Anasayfa KeşfetGezi Balkan Rotası: Belgrad’dan Tiran’a

Balkan Rotası: Belgrad’dan Tiran’a

Ayşegül Parlayan Özalp

Nehirler, dağlar, ormanlar ve göllerle süslü Balkanlar’ı bu coğrafyanın kalbi olan şehirlerin içinden geçerek keşfedin. Belgrad’dan Tiran’a uzanan yolculuğunuzda ortaçağ kentleri, filmlere sahne olmuş mekânlar, küçük dağ köyleri, nehir plajları ve kendine özgü bir yaşam kültürü size eşlik edecek.

Yazı ve Fotoğraflar: Umut Kaçar

Tuna ve Sava nehirlerinin kavuştuğu yerde kurulu Belgrad, Balkanlar’ın en büyük kenti. Rotanız Balkanlar’a doğru olacaksa bu güzel şehri ziyaret etmek, bölgenin kültürünü ve doğal dokusunu yakından tanımak için en doğru karar olacaktır. Belgrad’dan Tiran’a uzanan Balkan rotası seyahatimde benim de başlangıç noktam olmuştu. Sabahın erken saatlerinde, İstanbul’un İstiklal Caddesi’ni anımsatan, kentin en canlı caddesi Knez Mihailova’dayım. Cadde üzerinde hepsi birbirinden şık tasarıma sahip o kadar çok kafe var ki, seçim yapmakta zorlanıyorsunuz gerçekten. Aralarından klasik dekora sahip olanını seçiyorum. Kahvenin yanına Moscow keki sipariş ediyorum, tavsiye üzerine denediğim bu ikiliden hayli memnun kalıyorum.
Belgrad’ı tanımak ve biraz da hissedebilmek için en az üç gün ayırmanızı öneririm. Daha uzun zaman geçirirseniz de sıkılmaz, tam tersi çok keyif alabilirsiniz. Knez Mihailova Caddesi’nin bir ucunda Kalemegdan isimli bir park bulunuyor. Tuna ve Sava nehirlerine tepeden bakar konumdaki park, sabah saatlerinde spor yapanlarla dolup taşıyor. Belgradlılar spora oldukça düşkünler; en iyi tenisçilerin ve basketbolcuların kentten çıkmasına şaşmamak gerek. Knez Mihailova’nın diğer bir ucuna doğru yürürken, kentin ünlü Cumhuriyet Meydanı’nda bir atlı heykeli beni karşılıyor. Meydanı çevreleyen yapılar ilgi çekici. Ulusal müze, tarih müzesi, opera binası bu meydanda sıralanıyor. Kentin kuzeydoğusuna doğru yolculuk yaparsanız, daha ihtişamlı yapıları görmeniz de mümkün. Parlamento binası gibi resmi yapılar daha çok bu bölgede yoğunlaşmış durumda. Nikola Tesla’ya ithafen düzenlenmiş Elektrik Müzesi de Belgrad’ın ziyarete değer adreslerinden.
Kent merkezine yakın konumuyla Ciganlija Adası, Sava Nehri üzerinde, plajları ve spor kompleksiyle ilgi çekici noktalardan. Özellikle hafta sonları spor yapan, yüzen ve eğlenen Belgradlıların buluşma noktası. Daha sakin bir yer arayanlar için Ciganlija’nın hemen yakınındaki gölet mükemmel bir tercih olabilir. Buradaki restoran, yerel yemek ve içkileri denemek için de hoş bir mola noktası.
Sava Nehri’nin diğer yakasında, Tuna Nehri’nin yakınında bulunan Belgrad’ın bir ilçesi olan Zemun, bir sonraki durağım oluyor. Belgrad’ın geneline kıyasla mimari dokunun belirgin bir şekilde farklılaştığı ilçede Gardos Kulesi’ne tırmanıp, Zemun’u yukarıdan izleyebilirsiniz. Kulenin hemen altında bulunan kilise görülmesi gereken yerlerden. Ve nehir kenarındaki restoranlar iyi bir tercih olabilir.
Belgrad’ın sokaklarında savaşın izlerini taşıyan birçok yer görüyorsunuz. NATO bombardımanı sonrası yıkılmış haliyle bırakılan yerlerden biri de Yugoslavya Otel. Otelin alt kısmındaki mütevazı kumarhane ziyaret edilebilir.

Belgrad’dan Mokra Gora’ya
Sabah erken saatlerde Belgrad’ın şehir merkezinde yer alan otogardan Mokra Gora’ya gitmek için Vişegrad üzerinden Bosna otobüslerine biniyorum. Yaklaşık dört saat süren yolculuktan sonra, Emir Kusturica’nın “Bir Mucizedir Yaşamak” filminin çekildiği Mokra Gora’ya varıyorum. Ahşap dokusuyla Mokra Gora orman içinde, sakin ve ufak bir yerleşim. Çok uygun fiyatlara bungalov tarzı ahşap evlerde kalmak mümkün. Sırp kültürüne özgü yemek ve içkileri uygun fiyatlara deneyebileceğiniz oldukça başarılı bir restoranı var. Belgrad’ın hareketliliğinden sonra sakinlik arayanlar için ideal bir nokta olan Mokra Gora çevresinde film setinden kalan birçok şey var. Sette kullanılmış olan trene binince kendinizi filmdeki o sahnede buluyorsunuz. Burada tren görevlileri de filmden fırlamış gibi. Yaklaşık iki saat süren tren yolculuğunun bir diğer güzelliği de coğrafyayı daha yakından tanıma şansı bulabiliyor olmanız…

Mokra Gora’dan Vişegrad’a
Ertesi gün Belgrad’dan gelen otobüsü yakalayarak, Sırp Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Vişegrad’a gidiyorum. Vişegrad, Mokra Gora’ya yaklaşık bir saatlik mesafede. Ivo Andric’in ünlü romanı “Drina Köprüsü”nün geçtiği yer Vişegrad’da. Şanslı olmalıyım ki, Edebiyatçılar Günü’ne denk geliyorum. Her yıl akşam saatlerinde gerçekleşen buluşmada, Balkanlar’ın farklı noktalarından edebiyatçılar köprüde bir araya gelip şiirler okuyorlar. Farklı diller ve hisler birbirine karışıyor…

Bosna’dan Karadağ’a
Drina Nehri’ni takip ederek, Gorazde ve Foca kentlerinde verdiğim küçük molaların ardından Bosna’dan ayrılıp Karadağ’a geçiyorum. Zabljak, Karadağ’ın en yüksek rakımına sahip dağlık bir bölge ve aynı zamanda bir kış sporları merkezi. Burada ahşap dağ evlerinde konaklamak keyifli bir tercih olabilir.
Sabah erken saatlerde, Durmitor Dağı’nın eteğinde, bir buzul gölü olan Kara Göl’e ulaşıyorum. Artık seyahatimin en önemli vasıtası ayaklarım oluyor; günde en az 10 kilometre yürüyorum.
Zabljak’tan sonra dünyanın en büyük ikinci kanyonu olarak bilinen Tara Kanyonu’na doğru yol alıyorum.
Tito’nun 1930’larda yaptırdığı vadiyi birbirine bağlayan köprüden Tara Nehri’ni ve kanyonu seyretmek ayrı bir keyif. UNESCO Dünya Kültür Mirası kabul edilen Tara Kanyonu, ziyaretçisi bol ve pek çok aktiviteye olanak sağlayan bir yer. Dünyanın farklı yerlerinden pek çok kişinin ilgi gösterdiği bir rafting rotası. Kanyonun yakınındaki pansiyonlarda veya küçük kulübelerde konaklamak mümkün.
Tara’dan Kotor’a
Tara’dan ayrıldıktan sonra rota üzerindeki en güzel ve en önemli yerlerden birindeyim: Kotor Körfezi. Kotor’a Zabljak’tan ulaşmak gayet pratik. Niksic kenti üzerinden de Kotor’a araç bulunabiliyor. Zamanınız varsa Niksic’teki Kraliyet Müzesi’ni de listeye ekleyebilirsiniz. Adriyatik Denizi’nin doğal bir limanı olan Kotor, yılın dört mevsimi binlerce turist ağırlıyor. Kıyıya dik uzanan dağların tepesine çıkıp körfezi yukarıdan izlemek kaçırılmaz aktivitelerden. Surlarla çevrili kentin içerisinden geçerek tepeye ulaşabilir ve binlerce basamaktan sonra manzaranın keyfine varabilirsiniz. Ortaçağ kenti havasına sahip kentte konaklama için pek çok alternatif bulunuyor.

Kotor Körfezi’nden Budva’ya
Kotor’dan sonra Yugoslavya’nın kraliyet başkenti olan Cetinje’ye (Çetine) doğru hareket ediyorum. Cetinje’nin mimari dokusu farklılığıyla kendini hemen hissettiriyor; gerçek bir kraliyet şehrindesiniz. Kentin sokaklarında dolaşıp, müzeyi gezdikten sonra buradan Lovcen Dağları’na doğru yol alıyorum.
Kotor Körfezi’ne dik inen dağların bir kısmının ismi Lovcen Dağları olarak biliniyor. Lovcen Milli Parkı içinde ve dağın zirvesinde yer alan Petar Petroviç Njegoš’un türbesini ziyaret ediyorum. Bu noktaya ulaşmak için 30 dakika tırmanmak gerekiyor. Tüm milli parka hâkim manzara ise büyüleyici. Türbenin hemen dibinde, bulutların arasından bir buzul gölü görünüyor. Aşağıda Karadağ’ın güzellikleri bir göz ziyafeti sunarcasına ayaklarınızın altına seriliyor…
Adriyatik kıyılarının en eski kentlerinden biri olan Budva, Karadağ’ın en çok turist çeken kenti. Mimari dokusunun yanı sıra gece hayatıyla da popüler bir kent. Akşam kentin manzarasını seyrederken, kilise çanlarının sesiyle dalgaların sesi birbirine karışıyor.

Podgorica’dan İşkodra’ya
Budva’dan Karadağ’ın başkenti olan Podgorica’ya geçiyorum. Sabah erken saatlerde kenti tepeden seyretmek için ormanlık alana yöneliyorum. Balkanlar’daki herkesin sabah ritüeli devam ediyor, spor yapanlar her yerde. Eski ismi Titograd olan kentte çok fazla kafe, pub ve restoran bulunuyor. Özellikle stadyum çevresi kafe ve restoranlarla dolu. Gece hayatı hem şehirde hem de stadyum çevresinde yoğunlaşıyor.
Podgoriga’dan trenle Virpazar’a geçiyorum. Virpazar, İşkodra Gölü’ne yakın bir kasaba ve göl tatili için en ideal yer. Doğa yürüyüşlerine çıkabilir veya bisikletle göl çevresindeki rotaları keşfedebilirsiniz. Virpazar’da pansiyon benzeri güzel oteller de bulunuyor. Ayrıca Karadağ’da şarap üretiminin en yoğun yapıldığı bu bölgede her bir otelin kendi şarap mahzeni bulunuyor. Yerel şarap tadımları için doğru yerdesiniz… Bu fırsatı kaçırmayın derim.
Karadağ doğaseverler için harika bir yer. Fakat İşkodra Gölü özellikle Virpazar ve Rijeka Crnojevica, Karadağ’da en beğendiğim yerler oldu diyebilirim. 270’ten fazla kuş türüne ev sahipliği yapan İşkodra Gölü, Avrupa’nın en önemli doğal alanlarından biri. Rijeka Crnojevica’da ise balık yiyebileceğiniz güzel restoranlar var.

Dünyanın En Güzel Plajları
Karadağ’da uzun süre kaldım ve bir dakika bile sıkılmadım desem abartmış sayılmam. Ama ayrılma vakti geldiğinde, son olarak Uljinc kentinin kalesini ve geleneksel pazarı geziyorum. Uljinc, kamp yapmak için de tercih edilen bir nokta.
Bojana Nehri’nin oluşturduğu deltadan ismini alan Ada Bojana, Uljinc’in Arnavutluk sınırındaki kumsallarıyla ünlü bir kamping alanı. Kamping dışında konaklama için otel seçenekleri de mevcut. Ayrıca Karadağ’ın en güzel ve en uzun kumsalları burada bulunuyor.
Dünyaca ünlü birçok gezginin “en iyiler” arasında gösterdiği Ada Bojana’nın karşı tarafında ise Arnavutluk’un ünlü plajlarının yer aldığı Velipoje konumlanıyor. Bojana Nehri, sunduğu güzelliklerin yanı sıra, Arnavutluk ve Karadağ arasında bir sınır beliryeicisi durumunda.

İşkodra’dan Tiran’a
İşkodra, ismini sınırları içindeki gölden alan, Arnavutluk’un önemli bir kenti. Kalesi, kent içindeki ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Osmanlı dönemine ait pek çok tarihi eserin görülebileceği kentte en çok ilgiyi Kurşunlu Camii çekiyor. Marubi Fotoğraf Müzesi ve Tarih Müzesi görülmeye değer diğer yerler arasında.
İşkodra’dan Tiran’a yolculuk ise yaklaşık üç saat sürüyor. İşkodra-Tiran arası çalışan minibüsler her daim hizmet veriyor. Tiran’ın güzel meydanına varır varmaz bu güzel rotanın anıları zihnimden akıp geçerken, opera binasının bahçesindeki kafede oturup, saatlerce meydandaki hareketliliği izliyorum.

ATLAS TATİL 2014

Foto Galeri

[Not a valid template]

Rehber Balkan Rotası

Ulaşım-Vize

Belgrad’dan Tiran’a uzanan Balkan rotasının başlangıç noktası Belgrad’a İstanbul’dan THY, JAT Airways ve Pegasus aktarmasız uçuyor. Rotanın geri kalan bölümünü otobüsle kolayca tamamlayabilirsiniz.

THY: 444 0 849 www.thy.com.tr

JAT: 212-512 54 35 www.jat.com

Pegasus: 850-250 0 737, www.flypgs.com

Sırbistan, Bosna Hersek, Karadağ ve Arnavutluk, Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor.

Sırbistan

Belgrad: Tuna ve Sava nehirlerinin kesişme noktasında kurulu Belgrad, Balkanlar’ın kalbidir. Belgrad’ın sınırları içinde kalan Zemun, Orta Avrupa kenti görünümünü hâlâ koruyor. II. Dünya Savaşı’ndan sonra inşa edilen Yeni Belgrad ise kentin modern kimliğini taşıyor. En eski mimari öğeler Kalemegdan’da. Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktaya hâkim bir tepede, surlarla çevrilmiş geniş bir alana yayılan kalenin içinde Türklerden kalan bazı anıtlar var: Damat Ali Paşa Türbesi, Zindan Kapı, Dizdar Kulesi, Saat Kulesi. Ayrıca Victor heykelinden Yılanlı Balıkçı Çeşmesi’ne kadar pek çok eser bulunuyor. Burası aynı zamanda en popüler buluşma noktası. Belgrad’da bunlar dışında görülmesi gereken yerler arasında Tito’nun mozolesi, Skadarlija, Nikola Pasiç Meydanı, Teraziye Mahallesi, Öğrencilerin Meydanı, Knez Mihailova Caddesi, Sırbistan Parlamentosu binası ve Sava Nehri üzerindeki Ciganliya Adası sayılabilir. Ayrıca kentin iki yakasında birçok park, anıt, müze, kafe, restoran ve mağaza bulunur. Belgrad’ın sokaklarında savaşın izlerini taşıyan birçok yer göreceksiniz. Belgrad’da konaklama seçenekleri fazla. Uzun süreli ziyaretlerde oda kahvaltı hizmeti veren işletmelerde daha uygun fiyatlara kalınabilir.

Mokra Gora: Belgrad’dan Mokra Gora’ya otobüsle ulaşım yaklaşık dört saat sürüyor. Burada bungalov tarzı ahşap kulübelerde günlük 10-20 dolara kalabilirsiniz. Mokra Gora orman içinde, sakin ve ufak bir yerleşim.

Vişegrad: Bosna Hersek’in Sırp Cumhuriyeti’nde Drina Irmağı kıyısına kuruludur. İvo Andriç’in ünlü romanı “Drina Köprüsü”nde anlattığı Vişegrad, Mokra Gora’ya bir saat mesafede. Savaşlarda büyük zarar gören, sonrasında onarılan köprü halen ayakta, UNESCO koruması altında ve turistler için bir çekim merkezi. Gezginler köprüyü yürüyerek geçmekten, köprü etrafındaki kafelerde zaman geçirmekten büyük keyif alıyor. Kentte görülecek yerler arasında İvo Andriç Heykeli ve İvo Andriç Evi, Marko Kralyeviç Kulesi, Ortodoks kilisesi, Dobrun Manastırı da bulunuyor.

Karadağ

Zabljak: Vişegrad’dan Zabljak’a otobüsle veya taksiyle geçebilirsiniz. Vişegrad’dan araba kiralarsanız yol üzerinde daha fazla yer görme şansınız da olur. Zabljak küçük kasaba ve kış sporları merkezi. Burada Tara Kanyonu en popüler ziyaret merkezi. Kanyonun yakınlarındaki pansiyonlarda geceliği 10 dolara konaklama imkânınız var.

Kotor: Kotor ve çevresi, plaj turizmi bakımından da büyük kalabalıkları kendine çekiyor. Kotor Kalesi’nin içindeki şehir, gece ve gündüz kafelerin, meydanların dolup taştığı yerdir.

Çetine: Osmanlı devrinde ülkenin eski başkenti ve kültür merkeziydi. Denizden 700 metre yüksekte, Lovcen Dağı’nın eteklerinde bulunan kenti tepeler kuşatıyor. Çetine’yi çok sayıda kilise süslüyor. Çetine Manastırı, Vlaska Kilisesi, Biljarda Şatosu, Çetine Devlet Müzesi de ziyaretçilerin uğrak yerleri arasında. Balkanlar’ın en uzun mağaralarından biri burada bulunuyor ve rehber eşliğinde gezilebiliyor. Çetine’den Lovcen Milli Parkı’nı ziyaret edebilirsiniz.

Budva: Karadağ kıyılarının en gözde tatil şehridir Budva. Adriyatik kıyısında bir yarımada üzerine kurulmuş şehir, 2 bin 500 yıllık tarihini hâlâ yaşatır. Budva’yı Akdeniz’e bağlayan geniş kumsallarda denize girebilir, günün yorgunluğunu bir balık restoranında atabilirsiniz.

Podgorica: Sovyetik atmosfer, Sovyetik binalar, geniş caddeler, yeni yeni açılan kafeleriyle Podgorica, sofistike turistin ilgisini çekebilir. Sloboda Caddesi şehrin en işlek, mağazaların yoğun bulunduğu caddesidir.

Virpazar: Podgoriga’dan trenle Virpazar’a ulaşabilirsiniz. Virpazar, İşkodra Gölü’nün batısında yer alan küçük bir kasaba. Virpazar’da konaklayacağınız çok güzel pansiyon benzeri oteller var. Karadağ’daki şarap üretiminin en yoğun yapıldığı bölge burası

Uljinc: Ada Bojana, Uljinc’in Arnavutluk sınırındaki kumsallarıyla ünlü kamping alanı. Karadağ’ın en güzel ve uzun kumsalları burada. Karşı tarafında ise Arnavutluk’un ünlü plajlarının yer aldığı Velipoje bulunuyor.

Arnavutluk

İşkodra: İşkodra, Balkanlar’ın en büyük gölünün ve Türk başlığına benzediği için Taraboş denilen dağların kuşattığı 3 bin yıllık kalesiyle Arnavutluk’un tarihi merkezi. İşkodra Kalesi, 113 metre yüksekliğinde bir tepenin üzerinde ihtişamla yükseliyor. Kiliseyken camiye dönüştürülmüş Fatih Camii ile pek çok önemli yapı ise harabe halinde.

Tiran: Tiran ile İşkodra arasında otobüs ve minibüs seferleri yapılıyor. Ayrıca günde iki kez tren seferi de mevcut. Arnavutluk’un başkenti Tiran, aynı zamanda ülkenin en büyük kenti. Arnavutların kahramanı İskender Bey’in heykelinin bulunduğu meydan kentin merkezinde. Meydandaki 1821 yılında tamamlanan Ethem Bey Camii, Arnavutluk’un en güzel camilerinden biri olarak kabul edilir. Meydandan güneye uzanan Kombit Bulvarı, 1930’larda İtalyanlar tarafından inşa edildi. Tayvan Kompleksi ise kentin kalbinde restoranlar, barlar ve gazinoları barındıran güzel bir eğlence merkezi. İskenderbeg Meydanı’ndaki en çarpıcı yapı ise Piramit olarak bilinen eski Enver Hoca Müzesi; şimdiki adı Uluslararası Kültür Merkezi.

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap