği için “toz maskesi” kategorisine alındı.

1970’lerde, ABD Madencilik Bürosu ve Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü, tek kullanımlık solunum maskeleriyle ilgili ilk kriterleri oluşturdu. İlk tek kullanımlık toz maskesi olan N95, yine 3M tarafından geliştirildi ve 1972’de onaylandı.

N95 gibi respiratörler, 1990’larda ilaca dirençli tüberküloz vakalarının artmasıyla yeniden oluşan ihtiyaçtan uzun yıllar önce endüstriyel uygulamalarda kullanıldı. Hatta bugüne dek hastanelerde bile nadiren kullanılmaktaydı, çünkü sadece Covid-19 gibi salgınlar bu derece koruma gerektiriyor.

Banksy’nin “İnci Küpeli Kız” tablosuna yeni bir yorum getirdiği Bristol’deki meşhur duvar resmine koronavirüs güncellemesi, 2020. (EN BIRCHALL/PA IMAGES VIA GETTY IMAGES)

Maskeler Çin’de önemini hiçbir zaman yitirmedi. Yakın zamanda, SARS salgını sırasında, ya da Pekin gibi büyük şehirlerde baş gösteren hava kirliliği sebebiyle Çinlilerin dışarıda yüz maskeleriyle dolaştığını hepimiz hatırlıyoruz. Bugüne dek belki bize uzak görünen bu uygulama, şimdilerde günlük rutinimize dönüştü. Covid-19 ile maskenin tarihi yazılmaya devam ediyor.

ATLAS MAYIS- HAZİRAN 2020

Benzer Yazılarımız

1 yorum

Eren 21 Aralık 2020 - 22:59

Güzel bir makale. Tebrikler.

Cevap

Yorum Yap