Phoinikos - Limyra / Finike - Antalya
Limyra ve onun limanı Finike (Phoinikos) doğu Lykia bölgesinin tarih boyunca önemli ticari yerleşmeleri oldu. Lykia bölgesinin en büyük ovası olan Finike Ovası doğu – batı doğrultusunda Gelidonya Burnu’ndan Finike’ye uzanan 20 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridine sahiptir. Limyra kenti, Finike’nin dört kilometre kuzeydoğusunda kıyıdan üç kilometre içeride Toçak Dağı’nın güney eteğinde yer alıyor. Toçak Dağı’nın güneyinde eskiden bir gölün varlığı belirlendi ve Limyra’nın bu gölün kıyısında kurulduğu anlaşıldı.
Kumluca Ovası’nın ardından Fenike yakınlarında denize dökülen bir çay yer alır. Buradan Başgöz Çayı ile Göksu’nun birleştiği yere kadar olan akarsuyun adı Phoiniks’ti. 12. yüzyılda Arap coğrafyacı İdrisi kayıtlarında bu akarsuyu Fineka olarak adlandırıyor. Phoiniks adı kullanılmadan önce akarsu bütünüyle Limyros adını taşıyordu. Limyros kereste taşımacılığında en önemli, hatta tek ulaşımdı. Burada da akarsuyun yukarı kent ile bağlayıcı özelliğini görmekteyiz.
Limyra’nın merkezi önemi deniz yönünde limana (Finike), kara yönünde kereste sağlanan ormanlarıyla tanınan Arykandos yöresine ulaşabilecek konuma sahip olmasıdır. Finike’nin Limyra’nın limanı olarak kurulduğu ancak ilerleyen dönemde liman yerleşmesi olarak daha önemli bir konum taşıdığı söylenebilir. Finike’nin ilk limanı alüvyon nedeniyle kullanılamaz duruma geldi. Günümüzde küçük bir körfez görünümündeki ikinci liman Finike Yat Limanı olarak kullanılıyor. Değişik kaynaklar, Limyra’nın Lykia dilindeki adının Zemu(ri) olduğunu; Hitit kaynaklarındaysa ‘Zumarri’ olduğunu öğreniyoruz. Lykia dilinde yazıtların bulunduğu Limyra kentinin tarihi İÖ 5. yüzyıla ulaşmaktadır.
Limyra’nın kuzeyindeki kesiti, denizden 315 metre yükseklikte, sağlam korunmuş surları ile ‘iç kale’ olarak nitelenebilecek yapıya sahiptir. İç kaleden sonra üçüncü teras duvarı Helenistik dönem ve sonrasına tarihleniyor. Limyra’nın akropolindeki kilise kalıntıları ve tiyatrosunda Hıristiyanlığın ilk yıllarına, kırmızı boyayla yazılmış İsa’ya dair bir yazıt buranın da Bizans döneminde dinsel gelişmeyle değiştiğini düşündürüyor. Kentin sütunlu caddesinin kuzeyinde piskoposluk kilisesi, güneyinde piskoposluk sarayı olarak adlandırılan yapılar erken Bizans döneminden kalma.
St. Basil’in söz ettiği Diotimus (ö. 375), Konstantinopolis Konsili’ne katılmış olan Lupicinus (ö. 381), Khalkedon Konsili’ne katılmış olan Stephanos (ö. 451), Konstantinopolis Konsili’nde Theodoros (ö. 553), Nicaea’da Leon (ö. 787) ve Konstantinopolis’te konsile katılan Nikephoros (ö. 879). Bunlar Limyra’nın kayıtlara geçen piskoposları. Ama bu bilgi Limyra’nın piskoposluk olduğunu doğrulamıyor. Limyra’daki sinagog yapısı, Roma ve Bizans devirlerinde, Hıristiyanların yanı sıra kayda değer bir Musevi topluluğu olduğuna işaret sayılıyor.
Finike, Doğu Akdeniz’e yakınlığıyla stratejik önem taşıyan bir konumdadır. Levant sahili ve Alexandria’ya gidiş dönüş rotasında uğranan bir limandı. 12. yüzyılda Finike Çayı’nın ağzındaki liman “Portus Pisanorum” olarak adlandırılıyor. Bu da kentin 12. yüzyılın sonlarından başlayarak Pisalı korsanlarca kullanıldığına kanıt sayılıyor.
1191 yılında Fransa Kralı Philippe Augustus Suriye’den dönüşü sırasında Finike’nin Pisa Koyu adıyla korsan üssü olduğu, kralın burada dört İtalyan korsan gemisini tahrip etmesinden de anlaşılıyor.
Antalya bölgesinin en uzun sahillerinden birine sahip olan Finike, bugün turizmin de gözde yerleşimlerinden biri.
Fotoğraf: Fatih Özenbaş