Mona Petra Kayalıkları / Demirköy, Kırklareli
Kırklareli’nin Istranca (Yıldız) Dağları’nda ünü giderek yayılan bir alan Mona Petra Kayalıkları. Sadece doğal güzellikleriyle değil, kültürel değerleri ve biyolojik çeşitliliğiyle de dikkat çeken Istranca Dağları’nın önemli rotalarından biri. Demirköy ilçesi ile Sergen beldesi arasında kalan kayalıkların ismini yörede yaşayan bir eşkıyadan aldığına inanılıyor.
Mona Petra Kayalıkları’na ulaşmak için yaklaşık beş saatlik bir yürüyüşü göze almak gerekiyor. Demirköy yolu üzerindeki Kule Kadın mevkiinden başlayan yürüyüş, Istranca Ormanları’nın çiçeklerle kaplı yollarında devam ediyor. Bahar Istranca’ya geç geldiği için ormanın layıkıyla bahar döngüsünü yakalaması nisan ortasını buluyor. Yaklaşık bir saat süren yolculuk, kayalıklara doğru dönen eski yolda devam ediyor. Buradan itibaren eğim iyice dikleşmeye başlıyor. Çünkü kayalıklar bir zirvede yer alıyor. Son etaptaki yorgunluk kayalıklarda sona eriyor. Zirvedeki kayalıklarda sona eren etkinlik sonrasında kayalıklara tırmananlar, olağanüstü bir Karadeniz manzarası ile karşılaşıyorlar. Bulgaristan kıyılarının da görülebildiği kayalıkların bir diğer manzarası ise yemyeşil Istranca Ormanları. Ancak kayalıklara tırmanmak için daha önce kullanılan geçitlerin kullanılmasında fayda var. Çünkü yorgun bir vaziyette kayalıklara tırmanmaya çalışırsanız ciddi sorunlar yaşayabilirsiniz.
Yürüyüş sonrasında zamanınız kalırsa Demirköy’deki bazı tarihi noktaları ziyaret etmeyi unutmayın. Bunların başında Fatih Dökümhanesi geliyor. İlçeye dört kilometre mesafede bulunan bu tarihi dökümhane yaklaşık 10 bin metrekarelik bir kapalı alanı kaplıyordu. Döneminin en modern tesisi olan dökümhanenin burada yapılmasını nedeni civarda demir yataklarının bulunuşu. İstanbul’un alınmasında kullanılan top güllelerinin burada döküldüğü biliniyor. Alanda biri büyük biri de küçük olmak üzere iki adet dökümhane bulunuyor. Eğer günübirlik değil de bir gece konaklamalı bir etkinlik düşünüyorsanız geceyi İğneada’da geçirin. İğneada Longozu’na bahar aylarında girmek zor. Ancak birkaç noktadan baharın longozu nasıl canlandırdığını izleyebilirsiniz. Eğer zamanınız kalırsa İğneada’ya dört kilometre mesafede bulunan Limanköy’e giderek 1866 yılında Fransızlar tarafından yaptırılan feneri de ziyaret edebilirsiniz.
Fotoğraf: Memet Güngör