Anasayfa KeşfetDoğa Coğrafya Işığın Dansı

Işığın Dansı

Ayşegül Parlayan Özalp

Bizim yıldızımızdan başlayıp bizim gezegenimizde son bulan bir öykü. Güneş’ten kopup gelen parçacıklar Dünya’nın manyetik alanı tarafından kutuplara yönlendiriliyor ve atmosferde benzersiz ışımalar oluşturuyor. Atlas, İsveç ve Norveç’te kuzey ışıklarının peşine düştü, gökyüzündeki danslarını ve yeryüzündeki yansımalarını izledi.

Yazı: Fidan Sönmez Fotoğraf: Ali İhsan Gökçen

Bir hayali gerçekleştirebilmek için ne kadar uzağa gidebilir ya da ne kadar zorluğu göze alabilirsiniz? Eğer amacınız uyanıkken rüyalara dalmak ise kendinizi bir anda Kuzey Kutup Dairesi’nin ötesinde, 70. enlemde bulabilirsiniz. Birçok insanın bilimsel olarak tanımlamakta zorlandığı, seyrederken sizi bambaşka bir boyuttaymışsınız gibi hissettiren, gökyüzünün neredeyse tamamını kaplayan sihirli ışıkların dansını görmek için her türlü zorluğu göze alıp dünyanın diğer ucuna kadar gitme gücüne sahipseniz tabii…

Kuzey ışıkları 70. Kuzey Enlemi’nin çevresinde büyük bir halka şeklinde kendini gösteriyor. Bu benzersiz görsel şölen en iyi İsveç, Norveç, Finlandiya, İzlanda, Kanada, Alaska gibi yerlerden izlenebiliyor. “Işık avcıları” arasına katılmak için İsveç’in Kiruna ile Norveç’in Tromsö şehirlerine yolculuk yapmak iyi bir seçim. Ama biz, evrenin bu benzersiz gösterisine daha iyi tanık olmak için biraz daha uzağa, Kiruna’dan yaklaşık 150 kilometre öteye, onun kuzeybatısında kalan Abisko’ya gidiyoruz.

Tamamen buzla kaplı yollarda sürücülerin rahatlıkla hız yapması önce sizi şaşırtıyor ama sonra bu duruma alışıyorsunuz. Küçük bir yerleşim olan Abisko aynı zamanda Tornetrask adlı büyük bir gölün kıyısında bulunan, çok sayıda bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan milli parkıyla da ünlü. Alanı 77 kilometrekareyi bulan, 1909 yılında kurulan Abisko Milli Parkı’nın içine araçla giriş yapmak yasak; bu sebeple göle ulaşmak için uzun bir yürüyüş yapmak gerekiyor. Yürümek sorun değil ama kuzey ışıkları gökyüzünde belirene kadar geçen sürede soğukta dışarıda beklememek için aracınızın yanınızda olması önemli. Bu yüzden biz, kuzey ışıklarını seyredeceğimiz göl kıyısına gitmek için milli park sınırlarından geçmiyor, alternatif bir patikayı kullanıyoruz. Böylece arabanın sağladığı avantajlardan yararlanabiliyoruz.

Tornetrask Gölü, güneş ışıkları altındayken çok güzel görünüyor ama şimdi, karanlıkta biraz ürkütücü bir hal alıyor. Kasım ayından itibaren donan göl, kış sporları için doğal bir piste dönüşüyor, gündüz yüksek hızda moto-ski yapanlar bile görebiliyorsunuz. Akşamları ise ortalık kuzey ışıklarını görmek için dünyanın dört bir yanından gelenlere kalıyor. Donmuş gölün ortalarına doğru yürürken ayaklarınızın altından gelen ürkütücü sesler bastığınız buzun çatırdayarak kırılacağı ve sizi gölün ölümcül soğuğu içine çekip alacağı hissini uyandırıyor. Aslında derinliği 200 metre civarında olan gölün donan kısmı bir buçuk metre kalınlığında, yani korkmaya gerek yok ama yine de seslerden etkilenmemek mümkün değil.

Ve Tornetrask üzerinde nihayet kuzey ışıkları kendini gösteriyor. Arabadan çıkıp hayranlıkla seyretmeye başlıyoruz. Güneş’ten gelen parçacıkların Dünya’nın manyetik alanı ve atmosferle etkileşimi sonucu oluşan benzersiz bir görsel şölen bu. Gösteri, gökyüzünde Samanyolu tarzı bir görüntü ile başlıyor. İlk başta çıplak gözle tam olarak anlaşılmıyor. Dakikalar geçtikçe daha açık bir şekilde görülebiliyor ve çok geçmeden gökyüzünde yeşiller, morlar ve kırmızılar eşliğinde adeta ruhların dansı başlıyor. Işıklar, kuzeyden başlayarak sürekli biçim ve renk değiştiriyor; yukarıdan aşağıya doğru süzülen bir perdeyi andırıyor, tıpkı havai fişek ışıkları gibi. Işıklar üç saatlik bir süre sonunda yoğunluklarını kaybederek güneye doğru ilerliyor, dolayısıyla renk ve biçimleri de kaybolmaya başlıyor. Böylece görsel şölenin artık sona erdiğini anlıyorsunuz. O zaman saatin gecenin ikisini gösterdiğini, yaklaşık dört saat boyunca eksi 20 derece soğukta kaldığınızı, parmaklarınızın ucunun donmaya başladığını fark ediyorsunuz…

Gecenin İçinde Kiruna bölgesindeki göllerden bir diğeri de Sautusjarvi. Bu gölün çevresinde kuzey ışıklarını seyretmeye gelen ziyaretçilerin kullandığı ahşap kulübeler bulunuyor. Ormanın sessizliğinin ve yıldızlı gecenin içinde bu renk gösterisine tanık olmak unutulmaz bir deneyim.

Gecenin İçinde
Kiruna bölgesindeki göllerden bir diğeri de Sautusjarvi. Bu gölün çevresinde kuzey ışıklarını seyretmeye gelen ziyaretçilerin kullandığı ahşap kulübeler bulunuyor. Ormanın sessizliğinin ve yıldızlı gecenin içinde bu renk gösterisine tanık olmak unutulmaz bir deneyim.

Kuzey ışıklarını seyredebilmek için doğru yer ve zamanın seçilmesi çok önemli. Zamanlama için 11 yıllık solar döngüsüne bakmak gerekiyor; çünkü 11 yılda bir güneşteki aktivite maksimum seviyeye ulaşıyor. Bu hareketlilik, kuzey ışıklarının şiddetini ve görülme ihtimalini arttırıyor. Daha önce solar döngünün en yüksek seviyesinin 2013 başında görüleceği tahmin ediliyordu. Ama NASA’nın son tahminlerine göre bu durum henüz yaşanmadı, en yüksek seviye 2015’e kadar tekrarlayabilir. Yani 2015’e kadar kuzeye seyahat edenlerin kuzey ışıklarını görme ihtimali hâlâ oldukça yüksek.

Kuzey ışıkları aslında günün her saatinde dünyaya yansıyor ama gözle görebilmenin koşulu gökyüzünün karanlık olması, en azından mavi saatlerin başlaması. Gözlemler için daha çok uzun kış geceleri tercih ediliyor, çünkü yaz akşamları güneş geç battığı için karanlık zaman dilimi kısa. Kuzey ışıklarına şahit olmanın en uygun anı ise gece ile gündüzün eşit olduğu ekinokslar (21 Mart ve 23 Eylül) ve onlara yakın günler.

Kuzey ışıklarının parlaklığı 1 ile 9 derece arasında değişen değerlerle ölçülüyor. Bu etkileyici doğa olayını takip eden, ışıkların şiddetine dair tahminler yayınlayan kurumlar da meraklıların işini kolaylaştırıyor. Kuzey ışıklarını izleyeceğiniz bölgede havanın açık olması gerekiyor. Yağış varsa kaldığınız yerde şömineyi yakıp sıcağın tadını çıkarabilirsiniz, çünkü bu durumda ışıkları görmek mümkün değil. Norveç’in Tromsö şehri Kiruna’ya göre daha kuzeyde yer almakla birlikte alçak basınç ve nem sebebiyle sürekli yağış alıyor; bu yüzden bölgede açık bir gökyüzü yakalamak oldukça zor. Deniz seviyesinden daha yüksekte bulunan ve karasal iklimin hüküm sürdüğü Kiruna ve Abisko gibi yerler, berrak bir gökyüzü yakalamak açısından daha elverişli. Kuzey ışıklarının takipçileri için Abisko’da bir gözlemevinin kurulması tesadüf olmasa gerek. Teleferikle çıkılan bu istasyonda kuzey ışıkları hakkında çeşitli bilgiler veriliyor, daha önce kaydedilmiş kuzey ışıkları videoları gösteriliyor, o anda bir kuzey ışığı gösterisi varsa soğukta duramayanlar için dev bir ekranda naklen yayın yapılıyor.

İsveç’in kuzeyinde genellikle kış sporlarına yönelik konaklama tesisleri ve kayak merkezleri bulunuyor. Ahşap kulübeler ziyaretçiler için iyi bir seçenek. Abisko yakınındaki Björkliden’e 9 kilometre mesafede bulunan Lakta Tepesi’nde de konaklama merkezi ve kayak istasyonu olarak kullanılan bir kulübe var. Bu uzaklık az gibi görünse de tamamen karla kaplı ve eğimli patikayı araçla çıkmak mümkün değil. Kulübeye ulaşmak için özel bir kar küreme aracıyla yaklaşık bir saat süren bir yolculuk yapmak gerek. Yolculuk boyunca size rengeyiği sürüleri eşlik ediyor. Lakta Tepesi’ndeki kulübe, yüksek rakımıyla kuzey ışıklarını görmek için iyi bir nokta ama yine de her şey hava koşullarına bağlı.

Bölgedeki tek göl Tornetrask değil kuşkusuz, Sautusjarvi de Kiruna çevresinin önemli gölleri arasında. Kuzey ışıkları bu kıyılara çok sayıda ziyaretçi çekiyor, ayrıca kış sporu etkinlikleri düzenleniyor. İsveçliler özellikle kayağa oldukça düşkün. Ayrıca buz tutmuş göllerin üzerinde gündüzleri ve akşamları köpekli kızak ve moto-ski turlarına sık sık rastlanıyor. Köpekli kızağa binmenin kuralları var, tur öncesinde rehberden kısa bir eğitim almanız gerekiyor. Arkadaki köpekler her zaman öndeki grubu takip etmek üzere eğitilmiş. Kızağın en önünde ise lider köpek bulunuyor. Lider doğru yolda ilerlediği sürece sorun yok ama bazen kızağı yönetenin direktiflerini dinlemiyor, bu yüzden sürücünün çok dikkatli olması gerekiyor. Bu kızaklarla yolculuk ederken siz de zorlu iklim koşullarına meydan okurcasına koşan köpeklerin coşkusuna kapılıyorsunuz, vahşi doğada özgürlüğü hissediyorsunuz. Bölgedeki diğer bir etkinlik de özel kar motoru turu, yani moto-ski. Ziyaretçilerin dondurucu soğuğa karşı hazırlıklı olması büyük önem taşıyor. Kalın kar tabakasına batmamayı sağlayan, palet şeklinde bizde hedik denilen geniş tabanlı paletlerin de kullanılması önerilen malzemeler arasında.

Donmuş Sautusjarvi üzerinde ve ağaçların arasında bir saatlik yolculuktan sonra bölgenin bir başka ilgi çekici köşesine, ünlü “buz otel”e ulaşıyoruz. Kiruna yakınındaki bu tesis, dünyanın ilk buz oteli; Torne Nehri’nin tertemiz sularının donmasıyla oluşan buzlardan yapılıyor. Otel yaz aylarının gelmesiyle birlikte eriyor ve ertesi kış tekrar inşa ediliyor. Her oda dünyanın farklı yerlerinden gelen sanatçılar tarafından farklı konseptlerde tasarlanıyor. Ziyaretçilerin buzdan bloklar arasında uyuması ise ancak termal giysiler sayesinde mümkün oluyor. Bu arada otelin buzdan kilisesinde her yıl çok sayıda çift evleniyor.

Kuzey ışıklarının Avrupa’da en iyi görüldüğü yerlerin başında ise 69. Enlem’de bulunan Tromsö geliyor. Biz de İsveç’i geride bırakıyor ve Norveç’in bu kıyı kentine doğru yola çıkıyoruz. Buzla kaplı yollarda araç kullanmak gerçekten yorucu, yaklaşık 300 kilometrelik güzergâhı altı saatte kat ediyoruz. İsveç ve Norveç arasındaki sınır tamamen sembolik, hiçbir kontrol uygulanmıyor. Bu arada iki ülkenin karayolları kıyaslandığında bariz bir fark göze çarpıyor. İsveç’te yollar daha bakımlı, ayrıca arabaların gerektiğinde durabilmesi için özel alanlar bırakılmış.

Norveç’in kuzey kıyılarında, etkileyici bir coğrafyada yer alan Tromsö, yaklaşık 70 bin nüfuslu ve kuzeyin büyük yerleşimleri arasında. Kent aydınlatmaları, kuzey ışıklarını görmeyi zorlaştırıyor; bu yüzden civardaki küçük yerleşimlere gitmek daha uygun bir seçenek. Ersfjördbotn, deniz kıyısında şirin bir kasaba. Binalar, karın tekdüze beyazlığına inat kıpkırmızı boyanmış; evlerde, camların önünde sarı ışık veren lamba, fener veya mumlar dikkat çekiyor. Dışarısı ise alabildiğine soğuk. Ersfjördbotn’da somon balıklarını kurutmak bir gelenek, neredeyse her evin balkonunda ve penceresinde sıra sıra dizilmiş somon balıkları göze çarpıyor. Garajlarda ise her aracın yanında bir de kar küreme aracı duruyor, böylelikle herkes kendi kapısının önünü ve evine giden yolları açık tutuyor. Bu faaliyet burada yaşayan erkeklerin neredeyse günlük sporu haline gelmiş.

İskandinavya’nın kuzeyi ayrıca Sami halkının vatanı. Kuzeyin zor iklim şartlarında doğayla iç içe, kendine özgü bir yaşam biçimi oluşturan Samiler, geleneklerini hâlâ yaşatıyor. Samiler Norveç ve İsveç’in yanı sıra Finlandiya ve Rusya’da da yaşıyor. Toplam 140 binlik nüfusun 40 bini ise Norveç’te. Kuzey ışıkları bu kuzey halkının efsanelerinde önemli yer tutuyor. Viking efsanelerinde de kuzey ışıklarının etkili olduğu görülüyor.

Ersfjördbotn’da yine kuzey ışıklarının ruhunuzu adeta ele geçirdiğini hissediyor, tamamen bu inanılmaz gösteriye kilitleniyorsunuz. Tanık olduklarınızı son nefesinize kadar unutamayacağınızı düşünüyorsunuz. Kuzey ışıkları bölgede yaşayanları, ziyaretçileri, hatta onu sadece uzaktan tanıyanları derin bir şekilde etkiliyor, farklı hikâyeler düşündürüyor. O zaman herkesin gökyüzünü kendi gecesinden seyredip kendi düşüncelerine daldığını anlıyorsunuz…

ATLAS Şubat 2014/SAYI:251

Fotoğraf Galeri

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap