Anasayfa Gündem Pandemi hastanesinde bir gün

Pandemi hastanesinde bir gün

Özge Çolak

Plastik “zırh”ların, buhar içinde kalan koruyucu gözlüklerin içinde, soluksuz pandemi maratonuna yakından baktık.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: TOLGA İLDUN

Sabah saat 07.45… İstanbul’da, pandemi hastanesine çevrilen özel bir hastanenin girişindeyim. Atmosfer bu defa çok farklı. Ortama, tüm dünyayı saran Covid-19 salgınının yarattığı sessizlik hâkim. Yüzümde cerrahi tipte bir maskeyle içeri giriyorum. Güvenliği geçer geçmez, bir sağlık personeli temassız ateşölçer ile ateşimi kontrol ediyor. Bir refakatçi eşliğinde, yoğun bakım katına çıkıyorum. Bu katın girişinde plastik tulum giyip, koruyucu gözlük, bone ve maskemin üstüne ikinci bir cerrahi maske takıyorum. Son olarak, ayakkabılarıma da bir kılıf geçiriyor ve Covid-19 hastalarının tutulduğu ana yoğun bakıma giriyorum.

Covid-19 hastalarına ayrılmış yoğun bakım ünitesi bilimkurgu filmlerinin setlerini andırıyor bugünlerde. Bu serviste, her hastayla en az bir hemşire ilgileniyor.

Sanki bir bilimkurgu filmi setine düşmüş gibiyim. Herkes tam korumalı kıyafetleri içinde. Gece vardiyasını bitiren yorgun doktor ve hemşireler, tek tek hastaları dolaşıp durumlarını meslektaşlarıyla paylaşarak görevi devrediyorlar. Ancak mesaisi bitenlerden çoğu buradan evlerine değil, kaldıkları misafirhane veya otele gidecekler. “En büyük endişemiz virüsü eve götürmek; dedemize, annemize, çocuğumuza bulaştırmak” diyor Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Meltem Altay. Personelin otel, misafirhane ve hastane arasında mekik dokuduğunu söyleyen Acıbadem Bakırköy (Pandemi Hastanesi) Başhekimi Mustafa Engin Çakmakçı, “Buradan çıktıklarında gördükleri, boş bir oda… İzolasyon…” diyor. Personel psikolojisini sağlam tutmak için sağlık ekibine psikolojik destek veriliyor.

Yoğun bakımda koronavirüs hastalarının bağlı olduğu solunum cihazlarının sesleri, çalışanların seslerine karışıyor. Hastalar, boydan boya şeffaf plastik örtülerle çevrili alanların içinde yatıyor. Bu alanlardaki hastalara müdahale edileceği,  ya  da örneğin oksijen cihazı hortumları değiştirileceği vakit, personel maksimum güvenlik tedbiri alarak, mevcut maskelerine ek olarak siperlik maskelerini ve gözlüklerini de takıyor.

Uzman doktorlar, bir Covid-19 hastasına ait radyolojik bulguları inceliyor.

“Pandemi ile savaşmak beni ürkütmüyor. Hastanenin jandarması gibi hissediyorum kendimi” diyor anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanı yoğun bakım doktoru Reyhan Şahin. “Bu, tüm sağlık personelinin deneyimlediği ilk pandemi. Herkes de bu savaşın bir parçası olmak istedi. Başımıza belki bir daha hiç gelmeyecek, belki de birçok kere şahit olacağımız bir durum… Bilemiyoruz.”

Sağlık personeli salgının dünyada yarattığı ilk şok etkisini atlatmış, hatta duruma adapte olmuş. Yorgunluk ve strese rağmen aralarındaki enerjik diyaloglar dikkatimi çekiyor. Bu durumda, yoğun bakımda nispeten iyi bir hafta geçirilmesinin de etkisi olabilir; yatakların neredeyse yarısı boşalmış. Buradaki tedavileri biten hastalar, ara yoğun bakıma alınıyor, benzer tedbirlerle, ama biraz daha hafifletilmiş bir tedavi görüyorlar. Hastaların geneli 50 yaş üzerinde.

Yoğun bakım hemşireleri sabah mesaiye başlarken koruyucu kıyafetlerini giyiyor.

Pandemi servisinde hastalara ayrı odalarda bakılıyor. Yeni gelen vakalar ve ara yoğun bakımdan çıkanlar burada gözlem altında tutuluyor. Yoğun bakımda görülen entübasyon durumu burada yok; onun yerine hastalar maskeli solunum cihazına bağlı. Odalara giren ve çıkan herkes, her defasında giysilerini değiştiriyor. Buraya da ziyaretçi girişi söz konusu değil.

Başta da dediğim gibi; hastaneye gelmek isteyen hastalar, endişelenip gelmiyorlar. Öyle ki, koronavirüs haricinde ciddi sağlık sorunu olanlar bile hastaneye gitmeyi öteliyor. Bu da, acil servislere başvuranların sayısını artırıyor, hatta ölümlere bile yol açabiliyor. Özellikle de kardiyoloji gibi hayati bir alanda… Acıbadem Bakırköy (Pandemi Hastanesi) Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Rıza Türköz, “Hayatımızda virüs olsa da acil ameliyatlar devam etmek zorunda. Koronavirüs ortamında daha farklı bir zırha bürünerek ameliyatlara devam ediyoruz” diyor.

Prof. Dr. Rıza Türköz ve ekibi, koronavirüs gölgesi altında bypass ameliyatında.

Hastaneden çıktığımda saat 12’yi gösteriyor. Üzerimdeki giysiler, plastik tulumların altında sırılsıklam olmuş durumda. O sırada sağlık personeli, plastik zırhlarının, buhar içinde kalan gözlüklerinin içinde bir günü daha yarılıyor. Canla başla, stresle ve bitmeyen bir enerjiyle… Peki, bu ne kadar devam edecek? Başhekim Çakmakçı yanıtlıyor: “İlacı ve aşısı olmadıktan sonra izolasyondan başka çözüm görünmüyor.”

ATLAS  MAYIS – HAZİRAN 2020

 

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap