Anasayfa Dergide Bu Ay Diyarbakır; Dicle’nin Susamurları

Diyarbakır; Dicle’nin Susamurları

Binlerce yıllık Hevsel Bahçeleri’nde güneş yeni batmıştı. Ansızın “şlop” diye bir sesle irkildi. Dönüp baktığında Dicle Nehri’nde oyun oynayan iki susamuru gördü… Atlas fotoğrafçısı Selim Kaya, Diyarbakır yöresinde, dünya ölçeğinde soyu tehlike altındaki bu nadir hayvanları gözlemledi.

Yazı ve Fotoğraflar: Selim Kaya

Diyarbakır’ın tarihi surları ile hemen altındaki vadiyi kaplayan Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklendiği günlerdi. Dicle Nehri kıyısında güneşi batırmış evime dönüyorum. Gür kavak ağaçlarının arasında yolumu kaybetmemek için yer yer boyumu aşan yabani otların arasındaki patikayı dikkatle izliyordum.

Ansızın nehrin karşı kıyısından gelen “şlop” diye güçlü bir sesle irkildim. Dönüp o tarafa bakmamla deklanşöre basmam bir oldu: İki susamuru (Lutra lutra) nehirde oynuyordu. Her şey birkaç saniye içinde olmuştu. Pek kısa sürede susamurları ortadan kaybolmuştu. Susamurlarının suya atlamayı sevdikleri belliydi; beni ürküten ses de o sırada çıkmış olmalıydı.

Sonradan öğrenecektim ki, sadece susamuru fotoğrafı çekmekle kalmamış, Hevsel yöresinde susamurunu ilk kez ben görüntülemiş olmuştum.

O gün eve vardığımda artık gece olmuştu, ama aklım Dicle’nin susamurlarında kalmıştı. Nasıl sabahı yaptığımı bilmiyorum. Öğle saatlerine doğru yine Dicle Vadisi’nde, Hevsel Bahçeleri’ndeydim. Tam susamurlarını gördüğüm noktadaydım. Kamuflaja yatıp beklemeye koyulmuştum. Aradan saatler geçmişti, kıpırdamadan beklediğim için bacaklarım uyuşuyor, rahatlamak için sırasıyla birini karnıma doğru çekiyordum.

Sağımda solumda ha bire alaca yalıçapkınları (Ceryle rudis) uçuyor, suya dalıp ağızlarında balıkla havalanıyordu. Bazen dönüp onları çekmek geçiyordu aklımdan, ama “nasılsa burada yığınla alaca yalıçapkını var, onları pekâlâ sonra da çekebilirim” diye düşünüyor ve beklemeye devam ediyordum.

Gün batımına doğru artık susamurlarından umudumu kesmiştim ki, bir yavrunun nehrin karşı tarafında, kamışların arasında başını çıkartıp, sağa sola baktığını fark ettim. Bir süre sonra yavru susamuru suya daldı, hemen arkasından da büyük bir birey, muhtemelen annesi daldı. Anne ve yavru bir süre suda oynadıktan sonra yeniden çıktıkları kamışların arasına dalıp kayboldular. Bense bulunduğum noktada kıpırdamadan duruyordum.

Yaklaşık 10- 15 dakika sonra anne ve yavrusu yeniden kamışlıktan çıkıp suya daldı. Bir süre birlikte suya dalıp çıktılar ve sonra anne susamuru sırt üstü yüzmeye başladı. Yavru da annesinin üstüne çıkıp memesine saldırdı. Fakat bu şekilde emzirme faaliyeti kısa sürdü, çünkü yavru susamuru çok haylazdı, ha bire annesiyle oynamaya çalışıyordu. Bu halleriyle tıpkı insan ana-yavrusu gibiydiler. Anne susamuru kendisine sarılan yavruyu ön ayaklarıyla itiyor ama yavru ona sarılmakta ısrar ediyordu. Bir süre sonra anne yeniden sırtüstü yüzmeye ve yavru da yeniden annesinin karnına çıkıp süt emmeye başladı. Bir süre sonra susamurları tekrardan suya dalıp çıktılar ve bu kez yavru, ağzını, annesinin ağzına götürdü. Annesinin ağzından balık mı almaya çalışıyordu? Göremiyordum. Anne ile yavru daha sonra tekrar suya dalıp kayboldular. Ben ise hâlâ yerimde kıpırdamadan duruyorum. Şaşkınım, çünkü muhteşem bir olaya tanık olmuştum, olağanüstü heyecanlıydım.

Sonraki gün yine öğle saatlerinde aynı noktada pusuya yatıp beklemeye koyuldum. Günbatımından sonra artık hava kararmaya yüz tutmuşken yeniden susamurları ortaya çıkmışlardı. O da ne? Bu sefer üç birey vardı. Ebeveynler yavrularını aralarına almış kendilerini nehrin akışına bırakmışlardı. Tam bu sırada yavru susamurunun haylazlığı tuttu. Piknikçilerin nehre attığı, içi yarı suyla dolu ağzı kapalı pet şişenin üstüne atladı. Şişeyle birlikte nehre gömülüp kayboldu, sonra pet şişe yeniden suyun üstüne çıktı. Ardından yavru da çıktı ve tekrar pet şişenin üstüne atladı. Bunu fark eden ebeveynlerden biri geri dönüp yavrusunu ön ayaklarıyla itekleyerek götürdü. Onlar uzaklaşınca ben de yerimden kalktım.

Fotoğraf: Susamurları günde birkaç kez besleniyor. Doğada hasta ve zayıf olan organizmaları tüketerek, doğal dengenin korunmasında önemli katkı sağlıyorlar.

Devamı Atlas’ın Nisan 2016 / 277. sayısında

Atlas 277. sayıyı tablet ve telefonlarınızdan okumak için: App Store  Google Play

Benzer Yazılarımız

Yorum Yap