Anasayfa Panorama Konya’da gezilecek yerler | Küçük Kılavuz

Konya’da gezilecek yerler | Küçük Kılavuz

Eren Demir

Konya oldukça zengin bir kültüre sahip. Peki, Konya’da neler yapılır? Konya’da gezilecek, görülmesi gereken yerler nereler? Konya gezi rehberi için küçük bir kılavuzu Atlas Dergisi arşivinden (Aralık 2019) derledik:

Konya, en eski yerleşimlerden biri. İl merkezinde bugün kalabalık bir yerleşim birimi olan ve adını Anadolu Selçuklu sultanı II. Âlâeddin Keykubat’ın hatırasından alan Âlâeddin Tepesi aslında bir höyüktür. İl merkezindeki Harmancık Mahallesi’ndeki Karahöyük ve Konya Ovası üzerindeki en eski ve en gelişmiş neolitik devir yerleşim merkezlerinden biri olan Çatalhöyük il ve insanlık tarihi bakımından önemlidir. Bütün bunların yanı sıra Konya bir Selçuklu kentidir. Türkler, Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Anadolu’ya girdi ve Selçuklu sultanı Süleyman Şah 1076 yılında Konya’yı başkent yaptı. Dahası sekiz Selçuklu sultanı bu ilde gömülüdür. Dolayısıyla, Şeb-i Arus törenlerine gidenlerin görmesini önereceğimiz yerler arasında Selçukluların Asya’nın mimari kültürünü de işe katarak yarattıkları Dış Kale, Âlâaddin Camii, Sırçalı Medrese’nin yanı sıra hamamlarla medreseler gibi birçok yapı vardır.

KONYA’DA GEZİLECEK YERLER

Günümüzde müze olarak hizmet veren Mevlana Türbesi ve Mevlevi Dergâhı, Mevlana 1273 yılında vefat edince, Sultan Veled Mevlana’nın mezarı üzerine türbe yapılmasına izin verince oluştu ve günümüzde burası Mevlâna Müzesi’dir.

  1. ŞEMSİ TEBRİZİ CAMİİ VE TÜRBESİ: Şems Parkı olarak bilinen alanın içinde yer alır.
  2. ARKEOLOJİ MÜZESİ: Çatalhöyük, Canhasan, Suberde, Karahöyük buluntuların yanı sıra, Roma devri ve diğer devirlere ait eserler sergileniyor.
  3. ATATÜRK MÜZESİ: Atatürk’e 1928 yılında hediye edilen ev 1964’te müze olarak düzenlendi.
  4. KARATAY ÇİNİ ESERLER MÜZESİ: Selçuklular, Beylikler dönemi ve Osmanlı dönemlerine ait çini eserler sergileniyor.
  5. İNCE MİNARE TAŞ VE AHŞAP ESERLERİ MÜZESİ: 1956 yılında hizmete açılan medresede, Selçuklu, beylikler, Osmanlı devirlerine ait ahşap eserler sergileniyor. Selçukluların sembolü çift başlı kartal ve kanatlı melek figürlerinin en güzel örneklerini burada görebilirsiniz.
  6. İPLİKÇİ (ALTUN ABA) CAMİİ: Âlâeddin Caddesi üzerindeki yapının mimari dışındaki bir önemi de, Mevlana’nın burada dersler vermiş olmasıdır. Şerafettin Camii, Selimiye Camii, Aziziye Camii, Sadreddin Konevi Cami ve Türbesi, Gömeç Hatun Türbesi, Sırçalı Medrese, Hasbey Darül Huffazı gibi yapılar özellikle Selçuklu çini, ahşap ve taş işçiliklerini anlamak bakımından önemlidir. Merkezden birazcık uzaklaşarak, İvriz Köyü yakınında kaya yüzeyine oyulmuş ve İÖ 8’inci yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen İvriz Hitit Kabartması görülebilir. Tuvanuva kralı Varpalavas ile onun iki katı büyüklükte tasvir edilen Hititlerin Hava ve Fırtına Tanrısı var üzerinde.
  7. YERKÖPRÜ ŞELALESİ Konya, Hadim yakınlarındaki Yerköprü Şelalesi ve mağarası, yeryüzünde eşi benzeri olmayan bir doğal oluşum. Şelaleyi oluşturan Karasu Çayı kıyıları kavak ağaçları, şeftali bahçeleri ve üzüm bağlarıyla yemyeşil bir görünüm sunuyor. Karasu 20 metrelik uçurumdan düşerek Göksu’ya karışıyor.


ŞEB-İ ARUS DÜĞÜN GÜNÜ

(Atlas Dergisi Aralık Sayısı)

BÜYÜK SUFİ VE ŞAİR Mevlana Celaledin Rumi yaşama bakışıyla, düşünceleri, şiirleri ve Mesnevi’siyle sağlığında da, öldükten sonra da büyük bir insan kitlesini etkiledi ve bu etki gücü devam ediyor. Onun hatırasını yaşatmak, eserini ve düşüncesi sürekli kılmak için yapılan Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri  7-17 Aralık 2019 tarihlerinde Konya’da yapılacak. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı, Konya Valiliği ve Konya Büyükşehir Belediyesi, üniversiteler ve pek çok sivil toplum kuruluşu bu etkinlikleri destekliyor, yer alıyor.

ŞEB’İ ARUS’UN ANLAMI

Mevlana’nın ölümle ilgili sözleri, pek çok din ve inançtaki alışılmış yas geleneğini  bir anlamda tersine çevirir ve aslında İslami düşünüşün kaynağına, Kuran-ı Kerim’e çağırır dinleyenleri: “O vakit benim ayrılık vaktim değil, ‘buluşma, kavuşma’ vaktimdir! / … / Bu hal, sana, batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında bu hal doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır!” Bu düşünüş, büyük bilge ve şairin ölüm gününün “Şeb-i Arus” olarak anılmasını sağladı; yani “Yaradana vuslat / düğün gecesi”. Zira Şeb-i Arus bir Mevlevi terimidir. Farsça şeb (gece) ile Arapça urs’tan (düğün) türetilen arus, yani gelin kelimelerinden yapılmıştır.

MEVLANA’NIN ÖLÜM TARİHİ

Fakat Mevlana’nın doğum yeri dahil, hayatının birçok evresine ilişkin bilgilerin bugün bile berrak olmadığını eklemeliyiz. Zira, yaşam öyküsünü kaleme alanların verdikleri bilgiler de birbiriyle çelişiyor. Ama ölüm tarihi kesindir. O çağda kullanılan takvime göre Hicri 672’de Cemaziyelahir ayının 5’inde (17 Aralık 1273’te) pazar günü, güneş batarken bu dünyadan göçmüştü. Mevlana’ya göre ölüm, beden zindanından kurtulup Tanrı’ya, sevgiliye, dosta kavuşmak; mekândan mekânsızlığa, zamandan zamansızlığa uzanıştır. Yedi ciltlik muhteşem eseri Divan-ı Kebir’deki eşsiz gazellerinden birinde şöyle seslenir: “Bizim ölümümüz ebedi bir düğündür.” Tarihten nakledenler der ki: “Cenaze törenine her dinden, mezhepten, halktan, yaştan ve katmandan insan katıldı.” Mevlana nefirler, neyler, rebaplar eşliğinde adeta semahla defnedilir. Bugün de onun anıldığı törenlere dünyanın her yerinden talipleri, müritleri, müzisyenler, sanatçılar ve din bilginleri, düşünürler katılıyor. Ve törenler “Sevgi ve Hoşgörü” yürüyüşüyle başlıyor. Şems ile Mevlana’nın karşılaşma mekânı sayılan yerde 17 Aralık akşamı kandiller yakılıyor ve semazenlerin tennuresi yeri göğü tutuyor. Şeb-i Arus Törenleri’ne ilişkin program ve bilet bilgileri için: https://konyakultur.gov.tr

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap