Anasayfa KeşfetGezi Yaz Ayları İçin 10 Plaj Önerisi

Yaz Ayları İçin 10 Plaj Önerisi

Türkiye, berrak suları ve tertemiz kıyılarıyla ziyaretçilerini büyüleyen çok sayıda plaja sahip.
Atlas, doğal güzellikleriyle öne çıkan 10 plajı seçti.

Yazı: Yıldırım Güngör

 

1-Ölüdeniz / Muğla

rm_at_ATOLUDEN01Muğla’nın Fethiye ilçesi sınırları içinde bulunan Ölüdeniz, Kaputaş Plajı ile birlikte Türkiye’nin turizm amaçlı tanıtımlarında en çok kullanılan plajı. Bu plajın havadan çekilmiş fotoğraflarını bilmeyen yok gibidir. Ölüdeniz bu güzelliğini bir unvanla da taçlandırmış ve 2006 yılında “dünyanın en güzel kumsalı” seçilmiş. Yaz başından itibaren yoğun turist akınına uğrayan Ölüdeniz’de zengin konaklama ve restoran seçeneği bulunuyor.

Her yıl dünyanın her tarafından gelen yüzbinlerce turist Ölüdeniz’i ziyaret ediyor. Kaba taneli kumlardan oluşan sahilinde bazen havlunuzu serecek yer bulmakta bile zorlanabilirsiniz. Ölüdeniz’de plajların büyük çoğunluğu halka açık. Ancak şezlong ve şemsiye için ücret ödemek gerekiyor. Tertemiz ve berrak denizi aynı zamanda güvenli denilebilecek özellikte. Kapalı bir havza olmasına rağmen asla kirlenmeyen Ölüdeniz aynı zamanda kötü hava koşullarına karşı da korunaklı.

Ölüdeniz’deki otellerde konaklayarak denize girebilir veya Fethiye’de konaklayarak plaja günübirlik ziyaretler yapabilirsiniz. Ölüdeniz – Fethiye arası yaklaşık 14 kilometre. Ölüdeniz’de tatil yapmanın en güzel tarafı, bu muhteşem sahili yukarıdan görmek. Babadağ’dan tandem yapılan yamaç paraşütü ile keyif içinde aşağı süzülüp unutulmaz kareler kaydedebilirsiniz. Ölüdeniz o kadar dingin ki, dalga kıpırtısı bile göremeyebilirsiniz. Dışarıda fırtınalar koparken iç denizde bazen yaprak bile kıpırdamaz.

Fotoğraf: Gökhan Tan

 

2-Sedir Adası Plajı / Muğla

SedirSedir Adası güzel kumsalı ve tarihi kalıntılarıyla olağanüstü bir yer. Doğal ve arkeolojik değerleriyle keyifli bir tatil öneriyor. Yöre halkı adaya Kleopatra ismini takmış. Efsaneye göre Antonius, Kleopatra’ya hediye ettiği adaya 60 gemi ile Mısır’dan özel kumlar getirtmiş.

Adanın cazip tarafı da, Türkiye’de başka hiçbir yerde bulunmayan bu kumu. Her doğal mirasa yaptığımız gibi adanın kendine özgü kumlarına da aynısını yapmayı başardık. Adaya her gelenin yanında bu kumlardan götürmek istemesi nedeniyle artık plajın etrafı güvenlik bandıyla çevrilmiş durumda. Adanın dezavantaj olarak görülebilecek tek özelliği ise zor ulaşımı. Muğla-Marmaris yolu üzerinde Akyaka’yı geçtikten kısa bir süre sonra Sedir Adası tabelasından girilir, bu yol sizi Çamlık iskelesine ulaştırır. Adaya ulaşım için iskeleden doldukça hareket eden tekneler kullanılabilir. Müze kartı olanlar adaya ücretsiz girebiliyor.

Küçük bir koy şeklinde olan Sedir Adası Plajı’nda dalga bile olmuyor çoğunlukla. Dinginliği ve sığlığıyla çocuklu ailelerin tercih ettiği yerlerden. Plajda duş, şezlong ve şemsiye olanağı bulunuyor. Adada yiyecek seçeneği ise oldukça kısıtlı, tek bir büfe var ve her zaman kalabalık. Bu nedenle yemeğinizi yanınızda götürmeniz daha iyi olabilir.

Fotoğraf: Gökhan Tan

 

3-Kleopatra Plajı / Antalya

rm_at_ALANYA02Alanya’nın batısında yer alan Kleopatra Plajı ilçenin en tanınmış ve sevilen plajlarından. Uzunluğu iki kilometre olan ince kumlu plaj, berrak ve sığ deniziyle yaz aylarında yoğun ziyaretçi çekiyor. Alanya sahili yan yana dizilmiş çok sayıda plajdan oluşuyor. Kleopatra Plajı da Damlataş Plajı’nın bitiminden hemen sonra başlıyor. Plaj adını ünlü Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan alıyor. Türkiye’de başka noktalar için de anlatılan efsane bu plaj için de aktarılıyor. Söylentiye göre; Roma İmparatoru Antonius, Alanya’yı Kleopatra’ya hediye etmiş. O da bu plajda denize girmeyi çok severmiş. Bu nedenle plaj kraliçenin adıyla anılır olmuş… Sabah ve akşam ışığında altın sarısı bir renge bürünen Kleopatra Plajı’nın tertemiz görünen denizinde yüzerken yanınızdan geçen balıkları görebilirsiniz.

Her yıl yüzbinlerce yabancı ve yerli turistin akın ettiği Kleopatra Plajı’na girişte ücret ödemek gerekmiyor. Ancak şemsiye ve şezlong ücreti ödüyorsunuz. Sahil boyunca kısa aralıklarla kurulmuş olan büfelerde her türlü içecek ve yiyecek ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Ancak fiyatların beklentinizin üzerinde olacağını hatırlatalım.

Kleopatra Plajı’nda akşam üzeri şezlonglara oturup, günbatımını izlemek çok fazla kişinin sürdürmeye devam ettiği bir geleneğe dönüşmüş durumda. Kuşkusuz, gün boyu sıcakla kavrulan plajın en güzel zamanları bu saatler. Sadece yaz aylarında değil, kışın da plajda denize girenlere rastlamak son yıllarda olağan görüntüler arasına girmiş durumda. Alanya’nın bu güzel plajına toplu taşıma ile ulaşmak mümkün. Buraya kadar gelmişken, plajın hemen yanı başında yer alan Damlataş Mağarası’nı da ziyaret edebilirsiniz. Serinlemek için de ideal bir yol olacak.

Fotoğraf: Emre Erim

 

4-Patara Plajı / Antalya

rm_at_YESSenaryo121UKİsmini yanı başındaki antik kent Patara’dan alan plaj, Türkiye’nin kumu ve denizi en temiz birkaç plajından biri. Antalya’nın Kaş ilçesi sınırları içinde kalan plajın uzunluğu yaklaşık 12 kilometre, genişliği ise 300-1500 metre arasında. Patara, Türkiye’nin en uzun ve en geniş kumsallarından. Son yıllarda yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya kalan Patara’nın dalgalı denizi rüzgâr sörfü için uygun bir alan. Aynı zamanda Caretta Caretta deniz kaplumbağalarının üreme sahası olan Patara Plajı, “Özel Çevre Koruma Bölgesi” durumunda. Şansınız varsa kıyıda yürümüş olan bir kaplumbağanın izine rastlamanız an meselesi. Plaj, bu yönüyle dünyada en çok tanınan yerlerden biri olma özelliğini koruyor. Denizi dalgalı olduğu için biraz riskli olsa da herhangi bir rip akıntısı yok.

Patara Plajı civarında çok sayıda konaklama seçeneği bulunuyor. Ayrıca sahil boyunca hizmet veren, farklı bütçelere hitap eden lokanta ve büfeler de var. Plaja giriş ücretli ama müze kartı olanlar ücretsiz girebiliyor. Bu giriş ücreti plajdan çok antik kenti gezmeye gelenlerden alınan bir ücret; şezlong ve şemsiye için ayrı bir ücret ödemeniz gerekiyor. Patara, koruma alanı olması ve ulaşımda biraz sıkıntı yaşanması nedeniyle kısıtlı sayıda ziyaretçi ağırlasa da plaja gelenler keyifli zaman geçireceklerini unutmasınlar.

Fotoğraf: Umut Kaçar

 

5-Sarımsaklı Plajı / Balıkesir

SarimsakliSarımsaklı için Ayvalık’ın oteller ve plajlar bölgesi diyebiliriz. Beş kilometrelik sahilinde birçok plaj bulunuyor. Sarımsaklı, Ayvalık’a yakın konumuyla ulaşım sorununun olmadığı bir noktada yer alıyor. Çanakkale – İzmir karayolunda ilerlerken, Ayvalık’ı geçtikten kısa bir süre sonra sağa doğru Sarımsaklı tabelası karşınıza çıkar. Buradan Sarımsaklı dört kilometre mesafede. Ayvalık merkezden ise yaklaşık 12 kilometre. İncecik kumlara ve sığ, berrak denize sahip plajın en çok kullanılan alanı yaklaşık bir buçuk kilometre. Son yıllarda açılan pansiyon, apart ve beş yıldızlı otellerle Sarımsaklı eski görünümünü kaybetmiş durumda. Binalar kıyıya paralel şekilde plajı baştan sona kat ediyor.

Kıyı boyunca herhangi bir özel plajın bulunmadığı Sarımsaklı’da şezlong ve şemsiye ücreti ödemek gerekiyor. Sahilde farklı mönüler sunan restoran ve kafelerde uygun bütçelerle yemek yemek mümkün. Merkezdeki plajlardan sonra en güzel plaj ise Badavut Koyu. Sarımsaklı’nın batısında kalan bu koy, Sarımsaklı’ya oranla çok daha sakin. Burada gecelemek için bütçenize uygun otel veya pansiyon bulmanız mümkün. Badavut Koyu’nun toplam uzunluğu 1800 metre civarında. Sahilin her noktasından denize girilebiliyor. Şezlongların yer aldığı, en çok kullanılan alan ise yaklaşık 300 metre uzunluğunda.

Bir zamanlar dingin ve bakir diye tanımlanabilecek koy, son yıllarda inşa edilen yazlıklar nedeniyle bu özelliğini kaybetmiş durumda.

Fotoğraf: Yıldırım Güngör

 

6-Pırlanta Plajı / İzmir

Urla Yarimadasiİsmini güneşte pırlanta gibi parıldayan koydan aldığını iddia edenler olsa bile kristal berraklığındaki temiz suyu da bu unvanı hak etmesini sağlıyor. Koy, Urla Yarımadası’nın batı ucunda, Çeşme ilçe merkezine sadece 10 kilometre uzaklıktaki Çiftlikköy’de yer alıyor. Pırlanta Koyu’na özel araç veya toplu taşımayı tercih ederek ulaşmak mümkün. Muhteşem plajı, berrak denizi ve sörf için uygun rüzgârı, koyu daha cazip hale getiriyor. Deniz çok sığ olduğu için sürekli esen rüzgâr dalgaların kıyıya çarparak büyümesine neden oluyor. Bu özelliği de plajı çekici hale getiriyor ancak iyi yüzme bilmeyenlerin dikkatli olmalarında fayda var. Yaklaşık 500 metrelik uzunluğa sahip olan Pırlanta Koyu hem windsörf hem de kitesörf için uygun şartlara sahip. Sörfçüleri sık sık bu koyda görebilirsiniz. Yüzerken sörf yapılan alanlara dikkat edilmeli.

Tüm Çeşme plajlarında olduğu gibi Pırlanta Koyu için de sezon nisan-kasım ayları arasında. Kamp ve karavan için de uygun olan plajın yakın çevresinde otel ve pansiyonlar da bulunuyor. Pırlanta Koyu birçok uluslararası yarışmaya da ev sahipliği yapıyor. Günü koyda geçirmek isteyenler buradaki tesislerden şezlong ve şemsiye kiralayabilir ve yarışmaları sahilde güneşlenirken izleyebilir. Fiyatları abartılı olmayan kafelerde vakit geçirmek de mümkün.

Fotoğraf: Yıldırım Güngör

 

7-Amasra Plajı / Bartın

AmasraAmasra’nın doğu ve batı sahillerinde yaklaşık 300 metre uzunluğunda iki adet plaj bulunuyor. Bu plajlardan batıda olanı daha küçük. Yaklaşık 100 metre civarında bir kumluk alana sahip olan batı plajı diğerine göre daha az kalabalık oluyor. Tur teknelerinin büyük çoğunluğu bu noktadan kalkıyor. Bu durum da doğal olarak denizin ve sahilin kirlenmesine neden oluyor. Amasra’yı bilmeyenlerin denize girmek için acele etmemeleri gerekir, yanlışlıkla batı sahiline gidenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Doğu tarafında yani mendirek tarafında bulunan plajın uzunluğu ise yaklaşık 400 metre civarında ve yaz aylarında oldukça kalabalık oluyor. Kentin merkezinde olmasına rağmen suyun temizliği hiç de fena değil. İnce kumla kaplı plajın sığ denizi de bir avantaj olarak değerlendirilebilir.

Amasra hem konaklama hem de yeme-içme olanakları açısından zengin bir ilçe. Oteller ve pansiyonların fiyatları oldukça uygun ancak yaz aylarında önceden rezervasyon yaptırmak iyi olabilir. Uygun fiyatlara sahip pek çok restoran var. Özellikle balık konusunda Akdeniz ile karşılaştırılamaz bile. Amasra Plajı’nda denize girmenin bir diğer avantajı ise sahildeki restoranlarda yemek yiyip, tekrar denize girebilecek mesafede olabilmek. Sahil boyunca şezlong ve şemsiye kiralamak mümkün ancak halka açık bir yer olduğu için kiralamak zorunda da değilsiniz. Amasra Plajı’nın açık denizle ilişkisi bir mendirek tarafından kısıtlandığı için burada denize girenlerin rip akıntısına yakalanma riski yok. Bu açıdan Karadeniz’in en risksiz plajı denilebilir.

Fotoğraf: Yıldırım Güngör

 

8-Çevlik Plajı / Hatay

rm_at_88ATPA01Hatay’ın Samandağ ilçesi sınırları içinde kalan Çevlik Plajı, 14 kilometrelik uzunluğuyla Akdeniz’in en uzun plajlarından biri. Nisan ayından itibaren sezonun başladığı plaj, ziyaretçilerine incecik kum ve sığ deniz gibi avantajlar sunuyor. Denizin çok dalgalı olduğu günlerde, Suriye’den geldiği tahmin edilen poşetlerin istilası olmasa Türkiye’nin en güzel plajı olmaya aday diyebiliriz Çevlik için. Çevlik Plajı tatili yapmak isteyenler, konaklama için Hatay kent merkezi ve Samandağ’daki otelleri tercih edebilir. Hemen arkasında yükselen kireçtaşı kaya duvarları, plajı dağlardan ayırıyor. Hatay’da tarih ve denizi buluşturan Çevlik Plajı, dünyada yapılan ilk tünel olduğu iddia edilen Titus Tüneli’ne de yakın bir konumda.

Roma İmparatoru Titus tarafından dağdan gelen suyu limana indirmek için yaptırılan tünelin uzunluğu 130, yüksekliği yer yer 15 metreyi bulan tünel, dönemi için bir mühendislik harikası ve görülmeye değer bir Hatay adresi. Sahildeki kafe ve büfelerde yemek yemeyi tercih etmek ekonomik bir çözüm olabilir. Birçok eksiği olmasına rağmen Çevlik Plajı, Hataylıların yaz aylarında serinlemek için sıklıkla gittiği yerlerden. Ayrıca Çevlik Köyü’ndeki Piera antik kenti kalıntıları da görülmeye değer tarihi eserlerden.

Fotoğraf: Fatih Özenbaş

 

9-Gökçeada Plajları / Çanakkale

Gokceada Gizli LimanGökçeada, Türkiye’nin en güzel ve en bakir plajlarına sahip. Adaya gelenleri Kuzu Limanı Plajı karşılıyor. Yaklaşık 250 metre uzunluktaki ince kumlu plaj, tertemiz ve birden derinleşmeyen deniziyle yüzme bilmeyenler için de ideal. Plajda kafe ve pansiyon da bulunuyor. Adanın batısında yer alan Kefalos Plajı ise Gökçeada’nın ulaşım ve lojistik olanaklarının yanı sıra berrak deniziyle ilgi gören plajlarından. Sahilin toplam uzunluğu 1600 metre ancak en çok tercih edilen alan 500 metre civarında. Sahilde bir otel ve birkaç pansiyon bulunuyor. Konaklama adanın diğer noktalarına oranla daha pahalı. Restoran, şezlong ve şemsiye fiyatları ise makul. Ada merkezinden plaja gün boyu belediye otobüsü seferleri yapılıyor. Yol 20 dakika kadar sürüyor. Kefalos’un batısında ise 480 metre uzunluğundaki Laz Koyu yer alıyor. Adanın el değmemiş plajında birkaç yıl öncesine kadar hiçbir tesis yoktu, şimdi sadece bir kafeterya bulunuyor. Koy, sığ ve berrak deniziyle çocuklu aileler için ideal plajlardan. Fırtınalı havalar dışında deniz çarşaf gibi. Laz Koyu’na ise otobüs seferi bulunmuyor. Daha batıda, Uğurlu Köyü’nün batısında yer alan Türkiye’nin en batı noktası Gizli Liman ise mercimekten daha ince çakıllarıyla ve tertemiz sularıyla adanın gözdesi. Birkaç yıl öncesine kadar bu noktada tuvalet bile yoktu ancak şimdi birkaç kafeterya ve tuvalet bulunuyor. Suyu berrak ancak birkaç metre içinde derinleşiyor. Plajın biraz ilerisinde ise Türkiye’nin en batı ucu bulunuyor. Sahilin uzunluğu 1700 metre fakat 1000 metresi yoğun olarak kullanılıyor. Kaleköy’ün kuzeydoğusunda yer alan Yıldız Koyu ve Mavi Koy ise çakıllı sahillere sahip. Ulaşım sorunu yok, köyden yürüyerek de gidilebiliyor.

Fotoğraf: Yıldırım Güngör

 

10-Kilyos Plajı / İstanbul

KilyosKilyos plajları İstanbul’da denize girilebilecek en güzel yerlerin başında geliyor. Yaklaşık 20 kilometre uzunluğundaki sahilin birçok güzel noktası kamu kurumları veya özel kuruluşlar tarafından parsellenmiş durumda. Bu plajlar yaz aylarında özellikle hafta sonları oldukça kalabalık oluyor. Tatil için zamanı olmayan veya bütçesi elvermeyen İstanbullular soluğu Karadeniz kıyılarında alıyorlar. Solar Beach, Burc Beach, Seaenergy Beach, NonStop N-Beach, Dalia Beach, Tırmata Beach, Uzunya Beach ve Golden Beach plajlar arasından öne çıkanları. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nin de Kilyos’ta plajları bulunuyor. Ancak bu plajlardan gün boyu yararlanmak için belli bir ücret ödemek gerekiyor. Hafta içi ve hafta sonu farklı tarife uygulanıyor. Kilyos’ta halka açık ücretsiz yerler de bulunuyor. Denizi genellikle temiz ancak dalgalar bir anda denizi kirletebiliyor.

Plajların tümünün yakınından minibüsler geçiyor, ulaşım sorunu yok. Bu plajlardan yararlandığınızda, dışarıdan yiyecek ve içecek getirmeniz yasak. Oradaki restoran veya kafeteryalardan yararlanmak zorundasınız. Ücretler ise biraz pahalı. Tüm sahil incecik kumlarla kaplı. Deniz hemen derinleşmediği için çocuklar ve yüzme bilmeyenler için oldukça iyi ancak Kilyos sahillerinde diğer Karadeniz sahillerinde olduğu gibi rip akıntısı riski var. Dalgalar sadece belirli noktalarda insanı fark ettirmeden açığa çekebiliyor. Kilyos plajlarında denize girmek isteyenlerin uyarı levhalarına çok dikkat etmeleri gerekiyor.

Fotoğraf: Yıldırım Güngör

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap