Anasayfa Atlas Rotaları Trans Toroslar

Trans Toroslar

Özge Çolak

Atlas, Anadolu’nun en görkemli dağ silsilelerinden Toroslar’ı zorlu bir maceranın ardından batıdan doğuya aştı. Antalya’dan itibaren Konya-Karaman-Mersin il sınırlarını dağdan geçen Ersin Demirel, altı günde 756 kilometre yol kat etti.

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: ERSİN DEMİREL 

Dağların çağrısına karşı koymak zordur. Antalya’da Konyaaltı sahilinde başımı her kaldırışımda, karlı zirveleriyle Toroslar’ın çağrısını duyarım. Körfezin batısında Batı Toroslar (Beydağları), doğusunda ise şehir merkezinden başlayıp Mersin’e varan Orta Toroslar uzanır. Bir gün yine onların çağrısını dinlerken, aklıma bir fikir düştü: Yıllarca Anadolu göç yollarını yürümüş, dağlarına tırmanmış, bisikletle uzun etaplar tamamlamıştım. Acaba Toroslar’ı da batıdan doğuya aşabilir miydim? Bu fikrin heyecanıyla, Karadeniz başta olmak üzere yıllarca Anadolu’nun sayısız yolunu arşınlamış arkadaşım Sinan Yeğin’i aradım. O da heyecanıma ortak oldu ve hemen rota üzerinde çalışmaya başladık. Daha önce parça parça geçilen Toroslar’ın bütünsel haritasını çıkardık, sağlam bir ekip oluşturduk ve hazırlıkları tamamlayıp yola koyulduk. Aylardan eylüldü, ama yaz henüz Akdeniz’i terk etmemişti. Sert iklim koşullarından önce ideal günlerdeydik. (en üstteki fotoğraf: Mersin Çiniligöl üzerindeki Katırçayırı Tepesi’nden Bolkarlar ve Kadıncık Vadisi’ne bakış. )

Trans Toros rotamız, bir şafak vakti Antalya’nın Akseki ilçesinde başladı. Denizden yaklaşık 1000 metre yükseklikteki Akseki, Konya ve Antalya arasındaki eski göç yolları üzerinde bulunuyor. Samsun’dan gelen ekiple burada buluştuk ve araçlarımızı toprak ve orman yollara vurduk. Yoğun sedir, çam ve köknar ağaçlarının sarıp sarmaladığı oksijen deposu ormanlardan geçerek Yedikaza (Eğrigöl) Yaylaları’na doğru yükselmeye başladık. 1800 metreden sonra bitki örtüsü yerini fundalık ve çayırlıklara bırakırken, Yörükler göründü. Çay ve ayran davetlerini üzülerek geri çevirdik, çünkü çok geç olmadan ilk kamp alanına yetişmemiz gerekiyordu.

Çoğunlukla Türkmen (Yörük) boylarının kullandığı Toros yaylaları, coğrafi koşulları gereği yer yer çıplak ve boz görünüm taşıyor. Taş kulübeler veya çadırlarda yaşayan Yörüklerin seçtiği alanlardan biri de Taşeli Platosu’nun geniş çayırlıklarındaki Yedikaza Yaylaları. Bu bölgede doğa, Geyik (2877 m), Yıldız (2560 m) ve Karadağ (2509 m) dağlarının yarattığı doğal göllerden beslenerek yeşillenip coşuyor. Küçük boz tepeler ve karlı zirveler arasında toprak yol kâh alçalıp kâh sarplaşarak bizi Kırkhaklık ile Seydişehir’e ulaşan Han Boğazı üzerinden Çimi, Çukurbey ve Göktepe yaylalarına taşıyor. İlkyaz gelip karlar eridiğinde pek çok göl ve gölcükle apayrı bir güzelliğe bürünüyor Yedikaza. Yolun devamındaki nice yaylada Toros Yörük yaşamından kesitler izliyor, göller geçiyor ve Geyik Dağı’nın Sultanana (Giği) Zirvesi’nin kuzeydoğu eteklerinde yer alan 2350 metre rakımdaki Eğrigöl’e erişiyoruz öğle vakti.

İlvat Gölü, Antalya’nın Akseki ilçesine 35 kilometre uzaklıkta yer alıyor. 2 bin 229 metrelik Akdağ eteklerindeki göl, yaz sonu suyu azalsa da, sabahın ilk ışıklarında ayna gibi parıldıyor.

Artık Konya sınırlarındayız. Kuzeye yönelerek Hisarlık Yaylası ve İnbaşı üzerinden 18’inci yüzyıl din âlimi Ebu Said Muhammed Hadimi dönemine dek küçük bir köy olarak kalan Hadim ilçesine varıyoruz. Burada akaryakıt ikmali yapıp Kalınağıl Köyü’ne geçiyor ve içinden Balcılar Çayı geçen Gürleyen Kanyonu’nu fotoğraflıyoruz. Duvar yükseklikleri 500 metreyi bulan, kimi yerde birkaç metreye kadar daralan bu karanlık dehliz, Taşeli Platosu’nun yüksek kısımlarından izlenebiliyor. Sırada, Kartal Dağı’nın güneyindeki Yerköprü Şelalesi var. Toroslar’ın bağrından doğan Göksu Nehri, yeraltında yaklaşık 500 metre uzunluğundaki karanlık bir dehlizin içinden geçerek Bademli Köyü yakınlarında gökyüzüyle yeniden buluşuyor. Tam bu noktada, kollarından biri olan Karasu, şelale olup üstüne dökülüyor. İki akarsuyun birleştiği noktada, şelale ve mağara ağzı oluşumlarıyla bir doğa harikası ortaya çıkıyor. Hadim’e 39 kilometre uzaklıktaki şelaleden uzaklaşıp orman içine kamp atıyoruz.

İkinci güne, Toroslar’ın kalbindeki bir diğer doğal güzellik olan Taşkent sınırları içindeki Çetmi Şelalesi ile başlıyoruz. Özellikle bahar aylarında çoğalan sularıyla cüssesi büyüyen şelale, yaz ortasına dek küçük bir gölet oluşturuyor. Yöre sakinlerinin “Ayboğazı” da dediği şelaleden sonra yol bizi Karaman il sınırlarına taşıyor.

Taşeli Platosu’nun engebeli düzlüğü, bir kaya denizini andıran görünümüyle bölgenin karstik yapısının tipik özelliklerini sergiliyor. Bu bölgede yer alan Başyayla’da, Romalıların kurduğu on şehirden biri olan Kirazlıyayla, eski adıyla Lauzados’u (Lafsa) görüyoruz. Kuzeydeki kaya bloğunun sırtlarında kaya içlerine oyulmuş binlerce kaya mezarı ve barınak bulunuyor. Bu mağaralardan çoğu insan eliyle oyulmuş. Kirazlıyayla’nın bir kilometre kuzeyinde yer alan bu kalıntıların Lauzados şehrine ait olduğu bir gerçektir.

Karaman’da elektrik üretimi için Göksu Nehri üzerine 2002 yılında inşa edilen Ermenek Barajı, tarihi Görmeli Köprüsü başta olmak üzere pek çok alanı su altında bırakarak geniş bir alana yayılıyor.

Sarp kayaların bulunduğu bir platoda doğal kayalıklarla çevrili bir kalenin önüne konuşlanan Ermenek, tarihi derinliği olan bir yerleşim. Romalıların kurduğu on şehrin de (İsauria Dekapolis) merkeziymiş. Eski çağlarda Maraspolis ve Germenikopolis isimleriyle anılan yerleşimde Kale, Tol Medrese, Sipas Camii, Damlaçalı Kilisesi, Akmanastır, Ala Kilise, Uğurlu Köristanı, Maraspoli Mağarası ziyaret edilebiliyor.

Kuzeye yöneliyoruz. Balkusan Barajı’nı geçtikten sonra doğu yönünde bir virajı dönerken, kapağı kırık bir lahit Mersin sınırlarındaki Balabolu (Adrassus) antik kentine ulaştığımızı haber veriyor. Mut ilçesine bağlı bu Kilikya kenti, derin bir vadinin yamacına kurulmuş. Kilise, yapı temelleri, sarnıçlar, sayısız lahit ve kaya mezarı arasında uzun süre dolanıyoruz. Nekropol alanındaki lahitlerin kapak ve gövdelerindeki motifler kentin geçmişi ve büyüklüğü hakkında konuklarına bir fikir veriyor.

Günü Teke Dağı ormanlarında, Göksu Vadisi ve Mut manzaralı bir noktada noktalıyoruz.

*Yazının tamamını 327 sayılı Atlas Dergisi Temmuz 2020’de bulabilirsiniz.

ATLAS TEMMUZ 2020

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap