Anasayfa KeşfetGezi Malakanları Ararken

Malakanları Ararken

Özge Çolak

İnsan öldürmeye karşı çıkan, bu uğurda silahlarını yakan halklar. Rus Ortodoks Kilisesi’nden koptuktan sonra önce  Kafkasya’ya sürülüyor, ardından Kars’ın Rusya tarafından işgaliyle Anadolu’ya gönderiliyorlar. Atlas ekibi, Kars’ın hafızasında hâlâ özel bir yeri olan Malakanlar ve Duhaborların son temsilcilerini buldu.

YAZI: ALKIM DOĞAN FOTOĞRAFLAR: SERKANT HEKIMCI, VEDAT AKÇAYÖZ ARŞİVİ

Kars’ın Yalınçayır Köyü’nde, uzak dağlarla çevrelenen karlı bir ovanın ortasındayız. Dümdüz bir yol köyü ikiye ayırıyor. Ara  ara yoldan kazlar, çobanların güttüğü büyükbaş hayvanlar geçiyor. Sürü halinde uçan kargaların sesleri dışında köye derin  bir kış sessizliği hâkim. Burası, yolların birbirini dik kestiği, evlerin birbirine paralel ve aralıklı sıralandığı bir köy. Bildiğimiz  Anadolu köylerinden farklı görüntüsünün ardında tarihi bir öykü var. Burası, eski bir Malakan köyü. (En üstteki fotoğraf: Kars şehir merkezine altı kilometre mesafedeki Çakmak Köyü’nün sırtlarında yer alan Malakan mezarlığında artık tek tük mezara rastlanıyor. Bir taşın üzerinde şu Rusça satırlar okunabiliyor: “P. V. K… burada… Petrov’un naaşı defnedilmiştir. O, … doğuşundan sonra 64 (?) yıl yaşadı. 19 Şubat 1902 yılında vefat etti.”)

Yalınçayır Köyü’nde 1943 yılında çekilmiş fotoğrafta Kars’ta yaşayan Malakanların dini önderlerinden Perigun Nikalay Samarin, Malakan akrabalarıyla bir arada görülüyor (üstte). VEDAT AKÇAYÖZ ARŞİVİ

Atlas ekibi olarak, Kars’ın hafızasında özel bir yeri olan Malakanların izlerini sürmek için buradayız. Şimdi okuyacağınız da,  bir zamanlar ürettikleriyle, arkalarında bıraktıklarıyla, anılarıyla Kars’ın kültürel zenginliğinin bir parçası olan Malakanların dokunaklı hikâyesi… Bu hikâyenin içinde hem Kars manileri, hem kokusuyla hafızalara kazınmış gül bahçeleri, değirmenler,  sımışka (ayçekirdeği) tarlaları, hem de vedalar, hüzünlü ayrılıklar, Malakanların bir zamanlar diktiği ve hâlâ meyve veren  elma ağaçları var.

Farklı kültürlerin ayak izlerinin karıştığı; havasıyla, doğasıyla kendine has bir güzel yer, bir yüksek ova Kars… İl merkezini taçlandıran Kars Kalesi’nin çevresi, Kars Valiliği tarafından yeniden düzenleniyor. Bir işçi tarafından kırılan büyük taş parçası daha sonra at arabasına yüklenecek.

KARS’TA BIR MALAKAN: POLYE KOÇ

Çakmak Köyü’nün sırtında, Kars’ın o engin düzlüklerine ve dağlarına nazır bir mezarlık var. Eteklerinde yemyeşil  bahçeleriyle bilinen Çalkavur Mahallesi’nin olduğu Kısır Dağı tam karşıda… Burası bir Malakan mezarlığı. Bir buçuk  dönümlük alanda sadece birkaç mezar taşı göze çarpıyor. Onlardan biri de 2007’de hayatını kaybeden Vasil Dölemenci’ye  ait.

Vasil Dölemenci’nin kızı Polye Koç, günümüzde Kars’ta Malakanların son temsilcilerinden.

Vasil Bey’in kızı Polye Koç’la (34) Kars’ın Baltık mimarisini yansıtan, o güzel taş yapılardan birinde görüşüyoruz. “Benim  babam Malakan, annem Türk Müslüman. Onların hikâyesi bir film… Deli Deli Olma filmi gibi. Babam değirmen ustasıydı. Annemlerin köyünde, Ayakgedikler’de bir değirmen varmış. Babam annemden büyük. Annem de o zaman 14-15 yaşında.  Birbirlerini görüp âşık oluyorlar. Öyle böyle bir aşk değil ama… Küçük yaşımda bile fark ediyordum o büyük aşkı. Annemin ailesi başta Malakan diye izin vermiyor. Babam deli dolu bir adam, tam üç yıl uğraşıyor, elinden geleni ardına koymuyor.  Sonunda annemi kaçırıyor. Bir süre sonra ailesi artık barışıyor ve o günden sonra da babam en sevdikleri enişteleri oluyor.”

Rus kökenli Nuriye Türkseven Arpaçayır ilçesinde ailesiyle birlikte yaşadığı evin bahçesinde pek çok türden meyve yetiştiriyor.

Polye Koç’la Malakanların buraya gelişlerinden ve buradan ayrılmalarından bahsediyoruz. “Malakanlar, 1877-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Rusların Kars’ı işgal etmesinden sonra buraya sürülmüşler. Burada bir topluluk kurup kendi  hallerinde bir yaşam sürmüşler. Kars’taki insanlarla da iyi anlaşmışlar. Yurtdışına ilk göçler 1921’de başlamış. O zaman  Kars’tan gidenler Almanya, Yeni Zelanda gibi ülkelere göç etmişler. Babamın ailesi ikinci göç dalgasıyla, 1960-61’de gidiyor.

Hatta babam o sıralarda İstanbul’da yaşıyor ve Çalkavur’daki ailesinin gittiğinden haberi yok. Bir geliyor ki köyde hiç kimse  kalmamış. Uzun yıllar boyunca ailesine ulaşamıyor. Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Hatırlarım; her gün ağlardı. Sonra bir  gün birilerine ulaştı. Annesini, babasını, kardeşlerini, abilerini kaybettiğini duydu. Hüzünlü bir hikâye. Buradan gidişleri de  öyle, epey bir sıkıntı yaşamışlar. Savaşa karşı insanlar. Askere gitmek zorunlu olunca mecburen ayrılıyorlar. Öte yandan  içlerinden birileri yavaş yavaş Rusya’ya gidip oraya yerleşince de geride kalanlar da kısım kısım gitmeye başlıyorlar.”

Türkseven ailesinin küçük oğlu Yakup ise gününün büyük kısmını küçükbaş hayvanlarla geçiriyor.

“Sanırım burada evlenememeleri, soylarının tükenecek olma endişesi de onları göçe yönelten nedenler arasında. Malakanlar  sadece yedi göbek ötesiyle evlenebiliyorlarmış” diyorum. “Evet öyle” diyor Polye Koç, “Ama aslında birçoğu  buradan evlilikler yapmış. Annemle babam gibi.”

Malakanlar köylerde kendilerine has bir düzen kuruyorlar. Yüksek tavanlı, ışıklı, ahşap oymalı nakışlarla süslenen bol  pencereli evlerde yaşıyorlar. Evlerin içinde bir ekmek fırını oluyor. Kapılar hep güneye açılıyor. Evleri ısıtmak için “peç”  denilen sistem kullanılıyor. Bu sistemde iki katmandan oluşan duvarların aralarından peçlere bağlı boru kanalları geçirilerek ısıtma sağlanıyor. Evi çevreleyen geniş bahçelerde sebze meyve yetiştiriyorlar, değirmencilikle uğraşıyorlar.  “Üretkenlik, bulundukları topluma fayda sağlamak onlar için önemliydi” diyor Polye Koç.

“Evlerinin bahçelerinde çeşit çeşit  çiçekler, gül bahçeleri, leylaklar yetiştiriyorlar. Mesela buralarda domates, fasulye yetişmez diye bilinir. Oysa enva-ı çeşit  sebze yetiştiriyor Malakanlar. Onlara yardım eden büyük, güçlü atları var. Zaten tarımda, hayvancılıkta vizyoner insanlar.  Burada yaşayanları da pek çok yenilikle tanıştırıyorlar.”

Annesi Malakan olan Mehmet Ali Eker, İncesu Köyü’nde, yaklaşık 140 yıllık geçmişi olan evinin bahçesinde. Eskiden geriye pek bir şey kalmamış, Eker kendine yeni bir ev yaptırmış. .

“Şimdi bir araya geldiğiniz bayramlar, kutlamalar oluyor mu?” diye sorduğumda “keşke olsa” diyor. “Burada kimse kalmadı.  Ben küçükken olurdu. Yakın zamanda Rusya’ya gittiğimde paskalya bayramına denk geldim. Bayramlarda yapılan ünlü bir  yemek vardır: Lakşa. Etsuyuna erişte konarak hazırlanır. Pasta çeşitleri olur. Bir de kocaman büyük ekmeklerden yapılır.”  Peki, ziyaretlerine gelen oluyor mu? “Oluyor. Gelen bize geliyor zaten” diyor. “1961’de giderken hiçbir şeylerini  götürememişler, her şeylerini bırakmışlar. Burayı, buradaki insanları, dostluklarını özlüyorlar. Aslında iyi bir şekilde  geçinmişler. Buradakilerden de onları bilenler “keşke Malakanlar olsaydı” der.”

Malakan evleri yüksek tavanlı, ahşap oymalı nakışlarla süslenen bol pencereli konutlardı. Kapıların genellikle güneye açılması ve yüksek pencereler, mevsim şartlarına uyum göstermek içindi. Isınmak için duvar içi ısıtma özelliğine sahip sobalar kullanılırdı.

MALAKANLAR KİMDİR?

Resmi olarak Malakan tanımlaması ilk kez 1765 tarihinde Ortodoks Kilise Konseyi’nde kullanıldı. Malakan isminin kaynağına dair farklı yorumlar var. Ukrayna’daki Moloçna (Sütlü Sular) bölgesinden geldikleri için Malakan diye anıldıkları  rivayet edilse de bu olay 1800’lü yılların başında gerçekleşmiş. Rusça Moloko (süt) kelimesinden türediği ve “süt içen” veya  “perhizi bozan” anlamına geldiği de söyleniyor. Bu yoruma göre Ortodoks Kilisesi’nin emrettiği biçimde oruç tutmayıp  perhizi bozdukları, et yiyip süt (moloko) içtikleri için Malakan lakabı verilmiş. 19’uncu yüzyılın ortalarına gelindiğinde  Malakanlar, “Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Tanrı sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa  erişesiniz” pasajını referans alarak önceki süt referansına yeni bir açılım getirmişler.

Malakanların kurduğu ve geçmişte onların yoğunlukta olduğu son üç köyden biri olan Yalınçayır (Zöhrap), zamanla yaşanan değişikliklere rağmen yerleşim dokusunu koruyor. Sokakların birbirine paralel, evlerin aralıklı sıralandığı bu dokuda, yaklaşık her yedi ev arasında köydeki hayvanların geçebileceği yollar yer alıyor.

MALAKAN İNANCI

Malakanlarda dini ilkeleri Eski Ahit belirler. Malakanlar ruhban sınıfını, ruh üçlemesini, haçı, kiliseyi ve ikonları reddeder.  İnsan öldürmeye, yalan söylemeye, domuz eti yemeye, yalan söylemeye, para biriktirmeye karşıdırlar. Ayinlerinde, dua  evlerinde uzun bir masa etrafında bir araya gelip dini kitapları okuyup anlatır, ilahiler okurlar. Köyden köye misafirliğe  giderek “yeniden doğuş” adıyla dua toplantıları düzenlerler.

KONUNUN TAMAMI ATLAS’IN ŞUBAT 2021 SAYISINDA. SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ 

ATLAS · ŞUBAT 2021

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap