Atlas’ın Ocak 2017 sayısının ilgi çekici konularından biri “Aydın Şatoları”. Büyük Menderes Ovası’nda 18. ve 19. yüzyılda çok sık isyan çıkıyor ve bunlar yerel beylerin öldürülmesi, konaklarının yakılıp yağmalanmasıyla sonuçlanıyordu. Yerel beyler de bu baskınlara karşı savunma ve güvenlik amaçlı kuleler inşa ettirmişti. Atlas, o dönemden kalan ve Aydının birçok ilçesine dağılmış bulunan, şatoları andıran bu taş yapıların izini sürdü. Turgut Tarhan’ın fotoğrafladığı konunun yazısı ise Alkım Doğan’a ait. Doğan, Aydın’ın bu az bilinen tarihi eserlerini şöyle anlatıyor:
“Ege’nin ılık kış güneşinde Asartepe’den Menderes Ovası’na bakıyorum. Burası Aydın-Nazilli’ye bağlı Arpaz’ın, yeni adıyla Esenköy’ün yaslandığı bir tepe. Aşağı baktığımda incir, nar ve zeytin ağaçlarının arasından köy evlerini görüyorum. Sonbahar güneşinde sararan yapraklarıyla güneş topu gibi parlayan nar ağaçlarının hemen gerisinde, köyün diğer yapılarından ayrılarak görkemle yükselen kare planlı bir taş kule göze çarpıyor. Arpaz Kulesi olarak bilinen bu âyan kulesi burada tek değil; Koçarlı’daki Cihanoğlu Kulesi, Yazıkent’teki Mehmet Bey Kulesi, Donduran’daki Donduran Kulesi ve Cincin’deki Cincin Kulesi ile birlikte bu eşsiz yapılar Osmanlı’nın bölgedeki âyanlık döneminin sessiz tanıkları…
Âyan sistemi, Osmanlı’da 18. ve 19. yüzyılda merkezi otoritenin gücünün zayıflamasıyla birlikte ortaya çıkıyor. Devlet, vergi toplamak, bölge asayişini sağlamak gibi birtakım görevleri bölgedeki varlıklı ve nüfuz sahibi toprak ağalarına devrederek bir çeşit derebeylik sistemi kuruyor. Âyanlar, yaşadıkları konakların yanına ayaklanmalara ve baskınlara karşı savunma ve güvenlik amaçlı bu kuleleri inşa ediyorlar. Kuledeki makaralı sistemle çalışan açılır kapanır kapı sayesinde acil bir durumda konaktakiler hemen kuleye geçiş yaparak, dış dünyayla bağlantılarını koparabiliyorlar.”
Yazının tamamı Atlas’ın Ocak 2017 sayısında.
Aydın’ın Şatoları
Sonraki Yazı